Muş'taki muhaliflerinin naklettiği
‘‘Akıllı Kürtten 10 milyona, akılsız Kürtten de 5 milyona oy alırım’’ sözü üzerine
DYP milletvekili
Mümtaz Yavuz yeniden aradı. Dün Muşluların kendisi aleyhine
Konya'da çalışacakları yazısından rahatsızlık duymuştu. Aramızda şöyle bir sohbet gelişti:
1999'de DYP'li Necmettin Dede'
nin yerine aday olup seçilmiştiniz, bu seçimlerde ise Muş'
u terkederken yerinize yine Dede'
yi bıraktınız. 2.sıraya da bir müteahhit arkadaşınız gelmiş.
- Evet,
Mehmet Ali Şimşek mühendis-işadamıdır; iyi ve temiz bir siyasetçidir.
Dede önceki dönem bıraktı, şimdi yine aday oldu. Normal değil mi?
Adaylıkla ilgili parasal ilişki...
-
Dede kimseye para verir mi?
Çiller partiye 2 milyon ver dese gene vermez. Çünkü eski polistir. Seçim kampanyasında bile para harcamaz.
Muş'u neden bırakıp Konya'ya gittiniz?
- Konya'dan evliyim, ailem orada, işlerim orada.
Muş uzak; oraya gittiğimde otelde kalıyordum.
Konya'dan DYP 1. sıraya yerleşirken 300 milyar harcadığınız söyleniyor.
- Harcamam ciddi bir para değildir; herkesin önünde ilçe örgütlerinin borçlarını karşıladım, ihtiyaçlarını sağladım; o da 2-3 milyardır. Üç çocuğumun ölüsüne yemin ederim, söylendiği gibi bir şey yoktur. Benden sonraki adaylar fakirdir, biri
Özelleştirme'den gelen bir çocuktur, diğeri de doktordur. Bu iş parayla olsa arkadaki zenginler öne çıkardı.
VALLAH KÜRTLERE LAF ETMEDİM
Bu 'akıllı' ve 'akılsız' Kürt lafını söylediğiniz bildiriliyor.
- Söylediysem Allah belamı versin. Siyasetçinin söyleyeceği bir şey midir bu? Kürtlere ve bana oy veren 10 bin delegeye saygısızlıktır.
Bize 'Çeçenim' demiştiniz, telefon eden okurlarımız 'hayır, o çerkez'dir' diyorlar.
- Çeçenim...
DYP Genel Merkezi'ne ne kadar bağış yaptınız? Milyon dolar var mı?
- Vallah böyle bir şey yok. Bugüne kadar bir tek kuruş bağışım olmamıştır.
Milletvekili olmak tatlı mı?
- Vallah böyle şeyler duyunca çok üzülüyorum. Siyasetçiliğin gözü kör olsun...
Neden...
- Önseçime girdim ya; gece hep
'Allahıma inşallah kaybederim' diye dua ettim. Allah belamı versin ki bu böyle...
Allahlı çok yemin ediyorsunuz, günaha giriyorsunuz.
- Alışmışız bir kere. Üzülüyorum. Seçimden sonra bu hükümetin
Muş'taki bütün yolsuzlukların, haksızlıkların hesabını soracağım.
Köy Hizmetleri'ndeki kocaman dosyaları açıklayacağım, arşivlere gireceğim.
Ecevit'e üzülüyorum. Partisinin parasını dahi harcamaktan çekinen
Ecevit kadar namuslu bir adam tanımıyorum. Buna rağmen bir takım hırsızlar ülkeyi soyuyorlar. Bakın,
Devlet (Bahçeli) Bey'i de beğenirim ama onun partisinde de yolsuzluk yapanlar var.
Peki Genel Başkanınız Çiller...
-
Çiller'i herkesten daha çok beğeniyorum.
Siz bana tepki gösterdiniz ama kardeşlerinizin ve oğlunuzun ortak göründüğü Yavuzlar İnşaat'
ın adı 'Vurgun Operasyonu'
nda geçiyor.
- Burada başka bir olay var. Adalet Bakanlığı'nın işi değil de Bayındırlık'ın işi gibi dosyaya sokulmuş. 1. Ağır Ceza Hakimi ile görüştüm, benim olduğumu bilmiyormuş... Karıştırıldığını görünce Hakim Bey 'hayret edilecek bir şey. Bu ne biçim adalet, bu ne biçim savcı' dedi.
Yani sanık değil misiniz?
- Hayır, çıktık biz...
Mümtaz Yavuz: ‘Vurgun’dan çıktık
- Siz bana tepki gösterdiniz ama kardeşlerinizin ve oğlunuzun ortak göründüğü Yavuzlar İnşaat'
ın adı 'Vurgun Operasyonu'
nda geçiyor.
- Burada başka bir olay var.
Adalet Bakanlığı, Yalova cezaevi yapımını ihale etmiş;
Diyarbakır'dan
Bahattin diye bir arkadaş almış.
Bahattin bu işi alırken, işi bakanlıkta organize eden
Mustafa Eriş'le irtibatlandırılmış... Dolayısıyla sanki Adalet Bakanlığı'nın işi değil de Bayındırlık'ın işi gibi dosyaya sokulmuş. 1. Ağır Ceza Hakimi ile görüştüm, benim olduğumu bilmiyormuş... Karıştırıldığını görünce Hakim Bey 'Hayret edilecek bir şey. Bu ne biçim adalet, bu ne biçim savcı' dedi.
- Yani sanık değil misiniz?
-
Hayır, çıktık biz...
Festivali kriz vurdu
FLAY Havayolları A.Ş. Başkanı
Şadan Şat'ın danışmanı
Hasan Fehmi Bayraktar, 30 Eylül-5 Ekim tarihleri arasında yapılacak 39. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin sponsorluğunu üstlendiklerini bildiriyor.
‘‘Ne yazık ki bu yıl festivale ekonomik krizden dolayı 7 film katılabiliyor. Türk sinemasına herkesin katkı sağlaması gerekiyor. Biz
Antalya Belediyesi'nin organize ettiği festival için
futbol ile sinema dünyasını; özellikle de
GS, FB, BJK ve
Trabzonspor başkanlarını,
TOBB Başkanı'nı ve yakında uçuşa başlayacağımız
Trabzon, Van, Gaziantep, Erzurum, İzmir ve
Adana Ticaret ve Odaları Başkanlarını festival harcamalarına katmak istiyoruz. Dileriz sinema sanatına bu katkıyı sağlarlar.’’
Karanlık güçlerin öğrencilere oyunu
BİR velinin İstanbul Valiliği'ne gönderdiği mektubun örneğini aynen yayınlıyoruz:
Beyazıt İlköğretim Okulu'nun sıradan bir velisiyim...
Cumhuriyet ve
Atatürk ilkelerine bağlı bir vatandaş olarak çocuğumun geleceğinin karanlık güçlerin ellerine düşürüleceğinden endişe ediyorum. Çocuğumu bu okuldan almak istedim vazgeçtim.
Çocuğumun notu ile oynanabilir, geleceği karartılır düşüncesiyle şimdilik kimliğini yazmayacağım, özür dilerim.
Okul müdürü
Eşref Karagözoğlu'nun göreve başlamasıyla
Atatürk ilkelerine ters düşen, onun emaneti
Cumhuriyet'e karşı meydan okuyan birçok uygulamalar yapıldı... Hepsi üst makamlara defalarca bildirildiği halde birileri tarafından korunduğu, soruşturma aşamasında olaydan müdürün haberdar edildiği, şikayet edenin kimliğinin söylendiği biliniyor.
Müdürün bir şeriat örgütünün mensubu olduğu söylenmektedir. Bu iddiaları güçlendiren benim de tespit ettiğim birçok uygulamayı aktaracağım:
Kayıt yaptırmak için gelen kadın velilerin giyimlerine göre muamele yaptığını, daha çok tesettürlü velilerin çocuklarının kaydedildiğini, nakil istendiğinde bunların dilekçelerini dahi kendisinin bizzat yazdığını... Mahalle muhtarı ile işbirliği yapıp kendi görüşünden olduğunu anladığı velilerin çocuklarını ilmuhaber alarak kaydettiğini, istemediklerini de almadığını birçok olaydan biliyoruz.
GÜRTUNA'NIN ÇANTASI
Bir partinin malum militanı gibi çalıştığı, üzerine
Ali Müfit Gürtuna'nın isminin yazılı olduğu hediye çantaları dağıtırken de çantaların içinde parti propaganda yazıları olduğu ve çocuklara bu yazıyı baba ve annelerin mutlaka okuması gerektiğini tembih ettiği velilerin birbirlerine açtığı telefonlardan anlaşılmaktadır.
Okulu farklı kamplara ayıran, bölücülük yapılan bu gelişmeler ancak vatanını seven müfettiş veya müfettişler tarafından ortaya çıkarabilir.Vali
Erol Çakır ve Milli Eğitim Müdürü
Ömer Balıbey bakalım bu mektuptan ne kadar etkilenecekler?
MESAJ
ANAP İstanbul İl Başkanı İbrahim Taşkın, ‘‘Ben Ankara ile görüştüm, görevine devam et, boş olan dört yönetim kurulu üyeliğini doldur dediler. Seçim kampanyasına cumartesi başlıyorum’’ dedi. Ancak Taşkın'a böyle diyenlere karşı,
ANAP İl Başkanlığına, bir başka Karadenizli (Giresun)
Osman Saral'ın (Bakırköy eski İl Başkanı) atanacağı ileri sürülüyor.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Kirlenmenin olduğu yerde temizlik yoktur.’’
(Erkan Oğur)