Siyaset yapacaksan önce cüppeni çıkar

Nitekim dün de Görmez’i tam bir açmaza düşürdü.
Nerede o eski Diyanet İşleri Başkanları...
Görmez, protokolde yeri öne alınınca artık ‘siyasi fetvalar’ veriyor.
Yalova’da önceki gün yaptığı şu konuşmaya bakın:
“Üniversitelerimiz, üniversitelerin mimarlık fakülteleri ve mimarlarımız 80 sene camilere küstü. Cumhuriyet dönemine özgü cami mimarisi ihdas edemediler. Çünkü küsmüşlerdi.”
Özkes dün haklı olarak kendisine -hatta mimar mühendisler adına da sayabilirsiniz- şunları sordu:
80+10=90!
“Sayın Görmez Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren 10 yıllık AKP iktidarını düşüyor, geriye 80 yıl kalıyor. AKP iktidarı haricinde kalan 80 yıllık Cumhuriyet dönemine veryansın ediyor. Bunu alışkanlık haline getirdi.
Cumhuriyeti kuran iradenin Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurduğunu bir tür görmezden geliyor. Cumhuriyet olmasa Diyanet olmazdı. Cumhuriyet olmasa bugün Görmez, Diyanet Başkanı olmazdı.
80 yıldır Cumhuriyet’e küskün olanlar Cumhuriyet’le yeni mi barıştılar?
AKP ile 1400 yıllık yüce İslam’ı birbirine karıştırıyor ve sanki ‘AKP ile Türkiye’ye İslam yeni gelmiş’ imasında bulunuyor. Sayın Görmez cübbenizi çıkarınız, siyasetinizi öyle yapınız. Yaptığınız hem ayıptır hem de günahtır.
Bu tutumunuz evrensel olan yüce dinimizin ilkeleriyle çelişiyor.
Diyanet İşleri Başkanı mimarları camiye küskün olanlar, camiyle barışık olanlar diye ikiye bölemez. Bulunduğunuz makam ihanet işleri değil diyanet işleridir.
Diyanet şimdiye kadar kaç cami projesi açtı da mimarlar katılmadı? Merhum Vedat Dalokay’ın Kocatepe Cami Projesi ne oldu?
Türkiye’deki 85 bin camiyi uzaylılar mı yaptı? Sayın Görmez bu camileri görmez mi?
Camilerin üzerine yaptırdığınız baz istasyonları için mimarlardan mı görüş aldınız?
Camide VIP salonu açmak, mimarların önerisi mi?
Meskûn mahal olmayan Çamlıca Tepesi’ne teleferikle taşımalı cemaat için, israf ve gösteriş için yapılacak caminin mimarı camiyle birlikte açıklanmadı mı? Daha sonra yandaş mimarlar için apar topar kılıf uydurulmadı mı?
İktidarın gündem değiştirme taşeronluğuna mı soyundunuz?
Sayın Başkan AKP’den değil Allah’tan korkunuz. AKP’ye değil Allah’a yakın olmaya çalışınız.”
Görmez’e, bazı kitapları göstermek ve okutmak gerekiyor!

GÜNÜN SÖZÜ

“Türkiye’nin Batı’dan aldığı teşvikle Suriye konusunda soyunduğu ‘öncü’ role, Ortadoğu’ya ‘yeni Osmanlıcı’ çerçeveden bakıyor; ideolojik ve mezhepçi bir tavır benimsiyor.”
(BBC Türkçe Servisine konuşan gazeteci-yazar Nuray Mert)

Atan mı, satan mı sorumludur

ANKARALI olup, yaz tatilini Silivri’de geçiren emekli hekim, öğretim üyesi  Prof. Dr. Siber Göksel, önemli bir konuya parmak basıyor.
“Cumhuriyet Mahallesi, Kınalı caddesinde her akşam pazar kurulmakta, inanılmaz bir çevre kirliliği yaşanmaktadır. Bunun için gerekli yerlere defalarca müracaat ettik, sonuç beklediğimiz için bu konuyu fazla deşmeyeceğim. Ancak geçen cumartesi gecesi, Çin malı, içinde yanar madde olan (Helyum gazıyla doldurulan), uçan balonlardan biri benim bahçeme, tam arabamın arkasına düştü. Yerdeki otlar kurudur, derhal tutuşabilir, evim de yanabilirdi. Yanık balonu aldık ve derhal polis çağırdık. Çok düzgün kıyafetli, eğitimli oldukları anlaşılan iki polis geldi. “Atanı gördünüz mü?” dedi. “Biz ateşi görünce koştuk, kapıda, pazarda satan belli” dedim. “Satan olmaz, atan
lazım” dediler. “Pireyi tutup da gözüne DDT sıkmaya benzer bu, nasıl görelim?” dedim.  Satıcının yanına gittik, tabii adam inkâr etti, satmadığını söyledi. Polisler de “Karakola gidip şikâyet edin” dediler. Ben de “Zahmet ettiniz, rahatsız oldunuz, keşke hiç gelmeseydiniz” dedim.
Gittiler. Tabii ki karakola gitmedim.
Benim evimden 8 ay önce vizon kürküm, bilgisayarlarım ve takılarım vs çalınmıştı, iki gün sonra da komşuma girdiler, takıları aldılar. Tabii ki karakola gittik, hiçbir şey bulunmadığı gibi, hiçbir haber de vermediler.
“Parmak izi ne oldu?” diye sordum, “Onun sonucu 8 ay sonra gelir” dediler. Ben bu kez de karakola haber vermekle hata ettiğimi anladım. Demek bizim malımızı mülkümüzü devlet korumayacak. Sonra zabıtaya telefon ettim, onlar ilgilendiler, dilekçe aldılar, kaçıncı kez yazdığım dilekçeyi teferruatı ile tekrar yazdım. Sonuç bekliyorum.
Dedim ya, önceki gece de gökyüzünde yine aynı balonlar uçtu, durdu. Rüzgâr ters esse evlerimizin, çatılarımızın üzerine gelecekti. Ben yangından korkarım. Ormana yakın arazilerde bu balonlar yasaklanmalı. Bir gün felaketle karşışabiliriz.”
Bizce de her kes bu ihtimali düşünmeli.

4+4+4 iki yıl ertelensin

ZORLA uygulanmak istenen yeni eğitim sisteminde (4+4+4) o kadar çok soru işareti var ki... İyi bilinmelidir ki sadece yılları uzatarak kalitesiz eğitime kalite getiremezsiniz, nicelikten çok ülkemizin, eğitimde niteliğe ihtiyacı olduğu iktidar partisinin kendi seçmenleri dahil herkes tarafından anlaşılmaktadır.
Ailelerin artık dayanacak güçleri kalmamıştır.
Faydadan daha çok sorun doğuracağı aşikâr bu uygulamanın illa olacaksa bile iki sene ertelenmesi ve gerekli hazırlıkların doğru düzgün yapılması şarttır. Yap boz bir eğitim sisteminin hiçbir topluma fayda getirmez, aksine büyük sorunlara neden olur. Gelin yol yakınken vazgeçin.
Olcayto SATI

Biliyor musunuz

CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Uludere Gülyazı Köyü’ne görevli askerleri taşıyan sivil minibüsün uçuruma yuvarlanmasıyla 9 asker ile aracı kullanan geçici köy korusunun şehit olduğunu anımsatarak: “Askerlerimiz neden özel araç ile taşınmıştır? Bu sık sık başvurulan bir yöntem midir?” diye sorduğunu...

OGS cihazlarınıza dikkat!

DİKKAT bankadan bir bedel karşılığı Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) cihazı alan sürücüler kapılarına gelen kaçak geçiş cezasını görünce adeta şoke oluyor.  Çünkü cihaz bankadan arızalı gönderiliyor ve cihazın arızalı olduğunun farkına varmayan sürücüler köprü ve otoyol geçişleri sonrası bankaların hatasını kendi cebinden ödüyor. Arızalı çıkarsa yenisine ücret olur mu? Özlem ŞİMŞEK