BİR grup özel hastahane çalışanı, "Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yeni uygulamaya koyduğu ’Medula’ sistemiyle ilgili özel ve devlet hastahanelerinin sıkıntılarını aktarmak istiyoruz" diyor.
Kendilerini dinliyoruz:
"2007 haziranında uygulamaya başlanan bu sistemle tüm sağlık güvenceli hastaların tek çatı altında toplanıp tedavi masraflarının hastahaneler tarafından bu kuruma fatura edilmesiyle alakalı bir bilgi aktarımı amaçlanmıştı. Bu sistemin özüne bakıldığında online erişim ve bilgi aktarımı yönüyle faydalı ve gerekli bir çalışma olduğu izlenimi elde edilmişti. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde bu çalışmayı yürüten birimler arasındaki kopukluk ve bilgi eksikliği hastahaneleri oldukça sıkıntıya sokmaktadır. Öyle ki, hastahane faturalandırma birimleri sistemle alakalı düzenlemede ellerinden gelen gayreti sarfederken sosyal güvenlik kurumunun (ki bilindiği gibi yine geçtiğimiz günlerde tüm sosyal güvenceli vatandaşların bu isimle tek çatı altında toplandığını hatırlatmak isteriz) bu sistemin yürütülmesiyle ilgili personeliyle görüş farklılıkları ortaya çıkmaktadır. Bu da kanaatimizce personelin yeterince eğitilmediği ve sistemin gidişatıyla ilgili net bir standart ortaya konmadığı anlaşılmaktadır.
KIRTASİYE KÜLTÜRÜ
Bu diyalog eksikliği özellikle özel hastanelerinin faturalandırma servislerinin hem zaman hem de iş kaybına yol açmaktadır. Öyleki kurumun bu sistemle ilgili personelinin farklı talepleri sistemi içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Özellikle bu diyalog kopukluğu kırtasiye masraflarının hat safhaya çıkmasınada vesile olurken gelişen Türkiye’de kırtasiye kültürünün hala ve artarak devam etmesi görüntüsü vermektedir.
Oysa ki, bakanlığın bu sistemi geliştirmesindeki amaç kırtasiyecilik geleneğini ortadan kaldırmak ve teknolojinin bütün imkanlarından faydalanarak zaman kaybını engelleyerek vatandaşa daha iyi ve hızlı sağlık hizmetini sunmak olarak algılanmıştı. Bakanliğin bu iyi niyetli girişimi maalesef deyim yerindeyse ’işgüzar ve iş bilmez’ personel tarafından sobete edilmek istendiği anlaşılmaktadır.
Bakanlık nezdinde bu olumlu ancak uygulamada sıkıntılı sistemin amacına uygun işler hala getirilmesi noktasındaki girişimlerde bulunulacağını ümit ediyoruz."
GÜNÜN SÖZÜ
"Gerede suyunun devreye sokulmasındaki gecikmenini nelere mal olduğunu gördük. O nedenle su kaynakları planlama yapısı, merkezi otoritenin içinin boşaltılmadığı uzman kamu kurumları tarafından; kamu kurumlarının bu faaliyeteleri de mutlaka öbür kamu kurumlarıyla koordinasyon içinde yapılmalıdır."
(DSİ eski uzmanı Dursun Yıldız’ın Cumhuriyet’teki söyleşisinden)
Güzel Türkçe
ODTÜ Atatürkçü Düşünce Topluluğu, Atatürk ilke ve devrimleri ışığında günümüz sorunlarına bilimsel çözümler üretmeye çalışıyor, bu amaç doğrultusunda çeşitli etkinlikler düzenliyor. 20. sayısına ulaşan bilimsel içerikli ’Düşün’ dergisi, Dil Devrimi’nin 75. Yılı dolayısıyla hazırlanan ’Düşünce Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar’ kitapçığı bunlardan bazıları. Bu eser yarın (26 Eylül Çarşamba) Cumhuriyet gazetesiyle birlikte tüm Türkiye’de dağıtılacak.
Türkçe’nin güzelleşmesi için çabalayan bu tür çalışmalara destek vermek gerekmiyor mu?
Pazarımız yok
AYRANCI pazarı yıkıldı. Yakında Yenişehir pazarıda yıkılıp yenisini yapılacakmış. Bizler Anıttepe ve Maltepe’de oturanlar doğru dürüst pazarımız yok. Eski pazarımızın yerine bir alışveriş merkezi ve katlı otopark yapılıyor bu nedenle haftada bir gün Pazartesileri bir arka sokakta pazar kuruluyor ama pazar olduğundan bile şüphe edilir. Burda tezgah açanlar bile daracık ve herkesin içiçe alışveriş yapmalarından çok şikayetçi. Üstelik alışverişle birlikte yoldan geçen otomobil ve kamyonet gibi araçlarla da mücadele etmek zorunda kalıyor ve pazar alışverişiniz burnunuzdan geliyor. Kudret KAATSIZ
100 bin sözleşmelinin kadro heyecanı
Hor görülüyoruz
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı Yalvaç Müze Müdürlüğünde 4/B’li arkeolog (teknik hizmet personeli) olarak görev yapmaktayım. 28.8.2007’de Takvim’de yayımlanan 4/B’liye kadro müjdesi haberi 100 bini aşkın sözleşmeli personel gibi beni de çok heyecanlandırdı..
Yalnız haberin devamı gelmemesi beni de çok üzdü. Büyük sorunlarla boğuşan 4/B’liler için bu konu hakkında sizden yardım bekliyoruz.
İşte en önemli beş sorunumuz:
1- Çalıştığımız kuruluşlarda amirimizden temizlikçisine kadar ’hor’ görülüyoruz. Bunun nedeni sözleşmeli olmamız... Hatta ve hatta bazı arkadaşlarımızın işten çıkarma, caydırma ve sindirme gibi tehditler aldığını da pekala biliyoruz.
2- Eş durumundan dolayı tayin hakkımız yok. Bu belki de sorunların en büyüğü... Sorarım size eşi Erzurum’da kendisi İstanbul’da olan ve izinler hariç birbirini görme şansı olamayan bir çiftin hayatı nasıl olur? Bu şu demektir; aile bütünlülüğü ve devamlılığı hiçe sayılmakta, sağlıklı bireylerin topluma kazanılması güçleşmektedir. Ve en kötüsü boşananlar hatta eşlerini aldatanlar bile var.
3- Türkiye Cumhuriyeti’nde 4/B’liler hariç her memur ’becayiş’ hakkını kullanabilmektedir. Ama biz yine burada da devletin ’üvey evladı’ konumuna düşmüştür. Şimdi sizden 100 bini aşkın sözleşmeli personel adına sizden rica ediyorum.
4- Bizler de üniversite mezunu insanlarız. Lise mezunu bir kadrolu memur bizleri ’hor’ görmemeli. Bütün herkesin aynı anda kadroya geçirilmesi sağlanmalı. Bu adaletsizlik ortadan kalkmalı.
5- Maaş konularında da eşitlik sağlanmalı. Mesela bizim bakanlıkta kadrolu bir arkelogun maaşı yaklaşık 1200 YTL iken, 4B’li arkeolog maaşları 900 YT civarında... Bu dengesizlikte ortadan kalkmalı.
Lütfen bizlere yardımcı olunuz. Kamuoyu oluşturmamıza yardımcı olunuz; bu haksızlığa kayıtsız kalmayınız.