Sınıfta kalan istihbarat

ANKARA neresi?

Haberin Devamı

Ülkenin kalbi, Türkiye’mizin merkezi; başkent. Güvenliğin en yoğun olması gereken yer. MİT ve bünyesinde istihbarat teşkilatları olan sivil, asker tüm kurum ve kuruluşları orada. Ve bombalı cipler, canlı bombalar ülkenin kalbinde cirit atıyor. Kimsenin haberi yok. 


Peki, istihbarat teşkilatları ve istihbaratçılar ne yapıyor? Uyuyor mu? Ülkenin çevresi yangın yeri, içi yanık kokuyor. Peki nerede bu istihbaratçılar?
Ne diyor Başbakan Yardımcısı olay sonrası; “Ambulanslar derhal olay yerine sevk edilmiş, olay yeri inceleme ekipleri olay yerini süratle kontrole almış, olayın failleri ve arkasındakileri en kısa zamanda bulmak için tüm birimler seferber edilmiştir.”
Devletin öncelikli ve en önemli görevi ülkenin ve vatandaşlarının güvenliğini sağlamaktır. En büyük marifet olay çıkaranları, eylem yapanları yakalamak, hangi örgütün olayın arkasında olduğunu tespit etmek, olay yerine süratle ambulans göndermek, ne tür bir bomba patladığını hemen saptamak, olayın arkasındaki örgütü ve ölmüş faillerini kısa sürede duyurmak değildir. Marifet eylem yapılmasını, olay çıkmasını önlemektir. Hele de Türkiye’nin göbeğinde ve Devlet Mahallesi’nde.
Maalesef devletin tüm İstihbarat Teşkilatları sınıfta kalmıştır. Bakalım kim bu sorumluluğu hissedecek ve bu sorumluluğa uygun bir davranış sergileyebilecektir.
Unutmayalım, çirkin saldırı esnasında TBMM sadece 300 metre ötede çalışıyor.
Uğur KURUCUK

 

Haberin Devamı


Ulusal çıkar nedir?

 


-BİZİM ne ebedi müttefikimiz ne de devamlı düşmanımız vardır. Çıkarlarımız ebedidir ve bizim görevimiz de bu çıkarlarımızı izlemektir.
(Henry Kissenger’in
‘Diplomasi’ kitabından)

 


Kurum ve kuruluşlar, süt mamulleri tüketimine yardımcı olmalı

 

Süt piyasasında yangın var

 

ATEŞ düştü ocağımıza, canımız yandı. 28 canımızı kaybettik yine Ankara’da. Bu acılı günde yeri değil ama maalesef bir ateş de köylünün ahırına düştü. Yangın var süt pazarında, süt piyasası cayır cayır yanıyor.

Haberin Devamı


Süt sanayicisi alımları durdurma noktasına geldi. Bir kısım firmalar süt alımını durdurur iken, bir kısım firmalar ise fiyatları düşürmek istiyor. Başaramaz ise haftada bir gün tatil ediyor. Tatil edilen günde sütler de yarı fiyatına yine aynı fabrikalara gidiyor.


Stoklar yığıldı, mal satılmıyor, ihracat yapılamıyor, turizm bitti. Sanayici süttozu yaptırıyor, stoklar şişti, dışta süttozu çok ucuz.


Yem fiyatları yine tavan yaptı, üretmekte zorlanıyor. Şu anda üretim maliyetinin altında süt satmaya çalışıyor ama alıcı yok. Bakanlığımız çaresiz kalmış, çözüm üretemiyor. Çözüm üretmeye çalışıyor ama piyasalara çare olamıyor.


2009’da yüzbinlerce süt ineğini kasaba vermiş, 2010 yılında yüzbinlerce damızlık düve ithal ederek Almanya, Fransa, Bulgaristan, Macaristan, Amerika, Yeni Zelanda çiftçilerini zengin etmiştik. O film yine gösterime girdi.

Haberin Devamı


Kamuoyuna sesleniyorum.


-Süt Kurumu acilen müdahale alımı yapmalıdır.


-İç tüketim ile ilgili, başta büyükşehir belediyeleri ve diğer belediyeler olmak üzere; sosyal yardımlaşma kurumları, diğer kurum ve kuruluşlar, süt mamulleri tüketimine yardımcı olmalıdırlar.
-Acil olarak, yeni dış pazarlar araştırılmalı. Terör sonlandırılarak, turizm yeniden canlandırılmalıdır.
-Ülkemizdeki mültecilere ve diğer dış ülkelere para yardımı yerine, gıda, süttozu veya süt mamulleri yardımı yapılmalıdır.
-Ülke genelinde zorunlu, sözleşmeli üretime geçilmesi konusunda, altyapı hızlandırılarak, acilen sözleşmeli üretime geçilmelidir.
- Piyasaların iyileştirilmesine katkı koymak için, sütte ve diğer hayvancılık desteklemelerinden bir kısım ayrılarak, Hazine’nin de koyacağı ek kaynak ile müdahale alımları için kaynak yaratılmalıdır.
Mehmet VAROL
Hay-Koop Denizli
Üst Birlik Başkanı

 

 

Haberin Devamı


Check-up programları ve sonrası!

 


ÖNCEKİ GÜNKÜ yazınızı büyük bir dikkatle okudum ve başıma gelenlerle birebir benzerlik etmesini üzülerek takip ettim. 42 yaşında ve düzenli olarak check-up, tahlil yaptıran biriyim. Profesyonel yaşam, stres, düzensiz beslenme bir arada olunca spor yapıyor olsam da değerlerim özellikle kolesterol ve triglyceride her zaman yüksek seyrediyor; bu neredeyse son 5-6 yıldır hep böyle.


Bu kadar süre boyunca bana sadece diyet önerildi ve ‘Strese dikkat et’ denildi ama şimdi ben sormaya başladım, bu yazdığınız olaydaki vakayı öğrenince “Bana neden ilaç vermiyorsunuz? Kolesterolüm sadece diyet ile düşmüyor? Benim neyim var? Ne yapmalıyım” diye sormaya başladım... Sormaya ve öğrenmeye başladım, oysa onları doktorun bana söylemesi gerekirdi.

Haberin Devamı


Check-up sistemi baştan aşağı bir ‘komedi’ bence, herkes iyi ve mutlu ayrılıyor. Kardiyolojik bulgular üzerine kimseye sanırım detay bir bilgilendirme yapılmıyor. Ben şimdi kendim talep ederek ilaç kullanmaya başladım, belki gelecekte geçireceğim bir kalp krizini bu öteleyecek ve belki yeni bir tedavi olacak bu benim için. Herkesin bu konuda bilinçli olması ve süslü ‘VIP
check-up’ paketlerinde hak ettikleri hizmeti, bilgiyi almasını istiyorum. Hayri TELEKOĞLU

 

 

Biliyor musunuz?

 


-CHP Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya, 2023 öğrencinin 26 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğum günü kutlaması için Beştepe’de, “Türkiye Beyazay Derneği ve Etimesgut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün katkılarıyla hazırlanan program hakkında bakanlığın haberi olup olmadığını, böyle bir yazı varsa geri çekmeyi düşünüp düşünmediğini sorduğunu...

 


İbn Haldun dünya gündeminde

 

BUSINESS Insider’in haberine göre, Facebook’un CEO’su Zuckerberg’in favori kitap listesinin başında İbn Haldun’un Mukaddime’si yer alıyor. Bunun şaşırtıcı olmadığını Siyaset Sosyoloğu Dr. Serdar Taşçı’nın yazdıklarına bakarak anlayabiliyoruz:‘Son yıllarda Doğu’da olduğu kadar Batı’da da İbn Haldun’a ilişkin artan ilginin varlığı dikkat çekici. Dini-metafizik alanla, tarihsel-toplumsal alanı, bir varsayıma göre, ayırıyor olması, diğer değişle normatif-pozitif dünya ayrımı yapıyor olması, kimilerince hem Sosyoloji’nin Montesquieu ve Come-Durkheim’dan, Tarih’in de Vico’dan önce babası sayılmasına yol açmış olsa da, ben tam bu kanaatte değilim.

 

İbn Haldun oldukça dini ve kaderci bir çizgiye sahip olmakla pozitif olanın alanını oldukça daraltmışa benziyor. İmamet konusunda yazdıklarına bakılması bile, laiklik gibi anakronik bir konuyu ona atfetmeye müsade etmez.Tüm bunlara rağmen, İbn Haldun, hem İslam hem Batı düşüncesinde bu kadar derin ve sürekli etki yapan belki de son Müslüman düşünürdür. 

 

Arap dilindeki Mukaddime’nin Tunuslu yazarı İbn Haldun (14.yüzyıl), Kuzey Afrika, Hicaz, Mısır ve İspanya gezileri yapar. Bunların bir kısmı ilmi, bir kısmı dini ve siyasi seyahat idi.Mısır’da yürüttüğü kadılık esnasındaki halka karşı sertliği ve zühdle bilinen alakası olmamasına rağmen Baybars Tekkesi gibi bir dergaha bir anda şeyh olması şaşkınlıkla karşılandı.İber Tarihi’nin giriş kısmı yani mukaddimesi olarak tasarladığı başyapıtını, görece geç bir yaşta yazıp sonradan tekrar gözden geçirdi.Esas ününü Mukaddime’ye borçludur.

 

AMERİKA OKUYOR


İbn Haldun toplumsal örgütlenmelerin ve devlet gibi kurumların tıpkı insanlar gibi zorunlu bir doğum-gelişme-ölüm süreçlerine tabi olduğunu ilk yazan kişilerdendir.İnsanlar toprağı eker, buna uygun teknikler geliştirir, kentler ve devletler kurar. İşte şimdilerde medeniyet adını verdiğimiz şeye İbn Haldun, ‘Umran’ adını verir. Bunu araştırmaya ise Umran İlmi der.Toplumların evrimini Comte’dan 5 asır önce üçe ayırır.

 

Toplum önce dinamizmini koruduğu Bedevi evreden Saltanat evresine geçer, en sonunda esas medeni dönem olan Hadari evreye geçilir. Bedevileri medeniyetin temeli kabul eder. O aşamada toplumu güçlü kılan bağ -yani asabiye- vardır. Toplum Hadari hale dönüştükçe o bağ yani asabiye zayıflar. Bu da çöküş anlamına gelir. Daha sonra Timur ile karşılaştığında bu Bedeviyet teorisini Moğol-Tatar Göçebeliği’ni övmek için kullanır. Bunu Timur’a yalakalık olsun diye veya korktuğu için yaptığı dense de, bu tezlerini Timur’la karşılaşmadan önce yazdığı için yalakalık olsun diye sonradan uydurmadığı açıktır. Timur’un 1400’deki Haldun karşılaşmasından iki yıl sonra -kimi yorumlara göre onu Mısır yerine Anadolu’ya yönelten İbn Haldun idi- Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid’i esir aldığında oldukça kibar davrandığı da hatırlanırsa Haldun’un da korkması için bir neden olmadığı anlaşılabilir.

 

Timur’un ordusunun askeri alandaki sertliği, kişisel olarak misafirperverliğini yok etmemişe benziyor.İbn Haldun’un toplumun evrimine ilişkin şemasından devlet de payını alır. Devlet toplumların üç evrimine paralel biçimde 5 tavır geçirir. Bu nedenle İbn Haldun’un devlet görüşüe Etvar Nazariyesi (Tavırlar Teorisi) denir.Birinci tavır Tavrul Zafer; istila, ele geçirme, üstünlük ve zafer aşamasıdır.  İkinci tavır Tavrul İstibdad; tam egemenlik ve baskı elde edilen aşamadır. Üçüncü tavır Tavrul Ferag; feraha ve rahatlığa erişilen aşamadır. Daha çok imar ve rahat için üretim dönemidir. Dördüncü tavır Tavrul Kanu; kanaat, taklit ve durağanlık aşamasıdır.

 

Son tavır ise Tavrul İsraf’tır. Adından da anlaşılacağı üzere bu aşamada devleti çöküşe götüren israf, savurganlık, dolayısıyla ekonomik sorun, yöneticinin lüksü, halkın fakirliği, yöneten-yönetilen krizi doğarak çöküş başlar.İbn Haldun’un bu tezi 17. yüzyıldan başlayarak Osmanlı’da başta Katip Çelebi, Naima ve Cevdet Paşa gibi bilim insanı ve tarihçileri epey etkilemiş, Osmanlı’nın çöküşünün mukadder olduğu kanaatine teorik zemin oluşturmuştur. Şimdilerde de Dünya sisteminin çöküşü söz konusu olduğunda yine Haldun ilgi odağı durumunda. Özellikle Amerika ciddi ciddi okuyor.

Yazarın Tüm Yazıları