Paylaş
ANKARA'dan bir hukukçu dostumuz telefonda ‘‘Bazı şeylerin bilinmesini istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, Vural Savaş'ı alaşağı ederek hedef gösterdi... Önündeki engelleri aşarak rahat görev yapmak istiyor’’ dedi.
Konu Savaş'ı neden seçmediği ve öteki atamaları.
- Vural Savaş bir sembol sayılıyordu...
- Olaya tersten bakın; Vural Savaş'ı kimler sevmiyordu; irticacılar, RP/FP'liler ve ikinci cumhuriyetçiler... Dinci medyaya baktığınızda bunu görüyorsunuz. Savaş'ın bazı yanlışları vardı ama adam gibi adamdı diyebilirim. Cumhuriyet'i savunan sembol isimlerden biriydi.
- Vural Savaş da, Demirel'e gönderilen aday listesinde ikinci -ya da üçüncü- sırayken seçilmişti.
- Burada hınç alma olayı var. Sezer, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na adayken, Yekta Güngör Özden ile Vural Savaş aleyhine çalışmışlardı. Sezer bunu biliyor.
- Cumhurbaşkanı Sezer başkanlık sistemi mi kuruyor?
- Yakınlarını kilit noktalara getiriyor diye ifade etmek daha doğru olur. Anımsayın; Anayasa Mahkemesi'nde kendisinden boşalan üyeliğe hemşerisi, adaşı ve uzaktan akrabası olduğu söylenen Ahmet Akyalçın'ı getirdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği seçiminde de listede birinci olan Yılmaz Alasu'yu değil Erol Öcal'ı seçti.
- 2000 Nisanı'nda Sezer, 'Cumhurbaşkanı yargının her kararına uymalıdır' diyordu.
- Ancak tersini yapıyor. Hukukun üstünlüğü derken, önüne gelen adayların ikincilerini seçiyor. Ve böylece kendisinin takdir yetkisini, yargının takdir yetkisini üzerine çıkarıyor. Rektör seçimlerinde ise farklı davranıyor. YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün bildirdiği isimleri ‘‘Burada hukuksuzluk var, bana listenin birincilerini göndermediniz’’ diyerek veto etmişti. Hukukçu tutarlı olmak zorunda değil mi? İşinize geldiğinde birinciyi veto edeceksiniz, yargı meselesi olunca takdir hakkınızı kullanacaksınız. Demirel böyle bir şey yapsaydı yazılmadık şey kalmazdı.
- Demirel-Sezer farkı?
- İkisi kıyaslanamaz. Demirel siyasetçi, Sezer hákimdir.
- Af ne olur?
- Sezer af tasarısını Anayasa'ya göre bu kez imzalamak zorunda. Ancak Anayasa Mahkemesi'ne iptal başvurusu yapıp yapmayacağı tartışılır. Açacağı dava üzerine af genişleyeceği için bu başvuruyu yapmaktan vazgeçebilir. Böylece hükümetin af konusundaki ‘‘Biz yapmadık, Cumhurbaşkanı iptal ettirip affı genişletti’’ siyasi faturasından da kurtulur. Gene ne denirse denilsin, Sezer bir döneme damgasını vuracaktır. Zaten kamuoyunun desteği de şimdilik bunu gösteriyor.
'Sen kimsin ki ülkücülerle uğraşıyorsun'
CUMHURİYET Savcısı, MHP'li eski ve yeni il başkanlarının adlarının karıştığı bir olay nedeniyle tanık olarak çağırdığı jandarma uzman çavuşuna şöyle diyor:
- Esas duruşa geç, sen sanıksın.
Uzman çavuş:
- Ben esas duruşa geçmem. Tüzükte böyle bir şey yok.
Savcı:
- Geçeceksin l...
Oturmakla kalkmak arasında arası bir hareketle Savcı sözlerini sürdürüyor:
- Sen kim oluyorsun da ülkücülerle uğraşıyorsun, seni tutuklayayım da gör, ülkücülerle uğraşmanın cezasını...
Uzman çavuş, odadaki bir jandarma çavuşuna dönüyor:
- Asker bakın esas duruşa geçeceksiniz, diyor. Beni tehdit ediyor.
- Savcı, bu kez jandarma çavuşuna yöneliyor:
- Kim l... en kıdemliniz, bu adamı -uzman çavuşu- tutukladım, alın nezarete atın.
Sonuçta jandarma uzman çavuşu tutuklanıyor. Askerlerin ifadeleri böyle. Uzun bir öykü; Çorlu'da bugünkü duruşmayı bekleyelim.
Adana'da halka yazık ediliyor
ADANA'dan bir okurumuz anlatıyor:
‘‘Adana Belediye Başkanı Selahattin Çolak döneminde, bu kente minibüsler sokuldu. Sonra Aytaç Durak geldi; 10 yıl kadar önce bazı hatları ihale yolu ile kiraya verdi. Bundan sonra minibüsçüler kontrol edilemez hale geldi. Adana trafiği berbat oldu. Durak iki yıl kadar önce minibüs teröründen kurtulmak için körüklü otobüsler satın aldırttı. Bundan sonra minibüsçüler, hatlar bizimdir diyerek belediye ile hukuk savaşı başlattılar. 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, Minibüsçüler Odası'nın başvurusu üzerine, belediyenin 70 otobüsüne çalışma yasağı koydu. Ve otobüsler polis ve icra yoluyla bağlandı.
Durak, minibüsleri kentten temizlemek amacıyla 70 otobüs daha getiriyordu. Ancak, DSP'li meclis üyeleri, Durak'a muhalefet etmek için 3.6 trilyonluk borçlanma yetkisi vermediler. Belki de haklıydılar; Durak otobüsleri başka bir şirket üzerinde gösteriyor, bunlara siyah plaka taktırıyordu.
Sonuçta sıkıntıyı duraklarda bekleyen vatandaş çekiyor. Otobüslerin çalışmasını engelleyen Minibüsçüler Odası yönetimi de, 1080 minibüs ve 380 midibüsle yarattıkları 150 trilyonluk rantla şoförlerin gözünde kahraman oluyor. Durak ise çaresiz; çünkü bu işler arazi-arsa ve yatırım işine benzemiyor. Karşısında kocaman bir şoför camiası ile kendisine muhalif DSP'li meclis üyeleri var.
Belçika’ya bak
ELLER gider Mersin'e, Türkiye gider tersine... Belçika hükümeti önceki gün aldığı kararla LPG taktıran araba sahiplerine 20.000 Belçika Frangı -yaklaşık 300 milyon TL- yardım ediyor. Bizimkiler ise % 400 vergi koyuyor. İşim gereği Türkiye'yi izlemek zorundayım; medyayı izledikçe sinirlerim bozuluyor.
Hilal ÖZEL-BRÜKSEL
İSTANBUL'dan bir yakınımın gönderdiği 1000 doların İhlal Finans aracılığıyla havale yapılmasını istedim. Ama 'Ekonomik kriz içindeyiz' sözleriyle paramı 15 gündür alamıyorum. Borç değil, havalemi istiyorum.
Ü.AKYÜREK-ANKARA
Paylaş