Sevigen’in kulağını çeken olmayacak mı

Genel Merkez niye suskun kalıyor

Bunların cevabını vermeden, adaylık sorunu nedeniyle herkesin birbirine bu kadar düşman olduğu başka bir parti var mıdır?

Bu konuda hafta başından beri telefonlarımız durmuyor, e-maillerimiz giderek artıyor.

Partinin önde gelen isimlerinden birine, bizim de kısmen dile getirdiğimiz "Mehmet Sevigen ile ilgili iddiaları" soruyoruz. Aldığımız yanıtlar oldukça ilginç...

Sevigen ile ilgili iddialar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mehmet Sevigen’e yönelik tepki CHP içinde her zaman var. Bu tepkiyle ilgili en somut örneği, 32. Olağan Kurultay delegemiz gösterdi. Sevigen, en az oyu alan isimlerden biri olarak Parti Meclisi’ne girdi. Fakat delegenin bu uyarısı bile Sevigen’in parti içindeki hakimiyet arzusunu dizginlemedi. Sevigen özellikle her seçim döneminde, bugünlerde basına daha da fazlası yansıyan iddiaların merkezi oluyor.

Örneğin, ne tür iddialar konuşuluyor kulislerinizde?

Özellikle İstanbul ilçe adaylarının belirlenmesinde Sevigen’in rolü... Fakat, tüm Türkiye’ye yönelik olarak da benzer iddialar var. Sevigen, hemen hemen tüm adayların belirlenmesinde söz sahibi olmaya çalıştı. Fakat bunu parti yöneticisi olmasının zorunlu bir görevi olarak ele aldığını söylemek zor. Hakkında, "Pek çok yerde adayların belirlenmesinde bazı maddi çıkarlar sağlandığı" iddialarının konuşuluyor olması, CHP’de olumsuz şeylerin giderek arttığının göstergesi değil mi?

ÇAMUR ATMADAN ÖTE

Fakat bu iddialar ’Çamur at izi kalsın’ anlayışıyla da yapılmış olabilir.

Elbette, bu iddiaların pek çoğunun asılsız olduğu düşünülebilir. Hatta iddianın ötesinde gerçek olan vakaların kanıtlanması da zor. Bu noktada, konuşması gerekenler sustukça Sevigen hakkındaki iddiaların kanıtlanması neredeyse imkansız. Dolayısıyla olaya tersten bakarak bir sonuca ulaşılabilir.

Nasıl?

Şimdi, Sayın Genel Başkanı saymazsak; tüzük değişmiş olmasına rağmen uygulamaya konmadığı için halen parti içindeki en güçlü ikinci isim Genel Sekreter Önder Sav. Örgütte gücü malum. Ancak yıllardır Genel Sekreterlik koltuğunda oturmasına rağmen Önder Sav ile ilgili en ufak bir ’akçalı iddia’ duymamışsınızdır. Partiyi yönetme tarzına yönelik eleştiriler bulunulabilir. Hatta bu arada şunu da belirtmek lazım; ben ’Önder Savcı’ da değilim; CHP’liyim. Okurlar sanmasın ki ’Önder Savcı’ olduğu için konuşuyor! Şunu söylemek istiyorum; ’Örgütle bu kadar iç içe olduğu halde Sav’la ilgili yıllardır benzer bir iddia ortaya atılmıyorken, neden her seçim döneminde Sevigen’in ismi öne çıkıyor? Bu sadece, kendisinin, size Adana olayını açıklarken yaptığı, "Bu işlerle hep ben ilgileniyorum. Sonunda hep ben kötü oluyorum" sözleriyle açıklanabilecek bir durum değil. Dolayısıyla bu noktada en büyük görev CHP’lilere düşüyor. Bir belge varsa ellerinde açıklasınlar ve partimiz bu iddiaların muhatabı olan kişiyle yollarını ayırsın!

ÇARŞAF AYAĞA DOLAŞTI

Peki Önder Sav biraz dışarda mı duruyor bu seçim sürecinde?

Önder Sav müdahale etmesi gerektiğini düşündüğü yerlere müdahale etti. Ancak İstanbul’da çok da öne çıkmadı. Çünkü İstanbul’un ilçeleriyle ilgili durum, biraz Sevigen ve onu destekleyen zihniyetin de fotoğrafı olacak. Biliyorsunuz, Sav, ’çarşaf açılımı’na da mesafeli durmuştu. Hatta MYK’da bu konuyla ilgili çekincelerini dile getirmişti. Oysa çarşaf açılımı, niyeti açısından daha doğru düzgün değerlendirilebilirdi. Ancak, Sevigen’in altyapısını oluşturmadan Genel Başkan’ın önüne koyduğu ve Genel Başkan’ın da iyi niyetle savunmak zorunda kaldığı bir proje olarak kaldı. Şimdi bu süreçte, çarşaf aslında CHP’nin değil Sevigen’in ayağına dolaştı.

Peki örneğin Kılıçdaroğlu’nun Bakırköy, Kadıköy, Beşiktaş ve Avcılar belediye başkanlarının değiştirilmesini istediğiyle ilgili iddialarda Sevigen’in yeri nedir?

Her ne kadar sizin yazdığınız haber bizzat Kılıçdaroğlu tarafından manidar bir şekilde yalanlanmış olsa da doğruydu. Kılıçdaroğlu ve ekibinin bu dört ismin ya tamamen ya da kısmen değiştirilmesiyle ilgili bir tavrının olduğunu biliyoruz. Ancak bu noktada da devreye Sevigen girdi, 4 ismi korudu.

Gürsel Tekin’in konumu...

İl Başkanı Gürsel Tekin’in bile Sevigen ve ekibinden artık yaka silkip silkmediğini kendisine sorarak öğrenebilirsiniz!

Sevigen - Kılıçdaroğlu gerilimi
Baykal’a zarar veriyor

MEHMET Sevigen’in hakkındaki son iddialara karşılık Akşam’da yer aldığı gibi "Asıl hedefleri Baykal, o yüzden bana saldırıyorlar" demesine İstanbul’dan bir CHP’li şöyle diyor:

"O halde istifa etsin ve Baykal’ı yıpratmasın. İstifa ederek kendini komisyona havale etsin. Komisyon araştırsın iddiaları. Böylece Baykal’ın en yakınındaki kişiyim diye övünmesine gerek kalmaz. Baykal’a ne yazık ki, en yakınındaki kişi zarar veriyor."

KILIÇDAROĞLU RAHATSIZ

CHP İstanbul örgütünden ulaşan bilgilere göre, Kemal Kılıçdaroğlu, son iddiaların ortaya çıkması sonrası çevresine rahatsızlığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu’nun "Gittiğim her yerde Sevigen’i soruyorlar, projelerimizi anlatamıyoruz" diye yakındığı öğrenildi.

Bu arada, Sevigen’in "Aday bulamadık, cebimizden para vererek adaylık ücretini yatırdık" dediği Kağıthane’de 7 aday adayının bulunduğu öğrenildi. Kağıthane yöresinde bir mağazada alışveriş yaparken mağaza sahibi "Abi Kağıthane’de ne yaptınız" sorusuna aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Sarar mağazasının sahibi Doğan Yüce "Abi Zeynel var bizim Kağıthane’de. Eski SHP’li avukat, onunla görüştüreyim seni" dedi. Öztürk’le görüştükten sonra Sevigen’in, partinin yetkili kurullarına danışmadan "Adayımız sensin, git ve hemen çalışmaya başla" dediği parti örgütünde bilinen bir olgu. Öztürk’ün ise "MYK’nın daveti üzerine partiye geldim" dediği öne sürülüyor.

Gürsel ve Kılıçdaroğlu "İktidar olacağız" derken, Sevigen neden böyle konuşuyor?

Mesaj Panosu

YURTSEVER, aydınlanmacı insancıl, cesur, gönlü zengin bir bilim adamıydı Prof. Türker Minibaş (56)... Yaşamı dolu dolu yaşadı. Hasta yatağında bile Cumhuriyet’teki yazılarını sürdürdü. 3 şubattaki ’AB Gerçekten resesyonda’ başlıklı son yazısında "Kutsal müttefikimiz ABD resesyonda olduğu sürece kaynak gereksinimini karşılamak için Ortadoğu’daki paylaşımında iyice vahşileşecek" diye yazdı. ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı da olan Minibaş’ın ölümü, gerçekten Türkiye için büyük kayıp sayılmalı.