Sevgili torunlarıma

BUNDAN yaklaşık 81 yıl önce Atatürk, silah arkadaşları ve ona inananlar tarafından kurulan Cumhuriyetimizin sınırlarının geleceği konusunda çok endişeliyim.

Tarih kitaplarınızda mutlaka okuyacaksınızdır. Bu güzelim memleket üstünde emeli olmayan devlet sanki yok gibidir. Her fırsatta bizi parçalara bölüp emellerine ulaşmaya çalıştılar, çalışacaklardır. Umarım size de ilkokulda bize çizdirilen Türkiye haritasını çizdiriyorlardır. Eğer farklı bir harita çiziyorsanız yazık olsun bizlere, bizden sonraki nesillere...

Bir ülke, dış güçlerin emellerine ulusça karşı koyabiliyorsa varlığını ancak sürdürebilir. Fakat şu anda bizi öyle bir toplum haline getirdiler ki maddi manevi bireysel çıkarlarımız her şeyin üstünde gelir hale geldi. Önce sol-sağ dediler, sonra içimizde barındırdığımız Ata’mızın dediği gibi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ve bu topraklarda yaşayan herkes Türk milletini oluşturur’ sözünü unutturup etnik köken kavramını yaratıp yaraları kaşıdılar, daha sonra laik-antilaik kavramlarını kullanarak dini inançlarımızı karşılıklı sorgulattırıp bizleri ortak düşüncelerden uzaklaştırdılar.

Canım yavrularım, bugün televizyonda benim yedek subay olarak askerliğimi yaptığım KKTC’nin Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş’ın konuşması vardı. Bu belki de onun bu Meclis’te yaptığı son konuşmaydı. Niye mi? Çünkü çok yakında kimse tanımasa bile 30 yıldır varlığını sürdüren bir devlet başka bir devlete yamanarak yok edilecek. Sakın bizle birleştiğini sanıp sevinmeyin. Rum devleti ile birleşecek. Hediyesi ise AB adı altında güzel paketlenmiş ama içinden ne çıkacağı bakana göre değişen bir paket. Benim içime bir türlü sinmiyor, çünkü bu birliğin sağlıklı bir biçimde oluşacağına inanmıyorum. Niye derseniz belki size de öğreteceklerdir, bize daha ilkokulda elma ile armudun toplanamayacağını ve samanı ne kadar kaynatırsak kaynatalım şekere benzemeyeceği öğretilmişti. Eşyanın tabiatına aykırı geliyor, aynı anne ve babadan olan kardeşler bile her konuda anlaşamazken farklı milletlerden suni bir millet yaratmak...

Kim bilir belki sizin zamanınıza bilim ve teknoloji o kadar gelişir ki bunu da ya başarırlar ya da böyle görünmesini sağlarlar.

Sevgili torunlarım, olmuş ve olacaklar için sakın beni suçlamayın, ben çevremdekilerle tartışıp düzenlenen mitinglerde bağırmaktan başka bir şey yapadım. Çünkü benim yalnız bir oyum var, onu da seçimden seçime doğru bildiğim şekilde kullandım.

İnşallah bu satırları okurken bizden daha güzel günler yaşıyor ve bizim tatillerimizi geçirdiğimiz yerlere pasaportsuz girip çıkıyorsunuzdur.

Allahıma emanet olun...

Büyükbabanız

M.Semih ALPYÜRÜK


Ümit Yaşar’dan İnönü-Demirel’li ‘şey...’

KADIKÖY’den Av. Kemal İnebolu, ‘Bülent Arınç’ın ‘şey’i söz konusu olunca Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ‘İnönü-Demirel Görüşmesi’ adlı şiirini anımsamak, kanaatimizce, hem şairin hem de yüzyılımızın yarısına damga vuran siyaset aktörlerimizin anılarına karşı hakşinaslık görevimiz olsa gerekir. Şiiri bu nedenle yadetmek gerekir’ diyor.

Rahmetli Oğuzcan’ın şiiri şöyle:

İnönü-Demirel görüşmesi

Ve Demirel dedi ki:

‘Dikkatle dinledim şeylerinizi

Bizim şeylere söylerim

Merak etmeyin

Allah’ın izniyle bir şey olmaz

Siz o şeyi söylüyorsunuz ama

O şeyin içinde başka şeyler de vardı

Biz sizinle aynı şeyde değiliz

Ziyaretinizden çok şey oldum

Güle güle yine beklerim

Şeylere selam

Estağfurullah

Bir şey değil.’

Ve dava

İSTANBUL’dan Avukat Emin Ersel Eren, Atatürk’ün kurmuş olduğu Meclis’e başkanlık eden kişinin konuşma ve özel davranışlarına özen göstermek ve topluma ve genç nesillere örnek olmak durumunda olduğunu belirtiyor. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın ‘Şeyini şey ettiğimin şeyi’ sözüyle diline sahip olamadığını, makamını ve siyasi literatürde demokrasinin kalbi olarak kabul edilen parlamentomuzu küçük düşürdüğünü söyleyerek kendisine bu haksız fiil nedeniyle 1 milyar liralık manevi tazminat davası açtığını bildiriyor.

Doktor mu, imam mı?

TÜKETİCİLER Birliği Başkanı M. Bülent Deniz, Hakkari’de ilgisizlikten altı böbrek hastasının yaşamını yitirmesi nedeniyle ‘Doktor gönderemiyorsanız, imam gönderin’ başlıklı bir bildiri yayınlamış.

Bakın ne diyor:

‘Anayasa’nın 56 .maddesine göre ‘Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.’ Anayasa’nın açık emrine rağmen ‘insanı yaşat ki, devlet yaşasın’ anlayışına sahip olduğunu iddia eden bir siyasi iktidar zamanında doktorsuzluk nedeniyle insanların yaşamlarını kaybetmesini anlayabilmek, kabul edebilmek mümkün değildir.

Hastanın bulunduğu yerde doktor görevlendirmemekle kalmayıp hastayı doktora götürmeyi bile akıl edemeyen tüm kamu görevlileri ve Sağlık Bakanı, siyasi ve insani ahlak gereği derhal istifa etmelidir.’

Biliyor musunuz

DIŞ bağlantılı olarak bazı internet sitelerinde Türkiye 1. Lig maçları üzerinden oynatılan bahislerde, bu haftaki Ç.Rizespor-A.Sebatspor ile İstanbulspor-Gaziantepspor karşılaşmalarının bahisten çıkarıldığını, bu kararın sporseverler arasında soru işaretleri yarattığını...

MESAJ PANOSU

ONUR
Havayolları ile geçen ekimde Kıbrıs’a giderken başıma gelenleri ilgili havayoluna gönderdim, ancak sonuç almak mümkün olmadı. Sorularıma yanıt vermiş olsalardı kendilerine çeki düzen verirlerdi.

Taner TULUNAY

GÜNÜN SÖZÜ

‘Hükümetlerin en soysuzu halkın kör inançlarından çıkar sağlayanıdır.’

(Robespierre)
Yazarın Tüm Yazıları