Paylaş
Giessen Üniversitesi Göçmen Sağlığı Bölümü ile Türk Alman Sağlık Vakfı Başkanı Dr. Yaşar Bilgin’in girişimiyle gündeme gelen ortak çalışma için Dr. Bilgin başkanlığında bir heyet geçen yıl İstanbul’a gelmişti. Tip 1 şeker hastalığına son verecek araştırmanın başladığını biz de köşemizden duyurmuştuk. Yazımız üzerine herkes haklı olarak ‘umut’a kapılmış, telefon ve mesaj yağmuruna tutulmuştuk. Sonunda okurlarımıza, araştırmayı takip edip gelişmeleri yazacağımıza söz vermiştik.
Türk Alman Sağlık Vakfı’nın kuruluşunun 25’inci yılını kutlama amacıyla yapılan törene katılmak için Frankfurt’a gittiğimizde Dr. Bilgin’e araştırmanın akıbetini sorduk. O da bize “Prof. Linn de burada” deyince sevindik. Prof. Dr. Thomas Linn, araştırmayı ekibiyle yürüten bilimadamı, Giessen Üniversitesi Endokrin Bölümü Başkanı... Geçen yıl bir heyetle İstanbul’a gelmişti. Hep güler yüzlü, mütevazı bir bilimadamı. Dünya nüfusunun % 2’sinin bu hastalıktan mustarip olduğunu söylüyor.
Onları kurtaracak ve bize göre belki de Nobel’e aday olacak bir çalışmayı yürüten Prof. Dr. Linn’e sorular sorduk, Dr. Bilgin yanıtladı. Dedi ki: “Tip 1 diyabet hastaları için kesin tedavi yöntemi yok. Pankreastaki Beta hücreleri görevini yapmıyor. Tüm pankreasın değiştirilmesi pek çok kez denendi. Ancak, nakilden sonra hasta bağışıklık baskılayıcı ilaçlar kullanmak zorunda. Vücudun nakledilen yeni organı reddetme ihtimali var. Pankreası nakletmek yerine pankreas adacık
TÜM KADINLARIN ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN “Din icabı olan tesettür, kadınların külfetini mucip ve adaba aykırı olmayacak basit şekilde olmalıdır. Tesettür şekli; kadını hayatından, mevcudiyetinden tecrit edecek şekilde olmamalıdır!” |
‘Türkiye’de hainler makbuldür’
ESKİ bakan ve milletvekili, Kürt kökenli Kamran İnan bakın ne diyor: “Bu kadar önemli bir yerde bulunan ülkemizi küçültmek isteyenler var.
Bunun için de büyük çabalar gösteriliyor. Ülkemize sadakatle hizmet eden ve bunun için çaba gösterenlerin başına çok işler getiriliyor. Ne yazık ki, Türkiye’de hainler makbuldür.
Bu kadar haininin nasıl yetiştiği, toprağımızdan mı, suyumuzdan mı olduğu da araştırılıp incelenmeli. Bu vatanın, hain yetiştirmede nasıl bu kadar verimli olduğu ortaya çıkarılmalı ve buna göre önlemler alınmalı.”
(Evet 2. Abdülhamid ne demiş: “Kılıçla alınan vatan, para ile satılmaz”.)
(Ömer Faruk Gürz’den)
CHP’de ‘Küçük’ bir soru
TANIL Küçük 13 yıldır İstanbul Sanayi Odası Başkanı, eşi Sedef Küçük de sessiz ve derin bir çalışma sonucu CHP’den milletvekili olmuştu.
Tanıl Küçük, “Bu son dönemim” diye açıklama yaptı ancak yeniden adaylığı düşündüğünü öğreniyoruz. CHP’den bir PM üyesi bu konuda ilginç şeyler anlatıyor:
“Küçük tekrar aday olmaya hevesleniyor, ama seçime neredeyse bir hafta kaldığı halde adaylığını bir türlü de açıklayamıyor. Belki de eşinin CHP’liliğini bir mahcubiyet ve dezavantaj gibi görerek kararını sona saklıyor. Bu kararsızlık da sanayicileri belirsizliğe sürüklüyor. İşadamlarının en sevmediği bir durum.
Asıl tartışma ise CHP içinde. Bazı CHP’liler ve İstanbul yöneticileri de buna karşılık, “Sayın Tanıl Küçük acaba 13 yılda İSO’da CHP politikalarını destekleyen ne yaptı ki eşi Sedef Küçük milletvekilliği ile ödüllendirildi. Şimdi de mahcubiyet mi yaşıyor. Yoksa kullanılıyor muyuz?” sorusunu sormaya başladı. Sayın Küçük çifti ne der acaba? Ayrıca Erdoğan Toprak ve Sena Kaleli’ye duyurulur.”
Gökçeada’da sınır kapısı Yunan adalarına açılıyor
DEFNE Derneği tarafından bu yıl 12’ncisi gerçekleştirilecek olan Türk-Yunan Dostluk Festivali 4-7 deTemmuz 2013 tarihleri arasında Yunanistan’ın Samotraki Adası ile Türkiye’nin Gökçeada’sı arasında yapılacak. Her yıl farklı temalarla farklı noktalarda yapılan festivalde bu yıl “Temiz Deniz” temasıyla yola çıkılıyor. Festivalle ilgili olarak Gökçeada’da düzenlenen basın toplantısına katılan gazetecilere, Belediye Başkanı Atalay, Defne Derneği yöneticileri Genel Sekreter Nilüfer Tarıkahya ve gazeteci Celal Başlangıç festival ve ada hakkında bilgi verdi.
Gökçeada Belediye Başkanı Yücel Atalay gümrük kapısıyla ilgili çalışmaların tamamlandığını ve bu yıl Haziran ayından itibaren Yunanistan’ın Limni ve Samotraki adaları ile Gökçeada arasında düzenli tekne seferlerinin başlatılacağını söyledi.
Başkan Atalay, toplantıda yaptığı açıklamada Samotraki, Limni gibi Yunanistan’a ait adalarla Gökçeada’nın mesafe olarak çok yakın, ancak ulaşım ve ilişki olarak çok uzak olduğunu belirterek “Biz buradan bakınca Semadirek’i (Samotraki) nasıl görüyorsak onlar da bizi öyle görüyor. Oradaki, Limni’deki insanlar bizi, biz de onları merak ediyoruz. Bu festival ilişkilerin gelişmesi açısından iyi bir başlangıç olarak ve Kuzey Ege’de iyi bir sinerji yaratılabilir. Bu festivallerin devamlılığını sağlayarak önümüzdeki yıllarda daha uzun sürecek şekilde düzenlemeyi hedefliyoruz. Ayrıca Gökçeada-Midilli-Samotroki arasında yıl boyunca değişimli deniz ulaşımının sağlanması için çalışmalar yapıyoruz.” dedi. Bu yıl, Gökçeada’ya açılacak gümrük kapısıyla birlikte Yunan adalarına seferler başlayacağını açıklayan Atalay şu görüşleri dile getirdi: “Birbirimize olan yakınlığımızdan dolayı Kuzey Ege çanağında Yunan adalarıyla ciddi bir işbirliği geliştirerek dezavantajlarımızı avantaja çevirebiliriz. Semadirek’te hastane yok. Nüfus çok az. Gökçeada’da çok teşekküllü bir hastanemiz var. Sağlık hizmetini buradan alabilirler. Ayrıca bakanlığımız Yunan Adaları’na da hizmet vermek için üç gemi hastane hazırlıyor. Sadece turizm açısından değil, dostlukların da gelişmesi açısından bu festivali bütün gücümüzle destekliyoruz. Yaşanan krizin de ön yargıların kırılmasına büyük katkı sağladı.” Defne Derneği yöneticileri Nilüfer Tarıkahya ve Celal Başlangıç da 10 yılı aşkın süredir ortak dil kursları, sanatsal etkinlikler, kitap yayınları, geziler ve festivaller gerçekleştiren Defne Derneği ve bu yıl 12.’si gerçekleştirilecek olan Türk-Yunan Dostluk Festivali’nin programı hakkında bilgi verdi. Aleksandrouoplis(Dedeağaç)‘tan başlayacak festivalde kültür gezileri, çevre ve turizm konulu paneller, rembetika konseri ve sirtaki gösterisi, Dereköy’de fotoğraf sergisi yer alacak. Çamaşırhanede gerçekleşecek ‘Beyaz ’ temalı performans art aktivitesinin yanı sıra kurulacak dostluk sofrasında yöresel yemeklerin de tadına bakılacak.
Eve dönüşe Liberya modeli... Liberya’da 53 bin savaşçı sivil hayata geçiyor
PKK’nın geri çekilme süreci devam ederken Liberya’da 1989-2003 yılları arasında yaşanan iç savaşın ardından 53 bin savaşçının silah bırakarak sivil hayata dönme çalışmalarında görev alan Türk polisleri deneyimlerini kitaplaştırdı.
Emniyet Müdürü Mehmet Sevgili ile Emniyet Amiri Fatih Kolay’ın ‘Öteki Adam’ yayınlarından çıkan ‘Huzur İçin Geldik’ isimli kitabında Liberya’da 2003 yılından bu yana 4 aşamalı sürdürülen barış sürecinin detayları yer alıyor.
Liberya iç savaşı Türkiye ile benzerlik göstermiyor ancak PKK’nın silahsızlandırılması ve olaylara karışmamış örgüt üyelerinin eve dönüş aşamalarında atılması gereken adımlar için iyi bir model teşkil ediyor.
BM Liberya Misyonu United Nations Mission In Liberia (UNMIL) tarafından 1 Ekim 2003 tarihinden bu yana yürütülen barış planında silahsızlandırma ve terhis aşamaları büyük ölçüde tamamlandı. 53 bin savaşçının yüzde 70’inin silah bıraktığı süreçte erkek, kadın ve çocuk savaşçılardan toplanan 100 binin üzerinde çeşitli çap ve menzile sahip silah imha edildi.
Eski savaşçıların sosyal hayatla bütünleşmelerinin sağlanmasının amaçlandığı üçüncü aşamada bugüne kadar 15 bin savaşçı rehabilitasyon ve eğitim faaliyetlerine tabi tutuldu. Ayrıca yaklaşık 300 bin eski savaşçı da BM’nin kliniklerinde ve lokal tıp merkezlerinde tedavi edildi.
Barış sürecinde, eski savaşçılara yararlı ekonomik alternatifler sağlanarak rehabilitasyon, iyileştirme ve onarım aşamasına gelindi.
BM, son iki proje kapsamında güvenlik, insan hakları, sağlık, eğitim, basın ve enformasyon, demokratik haklar, ulaşım, ticaret, sanayi gibi birçok alanda yenilikler ve yatırımlar yapıyor.
İç savaşın pençesinde 14 yıl (1989-2003) kalan Liberya’da kereste ve elmas kaynakları savaşan taraflarca yağmalanmış ve silahlanmayı finanse etmek için kullanılmıştı.
Liberya Misyonu, yerlerinden edilenlerin evlerine yeniden dönmesi için de önemli çalışmalar yürütüyor.
senasultan@hotmail.com
Kampus değil yerleşke
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, aslında ne muhteşem bir dilbilimci olduğunu ortaya koydu.
Karaman’daki Türk Dil Bayramı’nda konuşmuş:
“Kampus yerine külliye...”
Bir defa külliye Türkçe değil Arapça... Üstelik bizde sadece cami ve çevresindeki hastane, kütüphane, imaret, aşevi gibi yapıları tarif eder.
Kampusun doğru Türkçe karşılığı ‘yerleşke’dir.
Yanlışlarını normal görmek lazım değil mi!
Mehmet CANBEYLİ
Paylaş