AB’ye ‘başmüzakereci’ olarak bir de ‘baştanıtıcı’ gerektiğini geçen hafta köşemizde dile getiren turizmci Ali Baraner’in ardından ‘Başmüzakereci’ Devlet Bakanı Ali Babacan geçen perşembe günü Türk-Amerikan İş Konseyi’ndeki konuşmasında aynı konuya değindi.
Babacan, AB ile müzakere sürecinde iç ve dış iletişimin çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin en önemli eksikliğini dile getirirken ‘Türkiye’yi sadece AB kurumlarına ve kanaat önderlerine değil, Avrupa halklarına da anlatmamız gerekir’ dedi.
AB’ye üyelik heyecanını, Avrupa halklarına kültür ve sanat boyutunda da anlatmamız gerekiyor.
Bugün artık her şey folklor, saz, söz değil.
Avusturya’dan okurumuz Ahmet Saral, Baraner’in önerisinden yola çıkarak kültür ve sanat açısından önemli bir eleştiri getiriyor.
Avrupa’da yaşayan Türklere, özellikle de ikinci ve üçüncü nesil gençlere ne veriyoruz?
TRT-INT, 350 milyonluk bir seyirci kitlesine karşı bu işlevi yerine getirebiliyor mu?
TRT-INT’İN YAYINLARI
Sözü Viyana’da yaşayan Ahmet Saral’a bırakıyoruz:
‘Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi TRT-INT yayınları, son zamanlarda tam bir ‘Köy TV’ yayınına dönüştü. Avrupa’da milyonlarca Türk seyircinin yanı sıra Türkçe öğrenmek isteyen herkesin ve birçok önemli üniversitenin Türkoloji öğrencilerinin izlediği bir kanal TRT-INT...
Ayrıca her binaya çanak anten takılmasının yasak olması nedeniyle Kablo TV kanallarında yer alan bir kanal ve zorunlu olarak Kablo TV’ye bağlanan her eve ve her yere, özellikle milyonlarca turistin kaldığı Avrupa’daki tüm otellere kolayca ulaşıyor.
TRT, elindeki böyle güçlü bir kanalın adeta seyredilmemesi ve yararlı bir şekilde kullanılmaması için elinden gelen her çabayı gösteriyor.
Eylül 2004 yılından önce TRT-INT yayınlarında haftada 2-3 gün Türk Sanat Müziği programı varken bunlar kaldırıldı. Yerine günde 7-8 kez yayınlanan türkü programları yayınlanmaya başlandı. Sanat müziği haftada bire düşürüldü. Diğer müzikler zaten yok sayılıyor...
Tarihçi İlber Ortaylı’nın programının günleri ve saatleri değiştirildi, yayını geç saatlere alındı ki kimse izlemesin, bir şey öğrenmesin diye...
BAZLAMA-GÖZLEMECİ
İnanın ki, TRT-INT yayınlarında şu anda türkü çalıp söyleyenler ve bazlama-gözleme yapan kadınları gösteren programlardan başka bir şey yok... Ülkemizin imajını bu yayınlarla nasıl düzeltebiliriz ki?
Çocuklarımızdan okudukları okullarda ülkelerinin sanatlarını, sanatçılarını tanıtmaları isteniyor. Çocuklarımız bizlere soruyorlar; bizim ülkemizde ressam, yazar, şair, heykeltıraş, seramik sanatçısı bulunmaz mı? Bizim ülkemizde hiç sergi açılmaz mı?
Bizim ülkede başka bir müzik aleti kullanılmaz mı? Çalgı olarak davul, zurna ve sazdan başka bir alet yok mu? Yemek olarak, gözleme ve bazlamadan başka bir şey yenmiyor mu? TRT-INT niye devamlı bunları gösteriyor?
Çocuklarımız ülkenin gerçek kültürünü, sanatını, sanatçılarını nereden, nasıl öğrenecekler?
Ayrıca Türkoloji tahsili yapan binlerce yabancı öğrenci de bu saçma sapan yayınları görüp, üniversitede okudukları Osmanlı sanat ve kültürü ile karşılaştırdıklarında dehşet içinde kalıyorlar. Koca Osmanlı İmparatorluğu’nu kuran Türklerin torunları ne kadar cahil bir toplum olmuş diye düşünüyorlar.
HEBA EDİYOR
Hiç kimsenin böyle bir imkánı heba etmeye hakkı yok. Bir Fransız kanalı Amasra’ya gidip tekne yapanları belgesel olarak çekip yayınlıyor. TRT-INT’te davullar, zurnalar çalıyor. Bir Alman kanalı muhteşem çekimlerle Kapadokya’yı tanıtıyor, TRT-INT’te Bengi, Bergüzar. Bir başka Alman kanalı Pamukkale’yi tanıtıyor. Bizimkilerde türkünün sesi, ayrıca haftada bir türkünün felsefesi... Binlerce minyatürümüz, el yazmamız var. Her gün biri yayınlansa senelerce yetecek yayın çıkar. Ayrıca herkes bu eserleri tanır ve kaybolan ya da çalınan eserlerin satılması zorlaşır. Hat, tezhip, ebru, oymacılık... Kızkulesi’nden, Boğaziçi’nden, sahildeki yalılardan yayınlar yapılmalı...’
Aynı şeyleri düşünen ‘başmüzakereci’ Ali Babacan’a biraz farklı bir ufuk turu... Galiba alınacak çok dersler var.
Daha morga gelmedik ki!
CHP’nin delege seçimlerinde yapılmakta olan usulsüzlükler ile ‘naylon delege’lerle ilgili yazılarımızı okuyan Bakırköy’den Pskiyatrist Dr. Muzaffer Uyar bir fırka anlatıyor:
Adamın biri gözlerini bir açıyor hastanede. İri yarı bir hastabakıcı adamın yattığı sedyeyi bir o tarafa, bir bu tarafa koşturuyor. Adam kafasını kaldırıp arkaya bir bakıyor, morg tabelasını görüyor. Hastabakıcıya dönüp:
- Ben daha ölmedim ki beni morga götürüyorsun’ diyor
Hastabakıcı cevap veriyor:
- İyi de birader biz daha morga gelmedik ki!
Kıssadan hisse...
VARYEMEZ AMCA
‘İktidar, memurlar için ‘hakkını değil, takdirimi al’ anlamına gelmektedir. Kamu çalışanlarının % 40’ının açlık, % 30’unun da yoksulluk sınırı altında maaş aldığı bir ülkede yaşıyoruz. Hálá ay sonunu nasıl getireceğini hesaplayan memurun kıvranışını görmezlikten gelen hükümeti, Walt Disney’in çizgi kahramanı ‘Varyemez Amca’ya benzetiyorum.’
(Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı)
3.köprü
ARNAVUTKÖY Semt Girişimi, 3. Boğaz köprüsünün sadece kendi semtlerinde değil, Boğaziçi’nin hiçbir yerinde 3. köprünün yapılmasını istemiyor. Ulaşım sorununun çözümünün Marmaray projesi gibi toplu ulaşım seçenekleriyle gerçekleşebileceğine inanıyor. Ancak köprünün projeleri ile ilgili tedayların kamuoyundan saklandığını şüphesini de belirtiyorlar. Bu girişimin geleneksel ‘panayırı’ bugün 12.00’de Arnavutköy’de.
Bilgi: 0532-334 20 72
Bira yassah!
‘GRUP Yorum, 29 Mayıs gecesi Antalya Açıkhava Tiyatrosu’nda bir konser vermiş. Konseri ‘Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’ Antalya temsilciliği düzenlemiş. Gazeteci Şükrü Ağırman, bir not göndermiş; diyor ki:
‘Konser alanı içindeki büfeden bira aldım.Çünkü her zaman satılır. Birisi yanıma yaklaşarak ‘Burada bira içemezsiniz’ dedi.‘Neden’ deyince ‘Grup Yorum’a saygısızlık bu’ dedi... Saçma sapan bir durum; biraz tartıştıktan sonra yanımdan ayrıldı.Sahnenin arkasına baktım, ‘20 yıldır türkülerimizden korkuyorlar’ diye yazıyordu.Bu söylem doğruydu ancak ‘özgürlükçü’ derneğin tavrı yanlıştı. Demek ki ‘yasakçılık’ bizim hücrelerimize yerleşmiş. Kendilerini kınıyorum.’
MESAJ PANOSU
SARIYER, Derbent Çamlıtepe Mahallileleri bir açıklama ile yetkililere sesleniyor: Sorunumuz Atatürk Sanayi Yapı Kooperatifi’yledir. 15 bine yakın insanın yaşadığı mahallemiz yıkılmasın. Bizi kaderimizle başbaşa bırakmayın. Hepimiz endişe içinde ve tepkiliyiz. Sorunun çözümü için siyasiler, hukukçular, gazeteciler ve STÖ’lerden yardım bekliyoruz. Burası bir gecekondu mahallesi değildir; Bizler çözüm için hazırız.
BATIKENT’teki Carrefour’a giren herkesin elindeki poşetler güvenlik gerekçesiyle bantlanıyor. Bu uygulamayla ‘hırsız olabilirsiniz, poşetinizi bantlamak istiyorum’ diyen bir güvenlik sitemi, AB kapsındaki Türkiye’ye hiç yakışmıyor.
Bahadır SEL-ANKARA
YAKLAŞIK 7 ay önce Pamukbank, Halk Bankası ile birleşti. Halk Bankası’nda çalışan bir personel 1200 YTL maaş alırken, onunla aynı işi yapan ancak Pamukbank’tan geçiş yapan bir personel 500 YTL maaş alıyor. Bu haksızlığa kimsenin dayanacak gücü kalmadı.
A. ÇELİK
ORDU Belediyesi ve TOBAV işbirliğiyle düzenlenen ‘1. Uluslararası Çocuk Tiyatrosu Festivali’ 6-12 Haziran tarihleri arasında yapılacak.