İşte yanıtı:
- Ukranya kökenli; 32 yaşında, benim gibi serbest gazeteci olarak
Reuters için çalışıyordu.
Kovova'da beraber görev yapmıştık, ayrıca
Çeçenistan ve
Afganistan'da çalışmıştı.
Filistin Oteli'nde geçen kasım ayında ben de kalmıştım. Bu tür oteller her zaman keskin nişancılar tarafından hedeftir. Ayrıca Amerikalıların, Kürtlerin de içinde bulunduğu konvoyları bombalamasından sonra söylenecek bir şey yok artık. Amerikalılar neyi ne zaman vuracaklarını kendileri dahi bilmiyor.
Şu anda bulunduğunuz bölge?
-
Erbil'den
Musul ve
Kerkük'e uzanan cephelerde çalışıyoruz. Ancak
Reuters kendi kadrolu gazetecilerini güvenlik nedeniyle cepheye göndermiyor; bizleri gönderiyor.
Güvenliğinizi nasıl sağlıyorsunuz?
- Ajans cepheye gidebilmenin koşullarını gösteriyor. Altınıza zırhlı araç veriliyor.
Reuters, ekiplerine İngiliz veya ABD ordusunda görev yapmış, hatta savaşmış, daha sonra emekliye ayrılmış asker kişileri güvenlik danışmanı olarak görevlendiriyor. Her gün yanımızda bulunup brifing veriyorlar. Kameramana gideceği bölgeye ne kadar yaklaşılacağını gösteriyorlar. Silah ve mayınların çeşitlerini, çelik yelek ve kaskların hangi silaha ne kadar dayanıklı olduğunu veya olamadığını anlatıyorlar. Savaş bölgesinde bir mayına ne kadar yaklaşılacağını bu uzmanlardan öğreniyoruz.
Türk gazeteciler nasıl çalışıyor.
- Durumları vahim... Buna rağmen çoğu kahramanca görev yapıyor; uydu telefonu olmasa bile... Anlatmasam daha iyi.
Ergene gözaltında
ERGENE Nehri'nin kirliliği ile ilgili olarak
TBMM'de oluşturulan araştırma komisyonu iki günden beri bölgede geziyor. 12 milletvekili, il çevre müdürlüklerinin yönlendirmesiyle
Çorlu ve
Çerkezköy'deki toplantılara katılıyor, bürokratlarla görüşüyor.
Ergene'yi evsel mi, sanayi kuruluşlarının kimyasal atıkları mı kirletiyor? Geziye katılan bir siyasetçi, bize komisyona iletilmek üzere şunları anlatıyor:
Komisyon Başkanı
Yahya Baş ve öteki üyeler,
TEMA'nın ve
Trakya Üniversitesi'nin hazırladığı raporları mutlaka okumalıdır.
Milletvekilleri, Çorlu'daki 104 deri fabrikasının bağlı olduğu ortak arıtma tesisini, bir de
Nur Tekstil'in örnek arıtma tesisini gördüler. Acaba hangisi 24 saat çalışıyordu.
Nur Tekstil'i kutladılar mı?
Komisyon üyeleri, Çevre Müdürlüklerinden çok
Ergene boyundaki köylere de gitmelidirler ki; köylülerden asitli sulardan gözleri kör olan
kaplumbağa ve
kurbağların öyküsünü dinleyebilsinler;
düşük yapan hayvanların insan sağlığına ne tür zararlar oluşturduğunu,
Uzunköprü'de çeltik ekiminin neden azaldığını öğrenebilsinler. Ve... Yeraltından hangi fabrikaların günde kaç ton kaçak su çektiğini, buna karşılık
Edirne'deki
DSİ Bölge Müdürlüğü'nün kaç fabrikaya izin verdiğini, hangi
kot ve
kola fabrikalarının günde kaç ton su tükettiklerini,
Trakya'nın altındaki suyun sorumsuzca tükenmesinin jeolojik bir olaya neden olup olmayacağını sormalıdırlar.
Komisyon gerçekleri, bürokrasinin dışında da yaşayanlardan araştırıp öğrenmelidir.
Peki sonuçta
Ergene'nin kurtarılması için
Meriçli (Edirne) Maliye Bakanı
Kemal Unakıtan bütçeden para verecek midir? En önemlisi de budur.
Kültür’ün ‘kültürlü’ kadroları hazır
ANKARA'dan
Ş.E.A. yazıyor:
Kültür ile
Turizm bakanlıklarının birleşmesi de çok ilginç bir birleşme olacaktır. Birleşmeyle ilgili yeni tasarı;
Kültür Bakanlığı'na atanan
Erkan Mumcu'nun 11 danışmanıyla iki gecede
(yapılanmayla ilgili) hazırlanıp
Meclis'e sevk edilmiştir. Büyük bir ihtimalle bu hafta içerisinde Genel Kurul'da görüşülecektir.
Atamalarda liyakatli kişilerin göz önüne alınmayacağı anlaşılmaktadır. Şöyle ki; belirtilen 11 danışman bakanlığı hiç tanımayan ve devlette tecrübesi olmayan kişilerden ibarettir. Zaten
Mumcu hiçbir bürokratıyla, yani birim amirleriyle göreve geldiğinden bugüne kadar tanışma toplantısı hariç görüşmemiştir. Bu danışmanlarla sohbet ve kadrolaşma planları yapılmaktadır.
'Danışmanların başdanışmanı' unvanını alan, bazı gazetelerde de belirtilen şahıs, devlette tecrübesi olmayan
'musluk tamircisi' Sabri Bayar'dır. Kültür Bakanlığı'ndan 10 gün önce 265 kişinin özgeçmişleri alındı. Bu kişilerin değerlendirilmesi, yani bakanlıklar birleşince atanacak yerlere isim belirleme yetkisi bu beyefendidedir.
Hani devlette devamlılık esastı!
Yine Rize ve maç muhabbeti
BEN, Kalkandere'nin (Rize) 9 yıllık Belediye Başkanı
Nihat Çolak'ım (ANAP). Rize-Kayseri maçıyla ilgili olarak yazdıklarınız arasında,
Kalkandereliler için
Rize'nin en belalı ilçesi denmesi sözüne üzüldüm. Birçok hemşerim beni aradı. Artık silah, kan, cinayet sözcükleri 20 yılın öncesindeki
'Karadere'de kaldı
Yalçın Bey... Bu lekeyi kaldırmak için kavga veriyorum. Polis ve jandarma açısından
Rize'nin şimdi en olaysız ilçesiyiz.
Bir anımı anlatayım: Şimdi Denizli Valisi olan
Recep Yazıcıoğlu, ilk kaymakamlığını 1976 yılında burada yapmıştı.
Ayşe Kulin, Yazıcıoğlu ile ilgili
'Köprü' adlı romanında
Kalkandere'yi öcü olarak anlatır.
Kulin'e
‘‘Sizi dava edeceğim’’ dedim.
Recep Bey de bunun üzerine
‘‘Reklamın kötüsü olmaz’’ dedi. Unutmuştuk, şimdi bu sözü siz hatırlattınız.
Bizim
Kalkandere'nin merkez nüfusu 9 bindir; ama 70-80 bin de dışarda yaşar.
Ben aynı zamanda
Rizespor'un yöneticisiyim.
Kayseri olaylarında bir maksat aramak istemiyoruz. Milletvekilimiz
Abdülkadir Kart'a hiç tasvip edilemeyecek şeyler yapan Kayserispor Başkanı
Mete Eke, keşke kendisini bir tanısaydı? Dövülen Başkan Yardımcısı
Nurettin Cengiz, Sedat Peker'in amcasının oğludur. Bunların bu maçla bir bağlantısı olamaz. Bakın işler nereye geldi?
ANAP'tan % 60 oyla geldim ama memnun değiliz artık; nitekim memnuniyetsizliğini de vatandaş gösterdi. Rizeli bütün liderleri tanırım, beni severler.
Rizespor olarak tepki duyduğumuz bir şey var; bir ilin valisinin -Kayseri- tanımadığı Rizesporlu kalabalığa doğru -aralarında Rize Emniyet Müdürü de var-
'Rizespor'u kurtarmaya mı geldiniz?' demesi ne kadar doğrudur? Emniyet Müdürü de
'Efendim ben Ankara'daydım, milletvekilleri ile manevi destek vermeye geldim' yanıtını vermiş...
Rizeliler de
'kim bu adam?' demişler, Emniyet Müdürü de, Rizelilerin sorusu üzerine kendisini tanımayan bu kişi için
'Bey Kayseri Valisidir' demiş; yani hoş olmayan bir durum yaratılmış.
Bugün sahamızda
Gençlerbirliği ile oynayacağız.
Kayserispor ve
Kayseri halkına yönelik hiçbir tepkimiz olmayacak; sporun kardeşlik, centilmenlik olduğunu göstereceğiz...