Paylaş
Mahkeme, CHP Yüksek Disiplin Kurulu’nun usul yönünden hata yaptığına kanaat getirirse Sarıgül partiye dönmüş olacak. Aksi durumda Sarıgül ve arkadaşları kendilerine yeni bir ’yol’ arayacaklar.
Bu karardan önce aynı şekilde CHP’den ihraç edilen Sarıgül’ün avukatı Murat Hazinedar önceki gün Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararla partiye geri döndü. Sarıgül’ün aynı zamanda siyaset arkadaşı olan Murat Hazinedar kendisiyle ilgili karar üzerine şunları söylüyor:
"Bizim partiler demokrasisinde, tek belirleyici liderlerdir. Artık bu durum sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır. Bu kararların, Anayasa değişikliği, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Kanunu’nda demokratik değişiklikler yapılmadığı sürece fiilen hiçbir önemi olmayacaktır. Türkiye’deki sistem yine liderlerin iki dudağının arasında kalacaktır."
- Peki, lidere karşı bir mücadele nasıl yapılacak?
- Mevzuatta yapılacak değişikliklerle bir mücadele alanı açmak mümkün olabilir. Ancak şu anda bütün demokratik kanallar tıkalıdır. CHP’nin sıkıntısı da budur.
- Anayasa değişikliği yeterli olur mu?
- AKP hakkında açılan kapatma davasına dair iddianamenin Anayasa Mahkemesi’ne verilmesinden sonra yapılan tartışmalar, Türkiye’de demokrasi ve hukuk tartışmalarını bir başka boyuta taşımış oldu. Egemenliğin kim tarafından kullanılacağı konusunun çağdaş demokrasiler için ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bunun seçilmiş iktidarlar tarafından tek başına kullanılamayacağını, yargının da bunun bir parçası olduğunu evrensel hukuk kabul ediyor. Nitekim bu nedenle de mahkemeler karar verirken ’millet’ adına verirler. Ancak bunun sınırının ne olacağı hálá tartışmalı... Sadece Anayasa ve yasalarla bunu çözmek mümkün gözükmüyor. Ülkelerin demokrasi kültürü ve uygulama pratiği buna yön veriyor denilebilir. Türkiye’de bunu çözmenin yolu hiç şüphesiz siyasetin daha demokratik yapılabileceği bir zemini yaratmaktan geçiyor. Bu da ilgili yasa değişiklikleri ile siyasi partilerin kurumsallaşmasını sağlamaktır. Türkiye’de egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil, liderlerindir. İşte bunun yıkılması gerekiyor."
AKP=Rabbena, hep bana
HALİL Ersoy, 1941 doğumlu olduğunu belirterek "Bu yaşıma kadar AKP kadar mızıkçı bir hükümet görmedim. Her şey bizim istediğimiz gibi olsun istiyorlar" diyor ve ekliyor: "Her ülkenin bir anayasası, bir hukuk düzeni var. Siz oyunu devamlı faullü oynarsanız, bir an gelir hakem size önce sarı sonra kırmızı kartı gösterir. Bülent Arınç, parti kapatmayı zorlaştırmak gerektiğini ifade ediyor. Sizlerin bir de dokunulmazlığınız var! Peki ondan sonra ne olacak? Milletin oylarıyla gel, tüm yasaları kendiniz ve yandaşlarınıza göre ayarlayın ve ondan sonra yanlış yaptığınız ikazı karşısında da demokrasi bülbülü kesilin. Parti kapatma kalksın ama milletvekili dokunulmazlığına bir sınır getirilsin. Sizler istiyorsunuz ki, hep bana rabbena.
Bir de Dengir Mir Mehmet Fırat var. Türban konusunda muhalefete beyinli sözler sarf etti. Geçmişteki parti kapatma gerekçelerini aklınızda tutmuş olsaydınız, bugün bunları yaşamazdınız.
Bir de çok kıymetli maliye bakanımız var, efendim ekonomimiz çok iyiymiş, yoksa bu durumda enflasyon %5000 olurmuş! Şimdilerde ülkedeki hemen her şeyi özelleştiriyorsunuz, onlar da bitince işte o zaman siz enflasyonu görün. Çünkü özelleştirmediğiniz bir halk kalacak. Eski MEB rahmetli Hasan Ali Yücel, şu okullar olmasa Milli Eğitim’i o kadar güzel idare ederim ki demişti!"
Hamidiye suyuna imtiyaz
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin kiraya verdiği gazete satış büfelerinin işletmecilerine sadece Hamidiye Kaynak Suyu satmaları konusunda tebligat gönderdiğini belirterek, İçişleri Bakanına şu soruları yöneltiyor:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından böyle bir tebligat gönderilmiş midir? Hamidiye Kaynak Suları ile Büyükşehir Belediyesi arasında haberlerde yer aldığı gibi bir sözleşme var mıdır? Belediye yetkilerini, böyle baskıcı bir tutumla kullanması doğru mudur? Rekabeti hiçe sayarak, kendi kuruluşlarına çıkar sağlamak amaçlı bu tip tutumlar piyasayı ne şekilde etkileyecektir?
Kan parası yine var mı
GAZİOSMANPAŞA’da yeni bir taşeron faciası yaşandı. Patlamada bir çocuk öldü. Belediye’nin bir çok işinde hep aynı durum söz konusu zaten. Küçük Dilara’nın lağım suyuna karışan cesedi Marmara’dan çıkmıştı. Şimdi doğalgaz borusunu patlatan taşeron vak’ası.
Ben yerel seçimlerde bu mahallede hangi partiye oy çıkacak, merak edilmeli. Hani o AKP’lilerin ağzından düşürmedikleri demokratik ülkelerde olsa, mevcut belediye ayakta duramaz. Belediye istifa etmezse, ilk seçimde oyları yerle bir olur. Bakalım o mahallede ne olacak? Çocuğun ölümüne neden olan Büyükşehir, İSKİ ve belediye yönetimi cezalandırılacak mı, yoksa kan parası ile bu iş örtülecek mi?
Berlin’de hákimler var!
ACABA AKP’lilerin kültür birikimi şu gerçek olayı bilmeleri için yeterli mi? Hatırlatayım: Prusya Kralı Büyük Frederik (XVIII. yy.), bir köylünün tarlasını ve değirmenini istimlak etmek ister. Ancak köylü direnir, çünkü Osmanlı’da olduğu gibi kul değildir ve Prusya bir hukuk devletidir (Rechtsstaat), Frederik’e "Olmaz" der ve ekler; "Berlin’de hákimler var..."
Şimdi Ankara’da da hákimler var!
Alkan KIZILDEL-ANKARA
GÜNÜN SÖZÜ
"Ekonomide yaşananlar son 60 yılın en büyük krizidir. Tasarruf sahipleri paralarını hiç olmazsa altı ay için YTL’de tutabilirler, borsa ve faize gitmeyebilirler. Yani bir kazanç beklenmemelidir. Krizi aşabilecek tek tasarruf aracı altın gözüküyor."
(Ekonomist ve köşe yazarı Uğur CİVELEK)
Mesaj Panosu
HASTANELER çökerken, ameliyatlar yapılmazken ,malzemeler alınamazken, alınanlarda Çin malı iken; bir de ne görelim... İstanbul’da bir devlet hastanesi (reklam olmasın diye ismini yazmıyorum) sabahları çorba dağıtıyor. Özeller hastanelerle rekabet edecekmiş yolda bu imiş. Yahu siz kendi işinizi bir tam yapsanızda. Offf... K.POYRAZ
Paylaş