Paylaş
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Kürşat Yıldız, ‘‘Doktora bak doktora’’ yazımız üzerine bir açıklama yaparak, ‘‘Olayı inceliyoruz. Sağlık alanında yoğun bir kirlenme yaşanıyor. Hasta-hekim uyuşmazlığı, tıbbi hatalar, meslek ahlakına ilişkin sorunlar alabildiğine artıyor. Vatandaşlar bu konuda duyarlılık göstermelidir’’ dedi.
Edirne'den hemşire Nigar Karakaş, Bakırköy'de Dr. Kazım Şen'e lazer ameliyatı olmak için başvuruyor. Şen, kendisinİ Dünya Göz Hastanesi'ne götürüyor. Ancak kendisini hastane doktoru ameliyat ediyor. Sonra hastasından fazla para alıyor; doğru konuşmuyor. Olay yaratan konu bu.
Doç. Yılmaz, şikáyetçinin ve suçlanan kişinin dinleneceğini belirterek, ‘‘Gerekirse dosya Onur Kurulu'na sevk edilecektir. Onur Kurulumuz, Yönetim Kurulu'ndan tamamen bağımsız çalışan deneyimli hekimlerden oluşan bir heyettir. Türk Tabipler Birliği Soruşturma ve Yargılama Yönetmeliği'ne göre işleyen bu sistemde Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve tıptaki güncel değişikliklere göre geliştirilen Hekimlikte Meslek Ahlak Kuralları esas alınmaktadır.
Lazerle görme kusurlarının tedavisi, son yıllarda yaygınlaşan ve gerek tanıtımı gerekse hastaların doğru bilgilendirilmesi açısından zaman zaman yakınmalara neden olan bir konudur. Ancak bu konuda ilk kez ele aldığınız türde bir yakınmayla karşılaşmış bulunuyoruz. Konuyla ilgili araştırmamızın sonucundan şahsınızı da haberdar edeceğiz.’’
DOKTORA SUÇLAMA
Etiler'deki Dünya Göz Hastanesi'ni işleten şirketin yönetim kurulu üyesi Eray Kapıcıoğlu da, dışardaki doktorlara cihaz hizmeti verdiklerini hatırlatarak şunları söyledi:
‘‘Mağdur hasta, Dr. Kazım Şen tarafından lazer ameliyatı olmak üzere hastanemize getirildiğinde öncelikle gözünün hangi tür lazer ameliyatına uygun olduğunu tespit etmek için çeşitli tetkiklerden geçirilmiş ve tetkikler hastanemiz Başhekim ve Refraktif Cerrahi (lazerle kırma kusuru tedavileri) konusunda ihtisas sahibi doktorumuz Prof. Dr. Turgay Aktunç tarafından incelenerek hastanın fayda göreceği yöntem belirlenmiştir. Dr. Şen'in bu operasyonu yapacak bilgi ve deneyime sahip olmaması sebebiyle hastanın zarar görmemesi amacıyla, hastanın da bilgisi dahilinde operasyon başhekimimiz tarafından yapılmıştır. Eğer mağdur hasta, Dr. Şen'e değil de bize başvursaydı, ödeyeceği toplam ücret 265 milyon olacaktı. Ancak hastanemiz Dr. Şen'in hastadan aldığı 2500 dolardan sadece 80 milyon almış, geri kalan tüm miktar Dr. Şen'in cebine girmiştir. Dr. Şen'in hastasından hastanemizi ortaya atarak böylesine astronomik rakamlar talep etmesini hoş görmek mümkün değil. Kendisi bu olaydan itibaren hastanemizin hiçbir imkánından faydalanamayacaktır.’’
‘Sağlıklı toplum, doğru doktor’ için tavır alalım.
Flaş, Bahadır ve
Turgay'ı da kovdu
FLAŞ TV'de Cüneyt Canver'den sonra, dört yıldır ‘Sabah Kahvesi’ni, son zamanlarda da ‘Bizim Kahve’yi sunan Bahadır Tokmak ile Turgay Yıldız işlerinden ayrıldılar. Daha doğrusu ayrılmak zorunda bırakıldılar. Toplumsal ve siyasal olayları mizahi bir şekilde sunan, bir anlamda toplumun sesi olan Tokmak ve Yıldız'ın ‘suçları’ neydi?
Hafta başından beri ekranlardan uzak olan sanatçılardan Yıldız, açık yüreklilikle anlatıyor:
- Olay şu: CHP tarafından Bahadır, Çankaya Meclis üyeliğine 3.; ben de Mamak 1. sıradan aday gösterildik. Bahadır kazandı, ben kaybettim.
- Ne var bunda?
- Patron çok kızmış. Haklı oldukları konu şu; evet parti üyesi olurken bilgi vermedik. Seçimlerden sonra bizden, CHP'den istifa ederek özür dilememizi istediler. Hem de bunu bant yayınında söylememiz istendi. Neden istifa edelim, kimden özür dileyelim? CHP, Atatürk'ün kurduğu bir parti. PKK ya da THKPC üyesi değiliz ki. Yasal bir partiye üye olmak ne zamandan beri suç oldu? Böyle bir şeyi yapamayacağımız için ayrıldık.
- Daha önce baskı görmüş müydünüz?
- Dört yıl boyunca özgür bir ortamda çok iyi bir diyaloğumuz vardı. Ama şimdi neden böyle düşündüklerini bilemiyorum. Programlarımızda dünya görüşümüze uygun mizah yaparken, laik, çağdaş, demokrat Türkiye'yi savunduk. Hiçbir partinin propagandasını yapmadık. Herkese söz hakkı tanıdık. Necdet Menzir'i canlı yayına çıkardık, Baykal'a suçlamalarda bulundu. Kimseden de yanlı yayın yapıyorsunuz diye bir eleştiri almadık.
- Şimdi ne yapacaksınız?
- Halkın bir parçası olmuştuk. Ayrıldığımızdan beri yüzlerce telefon geliyor, insanlar ağlıyor. İnanılmaz tepkiler alıyoruz. Henüz erken ama programımızı başka bir kanala taşımak istiyoruz.
Bahadır ve Turgay'ın programı, halkın tercihleri ile örtüşüyordu. Seçimden sonra ortaya çıkan siyasi tabloda ise, program patronla örtüşmüyor demek ki... O zaman defol! FLAŞ TV'ciler, örneğin Murat Karayalçın kazansaydı bu ikilinin işine gene son verecek miydi?
Paylaş