Paylaş
Bu durumu, Suriye ile ilgili her ülke kendi çıkarına göre yorumladı. AKP iktidarı Rusya düşmanlığı kokan ama temkinli bir yaklaşım ile yaklaştı.
Amerika olumlu karşıladı. Ancak içinde bir bit yeniği var diye, ABD Dışişleri Bakanı apar topar Moskova’ya gitti. Rusya’nın Suriye’ye gelişi de bu şekilde ani olmuştu.
Şunu görüp iyice anlamamız gerekmektedir:
Neresinden bakarsanız bakın, Amerika ve Batı Suriye’de kaybetmiştir. Amerika’nın Suriye’de bizi de kullanarak Suriye’de yarattığı terörün tek kazancı, Suriye’yi istikrarsızlaştırarak, İsrail’in güvenliğini sağlamış olmasıdır.
5.5 ay içinde Rusya Suriye’de ne yaptı diye bakarsak: Yıkılmakta olan Suriye devletini yeniden ayakta tuttu. Terörün üzerine, 9 bin hava saldırısı ile terörün önemli bir kısmını dağıttı. El-Nusra ve IŞİD’e büyük zayiat verdirdi. Petrol kaynaklarını kesti. Önemli bir kısmının teslim olmasını sağladı.
Rusya’nın en önemli kazancı; Amerika’ya hiç benzemediğini, meşru ilişkiler içinde olduğunu, terör yaratan değil, terörle savaşan bir ülke olduğu kanaatini dünyada güçlendirdi. Ancak uçağın düşürülmesi sonucunda Türkiye’ye karşı, sanki Türkiye, Erdoğan’dan ibaretmişçesine Türkiye’ye tavır alması Rusya açısından da çok yanlıştı.
Suriye’de en çok kaybeden Türkiye olmuştur. Kaybetmeye devam etmektedir.
Suriye ile ilgili her devlet Suriye siyasetini değiştirmeye çalışırken veya değiştirmişken (ABD ve Rusya), Türkiye’nin siyaset değiştirmemesi, Türkiye’nin hâlâ kaybetmesine neden olmaktadır.
Bu durumu tersine çevirmek için yapılacak birinci iş; İran ile birlikte hareket edip, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduğumuzu birlikte açıklamaktır. Çünkü İsrail Dışişleri Bakanı’nın açıklamalarından anlaşılmaktadır ki, ABD ve İsrail’in amacı, Suriye’yi federasyona çevirmektir. Yani bölmektir.
Gelişmelerin de bu yönde olduğuna dair birçok işaret vardır.
Davutoğlu’nun Tahran ziyareti, bence buna işaret etmektedir. Rusya’dan da olumlu işaretler gelmeye başlamıştır. Turizmle ilgili tavırlarındaki değişiklik çok önemlidir. Rusların Suriye’den çekilmesi olumludur. Çekildiği yeri Amerika doldurmamalıdır. Suriye’de federasyon demek, Amerika demektir. Barış yakındır. Ancak Amerika’ya dikkat.
Bülent ESİNOĞLU
Adam mı arıyorsunuz? İşte size Sophie Marceau...
SOPHIE Marceau, Suudi Arabistan İçişleri Bakanı Prens Muhammed bin Nayef’e verilen Légion d’Honneur nişanını protesto etmek için, kendisine de verilen nişanı reddetti.
Reddetme gerekçesi de sadece geçen sene ülkesinde 154 mahkûmun idam edildiği, insan hakları kavramlarının ülkesine bile uğramadığı bir devlet yöneticisine Avrupa’nın en yüksek nişanlarından birinin verilmesini medeniyet değerleri ile bağdaştıramamasıydı.
Dünyada kendine liberal diyen bazı cahil kafasızların borusunu öttürdüğü kültürel rölativizm denen zırvalığın alıp yürüdüğü günümüzde uygarlığın bundan güzel bir savunmasını ben görmedim.
Adam mı istiyorsunuz insanlığı savunacak? Buyurun size büyük sanatçı Sophie Marceau...
A. M. Celal ŞENGÖR
BİLİYOR MUSUNUZ?
METİN Feyzioğlu, Hüsamettin Cindoruk’un girişimleriyle Ankara’da yapılması planlanan ancak saldırı nedeniyle ertelenmiş olan ‘Kıbrıs’ta Son Söz Söylenmedi’ başlıklı toplantının, TBB Kültür Merkezi’nde 19 Mart Cumartesi günü yapılacağını...
VATAN Partisi Genel Sekreteri Dr. Serhan Bolluk’un bir açıklama yaparak AKP, CHP ve MHP’nin bölücü teröre karşı çıkardığı ortak bildiriyi desteklediklerini belirterek, milletimizi bölücülüğe karşı ‘Türkiye Cephesi’nde birleşmeye çağırdığını...
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın, Hürriyet gazetesi eski başyazarı ve eski Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi hakkında, kendisine Başbakan iken hakaret ettiği iddiasıyla açtığı “ceza” davasının 5. duruşmasının bugün Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacağını (dava Ekşi’nin milletvekili olması nedeniyle ertelenmişti)...
ÇAĞDAŞ Hukukçular Derneği’nin ‘1984 Aydınlar Dilekçesi’nden 2016 Barış İçin Akademisyenler Bildirisine ‘Darbeler ve Karşı Çıkışlar’ın bugün 18.30’daki toplantısında (TMMOB Mimarlar Odası, Karaköy) Prof. Gencay Gürsoy, Ahmet Nesin, Bilgesu Erenus, Latife Akyüz, Muzaffer Kaya’nın konuşacaklarını...
GELECEĞİN denizcilerini yetiştiren Piri Reis Üniversitesi’nin, 21 yıldır denizleri koruma misyonunu başarıyla sürdüren DenizTemiz Derneği/TURMEPA ile yat, mega yat ve marina çalışanlarına yönelik hazırlanan özel farkındalık eğitimini kapsayan programını 19 Mart’ta PRÜ Sürekli Eğitim Merkezi’nde başlayacağını
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın, Karaman’da bir sınıf öğretmeninin Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İHL Mezunları Derneği’nce kiralanan evlerde kalan 45 çocuğa tecavüz ettiği iddialarıyla tutuklanmasına ilişkin, Meclis Başkanlığı’na bir araştırma önergesi verdiğini...
Uçurumun kenarından nasıl dönülebilir
TÜRKİYE’nin bir dolu sorununun, açmazının birinci derecedeki nedeni, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin başta Suriye olmak üzere dış politikadaki mezhepsel yönelişleri ve feci yanlışları.
Tüm bunların üstüne Rus uçağının düşürülmesi tuz biber ekti. Bu da turizmimiz başta, ihracatımızın büyük yaralar almasını getirdi. Cari açığımızın giderilmesindeki en önemli kalem olan turizm öyle Başbakan’ın açıkladığı palyatif önlemlerle kurtulamaz.
Öncelikle başta Suriye felaketini getiren dış politikamızın düzeltilmesi, sonra da Rusya ile acil barış bu ‘zor dönemde’ en yaşamsal sorunumuzdur. Bu iki yaşamsal sorunu ülkemizi ‘Suriye-terör batağı’na sokan ikilinin çözmesi beklenemez.
Öyleyse yapılması gereken Abdullah Gül’ün Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak yer alacağı AKP’nin büyük ağırlığındaki bir ulusal hükümettir.
İnsanımızı bu zor günlerde ‘kutuplaştırmayan’, ayrıştırmayan, herkesi kucaklayan bir ulusal hükümet...
Bu ulusal onarım hükümeti 6-8 ay gibi sürede çıkmazdaki dış politikamızı Kılıçdaroğlu’nun deyişiyle 180 derece değiştirebilir, Rusya ile kaçınılmaz, ‘zorunlu’ barışmayı sağlayabilir. Uçurumun kenarından ancak böyle dönülebilir. Ülkemiz bir nebze de olsa nefes alır ve sonrasında yine AKP hükümetleri görevini sürdürebilir.
İrfan AYDIN
GÜNÜN SÖZÜ
“Varlığı bir şey kazandırmayanın, yokluğu bir şey kaybettirmez.”
(Dostoyevski)
Paylaş