Paylaş
Bugün Sefaköy’deki Radison Oteli’nin kongre merkezinde ilk büyük çalışmalarını yapacaklarını söyleyen Prof. Eryıldız, ‘amaç’ın ne olduğunu söyle anlatıyor:
“Rumelililerle olarak düşünülen bu uzun ve planlı çalışma ile ülkemizin çimentosu olan bu büyük topluluğa hizmet amaçlanmaktadır. Yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kalarak, bugün bulunduğumuz yeri vatan edinen yurttaşlarımız arasında iletişimin artırılması, birlikteliğin güçlenmesi, araştırma, verimli fikir üretme, süreç ve ortamların oluşturulması, somut çözümler üretecek kararlar alınması, kalıcı toplumsal yapılarla geleneksel hale gelecek olan yıllık şölen-çalıştaylar dizisi yapılması... Platformun ana gövdesi, 40 kişiden oluşan ‘İstanbul Rumeli Konseyi’ olacaktır.
Anadolu ile Rumeli’yi birbirine bağlayan köprü konumunda olduklarını belirten Semih Eryıldız bugünkü toplantıya iki federasyon ile İstanbul’daki (İzmit ve Tekirdağ sınırları arasında kalan) en az 100 derneğin başkanlarının, 20’ye yakın milletvekilinin, il başkanlarının, belediye başkanlarının, belediye ve il genel meclisi üyelerinin katılmasını beklediklerini söyleyerek “Parti ayrımı yapmıyoruz. Mevlânâ gibi, ne olursan gel diyoruz. Yeter ki Rumeli için çalışsın...” diyor. Balkan ve Rumelililerin ilk kez büyük bir güç olarak bir araya gelmeleri ilginç...
Atatürk ve Bayar da Ergenekoncu mu oldu
BAŞBAKAN Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon davası ile dalga geçerek “Neredeymiş bu örgüt gidip üye olacağım” demesine belli ki çok sinirlendi.
Partisinin il başkanlarına yaptığı konuşmada Erdoğan adeta ‘Ergenekon savcısı’ gibi konuştu. Tartışmalı bir şekilde Ergenekon’a bağlanan Danıştay cinayetini ve Danıştay 2. Dairesi’ni de adres gösterdi.
Diyarbakır’ın karanlık sokaklarında ensesine kurşun sıkılarak öldürülenleri de Ergenekon’un öldürdüğünü öne sürdü.
Ancak bütün bunlarla yetinmedi, Dersim’i de Ergenekon yaptı demeye getirdi.
Biraz tarih bilgisi olan herkes biliyor ki, Dersim sırasında Atatürk sağdı, Başbakan ise Celal Bayar’dı! Yani Ergenekon onlar mıydı?
Başbakanın metin yazarları demagojinin dozunu biraz ayarlı tutsalar daha iyi olmaz mı?
Anıtkabir yürüyüşü
“ÜLKEMİZİN içinde bulunduğu ve sürüklenmek istenen durumu yakından takip ediyor, Türk silahlı kuvvetlerine karşı yürütülmekte olan asimetrik savaşın hız kesmeden sürdürüldüğünü üzüntü ile izliyoruz.
Mevcut durum; emeklilerimizi, onların ailelerini, torunlarımızı ve halen çalışan meslektaşlarımızı derinden etkilemekte, tutuklanan meslektaşlarımıza reva görülen bu durumun yüce milletimizi de derinden üzdüğüne inanmaktayız.
Bu sebeple 19 Şubat 2011 Cumartesi günü (bugün) saat 14.00’te Anıtkabir’de Aslanlı Yol başlangıcında toplanıp, Ata’mızın huzurunda saygı duruşunda bulunup çelenk koyma töreni icra edeceğiz.”
Emekli Subaylar Derneği’nin (TESUD) açıklaması böyle. Bunun gibi birçok çağrı var Anıtkabir yürüyüşü için... Örneğin, TGB açıklamasında “Balyoz tutuklamalarını, Odatv tutuklamalarını, Ergenekon yalanlarını Anıtkabir’e yürüyerek protesto ediyoruz!” deniliyor.
Yürüyüş, 12.30’da Kızılay’dan başlıyor.
700 bin yara hastası ilgi bekliyor
TÜRKİYE’de 700 binin üzerinde kronik yara hastası var. Ben de bunlardan birisiyim. (Kronik yara 28 günde klasik tedavilerle iyileşmeyen yaradır.)
SGK mevzuatında, ayaktan tedavi gören yara hastaların tedavisini karşılıyorum diyor.
SGK geçen yıl 700 bin hastaya karşılık sadece 35 civarında ayaktan hastanın tedavisini karşılamış. SGK bu konuda hiçbir sorun yok havasında.
Pratik uygulamada yaramız olduğunda hastaneye gidiyoruz, yaramız ciddi ise yatırıp tedavi etmeye başlıyorlar. Yara biraz iyileşip günde bir veya 2 günde bir pansuman edilecek duruma gelince hastayı hastanede yatırmak istemiyorlar. Git evinde şu ürünü al, 2 ay kullan diyorlar. Hastaneden çıkıp doktorun heyet raporuyla yazdığı (hastanede kullandığı) ürünü devlet ödüyor diye medikallere gittiğimizde; SGK’nın ödediği fiyatlardan bulamıyoruz (4 misli fark var). Maddi durumumuz iyi ise cebimizden alıyoruz, değilse alamıyoruz. Ve tedavimiz yarım kalıyor, 4 ay sonra tekrar hastaneye azmış yaramızla müracaat ediyoruz. Hastane yatağını gereksiz tekrar işgal ediyoruz (torpilimiz varsa).
10 BİN AYAK KESİLDİ
Ayaktan kronik yara hastaları ülkemizde SGK’nın tedavi masrafını karşılarım demesine rağmen pratikte tedavi edilmiyor.
SGK yıllardır buna benzer şikâyetlere rağmen hiçbir şey yapmıyor.
Raporda ‘sadece diyabete bağlı yaralardan dolayı Türkiye’de 10 bin civarında kişinin ayağının kesildiği; modern yara tedavisi imkânı hastalara sunulabilse bunların % 85’ini tedavi etmenin mümkün olduğu’ gibi çok çarpıcı açıklamalar uzmanların görüşü olarak belirtiliyor.
700 bin hasta ilgi bekliyor.
İbrahim CİVELEK
Topbaş için zor sorular
CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, Yılmaz Özdil’in çarpıcı dünkü yazısına dayanarak Dışişleri Bakanı’na “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın Brooklyn Belediyesi’ni ziyaretindeki karşılama töreninin (bando, dans ve yemek) masrafları neden Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu tarafından karşılanmıştır? Ödenen miktar ne kadardır? Kadir Topbaş’ın yaptığı yurtdışı gezilerinde benzer ödemeler yapılmış mıdır? Topbaş yurtdışı gezilerinde kaç kez özel uçak tutmuştur? Bunun bedeli bakanlığınız bütçesinden mi yapılmıştır? Topbaş’ın gezi masraflarının tutarı ne kadardır?” diye soruyor.
Biliyor musunuz
TUTUKLU Gazetecilerle Dayanışma Platformu’nun, üç gazetecinin (Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan) daha tutuklanmasıyla birlikte Türkiye’de tutuklu gazeteci ve yazarların sayısının 50’ye ulaştığını bildirerek “Türkiye’de 50 gazeteci ve yazarın tutuklu bulunması, gazetecilere yönelik saldırının boyutunu gösteriyor, dahası bu tablo son 20 yılın en olumsuz tablosudur” diye açıklama yaptığını.
Paylaş