Paylaş
“Seçimden ne çıkarsa çıksın, 1 Kasım’dan sonra, seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız, seni başkan yaptıracağız” diye, kamuoyu önünde üç kez haykırıyor.
Bu demokrasi düşmanlığını partisinin izni ile yaptı ise direkt olarak ‘Genel Başkanı’nın sorumluluğu devreye girer, hesabı ondan sorulur. Yok eğer tek başına seçim sonuçlarına karşı güç beyanında bulunuyorsa, acilen ‘partisinden ihracı’ ve ‘milletvekilliğinin düşürülmesi’ gerekir.
Demek, seçim neticelerinden duyulan kaygı, bu kadar baskın!
Boynukalın’ın ismi, AKP kongresi öncesinde kulislerde tartışılmaya başlanırken, AKP’nin ‘acil’ bir tavır almadığı dikkat çekiyor.
CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, Boynukalın hakkında Pendik’te Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak, “Seçimden ne çıkarsa çıksın...” gibi ifadesi ile anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs iddiasıyla hakkında işlem yapılmasını istemiş; AKP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş ilgililer hakkında soruşturma açılacağını ifade etmiş ve bir soru üzerine de “Bu partinin alacağı bir karardır. Parti nasıl karar alacak, bunu göreceğiz” demişti.
‘KÜÇÜK SUUDİ ARABİSTAN’
Bu arada Soner Yalçın’ın ‘Kim bu Boynukalın’ yazısında ilginç bilgiler yer aldı. Abdurrahim Boynukalın’ın dedesi Müh. Rıfat Boynukalın, Türk düşmanı ve şeriatçı Ebu Gudde’nin öğrencisi... Gudde daha sonra Suriye’den Mısır’a kaçıyor ve ‘Kemalist Cumhuriyet’ten kaçan Yozgatlı Müderris İhsan İhsanoğlu’nun (MHP milletvekili E. İhsanoğlu’nun babası) çevresinde yer alıyor. Eşi Türkiye’nin ilk başörtülü eczacısı olan Rıfat Boynukalın, Erbakan’ın ilk partisi Milli Nİzam Partisi (MNP) kurucularından. Erbakan’la Gümüş Motor’da çalıştı. Boynukalın’ın dede ve babası ‘Müslümanlara hizmet eden İslam önderi’ sayıyorlar kendilerini... Soner Yalçın devam ediyor:
“Abdurrahim Boynukalın (28), 25 Eylül 2014’te AKP Gençlik Kolları Genel Başkanı oldu. 9 ay sonra milletvekili seçildi. Siyasette bu derece hızlı yükselmesi şaşırtıcı mı? Çocuk olmayınız. Erdoğan ne dedi: “İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleşmesidir, kesinleştirilmesidir.”
Sonumuz ne mi olacak? Yalçın Twitter’da yazdıklarından belli diyor: “Madımak gibi cayır cayır yakacağız Doğan Medya’yı, yoldayız. Müslüman gençlik şeriatın gereğini yapacak.” Hiç şaşırtıcı değil.
24 Temmuz’da Twitter’da “Kriz anında politik doğruculuk yapılmaz. Ya bizdensin ya da onlardan. Bu kadar basit”... Görünen o ki; istedikleri rejim bellidir, Türkiye’yi ‘Küçük Suudi Arabistan’ yapmak istiyorlar. Mesele derindir; rejim değişikliği saldırısıdır.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Benden nefret edenlerden nefret edecek vaktim yok, çünkü ben bana değer verenleri sevmekle meşgulüm.”
Gabriel Garcia MARQUEZ
Biliyor musunuz
- MALATYA’nın CHP’li köklü ailelerinden, İnönülerin yakın dostu, 1961-65 döneminde Malatya Milletvekili Halit Ziya Özkan’ın oğlu, işadamı Ziraat Yük. Müh. Hasan Bülent Özkan’ın CHP’ye 2. vekilliği getirmek için aday olduğunu açıkladığını...
- RTÜK üyeliğinden istifa ederek K.Maraş’tan adaylığını duyuran Ali Öztunç’un “Son seçimde yaklaşık 5 bin oyla vekilliği kaybettik, bu arayı kapatacağımı umuyorum” dediğini...
- ENDÜSTRİ mühendisi, Niğde ilini anlatan beş kitabı ve binlerce makalesi bulunan, Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Fethi Gürer’in, CHP Niğde’den aday olduğunu...
- LÜLEBURGAZ’da çıkan Hürfikir gazetesinin imtiyaz sahibi Murat Mahir Altan’ın Kırklareli’den; Kastamonuluların İstanbul’daki Genç İşadamları Derneği’nin Başkanı Gökhan Kızılkum’un İstanbul 2. bölgeden MHP aday adayı olduklarını...
- TKP’nin 95 yıl önce kurulduğunu...
- ADALET Partisi’nin yeniden açılması etkinliğinin yarın 10.00’da Eyüp Meşale Düğün Salonun’da yapılacağını açıklayan ‘kurucu genel başkan’ Vecdet Öz’ün “AP, geçmişten gelen tecrübesi, güçlü kadrosu ve yeni vizyonu ile bir anda her görüşten insanın kendi fikrini bulacağı bir kitle partisi olacaktır” dediğini...
Kılıçdaroğlu ve Perinçek’e ‘çığ’ gibi mesaj
‘Sümer demokrasisi’nden gönderme
SÜMEROLOG Muazzez İlmiye Çığ, CHP ve İP liderlerine mektup göndererek, kendilerini bir araya geldikleri için kutlarken, vatanın bu antidemokratik politikacılardan kurtulmasını istedi. Çığ’ın mektubu şöyle:
“101 yaşıma geldiğim şu günlerde artık devrimlerimizi değil ülkemin elden gitmesini görerek içim yanar, kan ağlarken sizlerin bir araya geldiğinizi görmek beni bir an olsun ferahlattı. Akıl ve mantık bunun olmasını gösteriyordu ama memlekette akıl ve mantık kalmadı ki, mantıklı eleştiriye bile kimse dayanamıyor, yapan ya hapse giriyor ya işten atılıyor. Böyle bencil bir ortamda sizlerin bir araya gelmesi gönüllerimize su serpti ama asıl önemli olan sonu... Sen bunu alacaksın, ben bunu istiyorum dalaşması ile aranızın kapanmaması gerek. Artık sen-ben davasını bırakarak çabuk anlaşıp birleşmenizi, ayrıca diğer partileri de aranıza çekmenizi, eğer bir seçim olursa bu doymaz, hırslı, vatanı yok etmeye çalışan politikacıya ve ona uyan, şakşaklayıcılara yalnız iyi bir ders vermenizi değil, vatanımızın bu antidemokratik ve despot politikacılardan kurtarmanızı istiyoruz, zorluyoruz sizi.
Muazzez İlmiye ÇIĞ
(Not: Bir içsavaş eşiğindeyiz. Öyle bir şey olursa istekleriniz, egolarınız bir işe yaramaz. Lanetlenirsiniz. İnsanımıza, bu güzel vatanımıza çok yazık olur. İnsanlarımız gidecek yer, yiyecek bir şey bulamaz, çocuklarını yemek zorunda kalır, vaktiyle Sümer halkında olduğu gibi. O yüzden bu yaşımda çok çok üzüntülüyüm.)
Bu fırsat kullanılmalıdır
CHP, MHP, HDP yargı bağımsızlığının sağlanması, yolsuzluk hesabının sorulması gibi asgari ortak konuları çözmek için hükümet kursalar, sonu belirsiz işleri önleseler olmaz mı? Erdoğan’ın isteği var diye seçim kararına uymak şart değil. O karar, AKP’nin süreyi doldurmak için uzatarak kanuna karşı hile yaptığı, hakkın kötüye kullanılmasının kanunca yasaklandığı oyalama sonucu alındığından TBMM tarafından kaldırılabilir. Cumhurbaşkanı, Meclis’ten üstün değildir. (Henüz diktatörlük yasal olarak yok.)
Savaş hali gibi bir durumda halk, evinden çıkamaz. Bu, iktidara yarar. Sadece belli konularda anlaşılacağı için hiçbir parti zarar görmez. Bu düşünülmeli. Ama ismimiz önünde ‘prof.’ yazmıyor diye çok büyükler (!) üstünde durmazlar ne yazık ki!
Dinçer ÖNALEmekli hukukçu
Paylaş