Paylaş
Ayrıştırma, 20’nci yüzyılın siyasal vebası idi. 21’inci yüzyılda da benzer işlev devam ediyor. Ayrıştırma, ülkemizde çok ilkel bir şekilde kendini gösteriyor:
Siyasette ayrışmışız,
demokrasi gereği.
Fakat...
‘Selam’da ayrışmışız; solcusu ‘selam’ der, liberal ‘merhaba’, dincisi ‘selamünaleyküm’ der.
Tokalaşmada ayrışmışız; solcusu biraz kendisini geri atar ve dik durarak sertçe el sıkar veya samimiyetin ifadesi yanak yanağa gelir. Liberali sarmaş dolaş olur. Dincisi yanak yanağa gelir, milliyetçisi kafa kafaya tokuşur...
Bıyık ayrışması ayrı bir olgu; solcusu pos bıyıktır, romantiği bıyıksız, dincisi bıyığın kimyasını bozarcasına kazınmış bıyıklı, milliyetçisi sarkık bıyıklıdır (ki bir zamanlar devrimci bıyığı idi)...
Solcuya sitemimdir; Atatürk’ü eleştiriyorsun,İnönü’yü eleştiriyorsun, Ecevit’i eleştiriyorsun, Baykal’ı eleştiriyorsun, Murat Karayalçın’ı eleştiriyorsun, Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyorsun, Metin Feyzioğlu’nu eleştiriyorsun, eleştirdikçe eleştiriyorsun.
İyi de kendini neden eleştirmiyorsun?
Ömrün eleştirmekle mi geçecek, hem kendinin hem de kentinin kimyasını bozduğunun farkında mısın?
Bu yaşanan solsuzlukta senin hiç mi payın yok? Şevket ÇORBACIOĞLU
GÜNÜN SÖZÜ
“Cahil bir toplumun modern bir aygıttan yayımlanan mesajları sorgulayacak ve yanıtlayacak bir bilgi birikimi yoktur.”
Doğan KUBAN
HOLLANDA İLE TEMETTÜ STOPAJ VE ORANI AVANTAJI
DEĞERLİ meslektaşımız Mehmet Gün’ün Türkiye ile Hollanda arasındaki ‘Uluslararası Çifte Vergilemeyi Önleme Konvansiyonu’ ve vergi uygulamasına dair “Hollanda’ya nasıl kazıklanıyoruz” (17 Mart) başlıklı yazısındaki görüşüne iştirak edemiyoruz.
Bahis konusu; Türkiye’de yürürlükteki uluslararası ve ulusal vergi mevzuatımıza göre; temettüler yönünden uygulanabilecek en yüksek stopaj oranı % 15’tir. % 10 temettü stopajı oranı kesinlikle Hollanda’ya özel değil, konvansiyonlar çerçevesinde aynı oran diğer başka ülkelere de uygulanıyor.
Ayrıca, temettü stopajı oranını % 5’e düşüren bazı konvansiyonlar da mevcuttur.
İlaveten, bu stopaj oranları, ‘mütekabiliyet esası’ çerçevesinde, karşılıklı uygulanır.
Bu çerçevede, Hollanda’nın Türkiye’ye uyguladığı stopaj oranı % 5’tir. (İlave olarak, Hollanda’da bu % 5’lik oranın 2018’de 0’a çekilmesi yönünde çalışma yapıldığı bilinmektedir.)
Türkiye’nin stopaj geliri % 10 iken, Hollanda’nınki % 5’tir.
Dolayısıyla bu rakamlar ışığında, gayrinazik ifade edilen “Hollanda’ya nasıl kazıklanıyoruz!” ifadesi ile örtüşmemektedir. Bu bilgiler ışığında, “Kimin kimden daha avantajlı olduğunu yeniden değerlendirmekte fayda var”, ifadesi daha gerçekçi olurdu.
Bununla birlikte, 70’in üzerinde Türk firmasının Hollanda’da bu avantajları kullandığı da göz önünde bulundurulmalıdır. (Dr. Av. Hakan HANLI İstanbul, Brüksel ve New York baroları üyesi)
‘MOLOZ SALDIRISININ’ ARDINDAKİ GERÇEKLER
GÜN geçmiyor ki, İstanbul’da kaçak hafriyatın neden olduğu çevre kirliliğiyle ile ilgili basında haber çıkmasın. Belgrad Ormanı’nın, Kilyos Plajı’nın molozlarla kaplanmasından sonra şimdi de aynı manzara Sazlıdere baraj havzasında ortaya çıktı. Ne oldu da İstanbul’u hafriyat bastı! Ormanlar da dahil su havzaları adeta hafriyat döküm alanına dönüştü.
Bugün hafriyatçılık dayanılmaz bir cazibe haline geldi. ‘Bürokrat, siyasetçi ve işadamı’ birlikteliğinden oluşan rant çeteleri doğa falan tanımıyor. Serbest piyasa koşullarına uygun ve “0 hatayla” gerçekleştirilen İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün hafriyat ihaleleri hakkında akla/hayale gelmeyen çirkin iftiralar ürettiler. Tek amaçları hafriyat ihalelerini durdurmak ve oluşturacakları ihalesiz sistemlerle de en az 5 milyar dolar civarındaki hafriyat gelirlerini kendi aralarında pay etmekti. Üstlendikleri rolü çok iyi oynayarak da siyasi otoriteyi yanıltmışlardı. Köşemizde bu konuda onlarca yazı yazdık. Yetkili hiç kimse olayın ayrıntısına inmek istemedi. Ya da işlerine öyle geldi. Yazdıklarımızdan dolayı suçlular yerine hep haklılar mağdur edildi. FETÖ’ye ya da rant çetelerine sırtını dayayanlar her zaman kârlı çıktı. Sonuçta ne oldu, İstanbul’un ormanlarını ve su havzalarını hafriyat ve moloz işgal etti. Gazete sayfalarına haber kanallarına gündem olan olaylar bizi bir kez daha haklı çıkardı. Derdimiz, haklılığımızın kabulü değil, haksızlıklara neden olanların yüzleri kızarmadan ahkâm kesmesidir.
İstanbul Orman Bölge Müdürü Faruk Çebi’nin 01.12.2010 tarihli raporunda “Hafriyat rantı çetesinin isteği doğrultusunda yürürlüğe giren ihalesiz sistemlerden dolayı yaşanacak yolsuzluk ve usulsüzlüklerin dışında ranta dayalı organizeli kaçak hafriyatın ormanları da işgal etmesi kaçınılmaz olacaktır” ifadesini bugün okurlarsa belki yüzleri kızarır.
Haklı sorumuza muhataplarından cevap bekliyoruz.
BİLİYOR MUSUNUZ?
- EDİRNE’de ADD ile ‘Bir Şey Yapmalı Platformu’nun düzenlediği cumartesi 14.00’te Edirne Acarpark Restoran’da ‘Anayasa Değişiklik Teklifi ve Kuvayı Milliye Ruhu’ toplantısında Önay Alpago, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Cemal Özdemir ve Ali Mutlu Köylüoğlu’nun konuşacaklarını...
- ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu’nun düzenlediği ‘Türkiye Enerjide Nereye Gidiyor? Türkiye Enerji Görünümü Mart 2017’ panelinin cumartesi saat 13.30’da Vişnelik Salonu’nda yapılacağını...
MESAJ PANOSU
- UMUT doluyum! Bu referandum Türkiye’nin demokrasiye olan inancını oylayacaktırÇ Fikri SAĞLAR
- HAYIR çıkarsa hükümetin meşruiyeti sorgulanabilir. Bülent TÜFENKCİ
- AKP, FETÖ ile hesaplaşacaksa Topbaş’tan, Gökçek’ten başlasın. İmambakır ÜKÜŞ
- ERDOĞAN Çanakkale’yi küçümsedi, kimse ağzını açmadı. Yazık. Nahit DURU
- BENİ buraya tıkanlara ıstırap çektirme hazzını yaşatmayacağım. Kadri GÜRSEL
Paylaş