Piriştina'yı AKP'li Bakan hatırlattı

İZMİR dün hareketliydi; bir bayrak mitingi, bir de yürüyüşü vardı. İlkinde kalabalık bir topluluk vardı; ‘Bayrağa uzanan eller kırılsın... Kahrolsun PKK, şehitler ölmez, vatan bölünmez’ diye bağırılıyordu.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da arkadaşlarıyla mitinge sonuna doğru katıldı. Diğeri de MHP’nin tepki yürüyüşüydü.

Özdere beldesinde AKP’nin bölge eğitim toplantısı vardı. Bir otel kapatılmıştı. AKP, örgütlerini hem denetliyor, hem de onlara ‘parti politika’larını öğretiyor. Bakanlar, Abdüllatif Şener ile Prof. Mehmet Aydın ve Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu bu nedenle İzmir’de idiler.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP olarak İzmir’in yeniden yapılandırılmasına damgasını vurmak istiyor. Nitekim dün Bayındırlık Bakanı Binali Yıldırım ile ilginç bir sözleşmeye tanıklık etti. Aliağa ile Menderes arasında 79 km’lik demiryolu hattının metro standartına getirilmesi amacıyla Ahmet Piriştina döneminde başlatılan projeyi oluşturan taraflar; TCDD ile İzmir Büyükşehir Belediyesi idi; imzacılar da Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve TCDD Genel Müdür Vekili Talat Aydın’dı.

PİRİŞTİNA'NIN ADI

9 ay önce vefat eden Ahmet Piriştina’nın adı, Bakan Yıldırım tarafından törende telaffuz edilmeseydi belki de hiç geçmeyecekti. ‘Merhum Priştina da çok çaba harcadı, ölmeden 10 gün önce bana projenin önemini anlattı. Sözümüz vardı, vaadimizi bugün yerine getiriyoruz’ derken, bazı CHP’liler mahçup olmuşlardır.

Kültürpark’taki törenin, yerel yönetim-devlet işbirliği anlamında bir ilk olması açısından ayrı bir önemi bulunuyor. Ve bu nedenle proje ‘toplu ulaşımda’ bir devrim sayılıyor.

340 MİLYON DOLAR

Peki projenin kaynağı nereden bulunacak?

İzmir’i kuzeyden güneye bağlayan mevcut demiryolu hattında TCDD daha önce komuta ve elektrifikasyon çalışmalarını yapmış, bunun için Büyükşehir Belediyesi, Avrupa Yatırım Bankası’dan 150 milyon Euro kredi bulmuştu, ancak Hazine krediyi ekonomik nedenlerle onaylamamıştı.

Şimdi Büyükşehir Belediyesi ile TCDD %50’şer paylı kuracakları ortaklık sonucunda, belediye inşaat faaliyetleri için 200, vagonlar için de 140 olmak üzere toplam 340 milyon dolarlık yatırım yapacak. Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu parayı kendi özkaynaklarından karşılayacaklarını belirtti. Ancak, bu paranın nereden bulunacağı merak konusu oldu.

Toplam 30 istasyonu olacak hatta günde 550 bin yolcu taşınacak. İzmir’in trafiğini büyük ölçüde rahatlatacak projenin 24 ayda bitirileceği sözleşmede yeralıyor.

İddialı bir kooperatifçi

100 bin kişinin yaşadığı 6 modern kent yarattık’... Ege-Koop Başkanı Hüseyin Aslan’ın bu sözleri Atatürk Kültür Merkezi’ndeki konuklar tarafından alkışlarla karşılandı. ‘20. Yılında Ege-Koop ve Türkiye’ konulu eğitim seminerinde ilginç konuşmalar yapıldı, İzmir’in Doğu ve Güneydoğu’dan yılda 20 bin göç aldığı, çevrenin ‘yağ lekesi’ gibi gecekondu ve kaçak yapılarla dolduğu söylendi.

Ankara’daki Batıkent modelinden yola çıkılarak 20 yıl önce İzmir’de kurulan Ege-Koop bugüne kadar 20 bin konut yapmış. Avrupa Konseyi Sosyal Kalkınma Fonu’ndan, Hazine garantörlüğünde şimdiye kadar üç kez kredi kullanmış...Yani ‘yaratan da, yaşatan da halk olmuş’ bu modelle... Aslan, bu nedenle iddialı bir şekilde ‘Söylemi eyleme, planı projeye, riski başarıya güvenle dönüştürerek İzmir’de bir destan yarattıklarını’ söyledi. Ege-Koop halen Türkiye’nin en büyük ve Avrupa ölçeğinde 22 tip projenin uygulandığı Seyrek’te, 1000 bahçeli konutu bitirme aşamasında olduklarını ve Karşıyaka ile Seferhisar’da da yeni projeler başlattıklarını bildirdi.

‘Mortgage’ uygun sistem değil

EGE-Koop’un seminerinde, son zamanlarda Türkiye’ye uygulamaya başlanan Mortgage sistemi de eleştirildi.

Konuşmacılardan Ankara SBF’den Prof. Cevat Geray, Türkiye«de örnek ‘kent kooperatifçiliği’ varken ve bu uygulamanın Özal döneminde getirilen Toplu Konut sistemiyle başarılı uygulamaları daha da artmışken, AKP’nin ortaya attığı Mortgage sistemine bir anlam veremediklerini belirterek şöyle dedi:

AKP iktidarının yeni anlayışı ile kooperatifler dışlanırken, Toplu Konut ihalelerini müteahhitlere vermektedir. Bu konut projelerinin tutarı 6 katrilyon lirayı bulmuştur. Kooperatiflere verilen kaynak ise çok düşük (200 trilyon) kalmaktadır. Kooperatifler ‘ekonomi demokrasi’ önemli bir unsurudur. Ancak yeni anlayışta «halk« dışlanmaktadır; üretici kooperatifleri de... Bu arada yeni getirilmek istenen «dönüşüm projeleri«nde de halkın katılımı ve denetimi yoktur. Kooperatifçiliği dışlayan bir konut anlayışı yanlıştır. Devlet yap-satçılık yapamaz. Geçmişte Toplu Konut Fonu’nun desteğiyle 1 milyona yakın konut üretildi; hiçbir kooperatif de arsa pazarlayıcılığı yapmadı, işadamlarının paravan örgütleri olmadı. Hükümet bu örneği yeniden gözden geçirmelidir.’

Ege-Koop Başkanı Hüseyin Aslan’da tepkisini şöyle dile getirdi:

‘Nasıl uygulanacağı henüz bilinmeyen, kaynağı hakkında bilgi sahibi olmadığımız bu sistem daha bugünden bazı kötü niyetli kooperatif tüccarları tarafından bir reklam aracı olarak kullanılıp, konut özlemi içindeki dar ve sabit gelirlilerden para toplanmaktadır. Şu ana kadar elde ettiğimiz bilgilere ve değerlendirmelere göre, Türkiye koşullarına yeterince uygun gözükmemektedir. Nasıl sonuç vereceği tartışmalıdır.’

Kıbrıs pasaportu

İZMİR’deki toplantı da Kıbrıs ve Irak konusundaki eleştiriler üzerine Devlet Bakanı Prof. Mehmet Aydın, nezaketli ama içinde ‘ipucu’ yakalanabilecek bir yanıt verdi. Aydın’ın bu sözleri şöyleydi:

Kıbrıs, Irak meselesi, bunlar öyle devre dışı kalınmış değildir. Kıbrıs için her Türk gibi, Bakanlar Kurulu üyesi olarak bu arkadaşınız da herhangi biri kadar hassastır. Hassasiyet ölçülmez ama dile getirmek zorundayız. Türkiye’nin Kıbrıs politikası yoktur, demek doğru değildir.

Eleştiri demokrasinin ruhudur. Ülkeyi ilgilendiren büyük konularda ilgili cümlelerin sonu «dır« veya ‘değildir’ diye bitecekse, biraz daha beklemek, acaba demek, sorgulamak gerekir diye düşqünüyorum.’

Ve bir hükümet üyesi olarak endişesini şöyle dile getirdi:

‘Sürüp gelen bir şey var. Kuyrukta olan insanlar var. Yarın ne kadarının, Güney Kıbrıs’ın pasaportuyla hareket edeceğini şu anda endişeyle seyrediyoruz. Ne yapacaksınız, nasıl mani olacaksınız? Bizim bütün çabamız Kıbrıs’ta çözümdür. Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türk’ün hakkını ve hukukunu koruyan, onun yapısını koruyan bir başka yapıyla entegre eden ama bu entegrasyonda kimliğini yitirmemesi için bir çabamız vardır.’
Yazarın Tüm Yazıları