PaylaÅŸ
"Araç vergimi temmuz ayında tatildeyken Ayvalık'ta ödedim. İstanbul'a döndüğümde araç muayenesi için ilgili istasyona gittiğimde vergimi yatırıp yatırmadığımı sordular. Ayvalık'tan aldığım belge ile öteki vergi makbuzlarını gösterdim, ancak kabul etmediler. Bunun üzerine Bakırköy Vergi Dairesi'ne gittim, yatırılmamış gözüküyordu. Tabii insan bu kadar vakit harcadığı için kızıyor. Öğrendiğimize göre, Ayvalık Vergi Dairesi, bana verdiği 'geçici' makbuzu Bakırköy Vergi Dairesi'ne faksla geçecekmiş, onlar da 'saymanlık' makbuz numarasıyla bilgisayara geçireceklermiş. Tabii iş yoğunluğundan henüz ya faks gelmemiş, ya da bilgisayara yükleme gerçekleşmemiş. Dolayısıyla araç muayene istasyonunun istediği 'saymanlık makbuzunu' alamadım. (Gerçi daha sonra Ayvalık'a soruldu, onlar faks geçti, falan...) Ben ödeme mükellefiyetini yerine getirdim; peki Maliye idaresi neden görevini yapmıyor?"
Aynı şey bankadan para yatıranlar için de geçerli. Yatırılan vergiler Maliye'nin vergi dairesinde gözükmüyor. Bunun sonucunda da birçok işlem yapılamıyor.
Şikâyetçilerin söylediği gibi bu durumlarda 'bürokratik reddiye' mi gerekiyor? Böyle bir şey düşünülemez ama insanın üzüldüğü taraf, hani bilgisayar sistemine geçilmişti, her şey anında gözükecekti?
Gelir İdaresi Genel Müdürü Osman Arıoğlu dün CNN'de 'vergi kaçırma' üzerine konuşurken, 'Denetimler artacak" diyordu. Peki biz Maliye'yi nasıl denetleyeceğiz?
Günün Sözü
"Kendini tanı!.."
(Sokrates)
30 AÄŸustos'u
göremeyenler
- SARIYER Belediyesi her kandil ve dini bayramda ilçenin muhtelif yerlerine pankart asarak Müslümanların dini günlerini kutlamaktadır. Buna rağmen 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda tek bir pankart bile görmedik.
Hasan ALÄ°
- 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle tüm TV kanallarında Atatürk resmi ve Türk bayrağı bulunmakta iken Türksat üzerinden 11717 V 2222 numara ile yayın yapan Hilal TV adlı kuruluş bu uygulamaya riayet etmemiştir.
Ergün AKKAYA
Türban duası
TEPKİMİ içimde tutamazdım, bir dostumun bana anlattıklarını iletmek istiyorum. Dostum Beraat Kandili münasebetiyle Sultanahmet Camii'ne gitmiş. Mevlidin sonunda hoca efendi, "Analarımızın, halalarımızın, teyzelerimizin, kızlarımızın kendi istekleriyle örtünmelerine yardım eyle yarabbim" demiş. Bir hoca böyle konuşabilir mi, dini siyasete alet etmiş olmuyor mu? Diyanet İşleri'ne duyurmak isterim.
S.SAMÄ°
Atatürk’ü es geçti
KÜÇÜKÇEKMECE Yıldız Camii’nde, 25 Ağustos günü Cuma Hutbesi okunurken, caminin imamı Zafer Bayramı ile ilgili kısımda ordularımızın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini okumayarak es geçmiştir. Küçükçekmece İlçe Müftülüğü’nü arayıp durumu bildirdiğimde, "Bu konular sizi ilgilendirmez, işinize bakın" diyen görevli telefonu suratıma kapattı.
Tuna AKIN
İP'ten açıklama
'BİLİYOR musunuz'da yer alan İşçi Partisi'nin yeni parti programı ve Genel Başkanı Doğu Perinçek'in bazı gazete ziyaretleri üzerine İP Genel Merkezi Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek şu açıklamayı yaptı:
"İP'i ve Doğu Perinçek’i yakından izleyen bir yazarsınız. Perinçek'in din ve laiklik konusundaki görüşleri belli, bu konuda yazdığı kitap ve makaleleri ortadadır. İP, kendi çizgisinde kararlılıkla yoluna devam etmektedir. 40 yıldır aynı çizgidedir.
Perinçek, bir bilim adamı olarak, dünya ve Türk tarihinin çok seçkin bir devrimcisi olan Hz. Muhammed üzerine inceleme ve araştırmalar yapmış ve bu konudaki görüşlerini yayınlamıştır. Partimizin internet sitesinde bu konuda üç yazısı bulunmaktadır.
İP yaptığı basın toplantılarına siyasi ve ideolojik görüş ayrımı yapmaksızın bütün basını davet eder. Sayın Perinçek de milletimizden büyük destek gören partinin yeni tüzük ve programını tanıtmak amacıyla yaptığı basın ziyaretlerinde aynı tutumu almıştır."
Yatırım var
çevrecilik yok
ÜLKEMİZİN dört bir köşesi cennet, ancak bu cennete sahip çıkmayı bilmediğimiz de bir gerçek. Antalya'ya bağlı Konaklı ve Payallar belediyelerinin tam ortasındaki bir sahilden söz ediyorum.
Alanya'nın 10-15 km ötesidir burası. Oteller kendi önlerini süpürüyor ve kendilerinin dışında kalan bölgeye çöpleri atıyorlar.
Her gün 4-5 ÅŸiÅŸe, boÅŸ güneÅŸ kremi kutusu toplayıp evimdeki kendi çöpüme taşıdım. Belediye nasılsa 1-2 güne kadar gelir, dedim. Gelmedi. Belediyenin halkla iliÅŸkiler bölümüyle konuÅŸtuk. Bir deÄŸiÅŸiklik olmadı. 15 gün kaldık, 15 günde bir kere bile gelip sahildeki çöpleri almadılar.Â
Kumrulu Ailesi
- ANTALYA'da, Marmaris'te MOBESE var mı? Yok. Yeteri kadar polis, devriye aracı var mı? Yok. Milyonlarca dolar kazanan otelciler, yatırımcılar, kuyumcular bir fon oluştursa; bir MOBESE sistemi kurulsa...
Ä°lker TORTOP
- DANİMARKA'dan Bodrum'a tatile geldik. Çeşitli restoranlarda yemek yedik. Hesabı istediğimde masaya adisyon getirdiler. Neden yazar kasa fişi vermiyorlar? Avrupa'da hesabı isteyince, yazar kaşa fişini önünüze koyarlar.
Ali GÃœNEL
CHP'li İlçe Başkanı ve Belediye
Başkanına 'AKP'li' cezası
CHP Büyükçekmece İlçe Başkanı Dr. Ali Şeker ile Kumburgaz Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu, partilerinden ihraç ediliyor.
Neden mi?
Beldeye park yaptıran Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç'in adlarının verilmesi...
İkisi de tıp adamı olan CHP'li İlçe Başkanı Şeker ile Çorbacıoğlu,
Büyükçekmece'de partilerinin gücünü göstermek için el-ele verirken, il yönetimi bazı uygulamalarına karşı çıkıyor.
Kemerburgaz'da bir Atatürk heykeli yok.
Örgüt ele verip bir Atatürk anıtı yaptırıyor ve önceki akşam da görkemli bir törenle açılıyor.
Yaklaşık 6 bin kişinin katıldığı törene, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen AKP'lisinden CHP'lisine, ANAP'lısından DSP'lisine kadar 80 dolayında (İstanbul, Trakya, Tokat, Çorum ve Çorum vs. gibi) belediye başkanı katılıyor. Konuklar arasında, CHP'den ayrılan milletvekilleri (Mehmet Tomanbay, Muharrem Toprak, Hasan Aydın), Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin ile 200 muhtar, 20 il genel meclisi üyesi, 32 Büyükşehir meclis üyesi de bulunuyor.
Şişli ve Menemen belediye başkanları, bundan bir süre önce partiden ihraç edilmiş, ancak yargı kararıyla geri dönmüşlerdi.
Sarıgül bir saat süren konuşmasında "İktidara yürüyoruz" diyor.
Zafer Bayramı kutlamaları ile birlikte gerçekleştirilen açılışı Mustafa Sarıgül (Şişli), Engin Akman (Durusu) ve Gökhan Savaşan (Binkılıç) birlikte açtı.
Ne yazık ki Genel Merkez'den ve İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem ile öteki yöneticilerden kimsenin olmaması dikkat çekiyor.
Kumburgaz'daki kutlamalar havai fişek gösterisi ile son bulurken, bugün de 1 Eylül Barış Günü kutlamaları çerçevesinde, Nazım Hikmet Heykeli'nin açılışı yapılacak.
Büyükçekmece'ye bağlı Esenyurt Beldesinde AKP'li belediye, Atatürk büstünün yerini değiştirilirken, Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin adı yok saymak isterken, CHP il örgütünün Kumburgaz'a karşı takındığı tavır tartışma konusu oluyor.
NEDEN İHRAÇ TALEBİ?
Parti çevrelerinden öğrenildiğine göre, İlçe Başkanı Dr. Ali Şeker ile Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu'ya, İl Başkanı Şinasi Öktem'den gelen tedbirli olarak ihraç isteminin görünen gerekçesinde "tutum ve davranışlarının parti ilkelerine uymadığı" ileri sürülüyor.
Kumburgaz belediyesi küçük bütçeye sahip bir belde. Başkan kısıtlı bütçe ile hizmet vermeye çalışıyor.
TOPBAŞ VE GENÇ'İN ADLARI
AKP'li Büyükşehir Belediyesi, başkanın talebi üzerine 1-1.5 yıl kadar önce, 10 dönüme yakın bir yerde park yaptırıyor. Ve bu parka meclis kararıyla
'Kadir Topbaş Parkı' adı veriliyor. Ayrıca annesi ve babası Güzelce'de ikamet eden Eyüp Belediye Başkanı Ahmet Genç de, Kumburgaz Belediyesinin talebi üzerine, ailesinin oturduğu evin yakınındaki 'çöplük' alanını parka dönüştürüyor. CHP Belediye de, parka Eyüp Belediye Başkanının annesi 'İfakat Genç' adını verme kararı alıyor.
Sarıgül'ün babası Hakkı Sarıgül'ün adının da bir parka verildiği yolundaki haberler ise yalanlanıyor.
CHP'li Kumburgaz Belediyesi'nde 7 CHP'li, 3 DYP'li ve bir de AKP'li üye bulunuyor.
İl yönetiminin ihraç istemini öğrenen Kumburgaz Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu "Ben CHP'liyim. Koltuk sevdalısı parti baronlarının işgüzarlığı ile sonuna kadar mücadele edeceğim, boyun eğmeyeceğim. Ben tek kuruşluk hizmet yaptıysam o kişinin adını sanını veririm. Çünkü benim hizmet üretecek kaynağım yok. Bunların particilikle ne alakası var?" diyor.
ÖKTEM'İN TALİMATI
CHP'li bir belediye meclis üyesi şunları söylüyor:
"Kepçemiz, temizleme aracımız arızalanıyor. CHP'li belediyelere onarım için göndermek zorunda kalıyor. Ancak, Şinasi Ökmem belediyelere talimat verip, bunların bedelini istetiyor. Hatta yardım etmeyin diyor. Beşiktaş Belediyesi, 750 YTL'lik bir parça için Öktem'ten izin istemek zorunda kalıyor. CHP'de bu kadar düşmanlık olur mu? Kadir Topbaş'ın yaptığı yardımların binde birini CHP'li Kadıköy, Avcılar, Beşiktaş ve Bakırköy Belediyelerinden göremiyoruz.
Ne yazık ki, böyle bir il yönetimi bizi hain ilan etmek istiyor. Böyle mi birliktelik sağlayıp, iktidar olacağız, yazıktır."
SARIGÃœL'ÃœN AFÄ°ÅžLERÄ°
Bu arada önceki gün Atatürk'ün heykelinin açılışı dolayısıyla Avcılar ve Büyükçekmece'nin E5 yolu üzerine açılan "Büyük Zafer Kutlu Olsun', "Ulusça kutluyoruz" gibi Sarıgül'ün açılışa katılacağı afişlerinin, Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci'nin talimatı üzerine Avcılar zabıtalarınca toplatıldığı ileri sürüldü.
Eminönü'nde neler oluyor (3)
Süleymaniye'yi
kim götürüyor
CHP, Eminönü sınırları içindeki Süleymaniye bölgesinde, Büyükşehir ve KİPTAŞ'ın önderliğinde yürütülen 'kentsel dönüşüm' projesini takibe aldı.
İlçe Sekreteri Gazi Doğan, Savcılığa 2. kez suç duyurusunda bulunarak, "Buradaki eski tarihi evleri KİPTAŞ topluyor ama bu arada bazı binaları
başta AKP'liler olmak üzere bazı yerel siyasetçilerin tapularına geçirildiğini duyuyoruz" diyor. Doğan'ın bu konudaki sorusuna İstanbul 4. Numaralı Anıtlar Kurulu Başkanı Günseli Aybay ise "Müdürlüğümüz arşivinde bu bilgilere ulaşılamadığını" diye yanıt vermesi dikkat çekiyor. Saraylar Başkanı Prof. İlber Ortaylı, bundan bir süre önce Topkapı Sarayı'ndaki önemli tarihi eserlerin bulunduğu kütüphanenin camiye dönüştürülmesini isteyen bu kurula karşı "Ben bu kurulu kaale almıyorum" diye çıkışmıştı. Prof. Ortaylı'nın, döndürülen dolaplar karşısında ne kadar haklı olduğu CHP'nin savcılığa yaptığı başvuru ile ortaya çıkmıyor mu?
Türkiye'de, Alman Üniversitesi kurulacak
TÜRKİYE'´de kurulması planlanan Almanca eğitim verecek üniversite hakkında Münster Üniversitesi ile gerçekleştirilen ortaklık görüşmeleri başarı ile sonuçlandırıldı. Kurulacak çalışma grubu sonbaharda Türkiye´yi ziyaret ederek incelemelerde bulunacak.
Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı öncülüğünde Türkiye´de kurulması planlanan Almanca eğitim verecek vakıf üniversitesi projesine ilişkin Münster Üniversitesi yöneticileri ile gerçekleştirilen ortaklık görüşmeleri başarıyla sonuçlandı. Türkiye Araştırmalar Merkezi´ni temsilen TAM Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, TAM genel müdürü Dr. Andreas Goldberg, direktör yardımcısı Gülay Kızılocak´ın hazır bulunduğu toplantıda Münster Üniversitesi Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bettina Böhm ve rektörlük yöneticileri ile 4 fakültenin dekanları ve bölüm başkanlarından oluşan 9 kişi toplantının ev sahipliğini yaptı. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Bilim Bakanlığı Müsteşarı Heiner Kleffner de toplantı da yer aldı.
ÖNEMLİ KARARLAR
Münster´de gerçekleştirilen toplantıda, kurulması tasarlanan üniversitenin beş bölümden oluşması kararlaştırıldı. Ekonomi, İletişim, İşletme bilişimi ve psikoloji alanlarında verilecek lisans eğitiminin yanında Avrupa hukuku alanında bir master programı oluşturulacak. Ders programları Münster Üniversitesi´nde yer alan ilgili programlarla birebir aynı olacak bölümün öğretim görevlileri, Münster Üniversitesi aracılığıyla görevlendirme yoluyla Almanya´dan gelecek.
ÇALIŞMA GRUBU
Üniversitenin kuruluş çalışmalarını yürütmek üzere TAM öncülüğünde Münster Üniversitesi yetkilileri ile birlikte oluşturulacak bir çalışma grubu, projenin diğer ortakları ile görüşmeler gerçekleştirecek ve koordinasyon görevini üzerine alacak. Oluşturulacak çalışma grubunun programında ilk işlerden biri olarak sonbahar sonunda Türkiye´ye bir ziyaret gerçekleştirerek gerekli görüşme ve incelemelerin yapılması yer alıyor.
Münster Üniversitesi ile gerçekleştirilen görüşmeleri değerlendiren TAM Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen "Almanya´nın en önemli üniversitelerinden biri olan Münster Üniversitesi´ni projemize ortak olarak kazanmak bizim için sevindirici. Kurulması planlanan üniversite ile Türkiye´de ilk kez Almanya´daki müfredata paralel eğitim verilebilecek. Almanya´dan gelecek bilim adamları ile ülkeler arasında bilgi ve teknoloji transferi hız kazanacak“ diye konuştu. Ortaklık görüşmelerinin katılımcıları toplantının ardından T.C. Münster Başkonsolosu Alphan Şölen´i ziyaret ederek proje hakkında bilgi verdiler. Şölen projenin başarılı olmasını temenni ettiğini ve bu tür bir üniversitenin kurulacak olmasının sevindirici olduğunu söyledi.
E-posta: sentuerk@zft-online.de; internet: www.zft-online.de
Edremit Devlet Hastanesi’nin
ihmalinden dolayı eşimi kaybettim
18.8.2006, saat 02:00 de eşim (Akın Hergüner-62) rahatsızlandı, baygın bir halde buldum ve 112'yi çağırdım. Ambulans geldi ve Edremit Devlet Hastanesi'ne (Balıkesir) kadar gereken yapıldı. Acil serviste teşhis koyamayıp bayağı oyaladılar. Benim ikazıma rağmen 'kalp krizi mi acaba doktor bey' dememe rağmen.. 'hayır, elektroları çekildi, öyle bir belirti yok' deyip oyaladı. Fakat sırtı, göğsü ve kolunda şiddetli ağrılar vardı.
Benim Tıp'la hiçbir ilgim olmadığı halde kalp krizi olmadığını üstüne basa basa tekrarladı. Madem teşhis koyamadınız, başka bir hastaneye, özel veya başka şehre mi götürelim diye danışınca bize engel oldu. Dahiliye'ye çıkarıp doktor bekleyeceğiz, dedi. Dahiliye'ye çıkardık, saat 10.00-11.00'e kadar hiçbir doktor yanımıza gelmedi. Daha sonra gelen doktor da diğer hastalara baktı, bizim hastamıza bakmayacak mısınız, dedim. Size başka doktor gelecek, dedi. Saat 12.00'de doktor beklerken, hemşire bana, hastanızı kroner yoğun bakıma indirin, dedi. 'Kroner yoğun bakıma yürüyerek mi indireceğim' diye kızarak sorunca yürüyerek gidebilir cevabını aldım.
Acil geldiğimizden ayağında terlik yok... Yalınayak, elimde serum şişesi, bir kat aşağıya bu şekilde indirdim. Yoğun bakım odasına girip hastamı yatırdım; yoğun bakımda görevli kimse yoktu. Bu zamana kadar yanımızda iki komşum vardı. Bu zamana kadar yaşanan olayların da şahitleri vardır.
Doktoruyla görüşmek istedim, hemşire doktorun yemekte olduğunu, polikliniğe
13.30'da geleceğini, ancak o zaman görüşebilirsin, dedi!
Burası yoğun bakım!
Doktorla ancak saat 14.00'te görüşebildim. Kalp krizi olduğunu, ancak iki gün sonra başka yere götürebilirsiniz, dedi. Yoğun bakımda tek bir hemşire bulunuyordu, ancak sürekli yoğun bakımda kalmıyordu.
Eşimin yalnız kalmaması için hemşire dışarıya çıktığı zaman, ben giriyordum. Çünkü
eşimin ağrıları vardı ve sürekli hareket ederek kıvranıyordu. En son
hemşire çıkınca, hemşire hanım girebilir miyim diye nezaketen sordum. Giremezsiniz dediyse de, hemşire odadan çıktıktan hemen sonra içeriye girmek için odaya yöneldim, odadan zil sesi gelince koştum ve eşimin yanında yatan hasta, hastanız düştü dedi. Zili de bu hasta basmış.
Yeğenim ile koştuk ve eşimi yerde bulduk. Arkadan hemşire yetişti, yeğenim doktor çağırın diye bağırdı; hemşire ise doktor değil, hemşire çağırın, dedi. Hemşireyle kaldırmaya çalıştık fakat kaldıramadık. Hemşireye niye eşimi yalnız bıraktın diye bağırdım. Bana yalnız bırakmadığını söyledi, utanmadan gözümün içine baka baka yalan söyledi. Koridora çıkıp yetişin, imdat diye bağırdım ve 3-4 dakika sonra görevli geldi. Yoğun bakımdaki yatakların korkuluklarının hiçbiri çekili değildi.
YOÄžUN BAKIN NE DEMEKTÄ°R
Sağlık Bakanına, doktorlara, hemşirelere, herkese soruyorum, lütfen yoğun bakım ne demektir bunun açıklamasını bana yapsınlar. Personel yoksa, refakatçi bıraksınlar.
(Dahiliye servisinde, kahvaltıda kuru ekmek, peynir, zeytin vardı; çay istedik kahvaltıda çay yok dediler. Yoğun bakımda çorba içebilir, dediler. Fakat çorbaları yokmuş, bize evden getirin, dediler. Evden getirip içirdik, eşimin üzerini değiştirebilir miyim, diye doktora sorup, sarsmadan yavaşça değiştirin cevabını aldım. Peki soruyorum, sarsılmaması gereken bir kalp
hastası nasıl olur da ihmal sonucu yataktan düşürülüp ölümüne sebebiyet
verilir.)
Olaydan bir hafta sonra arkadaşlarımı hastaneye gönderdim, yoğun bakımda sürekli iki hemşire bulundurduklarını ve yatakların korkuluklarının çekildiğini gördüler.
Ama benim eşim kalp krizinden yitirecekti belki ama buna ihmalin de katkı
sağladığı açık ve nettir.
İki-üç ay sonra Edremit Devlet Hastanesi'nin yine aynı tas aynı hamam
olacağına şüphem yok.
Fatma HERGÃœNER
SSK ve protez
SSK'nın protez araç ve gereçlerle ilgili vasıtaların temininin tarafından karşılanması hakkındaki genelgesi var.
Bu genelgeye göre, insan vücudunda iş görememezlik yaratan ya da tüm uzuvların bütünlüğü için gerekli protezlerin SSK tarafından ödeneceği belirtilmekte.
Ancak eczaneler ve medikal firmalar SSK'nın bu protez ödemelerini kabul etmemesi nedeniyle SSK karnesi sahiplerine gerekli protezi sağlık güvencesi kapsamında değil de ücretli temin etmek durumunda kalmaktalar.
Konuştuğum firmalar özellikle meme protezini SSK asla ödemediğini bu yüzden hastaların mağdur olduğunu belirttiler.
Tedavi gördüğümüz hastanedeki yetkililerle de görüştüm; onlar da aynı şekilde hastaların bu açıdan dertli olduklarını söyledi.
Sonuçta bu protez ucuz değil ve SSK hastalarının çoğunluğunun maddi olanağı bu protezi almaya yetmediği için mağdur oluyorlar.
Oysaki ücretsiz olarak onlara sağlanan bu haktan faydalanmaları gerekir.
Ben de bu konuda mağdur bir hasta yakını olarak, belki ön ayak olurum,
bizden daha güç durumdaki insanlara faydam dokunur düşüncesiyle ne yapabilirim araştırmak istedim.
Sizden istediğim başında da belirttiğim gibi bana yardım etmeniz.
Özge PEHLİVANOĞLU
THY, Türkmenistan seferlerinde
ne yaptığını biliyor mu
TÜRKMENİSTAN'da çalışmakta olan bir inşaat firması sahibi ve inşaat mühendisiyim. Adımın gizli kalmasını istiyorum. Burada yaşayan Türk vatandaşlarının özellikle Türk işadamlarının son bir yılda yaşadığı
bilet sorunu ve THY yönetiminin yarattığı bu durumu sizlerle paylaşmak istedim.
Bizler gibi işadamları Aşkabat-İstanbul arasında en az haftada bir kez uçmak zorundayız. Bu yüzden istediğimiz zaman bilet bulabilmek bizim için çok önemli. Türkmenistan'a İstanbul'dan sadece THY ve Türkmen Havayolları uçmaktadır.
Türkmen Havayolları, Türkmen vatandaşlarına 150 dolara gidiş-dönüş bileti satar ve Türkmenistan ülkesi bileti sübvanse ettiğinden dolayı yabancı ülke vatandaşları bu bilete yaklaşık 600 dolara sahip olabilir. Aynı zamanda konfor ve rötardan dolayı bizler tarafından sadece acil durumlarda kullanılmaktadır.
Son zamanlarda Türkmen vatandaşları da bu bilete 100 dolar rüşvet vermek zorunda kalarak sahip olmaya başladıktan sonra kısacası artık Türkmen Havayolları, Türkmenlere 250 dolara mal olmaya başladı.
Bu arada THY, Türkmen vatandaşlarına Aşkabat-İstanbul biletini 250 dolar bedelle satmaya başladı. Böylece kendi havayollarından aldıkları bedelle bizim havayolları ile gecikmesiz ve konforlu uçmaya başladılar ve THY'ye hücum ettiler.
Bu durumdan bizler çok olumsuz etkilendik. Yer bulamamaktayız ve her seferinde yaklaşık 20 ile 30 kişilik yedekler listesini havaalanında bekleyerek uçmaya çalışmaktayız; kısacası sürünmekteyiz.
Önceki sistemde yaklaşık %70 dolulukla uçan THY şimdi %95 dolulukla uçmasına rağmen ortalamada daha az para kazanmakta ve biz Türk vatandaşları mağdur durumda kalmaktayız.
Bu durumu çeşitli zamanlarda yönetime ileterek protesto etmemize rağmen hiçbir yanıt alamadık umurlarında bile olmadı."
Bodrum'da Rizeli bir belgeselci; Remzi Kazmaz
Bodrum ve Didim'den
sonra sırada
Meryamana var
BELGESEL yapımlarda son zamanlarda ismi öne çıkan Av. Remzi Kazmaz, Rize kökenli, ancak Bodrum'da oturuyor. 'Kehanetler Ülkesi Didyma' belgesinin Didim'de Apollon Tapınağı'nda yapılan galasından sonra konuştuğumuz Remzi Kazmaz, geçen yıl da antik 'Halikarnassos-Bodrum' belgeselinin de yönetmeniydi.
Kazmaz'la konuÅŸuyoruz:
- Dünya uluslararası Kehanet Merkezi'nin Didim Apollon Tapınağı olduğunu ilan ediyoruz. Burası Anadolu'nun yaşayan en eski kehanet merkezi sayılıyor. Nitekim akşamki belgesel bunun için yapıldı. Artık, her yıl kahin ve kahin kuruluşlarının Didim'e gelmelerini bekliyoruz. Antik çağı yeniden canlandıracağız. Bunun turizm açısından çok doğru bir tespit olduğunu düşünüyoruz.
Nitekim, Kur'an'ın şifresini çözdüğünü iddia eden Ömer Çelakıl da, Didim'e gelerek galamızı izledi.
- Bodrum ve Didim'den sonra yeni bir belgesel çalışmanız olacak mı?
- Meryemana... Adı değişebilir ama 'Hac Ülkesi Meryamana' diye düşünüyoruz. Hıristiyanların merkezi. Selçuk ve Kuşadası bölgesini seçeceğiz. Yeni belgeselle Hıristiyanlık dünyasına hitap etmek istiyoruz. Bu üç belgeselle Ege'yi tamamlayıp, Karadeniz'e geçeceğiz.
- Nedir bu?
- Fırtına Vadisi'ne karşı büyük mücadele veren, aydın kafalı 79 yaşındaki 'Vatandaş Mustafa'nın belgeseli... Frtına Vadisi'ndeki mücadeleye anlatan hoş bir belgesel-kurmaca film oldu. Bir çok bilim adamı ve yöre insanının rol aldığı ilginç bir film. Ben bu filmi çok seviyorum. Biliyorsunuz, büyük mücadele sonunda hidroelektrik santralının yapımından vazgeçilmişti, ama şimdi yeniden çalışmalara başlanıyor. Sivil toplum örgütlerinin mücadelesi daha etkili şekilde sürecek. Biz 'Fırtına Vadisi'ne bu santralı yaptırmayacağız.
- Sizin Bodrum’daki, dünyanın yediÂharikasından biri kabul edilen 'Mausolem'un Ä°ngiltere British Museum’dan Türkiye’ye iadesi yürüttüğünüz çalışmanız ne oldu?
- Belgesel Türkiye’de ve bir çok uluslararası platformda gösterilirken, Mausoleum’un ait olduÄŸu topraklara iadesi için, Alternatif Sinema’nın giriÅŸimi, Bodrum Belediyesi ve sivil toplum örgütlerinin desteÄŸiÂile bir imza kampanyası baÅŸlattık. "Mausoleum’u Geri Ä°stiyoruz" imza kampanyasında
118 bini aÅŸan imza toplandı. Kampanyada toplanan imzalar, kampanyayı destekleyen Ankara Barosu, Bodrum Sanat Platformu ve Alternatif Sinema temsilcileri tarafından, Kültür ve TurizmÂBakanlığı’na ileteceÄŸiz. Nitekim Bakan Atilla Koç, bu konuda bir çalışma masası da oluÅŸturdu ve bizlerden belge ve bilgi toplamaya baÅŸladı. Eylül'ün ortasında Ankara'ya giderek sayın Bakana imzaları vereceÄŸiz. EÄŸer bakanlık bu konuda ilgili giriÅŸimi yapmazsa, biz gönüllü 30 avukat olarak Avrupa Ä°nsan Hakları Mahkemesi'ne baÅŸvurarak, mücadelemizi hukuki yollarla sürdüreceÄŸiz.
Sırların tapınağı
DÜNYANIN sayılı tapınaklarından olan Apollon Tapınağı,
biliciliğin (kehanet) sırlarının insanlara öğretildiği kutsal bir yer.
Benzersiz mimari özellikleri ile tanıtılırken, tapınakta yaşayan kahinler, kehanetin toplumsal ve siyasal yaşamda oynadığı rol, kehanetin gerçekleşme süreci, tapınma sırasında gerçekleştirilen gizemli ritüellerin yer aldığı canlandırmalar ile o dönemin atmosferi yeniden yaratılıyor.
Tarihi belgelere dayanarak hazırlanan zengin dekor ve kostümler ile gerçekleÅŸtirilenÂbelgeselde, tapınak kahinlerinden birini de sanatçı Suavi canlandırıyor. Belgeselde inanışları, bilimi ,sanatı , ekonomisi, yaÅŸanan savaÅŸları ve o dönemin yaÅŸam biçimi ile Didim’in çevresi de yer alıyor.
PaylaÅŸ