Paylaş
“23 Nisan 1920’de Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde TBMM açılmıştır. Böylece egemenlik yani yönetme, padişahtan halka geçmiştir. İnsanlar kul olmaktan kurtulmuş, vatandaş olmanın ve kendi kendini yönetmenin bilincine varmıştır. Büyük önder Atatürk “
Çocuklar milletin geleceğidir, şehitlerin çocuklarını korumak ve mutlu etmek” düşüncesi ile 23 Nisan’ı Ulusal Egemenlik Bayramı ilan ederek, dünya tarihinde çocuklara bayram armağan eden ilk lider olmuştur.
Daha paylaşımcı yönetim ve evrensel çocuk hakları arayışı yerine, son 14 yıllık iktidar döneminde ne yazık ki, çağdışı tek adam yönetimi; çocuk gelinler, çocuk işçiler ve hatta çocuk cinsel istismarı neredeyse kurumsal hale gelmiştir. Karaman’da yaşanan cinsel istismar olayı toplum nezdinde büyük bir infiale neden olurken, iktidarın bakanı “Cinsel istismara bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumu karalamak için gerekçe olamaz” sözleriyle tecavüzcüleri savunmuş, ahlaki çöküntü karşısındaki kirli ilişkileri perdelemeye çalışmıştır.
Bugünkü iktidarın milli bayramları kutlamama yönündeki tutumu 23 Nisan’da da devam etmiştir. Cumhuriyet’e ve Atatürk’e karşı kin besleyen, devrimleri yıkmak için fırsat kollayanlara geçit vermeyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak milli bayramlarımıza sahip çıkmaya devam edeceğiz. Ulusal egemenliğin ve Atatürk Türkiye’sinin sembolü TBMM’nin kuruluşunun 96. yılında çocuklarımıza eşit bir gelecek, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok refah, daha çok mutluluk getirme kararlığımız ile çocuklarımızın ve geleceğe umutla bakan tüm yurttaşlarımızın bayramını kutlar saygı ve sevgiler sunarım.”
CUMHURİYET 23 NİSAN’DIR
-“KÜÇÜK hanımlar, küçük beyler;
Sizin hepiniz, geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”
M. Kemal ATATÜRK
DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA
- DÜNYAYI verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne/Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar/Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı çocuklara verelim/Kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi/Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar/Bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı/Çocuklar dünyayı alacak elimizden/Ölümsüz ağaçlar dikecekler.
Nâzım HİKMET
KARNE HEP KÖTÜ
- TÜRKİYE’de her üç çocuktan biri yoksul.
- 2014’te Türkiye’de 40 bin ‘çocuğa taciz davası’ açıldı.
- 2015’te, 31 bin 337 kız çocuğu evlendirildi.
- 900 bin çocuk işçi var.
AYDINLATICI BİR IŞIK
ÖZETLE 28 Şubat sürecinin ‘postmodern’ bir darbe olduğu, bu darbe ile mütedeyyin kesimde ağır mağduriyetler doğduğu ve sonuçta, askeri vesayetin bir uzantısı olarak, demokrasiyi tahrip ettiği iddiaları ile açılan davanın 84. duruşmasında eski Başbakan Mesut Yılmaz tanık olarak dinlendi.
Yaklaşık 3.5 saat boyunca, mahkeme başkanının “Oturarak beyanda bulunabilirsiniz” davetine rağmen ayakta soruları yanıtladı. Sanık avukatları, müşteki ve müdahil vekilleri, sanıklar her konuda sorular yönelttiler.
Başkanın ayrıca “Yorum/kinaye içeren soruları cevaplamayabilirsiniz” uyarısına rağmen, bütün sorular cevaplandı. Başkan ve heyet, adil yargılamanın eksiksiz bir örneğini vererek, tarafların bütün taleplerini yerine getirdi. Ergenekon süreçlerinin, hukuksuz yargı külliyatına karşılık ‘adil yargılanma’ ilkesi gözletildi.
Mesut Yılmaz, başbakan olduğu süreçlerde, TSK ile her konuda mutabakat içinde olmadığını, ancak iddia edildiği gibi, darbe iradesini çağrıştıran bir tutuma tanık olmadığını beyan etti.
Yönetim anlayışı olarak, milletin değerleriyle TSK’nın ‘devletin kuruluş ilkeleri’ ile ilgili hassasiyetleri arasında bir dengenin gerçekleşmesi hedefinin gözetildiğini ifade etti. Üniversite öğrencilerinin ‘kılık kıyafet’ nedeniyle mağdur olmamalarına yönelik çözüm arayışlarına dikkat çekti. Başbakan olarak göreve başladıktan hemen sonra ‘Batı Çalışma Grubu’nun lağvedildiği bilgisini verdi. Dönem ile ilgili önemli ‘süreç analizleri’ yaptı. TSK mensuplarının, tutuklu kaldığı sürelerde yaşanan mağduriyetlere dikkat çekti. Ülkeye önemli hizmetler yapmış askerlerin sanık olduğu bir davada, tanık olarak bulunmaktan hicap duyduğunu açıkladı.
Son derece sıkıntılı, tarafların, siyasi ve sosyolojik sonuçları bakımından ‘haksız bedeller’ ödediği bir zaman diliminde, demokrasinin gerekleri, milletin değerleri, TSK’nın hassasiyetleri (devletin kurumsal hassasiyeti) arasında yol almaya çalışan siyasetin dehlizlerine, zamanın yargısı altında, adaletin yargısı önünde, aydınlatıcı bir ışık tutuldu... Hayır olsun!
Kızılay’ın açıklamasına itirazım var
Annem, Lamia Güvener Kızılay’a Kadıköy’deki 7 katlı binayıbağış yaparken taahhütnamedeki şartların uygulanması dışında bir talebi yoktur. Bu taahütnamedeki şartların uygulanması dışında hiç bir talebimiz yoktur. Kızılay tarafından kazanılmış bir dava yoktur, mahkeme süreci devam etmektedir. Asağıdaki soruların cevabini Kadıköy Kızılay şube yönetiminden rica ediyorum:
1- Bina hangi gerekçe ile 5 yıldır boş tutulmaktadır?
2- Kan alınmıyorsa merkeze neden Kan Merkezi yazısı yazılmıştır?
3- Gönüllü çalışmak isteyen kişiler niçin üye yapılmamıştır?
4- 13 yıldan beri aynı görevde bulunan yönetim kurulunu hangi üyeler seçiyor ve daha kaç yıl aynı kişilerle devam edilecektir?
Bağışçı Lamia Güvener’in kızı Av. Ayla Güreli
MHP’li vekil Osmanlılar için popülizm yapmasın
ÖNCEKİ gün MHP’li bir milletvekili bu teklifi öne sürdü. Hem de en yüksek dereceden, 9000 TL’nin üzerinden maaş bağlansınmış!.. Hanedanın çocukları ve torunları Avrupa’da iyi şartlarda yaşadılar. Bizler Türkiye’de 1. dereceden devlet görevi yapmış emeklilerin kaç lira aldıklarını bu milletvekili bilmiyor. Ben bu millete 50 yıl hizmet ettim. Bir profesör emeklisi olarak aldığım maaş 4500 TL’dir Bir öğretim üyesi, bir bilim insanın maaşıdır bu. Ben bu vatanda bu kadar hizmet vermiş, onca geceler sabahlara kadar ücretsiz, haftalık nöbetler tutmuş, onca insana sağlık hizmeti sunmuş, 212 bilimsel yayın yapmış, onca hekimin yetişmesinde katkıda bulunmuş biri olarak bana takdir edilen maaş bu. Tabii ki sıkıntıdayım ama “Allah devlete zeval vermesin” diye şükrediyorum. Ben örnek olarak kendimi verdim. Birçok emekli bilim adamı aynı durumdadır. Bu itibarla milletvekilinin teklifi bizlere haksızlıktır. Bu teklife hayır dediğimi vatandaşlık görevimi yaparak yazıyorum. Popülizme gerek yok.
Prof.Dr. Siber GÖKSEL
DÜZELTME
- DÜNKÜ MHP adayları ile ilgili ‘PANO’da ismi geçen Dr. Azmi Ofluoğlu (Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı) değil, işadamı Azmi Karamahmutoğlu (eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı) olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.
Paylaş