Özdemir: Ne yapayım sinerji yaratamadım

ALİ Talip Özdemir, ANAP Genel Başkanlığı'ndan ayrılırken, ‘‘Sağda değil merkezde buluşalım diye mücadele ettim, ancak başarılı olmadım. Bir sinerji sağlayamadım. İnsanlar ilkeli olabilmeli, gerektiğinde ayrılmasını bilmeli’’ diyor.

Ancak 13-14 Aralık'taki ANAP Büyük Kongresi öncesinde hizipler ortaya çıkınca ve Mesut Yılmaz'a yakın olduğu bilinen Nesrin Nas adaylığını açıklayınca Özdemir mücadeleyi bıraktı.

Özdemir, yerel seçimlerin sorumluluğunu almak istemedi. Kendisine sorduk.

İstifa ederken Mesut Yılmaz'la konuştunuz mu?

- Hayır. Kendisine faks çektiğim doğru değil.

Bayram öncesinde Başbakan Erdoğan'la 45 dakika süren bir görüşme yapmıştınız?

- Türkiye ile ilgili genel konularda, bombalar konusunda görüştüm. Bu arada biliyorsunuz Hazine yardımından en az % 7 oy alan partiler yararlanıyor. Ancak bizim gibi % 5 oy alan partiler bu olanaktan yoksun. Siyaset parasız olmuyor. Böyle bir düzenleme yapılabilir mi, diye sordum. Sayın Başbakan bakmak lazım dedi. Yoksa bunun dışında bir şey yok.

İstifanızdan sonra DYP'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olacağınız söylentileri çıktı.

- Yakışır mı bana?.. Size bir şey söyleyeyim, hep düzgün bir siyasetçi oldum. Adam gibi adamım ben; tırnaklarımla milletvekili, bakan ve genel başkan oldum. Hiç çalmadım, çırpmadım, dürüst oldum. Bu böyle bilinmeli. Tantan da böyle bir siyasetçidir.

ANAP'lı belediye başkanları AKP'ye geçiyor; bunlar arasında Samsun Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz da var.

- ANAP'ın emeğiyle gelip, yolunu değiştirenlere ‘‘siyasi hortumcu’’ diyorum.

ANAP bitti mi?

- Bayrağı bizden sonra taşıyacak arkadaşlarımız var.

Siyasete devam edecek misiniz?

- Şimdilik dinleneceğim.

KKTC, sabun gibi elden kayıyor


LOİZİDU tazminat davasında, hem davanın hazırlanışında hem de savunulmasında gerekli özenin gösterildiğini söylemek zordur. Bu karar KKTC'yi de fena şekilde etkileyecektir.

Cumhurbaşkanı Denktaş, ‘‘Türkiye, AİHM'nin onurunu kurtarmak için tazminat ödedi’’ dese de, kararın zamanlaması yanlıştır.

1.1 milyon Euroluk tazminatın ödenmesiyle Loizidu benzeri AİHM'de bekleyen 3 bin 500 davayı bir celsede karara bağlama olanağı verilmiştir.

Avrupa Konseyi Delegeler Komitesi'ne, yeni baskı aracı ve kaynağı sağladık... Nasıl mı? Tazminatı kuzu kuzu, pazarlık yapmadan, kuruşu kuruşuna ödemekle... Loizidu'nun Girne'deki eve dönüşünü 2005'e erteledik, diyorlar. Hayır, ‘‘zamanı gelince komite gündeme getirme inisiyatifini kazandı’’. Bugün bile zamanı geldi diye yorumlayabilir.

Girne'deki ev, Loizidu'nun kız kardeşine aittir.

1974 Barış Harekátı'nın işgal olduğunu resmen kabul ettik. Rum'u, Kıbrıs'ın resmi temsilcisi kabul ettik. 14 Aralık'taki yerel seçimler öncesinde Denktaş'a gol attırdık.

Kararda yöntem yanlıştır. Bizimkiler, muhatap olarak vekilleri değil, asıllarını kabul etmeliydi. Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları'nın toplanmasını sağlamalıydı. Çünkü, devletlerarası ilişkiler daha esnektir.

Loizidu kararı kesilmiş trafik cezası gibi kesin değildir. Siyasi olduğunu dünya álemden önce AİHM biliyor... Yoksa aynı nitelikli 3 bin 500 davayı bekletir miydi?

Karar, bir anlamda 1974 Barış Harekátı'na tepki kararıdır. Hukukun ayaklar altına alınmasıdır.

KARAR ÇELİŞKİLİ

Pazarlık şansı neden kullanılmadı? En azından tazminatın aslı ile yetinilmesi, faizinin silinmesi sağlanmalıydı. Ancak Bakanlar Komitesi için de ihtiyatlı iyimserliği elden bırakmamalı. Çünkü Bakanlar Komitesi, icra memurluğu gibidir. Ancak etkin değil edilgendir. İnisiyatif davalı devlete aittir. Komite dayatamaz, baskı kuramaz; Düyun-u Umumiye'yi bile aratamaz.

Karar metninde 'Türk hükümeti' yerine, bölücülerin kullandığı 'Türkiye hükümeti' diye yazılması dikkat çekicidir.

Sonuç olarak Loizidu davası kendi içinde çelişkili karara dayanıyor. Bu arada Türkiye, acilen objektif ve yansızlığını yitiren 'şeytanın avukatı' Verheugen'in değiştirilmesi için çaba göstermelidir. Çünkü Kıbrıs, Türkiye için çakılı uçak gemisidir. Ne yazık ki Giritleşme sürecinde sabun kalıbı gibi elimizden kayıyor ama farkında değiliz.

Av. Nurettin KAPTAN- ANKARA

El Kaide Hikmetyar el ele mi?


TEMPO bugün çıkan sayısında, ‘‘Dikkat dikkat!.. El Kaide ile Hikmetyar el ele’’ iddiasını kapağına taşımış. Bu konuda 'Afgan cihadı' uzmanı olarak bilinen Dr. Süleyman Doğan'ın görüşlerine geniş yer vermiş. Dr. Doğan, ‘‘El Kaide, Türkiye'de Hizbullah ve PKK'yı kullanabilir. Rusya, ABD'ye rövanş olarak El Kaide'ye destek veriyor’’ diyor. Dergide, Hürriyet'in manşetinde 'El Katil' diye tanımladığı El Kaide'nin Irak Sorumlusu Zarkavi'nin, İran'da Hikmetyar'ın koruması altında olduğu yazılıyor.

Eski Afgan mücahidi olan Hikmetyar'ın bugün nerede olduğu, bombaların arkasında kimlerin bulunduğu sorularının yanıtını sorguluyor TEMPO...

MESAJ


BORNOVA Erzene Mahallesi, 78 Sokak biraz kuytu bir yer olduğundan yakında bulunan kafelerden çıkan bir sürü genç etrafta dolaşıyor. Bazısı sigara içtiğinden kötü alışkanlıkları olabilir. Şüphelenip 155'e telefon ediyoruz, çıkan polis ‘‘Sen kimsin, nereden biliyorsun bunları’’ diyor ve ekip göndereceklerini söylüyor, ama ne gelen var ne giden? Bu sokağa dikkat!

H.Oğuz GÖHER-İZMİR

GS'Hakan Şükür eşine ‘‘Doğum günün kutlu olsun aşkım’’ mesajı gönderirken, bir de 'dinci terörü' protesto etseydi, AB'ye çok anlamlı bir mesaj vermiş olmaz mıydık? D. KILIÇ-İSTANBUL

HEWLETT Packart bilgisayar yazıcısı aldım; İngilizce, Almanca, Fransızca başta olmak üzere bir süre dilde kullanım talimatı var, fakat Türkçe niye yok! Bunları kimse kontrol etmez mi?

Zafer ÖZER-İSTANBUL
Yazarın Tüm Yazıları