T.C. Anayasası'nın Cumhurbaşkanı’nın 'Görev ve yetkileri' başlıklı 104'ncü maddesinde: Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında "TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil etmek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar vermek, Genelkurmay Başkanını atamak, MGK'yı toplantıya çağırmak, MGK'ya Başkanlık etmek, Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilan etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak" da yer almaktadır. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları Anayasa’ya göre aynı zamanda MGK üyesidirler.
11’nci Cumhurbaşkanı seçimi yaklaşırken; yukarıdaki Anayasa maddeleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu konudaki görüşünü, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök’e, önce Yüksek Askeri Şura’da, bilahare MGK'da kurul üyelerine açıklama imkanı vermektedir. Genelkurmay Başkanı Özkök’ü, bu kutsal görevi Genelkurmay Başkanlığı görevini devretmeden önce yapmaya davet ediyorum. Orgeneral Özkök’ün yapacağı tavsiyeler, TBMM'nin yetkilerini ortadan kaldırmaz. Aksine milletvekillerinin oylarını kullanırken aydınlanmalarını sağlar. Aksi takdirde ordumuzu ve cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmak ve ülkemizde kaos yaratmak isteyen bazı güçlerin eline koz verilmiş olur.
KIVRIKOĞLU YAPMIŞTI!
T.C. Anayasası ve ilgili yasalar Genelkurmay Başkanı'na bu zeminlerde bu konuda görüşlerini söyleme imkanı vermektedir. Nitekim Org. Özkök’ten önceki Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, 10’ncu Cumhurbaşkanı seçimi öncesi, görüşlerini önce Yolsuzlukla Mücadele Derneği Kurucu Başkanı olarak benim aracılığımla, bilahare zamanın Başbakanı Bülent Ecevit’le yaptığı 45 dakikalık baş başa bir görüşmeyle açıklamıştı. TSK’nın cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yasal zeminlerde görüş bildirmesini, antidemokratik bulanların, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş gerekçeleriyle birlikte yakın tarihimizi iyi okumaları gerekir. Ülkeyi yöneten AKP iktidarının ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda gereksiz bir gerginlik ortamı yaratmayacağını ummak istiyorum.
Tevfik DİKER- (E) Subay, 19 ve 20’nci dönem Milletvekili, Yolsuzlukla Mücadele Derneği Kurucu Genel Başkanı.
Bir de Melen'in mirasına bakın
GAZETE Sahipleri Sendikası eski Genel Sekreteri Remzi Erkürem telefonda mal varlığı tartışmaları için diyor ki:
"Eski Ulus Gazetesi’nin müessese müdürüydüm. Eşim de partinin 1960-70'li yıllarda muhasebe müdürüydü. Atatürk'ün mirası konusunda kimse bir şey söyleyememelidir. Kuruşuna dokunulmamıştır. Ama benim söyleyeceklerim başka.
Van Milletvekili Ferit Melen vardı, Mülkiye'yi bitirmiş, daha sonra Maliye Bakanlığı'nda Gelirler Genel Müdürlüğü'ne kadar yükselmiş, Maliye Bakanı olmuş ve 1971 döneminde de Başbakanlık yapmıştır.
1988'de öldüğü zaman eşine, avukat kızı ve ekonomist olan oğluna ne miras bıraktı?
Kasasında bir tabanca ve Ankara'daki mebus evlerinde küçük bir ev ve bankada küçük bir araba bile alınamayacak miktarda bir para... Türkiye'den böyle başbakanlar da geçti."
Mal önemli değil saklamak yanlış
İSTANBUL'dan K.K. adlı avukat bir okurumuz yazıyor: "Başbakan Erdoğan, mal varlığını açıklamaktan imtina ediyor.
Tayyip Bey'in, 1994'ten itibaren, Ankara'da mal varlığı davasından yargılandığı sürece kadarki mal varlığı biliniyor. En son mal varlığını 2002'de başsavcının isteği üzerine 20 sayfaya yakın bir liste halinde vermiş. Orada her şeyi izah ediyor. Ve milletvekili seçilmeden önce, hakkındaki davadan beraat ediyor. 2003, 2004 ve 2005'teki mal varlığındaki hareketi ise kamuoyu bilmiyor.
Erdoğan kendisini ve partisini rahatlatmak için bunu açıklamak zorundadır. Aynı şeyi, Erkan Mumcu'nun açıkladığı gibi Baykal ve Ağar da yapmalıdır. Mal varlığı kendi iradesiyle beyan edilirse, bu niye suç olsun? Zaten yasada gizliliğe yönelik bir hüküm yok.
Kimse kamuoyundan bunu esirgememelidir." (Not: Mal varlıklarınıdaha önce internet sitesinde açıklayan CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu ile dün açıklayan AKP'li Turhan Çömez,Fuat Geçen ve Ertuğrul Yalçınbayır'a örnek oldukları için teşekkürler...)
Arınç ABD gezisini hatırlamıyor mu
ERTUĞRUL Özkök dünkü yazısında TBMM Başkanı Bülent Arınç'a mal varlığı konusunda ellerinde öteki ülkelerin meclislerinde ne gibi uygulama yapıldığı konusunda karşılaştırmalı bir araştırma bulunup bulunmadığını sorduğunu yazıyor.
Arınç, "Yok ama bir araştırayım" demiş.
Arınç, TBMM'den birçok heyetle ülke parlamentolarını ziyaret ediyor, onlar da buraya geliyorlar. Eski milletvekili ve bakan Ahmet Tan, önceki gün Habertürk'te 1997'lerde bir parlamento heyeti olarak ABD'ye gittiklerinde, şeffaflık konusunda kendilerine brifing verildiğini anlatıyordu.
Dün Tan'a bu ziyaretin ayrıntılarını sorduk.
"Bülent Arınç, Mukadder Başeğmez, Bedri İncetahtacı, Erkan Mumcu, Ayseli Özsoy ve ben davetliydik. Kongre’yi ziyaretimizde, Amerikan tarafının tercümanı da şimdiki AKP milletvekili Egemen Bağış'tı. Bizlere Kongre ve Temsilciler Meclisi üyeleri açıklamalarda bulundular; yasa maddelerini anlattılar, broşürler verdiler; şeffaflık, siyasetin finansmanı, hediye almanın sınırları vs. konusunda... Şeffaflık uygulamasını hepimiz gıptayla izledik, keşke bizim Meclis'te de böyle bir uygulama olsa dedik. Arınç da takdirle dinleyenlerden biriydi. Sayın Arınç'ın herhalde arşivinde kalmış olmalı bunlar."
Ey halkım
MAL varlığını açıklamayan, açıklayamayan bir başbakan sizi yönetiyor ey halkım!
Acaba o mu yönetiyor? Neden soru sormuyorsun yıllardır ey halkım?