OPET'ten açıklama: Çanakkale şehitlerine saygılıyız

’SAVAŞ alanlarının tarihi dokusu yağma edilemez’ (25.2.2006) başlıklı yazımız üzerine OPET Petrolcülük A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk "İlgiyle takip ettiğim köşenizdeki yazıyı okuyunca üzüldüm" diyor.

Gelibolu Yarımadası'nda savaş alanları üzerinde bulunan köylerde 5 milyon dolarlık bir projeye öncülük eden Nurten Öztürk, eski koruma kurullarında görev almış bir mühendisin görüşlerine karşılık konuya ne kadar hassasiyet gösterildiğini şöyle anlatıyor:

"Bu bölgeye her Türk vatandaşı gibi ben de çok ilgi duyuyorum, her fırsatta ziyaret ediyorum. Bölgenin özel durumunu, orada yaşayan insanların sıkıntılarını ve ziyaretçi olarak bizlerin çektiklerini (tarlaya tuvaletini yapmak zorunda kalan dostlarımız oldu) ben de kısaca size aktarmak istiyorum.

Bölge 1973 yılında Milli Park ilan edilmiş, fakat imar planı yapılmamış. Ancak, yasa, 'bir bölge milli park ilan edilmeden koruma amaçlı imar planının yapılması gerekiyor' diyor. Çünkü, o bölgede yaşayan insanların mağdur edilmemesi için koruma amaçlı imar planı yapılır ve ondan sonra bölge milli park ilan edilir. Fakat bu bölgenin 33 yıldır milli park ilan edilmesine karşın hálá bir koruma planı yok. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bölgede yaşayan 7-8 bin insan 33 yıldır evlerine çivi çakamıyorlar demektir. İnanmayan varsa bölgedeki köyleri ziyaret etsinler. Bütün evlerin çatısı akıyor, kapıları ve pencereleri kırık, duvarları yıkılmak üzere.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında çok önemli rolü olan Çanakkale Savaşları’nın yaşandığı bu toprakların bakımsız, sahipsiz olması bir yana, gelen ziyaretçileri yeme-içme, tuvalet ihtiyaçları için bile saatlerce sıra beklediği virane köyler karşılıyor.

PROJELERE TALİBİZ

Yalçın
Bey, tarihe saygı hamasi nutuklar atmayı değil, aynı zamanda bugün yaşayan insanlarımıza da değer vermeyi, saygı duymayı gerektirir. Tabii ki bölgenin tarihi dokusu, şehitliklerimizin korunması konusunda hepimiz çok hassasız. Ve biz de Koruma Amaçlı İmar Planı’nın onaylanmasını bekliyoruz. Çünkü, bu plan doğrultusunda tarihi eserler ve çevresinde yapılması planlanan projelere de talibiz. Şu anda, bölge için yapmak istediklerimizin izin alabildiğimiz kadarını gerçekleştiriyoruz. En önemlisi de OPET olarak bir yatırım, gelir vb. beklentimiz yok.

Bunu yapan bir firmayı takdir edip desteklemek yerine eleştirenlerin, 33 yıldır yapılamayan koruma amaçlı imar planları ne durumda önce bunun hesabını vermeleri gerekir. 33 yıl daha mı o bölge bu haliyle kalsın?

Bölgeye bir tuvalet yapmak için iki kere değil 33 yıldır düşünüyoruz. Acaba daha kaç 33 yıl düşünmemiz gerekir diye sormak istiyorum."

Ya ’şehitlikler’ ranta dönüşürse

BU açıklamaya karşı iddianın sahibi eski koruma kurullarında görev almış olan mühendis okurumuz ise bize şunları söyledi:

"Sayın Nurten Öztürk'ün iyi niyetli girişimine karşı söylenecek bir şey olamaz... Ancak, Gelibolu Yarımadası'nda halen uygulanmakta olan bir 'Uzun Devreli Gelişme Planı' olduğu biliniyor mu? Bu, 'Barış Parkı' projesinin hemen akabinde merhum Prof. Raci Bademli tarafından uzun ve detaylı bir çalışma sonucu hazırlanmış ve yasa haline getirilmiştir. Firmalara ve sivil toplum kuruluşlarına düşen, bu planı desteklemek olmalıdır. Sorun, Sayın Öztürk'ün de işaret ettiği gibi siyasi iktidarların bunu hayata geçirmemesi ya da sadece 'cımbızla' çekilen bazı noktaları uygulamasıdır. Örneğin; orijinal şehitleri 'ihya' adı altında yarımadayı bir beton yığınına çevirme girişimi... Ancak buradaki temel tespit, bu iyi niyetli girişimlerin suiistimal edilmesi ve yarımadanın giderek 'imara' açılması yolundaki adımlara cesaret teşkil edebilmesidir. Yani sorun sadece Milli Park ilan edilip imar planı yapılmaması değildir. Bölge, rantçı çevrelerin beklediği gibi imara açılırsa bölgeyi elden kaybeder, tarihi bölgeyi 'şehir'e dönüştürürüz o zaman."

Sağlıkta ’pipetleme’

SAĞLIK Bakanlığı, bundan bir süre önce performans yasası çıkardı. Yani, doktorlara hasta başına prim verilmesi amaçlandı.

Ancak, hükümet inanılmaz bir biçimde başhekim yardımcıları kadrolarını artırdı. Çünkü 'arayarak, tarayarak' buldukları doktorlarla kadrolar o kadar şişti ki, geçenlerde gazetelerde yazıyordu, Ankara SSK'daki başhekim yardımcılarının sayısı 34'e yükselmiş. Buna devleti 'pipetlemek' denilebilir.

Sağlıkla ilgili bir milletvekili bunu, Sağlık Bakanlığı'na sorabilir mi?

Türkiye'de kaç başhekim yardımcısı vardır? Ne kadar başhekim yardımcısına ne kadar 'performans zammı' verilmektedir? İç Anadolu'daki bir kentten bunları bize anlatan doktor okurumuz, "Bu olay Unakıtan olayından daha önemlidir. Atananların çoğu pratisyen hekimlerdir. Yine çoğu 'AKP' etiketini taşımaktadırlar. Ve de en önemlisi, çalışmadan sadece imza atarak bu parayı almaktadırlar" diyor.

Peki, bu hasta bakan doktorlara karşı bir haksızlık değil midir?

Kıbrıs ’kalp hastası’ yapıyor

KKTC'de, eski Cumhurbaşkanı Denktaş by-pass oldu; eski Başbakan Derviş Eroğlu kalp ameliyatı geçirdi. Şimdiki Başbakan Fevzi Sabit Soyer'in kalbinden rahatsız olduğu biliniyor. Bir süre önce UBP kongresi öncesinde kalbi rahatsız olan Salih Miroğlu kalp krizi sonucu vefat etti. Şimdi Cumhurbaşkanı M. Ali Talat by-pass oldu. Kıbrıs sorunu, KKTC'deki politikacıları kalp hastası yapıyor. Türkiye ve KKTC'deki siyasetçilere ’aman dikkat’ diyelim.

Büyüme ve yolsuzluk

BAŞBAKAN, 'Ulusa Sesleniş' programında ekonomideki başarı ve büyümeyi anlatırken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Dr. Oktay Vural, "Başbakan ve AKP'nin yolsuzluk batağında ve mücadelede acz içinde olduğunu", TBMM'de Başbakan dahil olmak üzere 116 üye hakkında yolsuzluk dosyasının bulunduğunu, bunların 52'sinin yolsuzluk, zimmet, zimmet, irtikap ve dolandırıcılık konularını içerdiğini, iktidarında Türkiye'nin yolsuzluk sıralamasında 64'üncülükten 77. sıraya çıktığını açıklıyor.

GÜNÜN SÖZÜ

"Türkiye’de son dönemde yaşanan işsizlik, açlık, sokak gösterileri, hırsızlık, kapkaç, intihar gibi olaylar 2001 yılının Arjantin'ini anımsatıyor."

(CHP İstanbul Milletvekili Bülent Tanla)

Biliyor musunuz

AKP'nin Türkiye Bülteni, CHP'nin Halk, DSP'nin Güvercin adlı yayın organlarından sonra DYP'nin de aylık 'Doğruyol' isimli bir dergi çıkarmaya başladığını... DİGİTÜRK'ün, abonelerin gecikmeli ödemelerinde aylık %6 faiz (ceza) uyguladığını...
Yazarın Tüm Yazıları