BU sütunda yayınladığınız haksız ve ne amaçla yazıldığı belli olmayan bir eleştiri nedeniyle Ankaralı opera seyircisine haksızlık edilmiştir.
Bence bu eleştiri en basit ölçütlerden dahi yoksundur. Aslında Berrak eleştirmeni kendisiyle baş-başa bırakmak var ama, bu haksız karalamaya bir şekilde karşı çıkmazsak, millet olarak, temsil sırasında opera yerine söylenerek koşuşanları izlemeyi hak edeceğimizi düşünerek, bu satırları yazmaya kendimi zorunlu hissettim.
1- Eleştiri yazan kişi en son kendisi 4 yaşındayken İstanbul’da sahnelenen bu operada 1. perdenin sonunda ’ak sakallı dede çıkacağı’na kadar detayı nereden biliyor? Diyelim ki kitapçığı okusa burada 38. sayfada sadece bir ihtiyardan söz ediliyor. İhtiyara aksakalı kim taktı acaba? Sakın bu vatandaşımız, opera konusunda profesyonel bilgiye sahip, gizli amacı Kerem operasına ya da oyunu sahneye koyanlara ’kara çalmak’ olan sanal bir kişilik olmasın? Sadece merak ettim. Gerçek bir kişi ise nasılsa bize varlığını belli eder, öğreniriz, gerekirse af dileriz.
2- 6-7 yaşından beridir 15 yıldır opera hastası olan birisi, bu operanın o geceki temsilinin son yılların en dolu Türk opera temsillerinden biri olduğunu nasıl gözden kaçırmış. İnternetten bilet alan birisi olarak ben temsilden 2-3 gün önce, bir sırası 25 sandalyeden fazla olan tiyatroda 18-20 sıranın tamamen dolu olduğunu gözümle gördüm ki bu da en az 450-500 kişi eder, herhalde son 2-3 günde de satılan yerler olmuştur, içeri biletsiz girip boş yerlere oturan müzisyenler ve konservatuar öğrencileri de çabası, sanırım net rakamlar Ankara Opera Müdürlüğü’nden alınabilir. Yani, salonun yarısı boştu diye yazan "ya sayı saymayı bilmiyor ya da başka bir niyeti var".
3- Ben o gece salonda önden 3. sırada oturmaktaydım ve abartılarak şikayet edilen sahne oynandığı sırada sadece en ön sırada oturan 50-60 yaşlarında bir hanımın söylenerek kalkıp çıktığını ve çıkarken rahatsız ettiği çok sayıda seyircinin de ona tepki gösterdiğini, hele de bizim sırada oturan bir hanımın ’terbiyesiz kadın’ diye bu hanıma hafifçe bağırdığını bizzat duydum, yanımdaki 7-8 arkadaşım da buna şahittir. Ondan başka da bize yakın sıralardan ’koş koş koş’ sesleriyle barbar istilası gibi ’kaçışan insancıklar’ falan görmedim. Üstelik 1. perde sonrası arada, başka temsillere göre bu temsilde çok daha az ayrılan olduğunu da söyleyebilirim. Ankara son yıllarda çok göç aldı ve averaj kültürel düzey biraz geriledi. Şehrimizde belirli sayıda, opera veya canlı sahne performanslarını yazlık sinema ile karıştırıp, salonda çıtırtılı kuru yemiş tüketip temsil sırasında üzerimizden atlayıp ’def-i hacete’ çıkıp geri gelenlerin olduğunu inkar edemesek de, Ankara halkı operalardan hele de sahneyi açık saçık bulduk diye koş-koş şeklinde kitle halinde kaçışma düzeyine asla inmemiştir. Ankara bu ülkenin kültür kalesidir. Bu iftirayı 20 yıldır bu topluma insan yetiştiren biri olarak kabul etmemiz de mümkün değildir.
Velev ki, Kerem operası bence son derece başarılıdır, son yıllarda sahnelenen pek çok batı kökenli ünlü operalara göre bile halkın çok daha fazla ilgisini çekmiş ve basında da epeyce yer almıştır. Ben de 40 yıllık opera seyircisi olarak bu eseri klasik şekli yerine bu derece dikkat çekici, ilginç, çağdaş ve özgün bir anlatımla sundukları için her kimin emeği varsa onlara teşekkür ederim. Biliniz ki, bu eseri sahneye koyanlara da bu işi nasıl yapacaklarını söylemek size gazetecilik öğretmek gibi bir şey oluyor. Bu da en azından biraz yetki meselesidir. Sütunlarınızın demokratik özelliğini bildiğim için sizi o eleştiriye yer verdiğinizden dolayı yermiyorum ancak bana da yer verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Ethem GEÇİM- Ankara Üniversitesi
Öğretim Üyesi
Tanık’ın bakışına Gökçek ne der
ÇANKAYA Belediye Başkanı Bülent Tanık, AKP’nin Çankaya Belediye Başkan adayı Bülent Akarcalı’yı makamında ağırladı. Akarcalı’nın Çankaya için elbirliği yapma önerisine sıcak yaklaştıklarını ifade eden Belediye Başkanı Tanık’ın şu sözleri dikkat çekici değil mi?
"Biz kamu hizmetlerinin müteselsil sorumluluk dahilinde yürümesi gerektiğine inanıyoruz. Bizim yetki alanımızda olmasa da Büyükşehir Belediyesinin yapamadığı işlere gücümüz yettiğince el atıyor, sorunları çözmeye çalışıyoruz. Bizim yapamadığımızı onlar, onların yapamadığını biz ya da merkezi hükümet yapmalı ki, yurttaşlar kamunun hizmetinden en iyi şekilde faydalanabilsinler."
Peki, Melih Gökçek buna ne der? Yoksa, Tanık’ı da ezmek ister mi?