'Önder söyler onlar uyar'

GAZETECİ Hasan Uğurtürk 'sadakat' üzerine şunları yazıyor:

Haberin Devamı

"Lübnan’a asker gönderme tezkeresiyle ilgili oylamada, AKP’li sayın milletvekilleri, konunun hassasiyetini kavrayıp kendilerine vekâletlerini teslim eden halkın düşüncelerine uygun karar vereceklerine, ne yazık ki liderlerine 'sadakat göstermek' adına kararlarını vermişlerdir.

Sadece lidere bağlı kalınarak gösterilen sadakatin, zaman içerisinde başta kendilerini dolaylı olarak, oy vererek vekil tayin eden halkı nasıl bir sona götüreceğini Sayın Bülent Ecevit zamanında bakın nasıl açıklamış."

Ecevit, 1960'ta Ulus Gazetesi'ndeki yazısında diyor ki:

"Fanatikler biliriz. Sözde bir düşüncenin, ama gerçekte o düşünceyi temsil ettiğine inandıkları önderin ardına takılmışlardır. Önder ileri dese, hiç düşünmeden ileri; önder geri dese, hiç düşünmeden geri giderler. Gittikleri yön batağa mı, uçuruma mı gider bilmezler. Bilseler de önderleri dur demeden durmazlar.

Haberin Devamı

Böylelerinin davranışına sadakat denilebilir. Fakat neye sadakat? Başlangıçta şüphem de olsa belki bir düşünceye sadıktırlar. Ama gitgide kendi düşünme yetkilerini ve güçlerini öndere bırakmışlardır. Önder düşünür, onlar uyar. Önder söyler, onlar baş sallar. Önder yol gösterir, onlar gider. Sadece öndere sadıktırlar. Bu koyun sadakatidir. Koyunlar bir araya gelir, sürü olurlar. Bir çobanın ardından mezbahaya giderler. Kendi kendilerine hâkim olacak kadar şuurları yoktur."

 

Mevlit ve Atatürk

 

İNANIN akşam televizyonda dinlediğim mevlit programından sonra sabaha kadar hırsımdan uyuyamadım ve sabahın bu saatinde bu yazıyı yazıyorum. Yine diyeceğim, çünkü daha önce de olmuştu. TGRT'de yayınlanan mevlitten sonra edilen duada yine Atatürk ve silah arkadaşları hiç anılmadı. Bütün dünyanın kendine örnek aldığı, dünyadaki tek lider kabul ettiği Atamızı bu yobazlara öğreteceğiz.

TGRT'deki mevlidi özellikle dinledim ve dua eden kişi de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden, Yalvaç'lı Prof. Ramazan Ayvalı idi.(Sordum, Işıkçılar’danmış) Hocamız, 'Prof'luğunu Atatürk sayesinde kazandığının farkında bile değil. Bu konuyu gündeme getirin ki, toplum bunları bilsin. Sahi, Diyanet İşleri bunları hiç izlemez mi?

A.A.

 

Haberin Devamı

İşte iki farklı tavır

 

YÜREĞİ yanan bir şehit ailesinin feryadına karşılık olarak "Askerlik, herhalde yan gelip yatma yeri değildir" gibi son derece veciz (!) sözlerinden birini daha söyleyip tarihteki eşsiz yerini sağlamlaştırdı.

Bu ve benzeri düşüncelerini, sözlerini alt alta sıraladığımızda, öncelikle hakkında fıkralar ürettiğimiz Sadi Irmak, Yıldırım Akbulut gibi eski başbakanlara ne kadar haksızlık ettiğimizi düşünerek onlardan özür dilememiz gerektiğini düşünüyorum.

Diğer taraftan, yine Sayın Başbakan, şehit ailelerini kastederek "Ben şimdi oturup bunları mı dinleyeceğim?" derken, hak ettiği makama getirilmemesi için her türlü ahlaksızlığı denedikleri Sayın Genelkurmay Başkanımız konu hakkında bakınız ne diyor!

Haberin Devamı

"Evladını kaybediyor. Onların her türlü tepkisinin başımızın üstünde yeri var. Ateş düştüğü yeri yakar. Onun için, ne söylenirse söylensin, o şehit analarının ellerini, o şehit babalarının yanaklarını öperim."

İşte iki farklı tavır.

Gerçek kişilikler, güçlükler karşısında takınılan tavır, soğukkanlılık, terbiye, saygı, insan sevgisi ve mantıklı düşüncelerle su yüzüne çıktığına göre, toplumun neden güvenilirlikte TSK'yı birinci sıraya, siyasetçileri ise sona yerleştirdiğini bundan daha güzel ne anlatabilir?

Ayrıca siyaseti, imkânları ele geçirip zengin olma ve çağdışı hayallerini gerçekleştirme vasıtası olarak görüp, bu uğurda Gülbeddin Hikmetyar'ın dizinin dibinde oturmaktan, Bush'un koltuğunun altına sığınmaya kadar her yola açık olanlardan daha fazlasını beklemek "olmayacak duaya amin demek" değil de nedir?

Reşit ÇAĞIN

 

Haberin Devamı

Biliyor musunuz

 

- CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Sağlık Bakanlığı’nda kaç pratisyen hekimin başhekim veya başhekim yardımcısı olarak görev yaptığını sorarken; bu görevlere getirilenlere haksız yere 2.5-3 milyar lira ödeme yapıldığını söylediğini...

- CHP İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü'nün, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'a, "Bakanlığınızca 2003, 2004 ve 2005 yıllarında süreli olmayan yayınlar için satılan bandrol miktarı nedir?" diye sorduğunu...

 

Mesaj Panosu

 

- MALATYA, Pötürge'nin Gündeğer, Bölükkaya ve Karşıyaka köyleri için CHP Milletvekili Mevlut Aslanoğlu'nun girişimiyle yardımseverler kanalıyla yapılan mescit, cemevi, kütüphane, sağlık odası, sohbet salonu, aşevi, kurban kesim yeri ve morgdan oluşan kültürevinin açılışı yarın Bölükkaya Köyü'nde yapılacak.

Haberin Devamı

-ÂBÃœYÃœKÅžEHÄ°R, Ä°stanbul'da hayvanların kudurup ölmelerini beklemekten baÅŸka birÅŸey yapmayarak ibretlik bir durum sergiliyor. Kuduz vakasında "Ä°stanbul'da hayvanlara çip takılacağı yalanından baÅŸka bir ÅŸey söylemeyen Belediye çalışanları, tam da AKP'ye yakışır bir tutum içindeler.

Ä°lker TORTOP

 

"Enerjine sahip çık, geleceğini karartma'

 

13 ilimizde birden yaşanan elektrik kesintisiyle, enerji krizi ülkemizin gündemine oturmuş, elektriğe zam talepleri ve param parça edilmiş kamu kurumlarının kavgasıyla tartışma büyümeye devam etmektedir. Elektrik Mühendisleri Odası tarafından yıllardır bu çarpık gidişi durdurmak için gereken uyarılar yapılmış, ancak bugüne kadar uyarılarımızı dikkate alan siyasal iktidar çıkmamıştır.

Özelleştirmeye dönük uygulamaların boyalı yüzü dökülmeye başlamıştır. Kendi santrallerini çalıştırmayıp, fahiş fiyatla özel sektörden elektrik satın almak zorunda bırakılan kamunun kurumları, böl-parçala yöntemiyle işlevsizleştirilmiştir. Özelleştirmeye hazırlık amacıyla TEK önce ikiye, ardından bu da yeterli görülmeyerek 4’e bölünmüştür. Sonuçta bugünkü karmaşık yapı ortaya çıkmıştır. Geldiğimiz noktada bir kamu kuruluşu olan BOTAŞ, başka bir kamu kuruluşu olan EÜAŞ’tan borcunu tahsil edemediği için çalışanlarının maaşını ödeyememekte, bankaların kapısında dolanarak %20 faizli kredi aramaktadır.

Bölünüp, hesapları ayrıştırıldığında daha ucuz, daha kaliteli elektrik hizmetini sunacağı iddia edilen kurumlar içler acısı bir hale düşürülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine, kararlarına ipotek koyan borç sarmalı, parçalanan kamu kurumlarının halka halka büyüyen borç batağıyla derinleşmektedir. Kavga BOTAŞ ve EÜAŞ’la da sınırlı kalmamıştır. EÜAŞ TETAŞ’ı, TETAŞ TEDAŞ’ı suçlamakta, son aşamada TEDAŞ sorunu kayıp-kaçağa ve borcunu ödemeyen belediyelere bağlamaktadır. Vatandaşlardan kartlı sayaç uygulamasıyla doğalgaz bedelini peşin tahsil eden belediyelerin ise kaynak sıkıntısı içinde oldukları gerekçesiyle 'müthiş bir yöntem' keşfedilmiştir: Temel bir kamu hizmeti olan genel aydınlatma için konutlardan 2 YTL, ticarethanelerden 5 YTL sabit ücret almak...

 

SOKAK AYDINLATMA GÄ°DERÄ°NÄ°N

2 KATI PARA TOPLANACAK

 

Kayseri ve civarı hariç olmak üzere 20 dağıtım şirketinin toplam mesken abone sayısı 2005 yıl sonu itibariyle 23 milyon 85 bin 372’dir. Bu durumda, aylık 2 YTL sabit bedel üzerinden konut abonelerinden yılda 554 milyon YTL tahsil edilecektir. Aynı dönemde 3 milyon 567 bin 391 olan ticarethane abonelerinden de aylık 5 YTL sabit tutar üzerinden yıllık 214 milyon YTL toplanacaktır. Böylece toplamda 768 milyon YTL halktan sabit ücret alınacaktır. Ancak 2006 yılının ilk 3 ayındaki sokak aydınlatmasının mali tutarı 75.6 milyon YTL olduğu dikkate alındığında, yıllık sokak aydınlatması gider toplamı yalnızca 302 milyon YTL’dir. Yani genel aydınlatma adı altında halktan iki katından daha fazla para toplanmak istenmektedir.

 

ZAM DEĞİL KATKI

 

Hükümet böylece elektriğe zam yapmamış olacak, genel aydınlatma giderleri için vatandaştan katkı payı mı almış olacaktır? Zaten bu katkı payı günü birlik bir çözümdür, elektriğe zam yapılması da gündemdedir. Devletle rekabet edemediklerini söyleyerek, elektrik fiyatlarına zam yapılmasını isteyen özel sektör temsilcilerine de gün doğmuştur.

Ödediğimiz vergilerle oluşan kaynakların, kamu zararına sözleşmelerle özel şirketlere aktarılması yeterli görülmemekte, sistem bölünüp parçalandıkça yeni yeni faturalar yaratılmaktadır. Dağıtım özelleştirmelerinin gerçekleştirilmesi için de yeni tarife kalıpları oluşturulmaktadır. Nitekim son bir yönetmelik değişikliğiyle dağıtım şirketlerinin, piyasa işletim ücreti adı altında tüketicilerden ek tahsilat yapmasına olanak tanınmıştır.

Özelleştirme uygulamalarının sonucu, ne anlama geldiği dahi anlaşılamayan bir takım formül ve isimlendirmelerle daha büyük faturaların halkın sırtına yüklenmesidir.

Genel aydınlatma giderleri için sabit ücret alınması gibi uygulamalarla her geçen gün vergilerimizin meşruiyeti daha çok sorgulanır hale gelmektedir. Vergi dairelerinde yazan 'Vergi ödemek kutsal bir görevdir' sözlerinin içinin boşaltılması, insanların vergi kaçırmasına davetiye çıkarmaktan başka bir anlam ifade etmemekte, devletin devlet olma nedeni ortadan kaldırılmaktadır.

Elektrik Mühendisleri Odası olarak, enerji alanında özelleştirmelerin derhal durdurulmasını, kamulaştırma hareketinin başlatılmasını, parçalanarak işlevsiz hale getirilen kamu kurumlarının bir an evvel merkezi bir yönetimle harekete geçirilmesini talep ediyoruz.

Tüm halkımıza 'Enerjine sahip çık, geleceğini karartma' çağrısında bulunuyoruz.

Kemal ULUSALER- TBMM Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı

 

Ayder Yaylası’nda senfoni

 

RİZELİLER Kültür ve Dayanışma Derneğimizce, bugün 14.30'da milli park ve tabiat harikalarından biri olan Rize, Çamlıhemşin'in Ayder Yaylası'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı himayelerinde, Ankara Devlet Opera ve Balesi orkestrasının katılımıyla gerçekleştirilecek, klasik müzik konseri düzenlendi.

Projenin gerçekleştirilme amacı, milli park ve tabiat harikası olan Ayder Yaylası'nın uluslararası alanda tanıtımını sağlamaktır. Bu noktada ülkemizde görev yapan İtalyan ve Avusturya Büyükelçisi, Rus Konsolosu ve diğer yabancı misyon şefleri, yine ülkemizde faaliyette bulunan sivil toplum örgütleri, yabancı basın mensuplarının katılımı sağlanmıştır. Ayrıca her yıl tekrarlanacak bu konserin sonraki yıllarda, misafir yabancı konuk orkestralarca gerçekleştirilmesi sağlanacaktır. Uzun vadede ise, bölgede uluslararası klasik müzik festivali yapılması için davet ve lobi çalışmaları devam ettirilecektir.

Bu noktada özellikle yabancı doÄŸa ve spor düşkünlerinin ilgisini çekecek olduÄŸunu düşündüğümüzÂ'krater göllerinde dalış' ve 'rafting aktivitesi', 'helikopter kayağı' (heli-skiing) ile bölgenin sırtını dayadığı Kaçkarlar üzerindeki olaÄŸanüstü güzelliktekiÂ'traking' güzergahlarıyla 'ÅŸifalı kaplıcalarının' tanıtımını yapmak, projenin önemli hedeflerinden biridir..

Ayrıca Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası'nın, Aspendos ve Nemrüt konserlerinin ardından Karadeniz-Ayder’de konser vermesinin, bölge halkının sanata ve sanatçıya ilgisini de artıracağı, bölgede kurulacak Rize Ãœniversitesi'ne baÄŸlıÂ'Devlet Konservatuarı' açılması yolunda kanaat oluÅŸmasına da yardımcı olacağını düşünmekteyiz.

Yine bu konserin, bir başka hedefimiz olan Karadeniz bölgesi insanının, doğa ve insan ile uyumunu, yaşam tarzını, heyecan ve çoşkularını konu alan ve melodilerini esas tutan bir 'Karadeniz Müzikali' çalışması yapmaya sanat çevrelerini ve değerli sanatçıları teşvik etmesi en büyük temennimizdir.

Dr. Süleyman Basa-Rizeliler Derneği Başkanı, Düzenleme Komitesi Başkanı

Av. Tülay BALTA- Proje Koordinatörü

Ä°rtibat: 0532-614 05 10 (S.Basa); 0532-22152 49 (T. Balta)

 

Umudun Türküsü ile bir toplum engellisine sahip çıktı

 

2004 yılı sonbaharında Avrupa’da başlayıp 8 ay süren, Avrupa ve Türkiye’de yaklaşık 30 merkezde yürütülen çalışmalarla hem engelli sorunu için ciddi bir kamuoyu yaratıldı, hem de Tunceli’deki 2 bin ağır engellinin hizmet alabileceği Eğitim Rehabilitasyon ve Buluşma Merkezi inşa edildi. Yüz binden fazla kişinin katılımıyla sağlanan desteklerle 26 Nisan 2005’te başlayan Rehabilitasyon Merkezi'nin yapımı tamamlanarak geçen 8 Temmuz'da Bülent Arınç ve Nimet Çubukçu’nun da katıldığı bir törenle hizmete açıldı.

Tunceli Eğitim Rehabilitasyon ve Buluşma Merkezi’ni hayata geçiren ekip şimdi de 'Yaşam ve Sağlık Evleri' projesinin çalışmalarına başladı. Tunceli merkez ile 7 ilçesinde birer adet olmak üzere toplam 8 Yaşam ve Sağlık Evi şeklinde planlanan projenin ilk temelleri 9 Temmuz'da Mazgirt, Nazimiye ve Pertek'te atıldı. Bu evlerin her biri 30 kişiye hizmet verecek.

 

HERKES ‘KENDİ EVİ’NDE OLACAK

 

Munzur’un Türküsü ile hayat bulan Yaşam ve Sağlık Evleri projesinin konsepti; kimsesiz ve yardıma ihtiyacı olan yaşlılarımız başta olmak üzere yardıma ihtiyaç duyan diğer insanlarımızı toprağından, kültüründen ve diğer günlük yaşam biçiminden koparmadan; kendi köylerindeki ve evlerindeki yaşamlarını sürdürmelerine olanak sağlama anlayışı üzerine kurulmuştur. Zira, Yaşam ve Sağlık Evleri’nde barınacak olan insanlarımız; toprakla uğraşabilecek, bostan ekebilecek, kümes hayvanları besleyebilecek ve daha bir çok günlük yaşam ayrıntısını yapabilecek, yaşayabilecek.

Tuncelililer başta olmak üzere halkın desteğiyle hayata geçirilmekte olan Munzur’un Türküsü, Avrupa’da 8 kentte yapılan etkinliklerden sonra 9’uncu etkinliğini 9 Eylül 2006 Cumartesi günü Saat 18.30’da Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleştiriyor. TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın desteğiyle gerçekleşecek olan Munzur’un Türküsü Dolmabahçe Etkinliği’nde sanatçılar Arif Sağ, Leman Sam, Metin Kahraman ve Yeninur Ada yer alıyor.

Yazarın Tüm Yazıları