Paylaş
“Uzunca bir ayrılıktan sonra 6.4.2011’de Ankara’daki evimize döndüğümüzde posta kutumuzda Çankaya Nüfus Müdürlüğü’nden yollanmış bir kahverengi zarfla karşılaştık. Zarfın içindeki yazıda ‘1944 doğumlu kardeşiniz Kenan Yumurtacı nüfus kayıtlarında sağ gözükmekle birlikte ölü olup olmadığı konusunda tereddüde düşülmüştür. Sağ ise en yakın nüfus müdürlüğüne müracaat etmesi gerekmektedir’ diye yazıyordu.
Yazıda bu (olmayan) kardeşimin Çankaya Nüfus Müdürlüğü’ne müracaat etmesi yazıyordu. Ancak ben gidip durumu aydınlatmak istedim. Kendilerine böyle bir kardeşimin olmadığını söyledim. Kayıtlara baktılar ve bana ‘Olmasa burada böyle bir kayıt olmazdı’ yanıtını verdiler. Ben de olmadığını ve gerekenin yapılmasını isteyen bir dilekçe vererek müdürlükten ayrıldım. Dilekçeme önce telefonla daha sonra yazılı olarak 21.4.2011’de cevap geldi. Ben de durumu İstanbul’da yaşayan ağabeyim ve ablam ile görüştüm. Onlar da böyle bir kardeş hatırlamıyorlardı.
BAŞ AĞRITIYOR
Aldığım yanıtta benim böyle bir kardeşimin varlığı (‘Tekirdağ’ Muratlı Nüfus Müdürlüğü’ndeki kaydın Çorlu Nüfus Müdürlüğü’nden teyit edildiği) yer alıyor, ve durum bilgime sunuluyordu. Yani o orada ‘sen ne yaparsan yap’ deniyordu. Bu arada danıştığım avukatım bu durumun ileride benim ya da ailemin başını ağrıtabileceğini söyleyerek kayıtları düzeltmek için dava açmamı öneriyordu. Nüfus Müdürlükleri’nin böyle durumlarda düzeltme yetkileri yokmuş.
Okurunuz Başak Kara’nın başına Üsküdar Nüfus Müdürlüğü’nden kaynaklanıp gelen olay benim başıma Çankaya Nüfus Müdürlüğü’nden geldi. Biz seçmen kartlarımızı aldık ve oyumuzu kullanacağız. Ancak ileride bu yanlışlığın bizim başımıza neler açacağı hiç belli olmaz. Düzeltilmesi ise bize avukat masrafları, KDV ve mahkeme masrafları ile birlikte pahalıya patlayacaktır.”
Bu konudaki yakınmalar seçim öncesinde giderek arttığına göre İçişleri Bakanlığı, Nüfus Müdürlükleri ve YSK’nın aydınlatıcı bir açıklama yapması gerekmiyor mu?
Güneş mi, Kocaman mı
ALMANYA Münih’ten ‘John Tempelstein’ rumuzuyla ‘gizli ilimlerle’ (Kabala) uğraştığını söyleyen bir astrolog, e-mail’den bir not gönderdi. Azeri asıllı, Çankaya nüfusuna kayıtlı bir Türk’müş...
Dikkatimizi çekince verdiği telefonundan kendisiyle görüştük. Ayrıntıya girmeden, “Avrupa’da bütün liglerde şampiyonların belli olduğunu ancak Türkiye’de son iki haftaya girilirken Türkiye’de şampiyonunun belli olmadığını” ve bir tahminde bulunmak istediğini söyledi:
Fenerbahçe mi, Trabzonspor mu şampiyon olacak?
Biz bu konularla ilgilenmeyiz; ama “Ben köşenizden kayıt düşmek istiyorum” diye ısrar etti. Trabzon ve Fener’in antrenörlerinin ‘şans’larına bakmış. Söylediklerini ‘spor keyfi’ olsun diye aktarıyoruz:
“Siz kimsiniz” dedik; “John Tempelstein” dedi Türkçe olarak...
Ve anlatmaya başladı:
“FB antrenörü Aykut Kocaman, 1965 koç burcundan.
Trabzon antrenörü Şenol Güneş 1952 ikizler burcundan.
Yorumlamak gerekirse (Ailelerinin vermiş olduğu doğum tarihlerinin doğruluğuna inanarak), Şenol Güneş 2011 yazında ‘hayatının en mutlu günlerini yaşayacak!’ Doğum yılı ve burcu itibariyle bakarsak Aykut Kocaman’ın her ne kadar koç burcu 2011’de ‘şanslı’ olsa da 1965 doğumlu olması şansını bozuyor. 1963 veya 1966 doğumlu olsaydı, bunları iddia etmezdim. Çünkü 1965 yılının elementi ‘tahta’ ve 2011 yılının elementi ise ‘metal’. (Çin burcuna göre metal, tahtayı kırar). Ve 1952’nin (Şenol Güneş) elementi ‘su’dur. Ve ‘su’ ile ‘metal’ın birleşimi, her iki tarafa da çok uğur getiren bir kombinasyondur. Yani, Şenol Güneş, mutluluğa daha yakındır.”
“Açıkçası hangi takım şampiyon olacak?” diye sorduk; “Benden bu kadar, sizin düşündüğünüz gibi her iki takımın düşmanı olmak istemiyorum” yanıtını verdi.
Ama sonunda duyguları tahminimize göre, Trabzonspor için atıyordu.
‘John Tempelstein’, anlattıklarını 1991’den beri yaptığı gözlemlerine dayandırdığını iddia ediyor.
Bize tepki gösteren olursa ‘tempelstein@hotmail.de’ ile yazışabilir.
AÇIKLAMA- BAŞBAKAN’ın Çorlu’ya geldiği gün AKP’ye geçen ANAP’lı Belediye Başkanı Hüseyin Uzanlar, Tekirdağ’ın Kumbağ Beldesi’nin Belediye Başkanı’dır.
Adımızı yazarsanız hemen sürgün yeriz
“KAYSERİ’de çalışan Aile Hekimliği mağduru bir grup sağlık çalışanıyız. İlimizde aile hekimliği başlayalı 2,5 yıl oldu. Sağlık Bakanlığı’nın PDC fazlası personeli 2. basamak sağlık kurumlarına dağıtımının ivedilikle yapılması... 28.02.2011 tarih/42354 sayılı genelgenin yayımlanmasına rağmen, uygulamayı İl Sağlık Müdürü Kadir Çetinkara ve Ahmet Öksüzkaya’nın seçimlerden sonraya bırakması, tarafsız olması gereken bir kurumun milletvekili seçimlerine hazırlanıyormuşçasına biz sağlık çalışanlarına keyfiyetlerini dayatmaları, sendika ayrımcılığı yapmaları, SES ve KAMUSEN üyelerini dışarda tutup MEMUR-SEN üyelerini istedikleri kurumlara yerleştirmeleri hatta idareci olmaları... Adam kayırmacılığının diz boyu olduğu sözde İSO 9000 kalite belgeli müdürlükte insanlara acaba İl Sağlık Müdürlüğü seçimlere mi hazırlanıyor dedirtmektedir.
(İsmimizi lütfen yazmayın, yoksa sürgün yeriz.)
Ben de bir ‘çılgın proje’ açıklıyorum
BAŞBAKAN Erdoğan’ın Karadeniz’den Marmara denizine ‘Kanal İstanbul” projesine karşı ben de, Levent’teki işyerime giderken trafikte geçirdiğim saatler için bir proje açıklıyorum:
Ben de Başbakan gibi kanal yapmayı düşünüyorum ama bu kanalı kuzeyden güneye değil de batıdan-doğuya yapmayı ve böylece Mahmutbey (TEM) gişelerinden Sarıyer’e deniz yoluyla gitmeyi planlıyorum. Mahmutbey-Sarıyer İDO seferleri koymayı düşünüyorum. Projenin adı da ‘Kanal İstanbul’ olacak.
Projemi saçma mı buldunuz? İsterseniz halk oylaması yapalım. Halk hangisini seçecek. Büyük Düşün Türkiye. Hedef 2023...
Ersoy ÖNGÜN
Paylaş