Olmadı, olmaz, olmayacak...

Bir değil, tam 9 seçim kaybedildi. Bırakın seçim kazanmayı, oyları arttırmayı, oyları düşürdünüz ama biz kaybetmedik, AKP kaybetti dediniz. Bu sizin dışınızda, pek anlaşılmadı! AKP kaybetti ise ülkeyi AKP niye yönetiyor...

Yakında yerel seçimler var. Ne yapılacak, nasıl bir güven tesis edilecek de 9 seçimde güven duymayan seçmen, 10’ncu seçimde güven duyacak. Başta Ankara, İstanbul, Balıkesir gibi büyükşehir belediyeleri nasıl kazanılacak?

Kurultay toplanmasına karşısınız. Seçim sonuçlarını örgütlerle değerlendirmek yerine kendi arkadaşlarınıza soracaksınız. Bugüne kadar yaptığınız sayısız kadro yenilemesini bir kez daha yapacak, yeni isimlerle yola devam edeceksiniz.

Muhtemelen yine hedef kitleniz karşı mahalle olacak. Kendi mahallenizin ‘tıpış tıpış’ oy vereceğinden şüpheniz olmadığı için ‘karşı mahalleye’ beğendirme çabaları bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek.

Olur mu? Şimdiye kadar olmadı, bundan sonra olmaz! Her zaman ‘Taklit aslını yaşatır’ kuralını unutmamak gerekir.

Peki partinin yöneticileri ne yapılırsa yapılsın alınabilecek maksimum oy oranı yüzde 30 derse, koyduğu hedefin üzerine nasıl çıkacak? Yüzde 70 seçmen, bunların hedefi zaten belli, yüzde 30’un üzerine çıkacaklarına kendileri bile inanmıyor, iktidar olmayacak yapının içinde benim ne işim var demez mi?

Şimdiye kadar olmadı. Bundan sonra 10’ncu seçimde ne yapılacak, ne söylenecek de seçmenin güveni kazanılacak? CHP iç sorunlarla kavga ederken, Türkiye kavgasını göz ardı ediyor.

Ergün AYDOĞAN 23. Dönem Balıkesir Milletvekili

SARILAR KAZASINI UNUTTURMAYACAĞIZ

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, asıl istismarı AKP’nin yaptığını öne sürerek, amacın tren kazasındaki ihmallerin üzerinin örtülmesi olduğunu belirterek şöyle diyor: “Çorlu Sarılar köyünde gerçekleşen kaza ‘aşırı yağıştan’, ‘fıtrattan’ dolayı değil, ihmaller, denetimsizlik ve sorumsuzluktan dolayı gerçekleşti; iktidara göre bunun nedeni aşırı yağış da olabilir. Böyle olsa bile bunun araştırılması, kazanın gerçek nedenlerinin açığa çıkarılması, en azından kazanın ve bu acıların bir kez daha yaşanmaması için büyük önem arz etmekteydi. Ancak her zaman yaptıkları gibi, yine önce faciayı kadere bağlayıp ardından muhalefeti suçlayarak sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorlar.”

Bu arada Tekirdağ Demokrasi Platformu’ndan yapılan duyuru da şöyle: “Kaza değil cinayet... Yapacağımız basın açıklamasına halkımızın destek ve katılımını bekliyoruz. Çorlu Sarılar Köyü; 5 Ağustos Pazar günü, 17.15.”

GÜMBÜR GÜMBÜR GELENLER PALDIR KÜLDÜR GİDERLER

CHP eski milletvekili Metin Tüzün bir hafta önce vefat etti ve Bostancı Kuloğlu Camisi’nde kılınan öğle namazından sonra Burgazada’da toprağa verildi. Aslında Tüzün’ün kaybı yeteri kadar konuşulmadı ve onu tanıtan yazı yazılmadı. Aslında CHP’ye damgasını vuran bir isimdi, esprili hitabetiyle en güçlü hatiplerden biriydi. 1936’da Erzincan’da doğmuş, İstanbul İTİA’yı bitirmiş, mali müşavirlik yapmış, TBMM’nin 14 ve 15’inci dönem milletvekilliği yapmış, CHP Grup Başkanvekilliği’nde bulunmuştu.

Metin Tüzün, 12 Eylül döneminde (1983) AP’den S. Demirel, A.N.E Erdem, E. Ceyhun, S. Bilgiç, N. Menteşe, Y. Köker, İ.S. Çağlayangil, CHP’den S. Atalay, C. Doğan, D. Baykal, F. Aslantaş, S. Genç, Y. Çakmur, BTP’den H. Cindoruk ve M. Gölhan ile birlikte (16 siyasetçi) 121 gün süreyle Lapseki Zincirbozan’da zorunlu ikamete tabi tutulmuştu. Kapatılan CHP’in yeniden açılması kararının altında imzası olan parti yöneticileri arasında Metin Tüzün de vardı.

CHP’nin açılması nedeniyle Babaeski’de yapılan bölge toplantısında Baykal’ın sözcüsü salonu iyice coşturmuştu. (Biz de oradaydık.)

- Gümbür gümbür geliyoruz arkadaşlar, gümbür gümbür geliyoruz...

Tüzün, esprisini şöyle patlattı:

- Sakin olun arkadaşlar... Siyaset yapıyoruz. Siyasetin kuralıdır, gümbür gümbür gelenler paldır küldür giderler.

Ufuk Uras, Twitter’dan gönderdiği başsağlığı mesajında Metin Tüzün’ü “Dev-Genç tüzüğünün İçişleri Bakanlığı’ndan geçmesini sağlayan kişi” diye hatırlatıyor.

FINDIKÇININ GÖZÜ TMO’DA

KARADENİZLİ üreticinin kanayan yarası fındık bu yıl da yüz güldürmeyecek gibi. Hasadına başlanan ürün kıyı kesiminde yok denecek kadar az. 400 bin üretici hiçbir zaman umduğunu bulamıyor. Devletin piyasadan elini ayağını çekmesinden ötürü tekel firmalar fiyatta hep belirleyici oluyor. Dünyada fındığın % 70’ini üreten Türkiye, uluslararası alanda fiyat belirlemede etkin değil.

Meydanı boş bulan tekel firmalar ile bazı tüccarlar peşin borç ile hasat sonu ürünü ucuz fiyattan kapatıyor. Üretici, aynı senaryonun yinelenmemesi için devletin bu yıl taban fiyatı erken açıklayarak TMO aracılığı ile alımlara başlamasını bekliyor.

Geçen sezon TMO alıma başlayana kadar ‘Atı alan Üsküdar’ı geçmiş’; tekel firmalar ve alivreciler piyasayı çoktan kapatmış, üreticinin elindeki fındığın neredeyse tamamını almıştı. Bu yıl bu mağduriyet olmamalı.

Şükrü KARAMAN