’Oflu Süleyman’ vitese taktı

DÜNKÜ Büyük Kongre, DP’nin ayağa kalkmasına yol açar mı?

Bunun işaretleri dün başlayan Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda bir ölçüde alındı ve Süleyman Soylu, 993 oyun 922’sini alarak ’kırat’ın böğrüne mührü vurdu.

11 ay önce göreve gelen DP Genel Başkanı Soylu, önceden "Muhteşem bir kongre olacak" demişti. Kendisi açısından oldu; ama önünde zorlu bir süreç var; ’seçim’ ve ’liderlik’ sınavı bu.

Sabahtan gelen 1200 delegenin dışındakiler salona sığmadı. Soylu çocuklar gibi sevinçliydi. Kürsüye 20 dakikada ulaşırken delegelerle kucaklaştı; tabii o sıkışıklık arasında yoruldu. Nitekim konuşması sırasında bir ara yüzü ’bembeyaz’ oldu ve bir süre donakaldı. Tansiyonu düşmüştü Soylu’nun... Bir süre sandalyede oturtuldu. Esasında yanlış yapıldı; yatarak dinlenmesi gerekirdi. Kimse de bunu düşünmedi. Yeniden konuşmasına başlarken espriyle "Ben bu heyecana dayanamıyorum. AKP nasıl dayanacak merak ediyorum" dedi, sonra da ekledi: "Biz kimseyi sevindirmeyeceğiz!"

Kürsünün karşı duvarında büyük boy Süleyman Soylu’nun fotoğrafının çevresinde daha küçük boyda Bayar, Menderes, Gümüşpala, Demirel, A.N.Tuna, Y.Avcı, Cindoruk, M.Gölhan, Çiller ve Ağar’ın fotoğrafları ile DP’nin 62 yıllık ’demokrasi tarihi’ anlatılmak isteniyordu. Divan Başkanlığı’nı eski Antalya Belediye Başkanı Hasan Subaşı’nın yaptığı kongrede geçmişin ağır topları ağırlıktaydı: Esat Kıratlıoğlu, Ömer Barutçu, Eyüp Aşık, Ali Şevki Erek, Cemal Külahlı, Necmi Hoşver, Halit Dağlı, Nevzat Ercan, Vefa Tanır, Ali Naili Erdem, Mehmet Gölhan, Yıldırım Avcı, Rıza Akçalı, Nahit Menteşe, Kazım Dinç, Baki Tuğ, Şamil Ayrım, İsmet Sezgin ve AKP’den geçen dönem milletvekilli olan ve yuvaya tekrar dönen Mehmet Dülger görebildiklerimizden bazıları idi. Başkonuklar DP’nin ’asli unsurları’ Menderes’in oğlu Aydın Menderes ile Bayar’ın torunu Prof. Emine Gürsoy Naskali idi. İsimleri anons edildiğinde Demirel ve Çiller kadar alkış aldılar. Mehmet Ağar’da ise suskun kalınması, siyasetin ne kadar acımasız olduğunu gösterdi. Hüsamettin Cindoruk da davet edilmesine karşın yoktu. Öteki konuklar; AKP’li Recep Akdağ, Güldal Akşit ve ’Turkuaz’ hareketinin lideri eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna idi. Gürtuna, DYP’den aday olur mu sorusunu akla getirdi. Agah Oktay Güner, Mustafa Başoğlu da anons edildi. YP Genel Başkan Sadettin Tantan da çiçek göndermişti.

İcazetçi mi emanetçi mi

Süleyman Soylu, 11 ayda 111 bin kilometre gezmiş; örgüte yeni ’tohum’ atmış. Bu kadar sürede Türkiye’yi dolaşan başka bir lider var mıdır diye düşünmek lazım. Tanımadığı il, ilçe başkanı ve delege yok gibi... Bu süreçte ilk önce kendisini tanıtarak, yeni ’liberal-demokrat’ siyasi çizgi üzerinde bir yapılandırmayı amaçlıyor inatla... Bundan sonra statükonun eskisi gibi DP’yi ’terbiye’ edemeyeceğini söylüyor. Esas sorun eski kadrolarla yenisinden bir sentez ortaya çıkartmak; ama o da o kadar kolay değil. Bir bakımdan Soylu’nun işi zor; icazetçi ve emanetçi yaklaşımına dönük yorumların, 2009 Mart seçimlerinden sonra biçimlenebileceği anlaşılıyor. Ama o sloganında belirttiği gibi ’Tam zamanı’ diyor. Bugünkü GİK listesinde bu anlaşılacak.

Soylu, DP’nin bu ülkeye ihtiyacı olduğu söylüyor. 40 yaşında bu kadar işi kotarmak, DP’ye vites taktırmak kolay olmasa gerek.

Esas hedefinin CHP ve MHP’den öte AKP olduğunu belirtirken, "Alternatif biziz. Zaten ben sizin çocuğunuzum" diyor. Belki de onun için "AKP, Anayasa Mahkemesi’nin elinden kurtuldu ama Süleyman Soylu’nun elinden kurtulamayacak, göreceksiniz. Yerel seçim, zulüm iktidarına tokat atılacağı seçim olacaktır" diyor. Taban partisi olacaklarını özellikle vurguluyor. Önseçim vaat ediyor.

Ağır eleştiriler

Genel başkan adaylarından Nevval Sevindi ile Refaiddin Şahin, Soylu’ya ağır eleştirilerde bulundular. Kimseden korkmadığını ve koltuk sevdalısı olmadığını belirten Sevindi, "Eğer bu partinin ruhunu satıyorlarsa yüzleşmek zorundayız" dedi. Sevindi, Soylu’nun eleştirilere duyarsız kaldığını anlatarak, "GİK’te bize niye baskı uyguladın" diye sordu; örgütün büyüklerinin ’kızlarına sahip çıkmasını’ istedi. Şahin de, Soylu’ya eleştirilerinin bir yerinde şöyle dedi:

"Genel Başkan’a sordum ’Süleyman Demirel’in bilgisinden faydalanmak için kaç defa görüştün’ diye... Genel Başkan, ’Haftada iki defa’ dedi. Demirel’e sordum ’10 ayda üç defa’ dedi. Yalancı genel başkan, yalancı!"

Sevindi’ye 32, Refaiddin Şahin’e 26 oy çıktı.

Türkiye’yi arkadan vurdular

BU köşeyi izleyenler anımsayacaklar; ’AB’den de çuval geliyor’ (11.11.2008) başlıklı yazıda, Avrupa Parlamentosu’nda Kürt ve Ermeni grupların, Türkiye’ye karşı hücuma geçecekleri anlatılıyordu. Bunu bir eski parlamenter yazmıştı; bugün son gelişmelerle onun anlattıklarını dinliyoruz: "Ermeni destekli, Tunceli 1938 isyanını bahane ederek soykırım iddiasını ortaya koyan toplantı, tahmin edilenin üzerinde iftiralarla adeta bir ’isyan manifestosu’ haline geldi.

Toplantıya katılan bir Alman Hukuk Profesörü Ronald Mönch (kendisinin PKK ve Öcalan’a hukuki yardım ve maddi destek faaliyetlerinde bulunduğu biliniyor), Atatürk’ün, yaşasaydı eğer soykırım nedeniyle savaş suçlusu olarak yargılanacağı iddiasında bulunmuş. TBMM’de temsil edilen bir partinin vekilleri ve Tunceli Belediye Başkanı; Ermeni diasporası ve PKK yandaşı Avrupalılar ile birlikte hareket ederek, Avrupa Parlamentosu’nu kullanarak Türkiye’ye saldırdılar.

DTP’li vekiller ve Tunceli Belediye Başkanı, bu toplantıdan sonra TCK’nın 305. maddesinde düzenlenen ’Temel milli yararlara aykırı hareket’ eylemlerinde bulundukları için ihanet içindedirler. Alman Prof. Mönch, yabancı bir ülkenin vatandaşı olarak, yurtdışında DTP’li vekiller ve Tunceli Belediye Başkanı da, TC vatandaşı olarak yurtdışında Türkiye’nin zararına suç işlemişlerdir.

TBMM Başkanlığı, suç işleyen, devletin temel yararlarına karşı komplo kuranlarla işbirliği yapan bu iki milletvekili hakkında savcılığa resen başvurarak işlem başlatmalıdır.

İçişleri Bakanlığı da, Tunceli Belediye Başkanı hakkında takibata geçmelidir.

Anayasa’nın ’Üçüncü Kısım’ ’Cumhuriyetin Temel Organları’ başlıklı Birinci Bölümü’nde yasama faaliyeti düzenlenmiştir. Bu bölümün milleti temsille ilgili 80. maddesi, milletvekillerinin, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil bütün milleti temsil ettikleri hükmünü düzenlemiştir. Bu milletvekilleri temel milli yararlara aykırı hareket ederek, milletin bütününü temsil etme hakkını kaybetmişlerdir. Suç işleyenlere, suçlu gibi davranıp kendi hukukunu uygulayamayan devlet otoritesi, gün gelir, suçluların hukukuna boyun eğmek zorunda kalır."

Günün pankartı

RİZE örgütü, "Elinde Kuran, göğsünde iman, hemşerimiz muhteşem Oflu Süleyman" yazılı bir pankartı, en görülen yere asmıştı. Soylu eşini sahneye de çıkarttı. Bafralı olan annesi de, babasıyla salondaydı.
Yazarın Tüm Yazıları