MEHMET Kutman’a İstanbul’da Park Otel için Büyükşehir Başkanvekili İdris Güllüce ile altı saatlik bir görüşme yapıp yapmadığını ve bu durumda yeni bir imar durumunun söz konusu olup olmadığını sormuştuk.
Ankara’dan Global Menkul Değerler Yönetim Kurulu Başkanı ve Ofer’lerin ortağı-temsilcisi Mehmet Kutman aradı, dedi ki:
‘Yalçın Bey, imar konusunda değişecek bir şey yok. Park Otel’in katı aynen kalacak, o bina çok güzelleşecek. Evet o görüşme kışın oldu, Belediye’de... İdris Güllüce ile mi oldu, notlarıma bakmam lazım... Park Otel’i de temmuzda falan aldı Oferler... Yatırım için Belediye ile herkes konuşuyor; Koç da, Sabancı da, Doğuş da... Biz de konuştuk.
TEMPO Dergisi’nde yer alan ‘Maliye Bakanı ile Ofer’in gizli yazışmaları-Unakıtan yakalandı’ haberine bakarsak, burada, Kuşadası limanı ihalesi ile ilgili olarak Maliye Bakanı’na gönderilen içli-dışlı mektupta Ofer’lerin, hem Kuşadası, hem de Galataport ihalelerini baştan bağladıkları izlenimi ortaya çıkmıyor mu?
ERHAN GÖKSEL ETİK DAVRANMADI
Bir kere o mektubun bazı bölümleri tipekslenmiş, silinmiş... Bana göre Sayın Unakıtan, Meclis’te doğruları söyledi. Kuşadası, geçen hükümet döneminde ihaleye çıkıldı. Teklifler, 3 Kasım seçimlerinden sonra 11 Kasım’da verildi. 21 Şubat’ta da açık artırma oldu. Bu sırada Unakıtan henüz Özelleştirme’den sorumlu değil. O zaman Erhan Göksel diye bir bey vardı. Lobici şirketi diyelim... Biz yabancı ortaklarımıza o ismi veriyorduk. TEMPO’da sözü edilen mektup aynı zamanda Erhan Göksel’e de gitmiş... Ama üzerinde Maliye Bakanı, altında da Erhan Göksel’in adı var. Bu beyefendi, Ofer’in Royal Caribbean adlı şirketin yöneticilerini arıyor, onları Ankara’ya davet ediyor. Onlar da bir mektup yazıyorlar. Bu mektup bana da geldi, ancak böyle bir mektuba gerek olmadığını düşündüm ve Bakan’a da vermedim.
Bakan’a yazılan resmi bir mektuptan, danışmanlık (E.Göksel) şirketinin haberi olması gerekir mi?
Evet çok önemli bir olay var. Orada hata yapmışlar. Onun için bakana göndermeyin dedim. (Bu kez ‘vermedim’ yerine ‘göndermeyin’ dedim diyor. Y.B.)Erhan Bey, kendi kendine bir şeyler beceriyor. Etik kurallara bağlı kalmamış. Danışmanlık ilişkimiz vardı, kendisiyle 7 ay önce sona erdirdik, bir daha böyle şeyler olmasın diye.
Bakan’a yazılan mektupta içli dışlı ifadeler var.
Size Türkçe tercümesinden okuyayım; ‘Nazik davetiniz için çok teşekkür ederim, maalesef programımın doluluğu itibarıyla gelemiyorum, ama önümüzdeki aylarda memnuniyetle görüşmek isterim’ diyorlar. Dikkatinizi çekerim bu sırada Maliye Bakanı ile Ofer’in şirketi Caribbean’ın yöneticileriyle tanışmıyorlar. Önemli bir nokta.
Yani hiç tanışma yok mu?
Hiçbir şekilde yok... Sonra Kuşadası gibi 20-25 milyon dolarlık bir yatırım konuları, 10 milyar dolarlık Amerikan şirketinin yönetim kuruluna girmez. Ofer Ailesi’nin haberi bile olmamıştır. Türk şirketlerinde bile bu böyledir.
Siz ne zamandan beri tanıyorsunuz Oferler’i..
Bahsedilen mektup tarihinde ben de tanımıyordum. Erhan Bey tanıyordu.
‘ZAVALLI BAŞBAKAN’
TEMPO’da, Kuşadası ihalesinden sonra Ankara’da ‘Kalbur Restoran’a diğer teklif sahipleri Akfen’in sahibi Hamdi Akın ve Limaş Girişim Grubu’nun temsilcisi ve Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan’la pazarlık ettiğiniz yazıyor.
En güzel kısmına geliyorum. O bahsedilen yemek 21 Şubat’ta oluyor; yani ihale bitmiş... Aynı gün ben Ankara’da yokum, bu bir... İkincisi, ihaleye tüm katılanlar, Amerikalılar, Hamdi Akın ve Fuat Akdoğan, şans eseri lokantada aynı yere gidiyorlar. Ben hayatımda o restorana gitmedim.
Bizim bildiğimiz TÜPRAŞ hisselerinin yüzde 14.76’sının satış gününde gece yarısından sonra Maliye Bakanı’nın makamında bir görüşme oluyor. Ertuğrul Özkök’ün yazısında yer alan, Ofer Ailesi’nin büyük oğlu Eyal Ofer’le gazetecilerin görüşmesinde sorulan bir soru var. Ankara’daki gece yarısı buluşması nedir?
Anlatayım... O tarihte Ofer Ailesi hiçbir şekilde Türkiye’de değildi. Bu pasaportundan da bulunabilir. Beni seven Allah var, ben de Türkiye’de değilim o zaman... Ofer’le ilk toplantı Erdoğan’la oldu. Hatta Davos’ta iki defa. Başbakan ve bakanlar, MGK’den çıktılar; zavallı adamcağız (Erdoğan) gece yarısı Davos’a geldi; 25-30 işadamıyla görüştü 04.00’lere kadar... O yorgunlukta ben olsam gider yatardım. Gece yarısı görüşmesiyle onu kastediyorlar. Yoksa Ankara’da gece yarısı yapılan bir toplantı asla yok.
Baykal’a anlatacağım
MEHMET Kutman’ın yanıtladığı diğer sorular şöyle:
Oferler...
Haksız yere suçlandılar. Aslında Oferler her zaman Türkiye’yi, bizim yapamayacağımız kadar müdafaa ediyorlar. Adamı haksız yere suçluyorlar. Medyadan uzak duran bir ailedirler, 40 yıldır böyle, Allah’a şükür ikna edebildim de konuşmaya karar verdiler. Ve gerçekler tek tek ortaya çıkmaya başladı.
Maliye Bakanı...
Yalan söylemiyor, her zaman doğru söylüyor.
Mehmet Kutman...
Ben bir işadamıyım. Nazarbayev’den, İngiltere Başbakanı’na kadar davetler alıyorum, son olarak Ukrayna’dan davet aldım, yatırımlar için. Bu çok normal. Her şey şeffaf olmalı, ben de öyleyim.
Baykal...
Sayın Baykal’ın, TEMPO’yu göstererek Meclis’te yaptığı konuşmayı dinlemedim. Ama kendisini arayacağım. Halk nezdinde kredibilite kaybına uğruyor, gerçekler ortaya çıkınca.
Ata’nın anısı kötüye kullanıldı
ANKARA’dan Nurettin Kaptan, Genelkurmay Askeri Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuyor:
‘Genelkurmay brövesinden ‘Atatürk’ silüetinin çıkarılması 5816 sayılı yasaya göre, Ata’nın anısına hakaret ve görevi kötüye kullanmaktır.
Atatürk Türkiye Cumhuriyeti; Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’tür.
Bu tavırla, kamu yararı, güvenliği yara almıştır.
AB’nin istediği yerine getirilmektedir. Soruşturma ve yargılama izni alınarak inceleme başlatılmasını, soruşturma açılmasını diliyorum. Umarım dokunulmazlık zırhına ne Genelkurmay Başkanı ne de Kuvvet Komutanları sığınırlar. Üzülerek iletirim.’