"O yıllar ’ne ezen, ne ezilen; insanca, hakça bir düzen’ mücadelesinin sürdürüldüğü yıllardı. Artık düzeni değiştirme kararı alınmıştı. Demokrasi ve özgürlük kavgası yayılmıştı, tüm sokağa...
Bunun bir bedeli olacaktı elbet... Oldu da... Çünkü suç, düzeni değiştirmeye kalkışmaktı.O bedelin en ağır ödendiği yerlerden biriydi; Mamak Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi... O günlerin bu kavgayı veren ve ’en hızlı koşan’ çocuklar için zorunlu bir misafirhaneydi Ulucanlar...Kimileri için bedel düşlerinin bir süre ertelenmesi oldu, kimileri bu bedeli Ulucanlar’ın avlusunda canlarıyla ödedi.
1920’li yıllara askeri depo olarak inşa edilip, 1925 .7. 2006’ya kadar cezaevi olarak kullanılan ’Ulucanlar’ın çocukları bugün büyüdüler.
Şimdi belki de hayatlarının en önemli dönemeçlerinden biri olan 2006 Temmuzunda kapatılan cezaevinin geleceği için bir proje yarışması düzenlediler. Bu kapsamda TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile Ankara Barosu’nun 1.2.2007 tarihinde ’Kent Düşleri’ adı altında başlattığı ulusal fikir yarışmalarının ilkinin konusu ’Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi’nin değerlendirilmesi..."
Bu konuya öncülük eden komite böyle diyor.
SONUÇLAR 28 NİSANDA
Yarışmanın birincisi 28 Nisan tarihinde Ankara DTCF Farabi Salonu’nda yapılacak değerlendirme konferansında seçilecek. 6 Mayıs tarihinde (Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildiği gün) Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sergi ve ödül töreni yapılacak.
Yarışmaya katılan ve jüri tarafından seçilen 24 projenin sunuşunun gerçekleşeceği değerlendirme konferansına; Adalet Bakanı, Büyükşehir Beledieye Başkanı, Altındağ Belediye Başkanı’nın yanı sıra gazeteciler ve kentliler de katılacak.
İŞMERKEZİ DEĞİL KÜLTÜR MERKEZİ
Açıklamada, "Cezaevinin geniş arazisine kimliksiz bir alışveriş merkezi veya bir otel yapmak düşünceleri de vardı. Ancak Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi’nin yapıları ve alanı için TBMM Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na yapılan tescil başvurusuna olumlu yanıt geldi. 20 Nisan 2007 tarihinde Koruma Kurulu’nun aldığı kararla birlikte, hem yapıların büyük bir kısmı (tecrit odaları binası ve görüşme kabinlerinin olduğu bina dışındaki yapılar) hem de cezaevinin bulunduğu alanın tescil edilmesiyle birlikte, cezaevinin artık yıkılmayacağı da kesinleşti" denilerek şöyle devam ediliyor:
"Kurulca alınan kararın proeyle birlikte özel bir önemi var. Çünkü bu kararla birlikte ’Kent Bellegi’nin oluşumuna ve korunmasına büyük bir katkı sağlanmış olacak.
Cezaevi ile simgeleşen tarih ve bu şekilde unutulmamış olacak ve yeni nesillere taşınabilecek. Ulucanlar da tıpkı zorunlu konuklar gibi; onca anıyı ve tanıklığı geleceğe taşıyarak ’yaşama yeniden merhaba’ diyecek.
O gün acının ama aynı zamanda inancın simgesiydi Ulucanlar; bugün ise geçmişi unutmadan geleceği değiştirmenin, yeniden var oluşun simgesi olabilir!"
Ulucanlar’ın konukları
ULUCANLAR Cezaevinde yatan ’ünlü’ isimlerden bazıları şunlar: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Teoman Öztürk, Yaşar Kemal, Bülent Ecevit, Fakir Baykurt, Kemal Tahir, Ülkü Arman, Yalçın Küçük, Yılmaz Güney, İlhan Selçuk, Cüneyt Arcayürek, Taner Akçam, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Şanar Yurdatapan, Akın Birdal,Fikret Başkaya, Metin Toker, Haluk Gerger, İsmail Beşikçi, Oral Çalışlar ve Gürbüz Çapan.
Peyzajcılardan Ankara karnesi
TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, Ankara’ya dönük ’endişe’ ve eleştirilerini şöyle sıralıyor:
"Ankara’nın altyapı, yapısal ve bitkisel tüm donatıları ile bitirilmiş, teknik olarak hiçbir sorunu olmayan Söğütözü caddesinde, Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 gündür hummalı bir çalışma yapılıyor. Yol kotlarını yaklaşık 1m. aşağıya çeken belediye ekiplerinin bu çalışmayı niçin yaptıkları ise meçhul.
Büyükşehir Belediyesi teknik olarak hiçbir sorunu olmayan söz konusu caddede yapılan bu çalışmanın nedenini açıklamalıdır.
Söğütözü caddesindeki AKP binasının zemin kodlarının, yol kodlarından çok aşağıda olduğu ve binanın su alması karşısında çözümün yine halkın sırtına yüklenerek trilyonlarca kamu israfı yaparak harcamaları millete ödettiriyorlar.
Caddedeki yüzlerce ağaç-ağaçcık ve çalı yok edilmiş, ağaçların 10 tanesi ağaç sökme makinesi ile alınmış, geriye kalan yüzlercesi sökülerek yok edilmiştir. Halkın parası ile yapılan bu israfı anlamak mümkün değil. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Söğütözü caddesinde yaptığı kazı çalışmasını hangi ihtiyaç programına dayandırmaktadır? Şerit genişlemesi bir bahane midir?
AKP Genel Merkez binasının su alması ve yanlış projelendirilmesi konusunda Ankara halkının bir suçu var mıdır?
Eğer sorun AKP binasında ise maliyet niçinAnkaralının sırtına yüklenmiştir?
Ankara Büyükşehir Belediyesi söz konusu kamusal israf konusunda nasıl bir açıklama yapacaktır?
Peyzaj Mimarları Odası olarak, başta yol güzergahının orta rejüj ve yan bantlarında ki bitkisel dokunun akibeti ile bölgenin tarihine tanıklık etmiş 70 yaşındaki ağaçlardaki ölümcül yaralamaların, köklerinin açığa çıkarılmasının faturasını kimlerin ödeyeceğini öğrenmek ve kamu kurumu niteliğini taşıyan topluma karşı olan sorumluluğu nedeniyle proje hakkında bilgilenmeyi, yapılan derin kazının sebebini ve maliyetini kamuoyu ile paylaşmak istemektedir."
Nerede o eski Meclis bahçesi
TBMM’nin önünden yürürken içim acıdı. Oraya özel şekillendirilmiş ve döşenmiş, güzelim Ankara taşları, kural tanımazlığın hışmından payına düşeni almış. Çoğu kırılmış ve yol seviyesinin altında kalmış. Meclis’in muhteşem bahçesinin eski görkeminden eser yok. Bakımsız, atılan çöpler yüzünden yola cephesi pislik içinde! Atatürk ve İnönü Bulvarlarının buluştuğu köşeye denk gelen, halka açık, sevimli, tarihi dinlenme bahçesinin, oturma yerleri kırılıp dökülmüş. İçler acısı görüntüsünü, belediye araçlarının, kazıp öylece bıraktıkları hafriyat ve çakıllar tamamlıyor! Dünyanın çeşitli yerlerinden getirilmiş ağaç ve bitkilerin gördüğü zarar da çabası.
Devletin ve milletin değerleri, hiç bir zaman böyle hoyrat ve görgüsüzce hiçe sayılmadı, bakımsız kalmadı. Yazık! Metin ALTAY