Noterler Birliği’nden alım-satım açıklaması

Bilindiği gibi bazı hükümleri 01.01.2010 tarihinde yürürlüğe giren, diğer bazı hükümleri ise 01.05.2010 tarihinde yürürlüğe girecek olan 5942 sayılı kanun ile tescil edilmiş araçların her türlü satış ve devri işlemlerinin noterliklerde yapılacağı, noterlerin bu işlemler sebebiyle sadece 20 TL maktu ücret alacağı hükme bağlanmıştır.

* Bu kanun hükümlerine göre 01.01.2010’dan itibaren araç satışlarından damga vergisi, harç ve değerli kâğıt bedeli alınmamakta, işlemler 20 TL maktu ücret tahsil olunarak yapılmaktadır.

* Ancak 01.01.2010 ile 01.05.2010 tarihleri arasında yapılmakta olan satış işlemleri mevcut usul ve prensiplerle gerçekleştirilmektedir.
Şöyle ki, satış işlemlerinde 20 TL maktu ücret alınmakla birlikte, ilgililerden trafik tescil büroları ve vergi dairelerine noterlik tarafından yapılması mecburi olan bildirimler sebebiyle de posta gideri tahsil olunmaktadır.

Bahse konu posta gideri aynen posta idaresine ödenmektedir. Yani alınan posta giderinin noterlik geliri ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

* Diğer taraftan 01.05.2010’dan itibaren araç satışlarının bildirimlerinin 5942 sayılı kanun gereğince elektronik ortamda yapılması gerekecektir.
Bu uygulamaya geçildiğinde bugünkü posta gideri uygulaması da son bulacaktır.

* Ayrıca yazınızda belirtildiği gibi, noterlerin araç satış işlemlerini yavaşlattıkları veya işlem kabul etmedikleri, araç satışlarında bir kaos yaşanmakta olduğu şeklindeki haberlerin de gerçekle ilgisi yoktur.

Uygulamada ortaya çıkması muhtemel olan sorunların önlenmesi amacıyla, birliğimizce tüm noterlere gönderilen 30.03.2010 gün ve 9 sayılı genelgede de gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Bu bakımdan yaşanan münferit olayın genel bir uygulamayı ifade etmediğinin tarafınızca da bilinmesini, konu hakkında gazetenizde açıklama yapılmasının faydalı olacağını takdirlerinize sunarız.
Hasan YENİ-Noterler Birliği Başkanı (İstanbul 28. Noteri)

CHP’liler, SPD’li turistlerle görüştü

“BEN Ozan Ceyhun’um... SPD eski Avrupa Parlamentosu üyesi; bugün de SPD Merkez Yönetim Kurulu’na bağlı Türkiye Çalışma Grubu’nun başkan yardımcısıyım.

‘Biliyor musunuz’ köşenizde bugün (dün), CHP İstanbul il örgütünün SPD’nin 250 üye ve yöneticisi ile her hafta bir araya geldikleri yolunda bir bilgi var.

SPD temsilcileri ile resmi bir buluşma değildir bu. Dilerim olsa... Ama gelenler SPD üyesi turistlerdir. Organizasyonu yapan da SPD’nin Alman turizm şirketidir.
1000 kişinin gelmesi önemlidir ama SPD denilince farklı algılanmaması gerekir. SPD’nin resmi heyeti bir ay önce Türkiye’ye gelmişti. Başta sözünü ettiğim SPD’nin Türk grubu Ankara, İstanbul ve KKTC’de temaslarda bulundu. Ankara’da AKP temsilcileri, BTP temsilcileri ve CHP’den bireysel olarak milletvekili Durdu Özpolat’la görüştü. TÜSİAD’la, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ve Sarıgül’le görüşüldü. Sonra Kıbrıs’ta M. Ali Talat, Derviş Eroğlu, Ferdi Sabit Soyer ve Mehmet Çakıcı ile buluşuldu. Bunun dışında resmi bir temas olmadı. Aslında SPD’lilerin diğer partilerle değil CHP’lilerle görüşmesi gerekir ama olmuyor.
SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel ile partimizin Türkiye çalışma grubununun yöneticileri ve milletvekilleriyle birlikte, CHP İstanbul örgütünün SPD’li ‘turistlerle’ görüştüğü geçen hafta, Ruhr bölgesinde altı camiyi ziyaret ettik. Alman sağcıları bu camilere karşı eylem yapıyorlardı. 9 Mayıs’ta Kuzey Ren Vestfalya’da eyalet seçimleri var. Hıristiyan Demokratlar’dan iktidarı alacağız.”

- Kıbrıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçimi ne olur?

“Kamuoyu yoklamalarına göre, Başbakan Derviş Eroğlu önde gidiyor, M. Ali Talat arkasından geliyor. UBP’den Tahsin Ertuğruloğlu’nun oyu % 2’lerde gözüküyor. Kim kazanırsa kazansın Ankara’nın politikalarının değişeceğine inanmıyorum.

- AKP, Talat için yükleniyor mu?

- Seçimle yakından ilgileniyorlar. Zaten iki parti ilgileniyor AKP ve Sarıgül... Sarıgül’ün Eroğlu’na o yönde bir desteği var. CHP’nin seçimden haberi yok gibi gözüküyor.

Çetin Doğan ve gerçekler

“12. Ağır Ceza Mahkemesi, Çetin Doğan ve 14 diğer tutukluyu, haklarında kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunmaması... Bir kısım şüphelilerin mahkemeye sevk edilmeden doğrudan serbest bırakılması... Bir kısım şüphelilerin mahkemece serbest bırakılması... Bir kısım şüphelilerin avukatların itirazı üzerine mahkeme heyetlerince serbest bırakılması... Tutuksuz yargılamanın yargının amacına ulaşmasına engel teşkil etmemesi...

Ve yüklenen suçun hukuki vasfının değişmesi ihtimali gerekçesiyle tahliye etti. Biz, bu blogda ‘Balyoz’ iddiaları ile ilgili olarak yazmaya devam edeceğiz. Çünkü
1- ‘Balyoz Harekât Planı’ adı altında sahte belgeler üretenler hâlâ dışarıda (ve bu iddialar kapsamında bugün dahi yeni bir tutuklama gerçekleşti). 2- Masumiyet karinesi yok sayılarak tutukluluğu makul sayılabilecek süreyi aşmış çok sayıda insan ve ailesi hâlâ mağdur durumda.”

Ahmet N. Sezer unuttu mu acaba!

AKP Anayasa değişikliği paketini hukuki bir ihtiyaçtan değil, siyasi nedenlerle gündeme getirmiştir.

Aklıselim her uzman ve vatandaş yürütmenin yasamadan sonra yargıyı da kontrolü altına alma girişimi olduğunda mutabıktır.

Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Star TV’de yer alan görüşlerinde bir hususa dikkat çekmek gerekir. Paketin TBMM’den dönmesi durumunda referandumdan önce dava açılamaz görüşüne rağmen, AKP’nin Cumhurbaşkanı Gül’ü seçmek için hazırladığı siyasi değişiklik paketi referandum önce Anayasa Mahkemesi’ne götürülmedi mi? Ne çabuk unutuldu? Bu görüş ile AKP’nin ekmeğine, böylesine kritik ve önemli bir dönemde, kendisinin de belirttiği üzere ‘Hukuk ayaklar altına alınıyor’ demesine rağmen yağ sürmüyor mu?

Cumhurbaşkanlığı döneminde, AKP hükümetinin çıkardığı yasalar hakkında en az Anayasa Mahkemesi’ne başvuran Cumhurbaşkanı olduğu unutulmamalı.
Güvendiğimiz dağlara kar mı yağıyor?                       �
H.H.-Hukukçu