Paylaş
TNT Ekspres Kitap Toplama Kampanyası ile bu yıl, 5050 kişinin verdiği 650 bin kitabın ilk partisini teslim edeceğiz Yunus Emre İlköğretim Okulu'na... Okul bahçesinde öğrenciler ve köyün erkekleri bizleri bekliyorlar. Bahçe çamur içinde...
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Türkan Saylan, beraberinde TNT Ekspres’in Türkiye Genel Müdürü Turgut Yıldız, yazar Sevim Ak, ÇYDD görevleri ve bizlere Nevşehir Valisi Mehmet Asım Hacımustafaoğlu başta olmak üzere il yöneticileri "Hoşgeldiniz" diyorlar.
Posta ve ekspres teslim ihtiyaçları konusunda Türkiye’nin en büyük ikinci firması olan TNT Ekspres, yedi yıldan beri kitap toplama kampanyası yapıyor.
Bugüne kadar 2 milyon kitap toplayarak, ÇYDD'nin gösterdiği okullara dağıtmış. Kitap bağışlamak yetmiyor; tasnif etmek, ambalajlayarak TIR'larla göndermek büyük bir iş. Toplanan kitaplar 20 TIR ile 1235 okula gönderilmiş. Çayiçi Köyü'ne düşen miktar ise bir kamyonet yükü kadar; kurs kitapları, ansiklopediler, hikâye kitapları... Bu kitaplara kütüphane lazım, TNT onun için de bir proje geliştiriyor. Genel Müdür Yıldız, her işletmenin pek ilgilenmediği bu konuda bir mesaj veriyor:
"Hollanda merkezli ABD'li şirketimiz, sosyal sorumluluklarındaki çıkış noktasında üç önemli faktöre dikkat çeker: İnsan ve toplum, gezegenimiz, ekonomi... Bunun için biz de Türkiye'de kitap diyoruz."
PROF. SAYLAN'IN ÇABALARI
Öğrencilerin 'aydınlanması' için inanılmaz bir çaba gösteren Prof. Türkan Saylan'la bu projenin heyecanını yaşarken, öğrendiklerimiz karşısında 'dehşete' kapıldık. Geldiğimiz okulun öğrencilerinin neredeyse üçte biri 'nişanlı'.
Türkiye'de neler oluyor böyle?
Harahasanlı Beldesi'nin AKP’li Belediye Başkanı Fuat Yılmaz yanımıza gelerek, başlığında 'Nikâh masası değil, okul istiyoruz' diyen bir gazete gösteriyor.
3 bin nüfuslu beldesine civar köy çocuklarının da okuyacağı bir lise kazandırmak istiyor. Çocukların % 90'ı liseye gidemiyormuş. "Bakanlarımıza, hatta Emine Erdoğan Hanım'a da mektuplar yazdım, cevap alamadım. Bu öğrencileri eğitemezsek, tutucu ve bağnazlık giderek artacak" diye uyarıyor. İstanbul'dan gelen konuklara adeta yalvarıyor:
"Lise açılsın, taşımayı köylerden ben yapacağım."
50 yaşlarındaki bir köylüye, "Niye liseye göndermiyorsunuz çocuklarınızı?" dedik.
KIZIM OKUSA NE OLACAK?
- Kızım okusa ne olacak yani? Evinde otursun daha iyi!
Gerekçesi ortada:
- Liseyi bitirse üniversite sınavını kazanacak mı, üniversite okusa iş bulacak mı?
Liseye göndermek yetmiyor, kız yurdu da gerekli diyor babalar.
Bu mazeretin bir işareti; çoğunluğun da özellikle kız çocuklarını okula gönderme niyetlerinin olmadığı anlaşılıyor.
Başkan Yılmaz'ın tepkisi sürüyor. 7. sınıfta bir kız çocuğunu gösteriyor:
"(İşaret ederek) İşte bu kız 14 yaşında, nişanlı..."
Bir başka köylü, "Bizim buralardan bir şey olmaz, AKP’den üç milletvekilimiz var, üçü de birbiriyle konuşmuyor. Mehmet Elkatmış’a biz 15 yıldır oy veririz, ama pek gelmez buralara..."
'KOMÜNİSTLER MOSKOVA'YA KAFASI
Sayın Elkatmış, okumak da bir 'insan hakkı' değil mi?
Sakallı olan bir başka köylü, "Bizim buralar başkadır. Biz tabii Elkatmış'a oy vereceğiz. CHP’ye bizden oy yoktur?" diyor.
Biz ona böyle bir şey sormadık halbuki.
Kafası hâlâ 'Komünistler Moskova’ya'da kalmış, insan yetiştirmenin ne olduğunu bilmiyor.
Kozaklı'dan törene gelen bir memur, "Sen onun söylediğine bakma, bunlar her seçimde bir başka partiye oy verirler. 'Milli Görüşçüydüler, sonra MHP'li oldular, daha önce DYP’ye oy vermişlerdi, şimdi de AKP'li oldular" diyor.
Köylü kurnazlığı mı desek?
Bağnazlık almış başını gidiyor.
YARIN: Gelin başı çizen nişanlı öğrenciler... Rusya'ya giden biçerdöverci babalar... Nevşehir'in Çayiçi Köyü'nü anlatmaya devam edeceğiz.
Biliyor musunuz
- SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın, 14 Kasım Salı günü Roma’da İtalya Başbakanı Romano Prodi ile görüşeceğini, İtalya’da 17 partinin oluşturduğu ve zafere ulaştırdığı 'Zeytinağacı İttifakı' ve Türkiye’de 'Sol partilerin ittifakı', görüşmenin gündemini oluşturacağını...
- ARALARINDA MHP Yozgat eski Senatörü Servet Bora, CHP Yozgat eski Milletvekili M.Güngör Erdinç ve DSP Edirne eski Milletvekili Dr. Ahmet Ertürk'ün de bulunduğu 465 kişinin son bir ay içerisinde İşçi Partisi'ne üye olduğunu, yeni üyeler arasında 34 emekli askerin ve 50 CHP üyesinin de bulunduğunu...
İsmail Ünal'dan kadro açıklaması
BEŞİKTAŞ Belediyesi’nde herhangi bir kadro operasyonu yaşanmadığını belirtmek isterim. Herhangi bir çalışanımızın görevine son verilmediği gibi, bazı müdürlüklerimizin kaldırılması da söz konusu değildir.
22.04.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 29.11.2005 tarihli, 2006/9809 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda, belediyeler gruplara ayrılmıştır. Bu doğrultuda Beşiktaş Belediyesi için öngörülen Norm Kadro Standart Cetvelinde toplam 173 memur ve 103 işçi kadrosu ile 9 adet Müdürlük ve 4 adet “Seçimlik Müdür” olmak üzere toplam 13 Müdürlük öngörülmüştür. Bakanlar Kurulu Kararı’nın gereğinin yerine getirilmesi yasal zorunluluk olduğu ve bunun için 6 ay süre öngörüldüğü için belediyemiz uygulamaya geçerek organizasyon şemasında bazı düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır.
Yapılan zorunlu düzenlemeler kapsamında belediyemizdeki bazı müdürlükler, ilgili diğer müdürlükler altına taşınmıştır. Örneğin bugüne kadar ayrı bir yapı olarak faaliyet gösteren Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğümüz, bundan böyle Özel Kalem Müdürlüğü altında çalışmalarını sürdürecektir. Yeni organizasyona göre Beşiktaş Belediyesi’ndeki müdürlüklerin konumu ekte bilgilerinize sunulmaktadır.
Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararı’nda Beşiktaş Belediyesi’nin, sanayi- ticaret ve turizm yönünden yükseltmeye tabi tutulmamasına, sadece nüfusuna göre bir üst kademeye çıkartılmasına itiraz ettiğimizi belirtmek isteriz. Kararla, Belediyemizde norm kadrolar az sayıda tespit edilebilmiş, bu da bizi “hizmet üretme” yerine “hizmet alma”yı gerektiren bir yapıya zorlamıştır. Konuyla ilgili olarak Danıştay Dairesi’nin 2006/2353 E sayılı dosyasından açtığımız dava halen devam etmektedir.
Bunların yanı sıra Başkan Yardımcımız Ahmet Yoldar, emekliliğini isteyerek aramızdan ayrılmış, özel sektörde çalışmaya başlamıştır.
Beşiktaş Belediyesi’nin yeni organizasyon şemasına göre müdürlüklerimizin listesi aşağıdaki gibidir.
İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, Teftiş Kurulu Müdürlüğü, Temizlik İşleri Müdürlüğü
Yazı İşleri Müdürlüğü ve Hukuk İşleri Müdürlüğü'nün konumları değişmemiştir.
Konumları değişen müdürlükler, bağlandıkları müdürlüklerin altında parantez içinde belirtilmiştir.
Özel Kalem Müdürlüğü: (Özel Kalem, Basın ve Halkla İlişkiler)
Hesap İşleri Müdürlüğü: (Hesap İşleri, Gelir, Bilgi İşlem, İdari ve Mali İşler)
Fen İşleri Müdürlüğü:(Fen İşleri, Makine İkmal Bakım Onarım, Park ve Bahçeler)
Zabıta Müdürlüğü: (Zabıta, Trafik)
Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü: (Çevre Koruma, Ruhsat ve Denetim, Veteriner, Sağlık İşleri)
Emlak ve İstimlak Müdürlüğü: (Harita, Afet Ar-Ge,)
İsmail ÜNAL-Beşiktaş Belediye Başkanı
Hijyen ve acı bir tablo
VETERİNER Gıda Hijyenisti olarak, başta televizyon kanalları olmak üzere, medyanın diğer yelpazesinde de halkı, 'Gıda hijyeni' ile ilgili aydınlatıcı programların yapılmamasından büyük üzüntü duyuyorum. Birçok işletmenin Gıda Denetim ve Danışmanlık projesini yürüten özel bir firmada çalışıyorum. Bu açıdan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Denetçileri tarafından yapılan denetimlerin yetersiz ve yüzeysel olduğunu çok rahat bir şekilde takip edebiliyorum. Bakanlık tarafından atanan 'gıda denetçisi' kişilerin sayı ve bilgi olarak bu konuda yetersiz olması sonucunda, kapanma sınırına gelen çoğu işletmenin, halen halka 'hijyenik olmayan' gıda ürünlerini temin etmesi şeklinde çok acı bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bu durumda yapılacak, iş öncelikle halkı yeterince bilinçlendirmektir. Örneğin hafta sonları bazı yazarlar ve gurmelerin, çeşitli gazete eklerinde, lüks restoranların ve bu lüks restoranlarda sunulan pahalı, komplike ve tamamen yabancı kültüre dayalı mönülerini ve bu mönüleri ihtiva eden çeşitli soslardan tutun, adını bilmediğimiz çeşitli bitkilerden, baharatlardan vb. pek çok detaylardan örnekler verilerek sanki herkes kendi mutfağında kolayca yapabilecekmiş gibi, bu toplumun alım gücüne ters, insanın ağzını sulandıracak, Fransız yemeklerinden efendim bilmem ne soslarından geçilmiyor.
"Hangi yol üstü restoranlar ünlü, hangi şerbetçiler limonatayı daha iyi yapıyor?" "Nişantaşı ve ya Akmerkez’de hangi suşi restoranı en popülerdir?" tümcesinde gizli özendirici, renkli tanıtım ve reklamların yapıldığı bu gibi yerlerin, acaba bu sayan yazarlar mutfaklarına girip, yediğimiz içtiğimiz bu gıda maddelerinin hangi laboratuar analizlerinden geçtiğini hiç sormuşlar ve sorgulamışlar mı sormak isterim.
Ben ilk önce bir vatandaş sonra da bir gıda hijyenisti olarak durumun pek çok işyerlerinde, hatta beş yıldızlı otellerde yaptığımız laboratuar analizleri sonucunda, ne dramatik tablolarla karşılaştığımızı bildiğimden, kendime bunu görev sayıp başta gazeteniz yazarlarından Arman Kırım’a ve başka gurmelere ve başka gazetelerde bu tür sayfaları hazırlayanlara, çoğu kez bir şeyler yazmaya çalıştım ama görüyorum ki gıda terörü ve gıda hijyeni konusunda bu gurmeler ve ilgili kişilerin konu ile ilgili tek bir satırı çıkmamıştır. Lütfen artık insanlar Escherichia coli’li veya başkaca patojen mikroorganizma ve insan sağlığını tehdit eden diğer kontaminantlarla bulaşık gıda maddelerini tüketmesinler. Sağlıklı yeni nesillerin devamının, bir parçası olan gıda konusu üzerine, toplumun aydın kesimi olarak ne kadar suretle eğilirsek ve halkı bilinçlendirirsek, sonuca o kadar çabuk varabileceğimiz inancındayım.
Aslıhan ÇAKIR-Veteriner Gıda Hijyenisti
Ecevit'in üzüldüğü o an...
1987 yılında yapılacak olan referandum ile 12 Eylül yasaklısı liderler tekrar siyaset yaşamına geri dönebileceklerdi. Dönemin başbakanı Turgut Özal bu işi referanduma götürmüştü.
Özal, vatandaşlardan yasakların kaldırılmaması yönünde oy kullanmaları için farklı bir siyasi taktik uyguluyordu. Sanki bir seçim havası yaşanıyordu. Dönemin 12 eylül yasaklıları Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve diğer politikacılar Türkiye'yi hallaç pamuğu gibi atarak yasakların kaldırılması için miting alanlarına çıkıyordu.
Yıl 1986 Bülent Ecevit CHP'den istifa etmiş. Yeni bir yol çizmiş kendine. DSP kurulmuş, Genel Başkanlığını ise Rahşan Ecevit yapıyor. 28.9.1986 tarihinde milletvekili ara seçimleri yapılacak.
On ilde yapılacak bu seçimlerin arasında İzmir de var. Liderlerin biri geliyor, diğeri gidiyor. Bir yıl sonra da yani 6 Eylül 1987 yılında yasakların kaldırılıp kaldırılmamasıyla ilgili referandum yapılacak.
Rahşan Ecevit DSP lideri olarak seçim yapılacak olan on ili karış karış dolaşıyor. Milliyet Gazetesinde istihbarat şefimiz Hakan Tartan, Rahşan ve Bülent Ecevit'in izlenmesi amacıyla beni görevlendiriyor.
Ecevit'ler ile bir minibüs içinde üç boyunca İzmir ve çevre ilçelerin altını üstüne getirdik.
Dönüş günü Ecevit'i alanda uğurluyoruz. Hepimizin ellerini tek tek sıkıyor, Onlarca kez teşekkür ediyor: "Çocuklar sizi yorduk" demekten de kendini alamıyordu.
Rahşan Hanım minibüsten indi, bize doğru yürüdü; ellerimizi bile sıkmadan, vedalaşmadan, tek bir kelime bile etmeden, arkasına bile bakmadan yürüdü gitti.
Bülent Ecevit, kıpkırmızı bir yüz ifadesiyle Rahşan Hanım'ın arkasından bağırıyordu: "Rahşan... Rahşan..."
Dönüp bakmadı bile. Bülent Ecevit, önümüzden geçip giden eşinin ardından bakakaldı. Bize baktı sonra tekrar yürüyüp giden eşine.
Söyleyecek bir şey bulamadı. Üzüldü. Tekrar "Hoşçakalın çocuklar" diyebildi...
Işık TEOMAN-İZMİR
Onur abidesi
O bir namus timsaliydi. Türkiye onun gibi dürüst ve ahlaklı siyaset adamlarına ne yazık ki hasret bir noktaya getirildi. Onur abidesi Bülent Ecevit'i saygıyla selamlıyorum.
Canel SANATÇI-ALMANYA
Bülent Ecevit'e
BİR ak güvercin uçuverdi
parmaklarım arasından
arkasına baka baka,
uzaklaştıkça
Kara toprak dar gelirdi ona
onun yeri mavi göklerde
bulutlar arasında
bulutlar arasında.
Bir çocuk naifliği vardı
kaya gibi sert azim ve iradesi
içinde
Taşıyamaz oldu o ruhu
naçiz vücudu.
Bir ak güvecin oldu
uçup gitti
parmaklarım arasından
parmaklarım arasından.
Ellerim bos kaldı
havada.
Dua ediyorum
ellerim açık semaya
Allah`¹n rahmeti seninle ola....
Salih
İlkeleri Türk siyasi hayatına örnek olsun
CHP Genel Başkanlığı, DSP Genel Başkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlık yapmış olan Sayın Bülent Ecevit, toplumun hafızasında, siyasetçi kimliğinin yanı sıra yazar ve şairliği ile de iz bırakmıştır.
ABF olarak Sayın Bülent Ecevit'in kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyiz.
Sayın Rahşan Ecevit’e, Sayın Zeki Sezer'e tüm DSP'lilere ve sevenlerine başsağlığı dileklerimizi sunuyor, ilkelerinin Türk siyasi hayatına örnek olmasını temenni ediyoruz.
Alevi Bektaşi Federasyonu
İki çınar devrildi
TÜRK dünyası iki önemli simasını aşağı yukarı aynı anlarda kaybetti.
Biri Türkiye'nin 'Kıbrıs fatihi' Bülent Ecevit, diğeri ise Türkistan idealinin yılmaz savaşçısı Baymirza Hayit...
Biri hep haklıdan yana oldu. Hırsızlar ile adını hiç bir zaman yan yana duyan
olmadı. Zenginlikte gözü yoktu, fakirin avukatı bilindi. "Türkiye benim
her şeyim, onu böldürmem" dedi. Ve ölümlerin en güzeline güvercinleri beraber
uçarak gitti. Sonsuz özgürlüğe doğru dün yola çıktı Bülent Ecevit.
Diğeri tarihin en kanlı rejimine karşı ülkesinin ve halkının bağımsızlığını
savundu. "Türkistan benim canımdır" diyerek sürgünde de olsa vatanını ve
milletini unutmadı. Dünyanın dört bucağında konferanslar vererek milletini
ve çektiklerini tanıttı. Cesaretin ve vatan sevgisinin sembolü oldu.
Mangal gibi yüreği ile "vatan böyle sevilir" dedi. Baymirza´nın başı o kadar
dik ki, yıldızlara değecek kadar. Güzellikler diyarına uçtu gitti.
Cenazesi burada (Köln) ama gölgesi eminim çoktan Semerkant illerine ulaşmıştır.
İki çınarımız devrildi. Filizlerimiz yeşerecek ve ormanımız daha da gür
olacak. Bu vesile ile Türkiye ve Türkistan başta olmak üzere bütün dünyadaki
Türklere ve Türklerin dostlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Latif ÇELİK-Gazeteci
'Önce ekmekler bozuldu'
SON günlerde televizyonlardan izlediğim öğrenci ve öğretmen ilişkileri beni çok üzdü. Bizlerin yetiştiği dönemlerde öğretmenimizi görünce iki metre önce durur ve gayet saygılı bir durumda selam verirdik. 'Önce ekmekler bozuldu' değil, önce eğitimin zihniyeti ve kalitesi bozuldu. Bu öğrenciler nasıl bir ortamda yetiştiler ki o saygısızlıkları yapabildiler. Çok korkunç hareketlerdi. Öğretmeni yoksulluğa ve bu hareketleri kabul etmek mecburiyetinde bırakan tutumlara lanet olsun diyorum.
Tüm çağdaş eğitim veren öğretmenlerden, bu saygısızlıkları yapan öğrencilerden dolayı içim yanarak, büyük bir üzüntü içinde özür diliyorum.
Sayın öğretmenler, asla yılmayın. Bu da geçer.
Zehra TOP-Emekli müfettiş
Mesaj Panosu
- DÜN gece İstanbul'da, Kartal'dan Tarabya'ya kadar kirli bir hava vardı. Sis görünümündeki bu kirli hava bazı noktalarda görüş mesafesini oldukça azaltmıştı. Millet doğalgazı bıraktı da, kükürt oranı yüksek kömür mü yakıyor? İthal edilen kömürün kalitesi kontrol edilmiyor mu?
Mustafa ELİÇE
- LOJİSTİK sektörüyle üniversiteler arasında iletişim köprüsü oluşturmak adına LODER tarafından düzenlen 4. Ulusal Vak’a Yarışması 13 Kasım'da başlıyor. Son başvuru tarihi 29 Aralık olan yarışmanın birincilik ödülü 3 bin YTL. (www.lojistik.org)
Paylaş