BİR hukuk devletinde olmaması gereken şeyler yaşıyoruz.
Son gözaltıların bir ’ayarı’ yok; yanıtı, kanıtı yok.
Siyaset, yargıyı kelepçeliyor.
Türkiye’nin yüz akı olan bu saygın insanların ’darbeci’ olduğuna nasıl karar veriliyor?
Özellikle üst rütbeli emekli subaylar için...
Darbe niyetinde olanlar görevdeyken niye bunu yapmamışlar da, bugün bu iddia ile suçlanmak isteniyorlar?
Akıl alacak şeyler değil bunlar.
Amaç belli bir siyasi konjonktür gereği hesaplaşmadır.
Cumhuriyet’le bir hesaplaşma...
Atatürkçü, cumhuriyetçi, ulusalcı, demokrat insanlar susturulmak isteniyor.
Biat anlayışı dayatılıyor.
Her şey adına zor ve kötü günler yaşıyoruz.
Bunu iktidar yanlılarının iyi kavraması gerekiyor. Vicdanları varsa, ülkelerini seviyorsa ses çıkartmalıdırlar.
Yoksa... 28 Şubat’ın, 312’nin, AKP’yi kapatma davasının üzerine ekilen kin ve nefret tohumlarının yeşertilmesinden sonra ’biçilme’ sürecine gelinmesi midir?
Kim ne derse desin Türkiye zor günler geçiyor...
Özeti...
Acı, dram... Bir hukuk faciası...
Bir siyasi proje darbesi...
Yıldırma, sindirme... Korkutma... Hesaplaşma...
Siyaset, yargıya ve adalete olan güveni ortadan kaldırıyor.
Yerel seçimlere giderken, Anayasa’ya yasalara aykırı uygulamalar karşısında ortak soru şudur:
Laik devlet, dinsel devlete mi dönüştürülüyor?
Baykal yaşananları gayet güzel özetliyor:
"Cumhuriyete sahip çıkanlardan, dürüst, ahlaklı, vatansever, ilkeli, inançlı insanlardan hesap sorulmaktadır. Cumhuriyeti savunanlara gözdağı verilmektedir.... Ve davanın arkasında iktidar vardır."
En iyi yargıç; tarihtir
KAMUOYU, kendisini aksiyonel ve tavır koyan eski bir Cumhuriyet Savcısı olarak tanıyor. Yargının bağımsızlaştırılması için ’bisikletli savcı’ diye bilenen İsmet Tuncer, dünkü gelişmeler üzerine şöyle diyor:
"Cüretkar biçimde Kemalist devletten öç almaya çalışan bir kısım yargı mensuplarının hali hazırdaki tavrı beni ulusal bütünlüğümüzün korunması konusunda endişelendiriyor. Görülen o ki 28 Şubat’ın rövanşını almaya çalışan ve içlerinde kalan ukde ve azmettirmeyle -tırnak içinde- bir kısım savcının Cumhuriyetimizin kazanımlarına yönelik siyasal gücün geçici rüzgarını da bir süreliğine arkalarına alarak mistik bir hezeyana kapıldığı görülmektedir.
Atatürk Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği büyük hukuk adamı Yargıtay Onursal Başsavcımız Sabih Kanadoğlu’na yapılan kalkışmayı esefle kınıyorum.
Unutulmamalıdır ki en iyi yargıç tarihtir..
Atatürk Cumhuriyetinin seçkin hukuk insanı sayın Sabih Kanadoğlu onurumuzdur.
İsmet TUNCER
Cumhuriyet eski Savcısı
Prof. Kuzu’nun açmazı
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Ergenekon soruşturması kapsamında bugün yapılan operasyonlarla ilgili olarak "Türkiye’de artık hiç kimse ’bana kimse dokunamaz’ diyemeyecek" diyor. Ama birşeyi unutuyor ya da görmezden gelmek istiyor. Mensubu bulunduğu partinin genel başkanı ve yurttaşı bulunduğu ülkenin Başbakanı hakkında onlarca raflarda sırasını bekleyen davalar var. Anayasa hukukçusu olarak Burhan Kuzu’nun "Türkiye’de artık hiç kimse ’bana kimse dokunamaz’ diyemeyecek" derken arkasından şunu eklemesi gerekir: "Tabi bunu diyemeyecek olanlar Atatürkçüler ve memleket sevdalıları, AKP’liler için sorun yok. Durmak yok, dokunulmazlığa devam..."
Ozan AYHAN
Ey hükümet!
SEN kanalizasyon deliğinde, foseptik çukurunda, inşatta, kaçak inşaattaki kuran kurslarında...
Polis kurşunuyla ölen kendi çocuklarının hesabını sordun mu?
Öldürenlerden birinin yakasına yapıştın mı?
Birini mahkum ettin mi? Bir daha olmaması için caydırıcı oldun mu?
Sen kendi çocuklarına acıdın mı?
Kalkmış ölen Filistinli çocuklar için elalemden hesap soruyorsun!
Seni kim dinler, kim ciddiye alır?
M.ÇAĞDAŞ
Sesimi çıkarmadım çünkü...
AKP karşıtı. Atatürkçü değerli askerlerimiz, hukukçularımız ve akademisyenlerimizin ülkeye hizmetlerinin karşılığı bu bu olmalıydı?
Nazilerin Almanya’da iktidara gelişiyle ilgili papaz Martin Niemoller böyle söylemişti...
"Ve bir gün sesini çıkaracak kimse kalmayacak... Önce sosyalistleri topladılar; sesimi çıkarmadım. Çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım. Çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar; sesimi çıkarmadım. Çünkü Yahudi değildim... Sonra beni almaya geldiler... Benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı."
Tevhide TEKİN
Biliyor musunuz
DP’nin 63. kuruluş yıldönümü töreninde DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun "AKP, Türkiye’yi uyuşturuyor" diyerek, 29 Mart’ın Türkiye için bir sadakat sınavı olduğunu söylediğini...
İSTANBUL’da daha önce 16 ilçe belediye başkanını açıklayan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in dün de Üsküdar’dan tiyatro sanatçısı Levent Kırca’nın Üsküdar’dan, Sancaktepe’den Seyfi Ergül’ün, Çekmeköy’den Sedat Durgun’un, Zeytinburnu’ndan Hasan Yılmaz’ın, Bahçelievler’den Engin Öztürk’ün, Bağcılar’dan Yılmaz Kaplan’ın aday gösterildiğini açıkladığını...
COŞKUN Gökçe’nin, İstanbul Sancaktepe Belediyesi İçinCHP’den aday adayı olduğunu...