Dört-beş kilometre gittikten sonra geliş yoluna döndüğünüzde sizi
‘‘BJK Nevzat Demir Tesisleri’’ tabelası karşılıyor.
150 dönümlük alanın kuzey tarafı çam ağaçlarıyla kaplı; ufukta birkaç minare görüyorsunuz. Demek ki ormanın arka tarafına da gecekondular var.
Ormandan yer tahsisi, 1995'lerin (1980 öncesinin de) Orman Bakanı, Orman Mühendisi DYP'li
Hasan Ekinci tarafından yapılmış. O zamanki BJK Başkanı da
Süleyman Seba... DYP'nin,
Beşiktaş'a en hayırlı armağanı diyebilirsiniz.
Beşiktaş yönetimi tesis yapmaya kalkışmış, ancak ekonomik kriz nedeniyle yüzde 20'si tamamlanabilmiş.
Sanki bir bahar günü, ılık bir rüz*gar, güneşin sıcaklığını serinletiyor.
İSMİ NASIL VERİLDİ
75'e yakın spor yazarı, muhabiri ve televizyoncunun Türkiye'de pek hayal edemediği, ancak
Avrupa'da ender görülen bu tesise kimi iç geçiriyor; kimi de coşkuya katılıyor. Spor adamı
Turgay Renklikurt, ‘‘Burada gerektiğinde milli takımımız ağırlanmalı, sakatlanan bir futbolcu tedavi görmeli, antrenman yapmalı, bilimsel futbol eğitimden geçirilmelidir’’ diyor.
Fikret Ercan; Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi olarak,
Doğaner Gönen, Kanat Atkaya, Yücel Telören, Mehmet Aslan, Güçlü Mete, Mehmet Ayan ve beni sevinçle karşılıyor. Böyle güzel bir tesise kavuştukları için bizler de kendisini kutluyoruz.
Ercan bizi, Beşiktaş Başkanı
Serdar Bilgili ve
Nevzat Demir'le tanıştırıyor. İkisi birbirlerinden ayrılmıyorlar bugün... Üç yıl önce başkanlık yarışında rakip oldukları unutulmadı.
Demir, Bilgili'ye çıkmış,
‘‘Ben burasını bitirmek istiyorum’’ demiş, yönetim de
'olur' vermiş.
Bilgili, ‘‘Emin olun bizden tesise isim talebi olmadı; ama biz verdik’’ dedi.
BJK'ya yeni bir tarih yazmış diyebilirsiniz
Demir için...
Bilgili'nin
‘‘Türk futbolundaki en büyük maddi ve manevi katkıyı yaptığını’’ üzerine basarak vurguladığı gibi asıl tebrikler
Nevzat Demir'e... Daha yeni ameliyat geçirmesine rağmen önceki gece 02.00'ye kadar tesislerde son çalışmaları kontrol etmiş, 06.00'da yine gelmiş.
‘‘Ben yorgunluğumu böyle unutuyorum’’ diyor. Arkasına dönerek eliyle villa büyüklüğünde bir binayı işaret ediyor:
‘‘Gördüğünüz şu koca binada son 24 saatte bile çalışma vardı.’’
İşaret edilen bina şahane bir basın merkezi. İnternetinden, kafeteryasına... Hayret etmemek elde değil doğrusu.
4 MİLYON $
Demir şahsi birikimi ile yapmış bu 26 odalı, beş yıldız düzeyindeki
'futbolcu oteli'ni, altyapıya hizmet edecek sağlık merkezi gibi öteki tesisleri ve dört çim sahayı... Antrenör
Lucescu ile menajer
Sinan Engin'in odaları bile döşenmiş şimdiden. Her ayki yönetim kurulu toplantılarının ikisi burada yapılacakmış...
Nevzat Demir'e ne kadar harcadığını sorduğunuzda utanarak cevap vermek istemiyor ama 4 milyon dolardan aşağıya mal olmadığı manzaradan anlaşılıyor.
49 yaşındaki spor áşığı
Demir, Fıratpen firmasının sahibi... TV'lerdeki spor programlarının en önemli sponsoru.
Evet hizmet etmek için ille
'yönetici' veya
'başkan' olmak gerekmiyor.
100 yıllık Beşiktaş camiası,
Nevzat Demir'le gurur duyabilir.
Koruma değil halayıklarmış
NECMETTİN Erbakan'ın, kamuoyunda
'Sakaryalılar Grubu' olarak bilinen özel korumalarından üçü, resmi korumalara hakaret ettikleri ve görevlerini engelledikleri iddiasıyla Ankara'da yargılanmaya başladılar.
Sanıklar duruşmada ‘‘Bizler Erbakan'ın özel koruması değil hizmet işlerini yapan kişileriz’’ deyince şikáyetçi polislerden biri şöyle konuştu:
‘‘Her yerde kendilerini koruma olarak takdim ederken, bugün özel hizmetçi konumuna düşmüşlerdir. Sanıklar devlet memurudurlar; Sağlık Bakanlığı, Vakıflar Bankası ve TBMM'den maaş almaktadırlar.’’
Demek ki bunlar
Erbakan'ın ayaklarını yıkayan, peşkir tutan halayıklarmış!
Gene takıyyecilik yapıldığı ortaya çıkıyor.
Sen ölmedin
ARADAN tam 7 yıl geçti, ama o benim için hiç ölmedi, yaşıyor.
Ülkesinin düştüğü korkunç duruma baktıkça onun öldüğüne inanmak olası değil. Her rezillikte, her kepazelikte sürekli olarak onun bir sözü, bir yazısı hepimizin aklına düşüyor.
Sağlığında etrafında dört dönenler, büyük bir olasılıkla kendi çıkarları için yanından ayrılmayan, yüzüne karşı şen şakrak kahkahalar atıp da arkasından içki masalarında aleyhinde dedikodu yapan arkadaş diye inandığı dalkavuklar nerelere kaçtılar şimdi?
Korkarım ki; ülkesine, o ülkenin insanlarına bıraktığı, anasının ak sütü gibi helal tüm mal varlığı da, bol keseden kullanılarak
yağma Hasan'ın böreği gibi hiç ummadığı kişiler tarafından yavaş yavaş yağma edilmekte.
Her şeyini canından çok sevdiği ülkesine ve insanlarına adamış olan bu kişi acaba büyük bir yanlış mı yaptı, içine yüzyılları sığdırdığı 80 yıllık yaşamını boşa mı tüketti?
Şimdi buradan kendisine
‘‘Nur içinde yat baba’’ derken bile, bana biraz kızgın ama çok mutlu, gülümseyerek
‘‘Benim aptal oğlu’’ diye yanıt verdiğini duyar gibi oluyorum.
Ateş NESİN-İSTANBUL Cımbızlı şiir
‘‘Eğer rahmetlik
Orhan Veli bugün yaşasaydı ünlü şiirini mutlaka şöyle yazardı:
Ne ekonomik kriz/Ne Avrupa Birliği/Bir elinde top, bir elinde forma/Umurunda mı dünya?’’
Erdal ETKİN-İSTANBUL