Münihli Başkan'dan yerel yönetim dersleri

Hıristiyan Sosyal Birlik'in (CSU) çoğunluğunun bulunduğu Bavyera'nın 1.3 milyon nüfuslu başkenti Münih'e, SPD'den üç kez, oyların üçte ikisini alarak başkanlık koltuğuna oturan ve dördüncü kez de aday olacağını ilan eden Ude samimi, sıcakkanlı ve o kadar da esprili... Evinden belediyeye metro ve zaman zaman da bisikletle gidip gelen, makam aracını sadece resmi görevler için kullanan Ude, "Ne benim, ne de eşimin özel arabası vardır" diyor. Türklerin çok sevdiği 'bıyıklı' başkan, kentin sorunlarını tespit etmek üzere bazen tebdili kıyafetle dolaşıyormuş. Esas mesleği avukat olan Ude, zaman zaman hobisi olan kabare gösterilerini özel programlarda sunuyor ve Hıristiyan Demokratlar’ı acımasızca hicvediyor. Ude'nin, Almanya'daki Türklerin, adına Pülümür'de yaptırmakta olduğu Ude Kültür Merkezi'ne, bu gösterilerdeki bağışlardan toplanan 25 bin Euro'yu göndermiş. Kendisi için şaşırtıcı ve hayretle karşıladığı soru ve yanıtlar şöyle:

- Resmi toplantılar için yılda belki bir kez... Telefon var, niye gideyim ki?

- 15 yıldan beri hiç değişmedi; 1.3 milyon... Kente bir çivi çakılamaz, nüfus kent dışında artar. Biz sadece eski havaalanının yerini değerlendirdik.

- İstanbul trafiği...

- Dünyanın her yerinde her şoför kendi kentinin trafiğinden yakınır.

- Yeşil...

- Dünyada ortalama 17 metrekaredir; bizde ise 30 metrekare (İstanbul'da 2-3 metrekare. Y.B.). Münih'in üçte biri yeşil alan, üçte biri bina ve üçte biri de havaalanıdır.

- Çevre...

- Eski SPD lideri Brandt, çevrenin bir sorun olacağını ta 1960-70'li yıllarda görmüş ve parti programına almıştır. Münih'te karbondioksit salınımını, 5 yılda % 15 azalttık. Doğalgaz ve kömür kullanımı yerine rüzgâr, güneş, hidroenerji ve biyodizele yönelmeye başladık; hedef % 20... Ekolojik tarıma da ağırlık vermeye başladık.

(Bu arada, sizde yeşil alan imara açılır mı, dememizle birlikte gözleri fal taşı gibi açıldı ve tepki göstererek, "Kabul edilemez bir şey" dedi. İstanbul adına utandık tabii.. Eski Münih havaalanını konut alanı olarak değerlendirmişler. Eğer bir ülkenin ekonomik durumu gelişiyorsa, bir kentte gelişme olabileceğini vurguladı.)

- Su...

- Bizde kar yüklü Alpler ve göller var. Dünyanın en kaliteli suyu bizim bölgededir. Dağın altı da su kaynaklarıyla doludur. Gelecek nesillere yönelik derseniz 100 yıllık su kaynağımız hazırdır; ama hesaplar 200 yılın garanti olduğu yönünde.

- 15 yıldır belediye başkanlığı yapıyorum. Berlin için öyle bir niyetim yok, zaten ulusal düzeyde politika yapıyorum. Aynı zamanda Alman Belediyeler Birliği Başkanı'yım, parlamentoda belirli bir etkinliğim zaten var.

Bu arada Alman RTL televizyonunun yaptığı canlı yayında konuşan Mustafa Sarıgül'ün, 'Almanyalı Türklere' dönük "Başkanınıza oy verin" demesi Ude'yi çok memnun etmiş. Çünkü kendisine Almanya'dan telefonlar gelmiş.

Ayrılırken de bize "Bizim de bir sürü sorunumuz var, her şey kolay gitmiyor, ama çözüm arıyoruz" demeyi de ihmal etmiyor. Gelin de bu yanıtlar karşısında İstanbul'u yönetin bakalım.

"(Prof. Emre Kongar'a...) ABD için laiklik ilkesi, Türkiye'de demokrasinin ayrılmaz bir parçasıdır. ABD, stratejik ortağı olan Türkiye'nin laik ve demokratik, serbest piyasa ekonomisine dayalı bir düzene sahip olmasına önem veriyor. (...) ABD için Türk Silahlı Kuvvetleri ile seçilmiş siyasal yöneticiler arasında bir tercih yapmak söz konusu değildir. Biz bu her iki kurumu da Türkiye Cumhuriyeti'nin ileri doğru gelişmesi için atılacak adımların ayrılmaz parçaları olarak görüyoruz."

18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü ile ilgili bir olay anlatmak istiyorum. Bu olay Karabük değil Türkiye gerçeği...

Önceki sabah Atatürk Anıtı'na gittiğimizde her şey normal gözüküyordu. Törenler başladı; çelenkler konuldu. Tam tören bitti denilen bir anda, sivil kıyafetli bandoculardan biri öne fırladı.

Mehter, mehteran türünden bir şeyler söyledi ve bando Mehmet Marşı'nı çalmaya başladı. (Sanki 18 Mart Çanakkale Savaşı'nı Mehter Marşı'yla kazanmışız gibi.) Bazıları marşa katıldı. Bazıları dönüp kaldı.

Programda olmayan bu olayı Vali, AKP'li Belediye Başkanı, askeri komutanlar sadece seyretti. Benim gözlerim Atatürk Anıtı'na daldı. Kemiklerini sızlattığımız Atatürk'ten utandım. Söyleyecek başka söz bulamıyorum.

- CHP Antalya Milletvekili Feridun Baloğlu'nun, Kızılay'la ilgili sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun "Kızılay'da 60 şube başkanının görevden alındığını, kurban kavurmalarının ise eylül ayından sonra dağıtılacağını" açıkladığını...

- CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, TOKİ'ye alınan AKP'li yandaşlarla ilgili olarak Başbakan Erdoğan'a, "Bu isimler, Adaletsiz Kadrolaşma Partisi olarak değerlendirilen partinizin iktidarı döneminde TOKİ'nin 'Toplu Kadrolaşma İdaresi Başkanlığı'na dönüştürüldüğünün bir göstergesi midir?" diye sorduğunu...

- FETHİYE Muharip Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Süleyman Şahin'in kendilerini ziyaret eden AKP Fethiye Kadın Kolları üyelerine, "AKP iktidar partisidir. Ancak 4 yıldır ilk defa bizleri ziyaret ediyor. Seçim zamanı yaklaştığı için mi yoksa bize bir işleri düştüğü için mi bilemiyorum. Ben ziyaretlerinden ötürü hem sevindim hem de rahatsızlık duyuyorum" dediğini...

- FB 100. yılında 'şampiyonluklar' sağlamak için Ukranyalıları Türkiye'ye doldurdu. Voleybolda kural hatası yaptıklarından elendiler. Şimdi aynı oyunlar yüzmede oynanıyor. Bize de milyon dolarlar verin şampiyon çocuklar yetiştirelim. Bugünkü Yüzme Federasyonu seçimleri için herkese başarılar!

B.A.

- AKP'den zorunlu ihraç edilen o densiz, hâlâ o görevde kalacak mı? Mühim olan budur. O görevden alınmalıdır. Aynı düşünceleri taşıyan çok sayıda Cuma Bozgeyik parti içinde hâlâ vardır. Kırk yıllık Kâni olur mu Yani!

H. Vural VURAL

Gürtuna: İstanbul rantiye evdasına kurban gidiyor

İSTANBUL eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, AKP'li Büyükşehir ve hükümete imar uygulamalarından ötürü yüklenerek "Bugün Türkiye, yarın İstanbul rantiye sevdasına kurban gidiyor" dedi.

Gürtüna, Zeytinburnu'unda bugün çöken bina ile iki kişinin hayatını kaybettiğini, yarın beklenen İstanbul depremi geldiğinde 200 bin kişinin hayatını kaybedebileceğini belirterek,

"Hükümetin artık muhalefet psikolojisinden çıkıp iktidar moduna geçmesi, şehirlerimizi ve ülkemizi kaderine terk etmemesi, geçmişi karalama yerine, kamuda devamlılık ve ilkesi ve adabını algılaması gerektiğini" söyledi.

Gürtuna, Zeytinburnu Kentsel Dönüşüm Projesinin nasıl teslim edildiğini de şöyle anlattı:

"Zeytinburnu ilçesinin tümünün zemin durumu incelenmiş ve mikro bölgeleme çalışması yapılmıştır. Zeyinburnu ilçesindeki toplam 16.031 bina İstanbul Deprem Master Planı’nın öngördüğü şekilde kademeli taramayla incelenmiş, olası bir deprem anında yıkılması muhtemel binalar tespit edilmiştir.

İlçedeki tarihi ve kültürel yapıların mevcut durumları tespit edilmiştir.

Yapılan anketlerde sosyal, demografik, kültürel ve ekonomik doku ile ticari durum tespit edilmiştir.

Dünyanın önde gelen büyük kentleri incelenerek önce İstanbul için daha sonrada Zeytinburnu için plan senaryoları hazırlanmıştır.

Yeni bir Zeytinburnu için plan senaryoları üretilmiştir.

Acil Eylem Planları hazırlanmıştır.

Kentsel dönüşüm için gerekli hukuki çalışmalar bitirilmiştir.

Acil dönüşümü yapılacak alanların konsept çalışmaları bitirilmiştir.

Zeytinburnu için İstanbul genelinde yeni yerleşim alanları tespit edilmiştir.

Afet öncesi ve sonrası için risk yönetimi model çalışmaları tamamlanmıştır.

Projenin AB normlarında stratejik eylem planları hazırlanmıştır.

AB normlarında sürdürülebilir mahalle yenileşme çalışmaları yapılmıştır.

Zeytinburnu Kentsel Dönüşümü için sosyal ve finansal modeller ile katılımcılık modelleri oluşturulmuştur.

İstanbul genelinde bina risk taraması devam etmekte olup, Fatih’te 38.580 bina, Küçükçekmece’de ise 60.938 bina taranmaktadır. Riskli bina taraması 1,5 ile 2 yılda tamamlanacaktır.

Bu süre içinde pilot bölge uygulamalarından elde edilecek sonuçlara göre Deprem Master Planı gözden geçirilmeliydi. Sonrasında ise İstanbul’daki tüm binaların taranması bitirilmeli ve gereken müdahale yapılmalıydı.

Aradan tam 3 koca yıl geçmiştir... Hükümet ve Belediye ise; İstanbul’un en kıymetli arazilerini yüksek yoğunluklu yapılaşmaya açarak rant peşine düşmüştür.

Kamuoyuna bunun hesabı verilmelidir.

Adını 'İstanbul sevdası' koydukları şeyin “rantiye sevdası' olduğu artık açıktır.

İstemiyoruz! ... Artık vazgeçin bu sevdadan!"

BÖLÜCÜ teror örgütünün İstanbul'da yaptığı her eylemde çocuklar kullanılıyor, bunu endişeyle izliyorum.Çocuk pornosu söz konusu olunca mangalda kül bırakmayan uluslar bunda neden sessiz kalıyorlar, çocukların bu şekilde kullanılması çocuklar için en az çocuk pornosu kadar tehlikeli değil mi?Öyleyse nerede uluslararası kuruluşlar? Nerede kınamalar?

Burada çocuklara karşı olumsuzluk yaşanmıyor ise bu polisimizin sağduyusunu ve dikkatini gösterir ki buda her türlü takdire değerdir.