Misyon ve vizyon sahibi bir önder

TÜRKİYE, 1920’lerden hamallık ve pamuk toplayarak bugünlere ulaşan bir ailenin ve Türk sanayiinin en önemli liderlerinden birini kaybetti.

71 yıllık ömründe ‘önder’ bir işadamı olarak belli ilkeleri ve özellikleri vardır Sakıp Sabancı’nın... Dünyayı gezdikçe ‘Japon modeli’nden etkilendiğini söylerdi. Yani ‘Teknoloji, disiplinli çalışma, ananeye bağlılık ve maneviyat’...

Hem misyon, hem vizyon sahibiydi. İş ahlakını hep önde tuttu; uzlaşıcı bir tavır izledi; hükümetlerle hiç çatışmadı ve hep geleceğe baktı, öğrendiklerini kamuoyu ile paylaştı.

Ve koca bir ömre çok şeyler sığdırdı.

Değerli gazeteci Sadun Tanju’nun katkıları ile yazdığı ‘İşte Hayatım’ı okursanız, Sabancı Topluluğu’nun haritasını çıkarırsınız; dolayısıyla Türkiye’nin gelişim sürecinin yol izlerini bulabilirsiniz. Ailenin Kayseri Akçakaya Köyü’nden Adana’ya, oradan İstanbul ve dünyaya açılış öyküsü anlatılır. ‘Tutumlu olmak mayamıza işlemiş... Pirimiz Vehbi Koç’ demesi ilginçtir Sabancı’nın... Ülkesine hizmet için herkesin bilgi ve tecrübesinden istifade ettiklerini açıkça söyler. Sabancı Topluluğu’nun, Adana’dan İstanbul’a taşınmasını Turgut Özal’ın hatırı için yaptığını itiraf eder. ‘O zaman korktum, İstanbul’da Bizans oyunları ile insanı hemen yerler dediler’ der, ancak bu korkusunun ne kadar yersiz olduğunu sonradan anlar.

KİMLERLE ÇALIŞTI

Sabancılar’
ın, holdingin üst düzey yöneticilerini özellikle siyaset, asker ve bürokrat kesimden seçmeleri dikkat çekmiştir hep... Semih Sancar, Vecihi Akın, Suat Aktulga, Bülent Yazıcı, Ahmet Dallı, İzzet Çintav, Prof. Memduh Yaşa, Medeni Berk, Emir Sencer, Hilmi İncesulu, Naim Talu, Sefa Giray, Vehbi Dinçerler, Akgün Albayrak, Hüseyin Güleşçi, Ahmet Tufan Gül, Nazif Kocayusufpaşaoğlu, Namık Kemal Şentürk ve daha birçok ismin şirketlerinde başarılarından söz eder kitabında.

ADANA’YA NEDEN KIRGIN

Altı erkek kardeş olan Sabancılar -dördü aramızdan ayrıldı- son yıllarda Adana’da bir caminin inşaatını bitirdiler ve 50 milyon dolara mal olan bir otel (Hilton) yaptılar.

Daha sonra, mevcut yatırımları dışında Adana’ya yatırım yapmadılar. Binlerce dönümlük üç çiftliği, hatta ‘babaevi’ni ve Amerikan Konsolosluğu’nun kiracı olarak bulunduğu gayrimenkülü sattılar. Hatta aile mensuplarının kabirlerinin İstanbul’a nakledileceği iddiası ortaya atıldı..

Nitekim vasiyeti gereği Zincirlikuyu’daki aile mezarlığına toprağa verilecek Sabancı.

Neden böyle yaptılar? Kızgınlıkları neydi ve kimeydi?

Bu konuda kamuoyuna yansıyan bir şey olmadı pek..

Sakıp Sabancı arkasında bir sevgi seli bırakarak aramızdan göç ediyor, bu dünyada hoş bir seda bırakarak.

Son sözü ona bırakalım:

‘Her şeyden önce Sakıp Sabancı’nın bir insan olduğu, insanların hatalarıyla, sevaplarıyla bir arada değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Eğer terazide sevap kefesi ağır basıyor ise ne mutlu bana...’

Sakıp Sabancı’lar
hep yaşa-SA...

Türkiye’de süt ABD’den pahalı

BAHÇIVAN Gıda AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan telefonla arayarak ‘Maalesef gıda konusunda dökülüyoruz’ dedi. Sütle ilgili yazımızın birçok noktasının doğru olduğunu, özellikle antibiyotik kullanımını ilaç firmalarının körüklediğini, bu nedenle antibiyotikli süt oranının gittikçe artmakta olduğunu anlattı. Süt toplayıcılarını da eleştirerek şöyle dedi:

‘Üretici kesimlerimiz küçük, bu nedenle otokontrol yok. En büyük sorun, süt toplayan aracı kooperatif birliklerde; bunlar ne yazık ki özensiz. Sütü havuzda toplayıp sanayicilere aktarıyor ama sütün kalitesini, hijyenik olup olmadığını dikkate almıyorlar, köylüyü sağlıklı üretim konusunda uyarmıyorlar. Rantçılık iyidir de, insan sağlığı ve hammaddenin kaliteli olması daha önemlidir, sanırım. Tarım Bakanlığı dikkatini biraz bu sektöre yöneltmeli.’

Bahçıvan sorunun düğüm noktasını şöyle anlatıyor:

‘Ülkemiz fakir; tarımımız verimli değil. Küçük birimlerle bu sektör ayağa kaldırılamaz. Amerika’da milli gelir 35 bin dolar; sütün litresi 29 cent; bizim 2500 dolarlık ülkemizde ise sütün litresi 34 cent (520-530 bin TL)... Türk tarımının ölçeklerini büyütemezsek, sağlıksız gıda üretimi de olur, haksız rekabet de, sahtekárlık da... Peki üreticimizi, köylümüzü kim eğitecek, kim öğretecek? Bilinmelidir ki, kaliteli ürün kaliteli hammaddeden üretilir.’ Bu konuda ileriki günlerde Set-Bir olarak bir uyarı kampanyası başlatacaklarını belirten Erdal Bahçıvan, peynir altı suyunun eskiden değerinin bilinmediğini, ancak besinsel öğelerinin öneminin öğrenilmeye başlanması ile birlikte bu ürünü toz haline dönüştürüp çeşitli ürünlerin bileşenlerine girdiğini, Türkiye’de de bunu toz olarak (PST) ürettiklerini söyledi. Ve bir eleştiri yaptı:

‘Ancak dünyada yeni doğmuş bebeğe verilecek olan mamanın ana bileşenlerinden biri olan PST’ye ülkemizde verilen değer bizleri düşündürmektedir.’

GÜNÜN SÖZÜ

‘Zaman evrende sonsuza dek ağlayan bir rüzgár gibi, fethedenlerin de alelade insanların da isimlerini ve yaptıklarını sürükler. Bizden arta kalan tek şey de bizi tanıyanların hatıralarında kalanlardır.’

(Harion Ellison)
Yazarın Tüm Yazıları