Milli Görüş mü cihat parası mı

MİLLİ Görüş’teki miras kavgası ve Milli Görüşçüler ile Milli Görüş’ün mirasçılarını başından bir irdelemek gerekiyor.

Haberin Devamı

Kavganın asıl çıkışı Milli Görüş’ün duayenlerinden Oğuzhan Asiltürk’ün, “Cihat paralarını çocukları zimmete geçirdi” iddialarıyla oldu. Bazıları da bu tartışma ve kavgaları ‘yakışıksız’ bularak miras paralarının önemli bir kısmının adresi olarak AKP’yi gösterdi. Örneğin, Milli Görüş’ün tanınmış isimlerinden Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, aynı zamanda HAS Parti Kurucusu, İstanbul İl Başkanı; RP-FP’nin 21. dönem Rize Milletvekili. Geçen hafta Rize’deydi, basın toplantısı yaptı. Meslekdaşımız Ömer Şan’ın verdiği notlara göre ciddi şeyler söyledi:
“Şu anda Cumhurbaşkanı’ndan, Başbakan’ına kadar Türkiye’yi yöneten insanları yetiştiren bir insanın arkasından böyle şeylerin konuşulması, çocukları tarafından bunların tartışılması beni ciddi şekilde rahatsız ediyor. Bizim SP’den ayrılmamızın sebeplerinden biri de bu tartışmalardan uzak olmak istememizdi. Bir şekilde ayrılmamızın ne kadar anlamlı olduğu da anlaşıldı. ‘Cihadın parası oraya gitti, buraya gitti’, bu tartışmalar beni üzüyor.”
Twitter üzerinden de görüşlerini açıkladı: “Kanal 7 dindar insanların topladığı paralarla kurulmuştu; bugün kimin elinde, bu ellere nasıl geçti?” sorusunu yöneltti.
Dindar insanlardan toplanan paralarla kurulan işletmelere dikkat çeken Bekaroğlu, “Erbakan Hoca, çocukları üzerinden alabildiğine eleştiriliyor. Peki, bugün ganimet mantığı ile malı götürenler için niçin tek kelime yok. Bir sürü adam, bunlar ellerindeki serveti nasıl edinmişler? Erbakan’ın villalarını dillerine pelesenk edenler, niçin diğerlerinin villalarını, servetlerini, gemilerini sormuyor?” diye sordu. Prof. Bekaroğlu’nun açıklamalarında bazı ipuçları da vardı. Bazı sorular da çıkarılabilir: “Milli Görüş’te yurtiçi ve yurtdışından toplanan paraları veya yardımların asıl hedefi ve amacı neydi” sorusunun yanıtında asıl hedef “cihat’ idi.
O zaman bu kavgaların asıl nedeni Milli Görüş mirası değil, ‘cihat mirası’ olması gerekir! Doğru tanımlama budur! Ve Bekaroğlu, bu açıklamaları ile bir bakıma ‘cihat’ı da açığa vurmuş oluyor!
Ne için ve nasıl bir cihat?
Necmettin Erbakan’ın iktidarda bulunduğu dönemdeki ‘Kanlı mı olacak kansız mı’ tartışmalarıydı asıl tanımlama (Erbakan’ın 13.04.1994’te söyledikleri). ‘Cihat’ın açıklaması değil miydi? Bu tanımlama ile Bekaroğlu’nun sözünü ettiği ‘cihat paralarının’ Türkiye Cumhuriyeti’nde bir karşı devrim yapılması, ‘Adil Düzen’ adıyla ‘dini esaslara dayalı’ yeni bir sistem getirilmesi hedeflendiğini anlatmaya gerek dâhi yok.
Buna göre, Milli Görüş’ün hedeflediği cihadın dini esaslara dayalı ‘Adil Düzen’ adı verilen bir sistem oluşturmaktı. Bugün Silivri’de tutuklu bulunanların çoğunun ‘darbecilikle’ suçlanmalarına bakıldığında ilginç bir durum çıkıyor. Elbette ki, devlet içerisinde çöreklenen, devlet erkini kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak cinayetler işleyen ve hatta Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esaslarına karşı bir yöntemle dalavereler çevirenlerin icraatları savunulamaz! Ancak, bütün gücüyle, samimi duruş ve davranışlarıyla, çağdaş, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş esasları doğrultusunda hizmet eden, görev yapan insanların da bunların arasında yer almaları kabul edilemez.
Silivri’deki mağdur olan darbe karşıtı isimler gözümüzün önündeyken bugün kavgası yaşanan Milli Görüş veya Cihat Paraları’nın da asıl hedefi ortadayken neden bu durum göz ardı edilmektedir?
Evet cihat yolundaki bu planlar, servetler ortada iken nasıl bir yöntem izleyecektir iktidar. Yoksa ortada bir takiye mi vardır?

Haberin Devamı

Hocasından Nabi Avcı’ya mektup

Haberin Devamı

EMEKLİ Eğitimci Mehmet Halil Arık, Denizli’den kamuoyuna ‘Öğretmeninden’ başlıklı bir mektup yazmış. Arık, Milli Eğitim Komisyonu Başkanı Nabi Avcı’nın Eskişehir (Maarif) Koleji’nde üç yıl öğretmenliğini yapmış... “Kısa sürede kaynaşmıştık birbirimizle; sıcak ve içten! Birlikte bir okul gazetesi bile çıkarmıştık ve sen başyazarı olmuştun o gazetenin. Yücel Anadolu idi adı. Ne kutsal bir inanç, ne ideal bir amaçtı o! Çalışkan, akıllı ve başarılıydınız, hepiniz. Verilenlerle yetinmiyordunuz. Parlaktı geleceğiniz.” Arık daha sonra sözü 4+4+4’ün görüşmelerine getiriyor ve Genel Başkan’dan alacağı bir aferin uğruna tüm etik ve hukuk kurallarını hiçe sayarak jet hızıyla geçirmesine üzüldüğünü söyleyerek şöyle diyor: “Ak saçlı, bilim adamı Nabi; unutmuş; genç Nabi’nin yıllar önce demokrasi, hoşgörü ve hiç kimseyi aldatmama adına, hak ve hukuk adına vermiş olduğu sözleri... Öğrenen öğrenemediyse, öğreten öğretememiştir ilkesini hatırladım, utandım. Kahroldum; bu sistemle; adam değil, ancak biat ve sadakat erbabı kula kulluk etmeye hazır ümmet yetiştirilir... Göreve başlarken, edilen o şeref ve namus yemini de mi akla gelmez!.. Ona kahroldum.”
(Bu ilginç mektup Google’dan bulunabilir.)

Haberin Devamı

Mimar ve mühendisler isyanda

ÇEVRE ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a; ‘Mimar ve Mühendisler Grubu’ sesleniyor: Şehirlerimizi “Herkes İçin Şehir” anlayışı insan ölçekli ve insan yüzlü olarak tasarlamalıyız.
‘Afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi’ hakkındaki kanunu, bu kapsamda aceleye getirilmiş ve yeterince toplumda tartışılmamış bir yasa olarak görmekteyiz. Yasa meclise sunulan haliyle bir arsa üretim yasası şeklinde görülmekte, kentsel dönüşümün nasıl yapılacağı ve nasıl şehirler inşa edileceği ile ilgili hiçbir madde içermemektedir.
Kentsel dönüşüm anayasa yapmak kadar önemlidir.

Biliyor musunuz

- MİLLİ Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in, kendisine “19 Mayıs kutlamalarının Ankara dışındaki illerde okul içi etkinlik düzeyine indirgenmesinin gerçek nedeninin, laik cumhuriyete karşı herkesçe bilinen düşmanca duygularınız mıdır?” diye soran CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi’ye verdiği yanıtta ne ‘evet’ ne de ‘hayır’ dediğini... ? CHP İstanbul Milletvekili Av. Mahmut Tanal’ın, bankaların konut kredilerinde erken ödeme yapılması halinde talep ettiği masraf ve komisyonlara ilişkin erken ödeme cezasının kaldırılması için bir kanun teklifi verdiğini... ? SANATÇI Arif Sağ’ın, bu akşam Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde yapılacak Nevruz konserinin, Sağ’ın sağlık sorunları nedeniyle iptal edildiğini...
- AÇIKLAMA Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’ten; Cemal Yeğin hiçbir zaman DSP’li olmamıştır. DSP’den gelen ve başkan seçilen Mehmet Deniz’dir. Her iki arkadaşımız da kıymetlidir. Kongrede olanlar, klasik kongre tartışmalarıdır.
Biz çevremizdeki
 gazetecilerde tutarlılık ararız. Hakkımda iddiada bulunan o gazeteyi yargıya verdim.
Belediyemize tahsisli olan 300 dönümlük Kilyos sahili konusunda bir şeyler yapmak isteriz, ancak Büyükşehir engeli de vardır. O sözünü ettiğiniz kişileri yemekte uzaktan görmüşüzdür. Oluşmuş bir şey yoktur. Olacak bir proje olursa, önce meclisimizden izin alır; sonra Büyükşehir’e gideriz. Yasa hak ve hukuk neyse yaparız.

Yazarın Tüm Yazıları