Paylaş
Ömrünün çoğunu insanlara hizmet için adamış, halk tarafından sevildiği gibi her yıl yüz bini aşkın yerli ve yabancı insan tarafından ziyaret edilen ve bir buluşma merkezi haline gelen Hz. Mevlânâ bize ait bir değerdir. Bu yönüyle ülkemizin bugün kavgalı gibi görünen güzide insanları için de bir buluşma merkezidir. Her yıl tekrarlanan vefat törenlerinin bu niyetle idrak edilmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Kendisini ziyaret edenler arasında âliminden cahiline, zengininden fakirine, dindarından ateistine, Alevi’sinden Sünni’sine, Gürcü’sünden Çerkez’ine, Laz’ından Boşnak’ına, Kürt’ünden Türk’üne kadar güzel ülkemiz Türkiye’yi meydana getiren bütün değerler yer almaktadır.
Ortak değerler, her kesimin sevdiği abide şahsiyetler bizi biz yapan güzelliklerimizdir. Ahirete irtihalinin yeni bir sene-i devriyesinde anmakta olduğumuz Hz. Mevlânâ, cana şifa, ruha gıda bahşeden sözleri ve şiirleriyle hâlâ aramızda yaşıyor gibi bizlere “Ne olursanız olun gelin” mesajını göndermektedir.
Almanya Alevi İslam Birliği olarak bu mesajın hem Aleviler hem de Sünniler tarafından ortak bir çağrı kabul edilmesini ve gönüllerimizde makes bulmasını diliyorum.
Alişan HIZLI
Almanya Alevi İslam Birliği Genel Başkanı
GÜNÜN SÖZÜ
“Doğru sadece kendinin doğruları değildir. Başkasının da doğruları olabileceğini göz ardı etme.”
(Nurullah AYDIN)
Kadir Ağabey, Haliç Köprüsü’nden vazgeç
GEÇEN hafta Londra’daydım. Thames Nehri kıyısındaki ünlü ‘Tate Modern Sanat Müzesi’ni gezerken gözüm nehrin üzerinde süzülen ‘Millenium’ yaya köprüsüne takıldı. İçim üzüldü. Zira İngiliz karşı tarafta, Thames’in kuzey kıyısında 600 yılından bu yana Londra’nın siluetini süsleyen ’Aziz Paul Katedrali’nin görüntüsünü incitmemek için bir mühendislik harikası olan ‘Millenium’ köprüsünü 2000 yılında yaratmıştı. ‘Arup Mühendislik’ imzasını taşıyan 350 m uzunluğunda 4 m genişliğindeki köprü yukarı yükselen kuleler kullanmadan yatay çelik gergi sistemiyle platform altındaki iki ayakla Thames’i geçmiş ve Aziz Paul‘ün muhteşem kubbe görüntüsünü taciz edebilecek herhangi bir yükselmeye izin verilmemişti.
Ne yazık ki bizler İngilizler ile aynı hassasiyet ve yaratıcılığı Haliç Metro Köprüsü’nde gösteremedik. Ser-i mimaran-ı cihan Koca Sinan’ın başyapıtlarından Süleymaniye Camisi’ni taciz etmeye, İstanbulumuzun siluetini bir kez daha delip geçmeye yelken açtık...
‘El âlem Kültür Mirasına Sahip Çıkıyor!...’
Dünyanın harikalarından bir tanesinin önüne, Haliç’in ortasına iki kuleli köprü daha proje safhasında UNESCO Dünya Mirası Merkezi’nin dahi itirazlarına neden olurken, Başkanım Mimar Kadir Abim bu duruma nasıl izin verdi bilemiyorum, çözemiyorum.
Zeytinburnu’nda yapılan ancak bazı açılardan ‘Tarihi Yarımada’nın İstanbul’u İstanbul yapan siluetine, ufuk çizgisine limon sıkan kulelerin gözden kaçmış olmasını belki bazıları affedebilir. Bu gökdelenler epey uzaktalar, sur dışındalar, gafil avlanmış olabilirsiniz. Ancak Süleymaniye’nin bağrına göz göre göre iki kazık çakılmasını ne kimse, ne de tarih affeder. İstanbul’a yaptığınız hizmetlerin tümünü inşası süregelen kuleli Haliç Metro Köprüsü’ne feda etmeyiniz. Belki zarar yazar, ancak gelin Haliç Köprü Projesi’ni değiştiriniz Aziz Başkanım. O iki kuleyi iptal ediniz. Teknik olarak başka türlü olmuyor demeyin Başkanım, doğru çözümler var. London Millenium Köprüsü var, büyük kemerli demiryolu köprüleri var, başkaları da var... Ben olsam su üstünden köprü dahi yapmaz metroyu ‘Müzekent İstanbul’ projemde önerdiğim gibi Haliç’in altına düşündüğüm sualtı otoparkının içinden geçirir, Altın Boynuz’u metal bir yapı ile rahatsız etmezdim.
Kadir Abim, planetimizin gözbebeği İstanbul’umuzun en güçlü simgesi Tarihi Yarımada siluetini, mimari ve kültürel mirasını bir daha geri getiremeyiz...
Son bir kez daha düşününüz lütfen Başkanım...
Prof.Dr. Ahmet Vefik ALP
Y. Müh. Mimar Kentbilimci
Doktorun eli hastanenin cebi
“SAĞLIK Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü’ne iletmenizi istiyoruz.
Bizler, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan uzman hekimleriz. Doktorun elini, hastanın cebinden çıkaracağız sloganıyla başlattığınız, sağlıkta dönüşüm uygulaması ile muayenehanelerimizi kapattınız. Üniversite hastanelerindeki hocaların muayenehanelerini ise serbest bıraktınız. Eşitliğe aykırı çifte standart uygulamanız ile ilgili şikâyetler artınca, muayenehanesi olan hocaların üniversite hastanelerinde ameliyat yapması yasaklandı. Ancak bu yasak sadece kâğıt üzerinde kaldı. Kayseri Erciyes Üniversitesi Hastanesi hocaları muayenehanelerinde hastalardan ameliyat parası alıp ameliyatlarını üniversite hastanesinde yapmaya devam ediyorlar. Yasağı delmek için de hasta yatış, ameliyat ve diğer işlemleri, muayenehanesi olmayan öğretim görevlisi uzman doktorların veya yardımcı doçent doktorların üzerine yazıyorlar.
Bu durum, üniversite rektörü, tıp fakültesi dekanı ve hastane başhekimi tarafından bilinmesine rağmen hiçbir şey söylenmiyor. Bundan dolayı, muayenehane açan hocaların sayısı gittikçe artıyor. Üniversite hastanesinde geçici kadroda çalışan personel hatta üniversitenin tıp fakültesi dışındaki personel, hocaların muayenehanesinde ameliyat parası vermek zorunda kaldıkları için, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesine geliyorlar.
Hocalara muayenehanelerinde para verip ameliyat olan hastalar, kontrollerini Kayseri’deki hastanede yaptırıyorlar. Çünkü hocalar kontrolleri muayenehanede para almadan yapmıyorlar.
İsminde ‘Adalet’ kelimesi bulunan bir parti hükümetinin bu çifte standart uygulaması, adalete, hakkaniyete uygun mu?”
Biliyor musunuz
CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a “Basına yansıyan haberlerde eşinizin ameliyatının Tam Gün Yasası’na aykırı olarak gerçekleştirildiği doğru mudur? Söz konusu ameliyatın yasa gereği ameliyata girmesi yasak, part-time çalışan bir hekim tarafından yapıldığı doğru mudur? Bu doktora ameliyata girmesi için talimatı siz mi verdiniz?” diye sorduğunu...
Paylaş