Paylaş
Almanya’da eyalet ve belediye seçimleri çoğunlukla hep bir sonraki genel seçimin provası olarak görülür.
Şimdi de 2017’de yapılacak genel seçimin bir habercisi olacak... Bu seçimlerin çalışmaları eskiden genelde çevre, enerji, yol, konut, çocuk yuvaları, işsizlik gibi yerel konular üzerinden yürürdü...
Takip ettiğimiz kadarıyla bu kez öyle değil. Gündemin birinci sırası varsa yoksa mülteciler...
Televizyonlarda açık oturumlar, gazeteler, dergiler aylardır sayıları 1 milyonu aşmış sığınmacılar konusuna kilitlenmiş durumda. Muhalefet, Başbakan Angela Merkel’e yükleniyor, kapıları sonuna kadar açmakla suçluyor. Hükümet, “Durum öyle değil. Kapılar savaştan kaçan Suriyelilere açıldı, bu insani bir görev. Başka ülkelerden gelenler hızla geri gönderiliyor. Biraz bekleyin, göreceksiniz her şey halledilecek” diye halkı sakinleştirmeye çalışıyor. Halk ise bir o tarafa bir bu tarafa bakarak gördüklerine, yaşadıklarına mı yoksa anlatılanlara mı inanacağını şaşırmış durumda. Ama son seçim anketlerine bakılırsa Merkel’in lideri olduğu Hıristiyan Demokratlar’a desteğin azaldığı görülüyor. Hele sağ popülist parti Alternative für Deutschland’ın (AfD) beklenmedik yüksek oranda oy almasından çekiniliyor.
Tablo şu... Merkel, şimdiki belediye eyalet seçimlerinden altı ay önce yani geçen yıl ekim ayında Suriyeli sığınmacılara kapıları ardına kadar açtı, “Biz bunu başarırız” dedi. Halk da destekledi.
Ama geçen yıl 1.1 milyon sığınmacı geldi; ‘akın’ devam ediyor. Yazın bu sayının daha da artacağından korkuluyor.
Bir de buna Köln’de yılbaşı gecesi yaşanan taciz olayları eklenince mültecilere karşı hava değişti. Yani Merkel mülteci krizini Avrupa çapında çözmek istiyor. Avrupa ülkeleri ise mülteci almak istemiyor. Bu nedenle Merkel, bu konuda Avrupa’da yalnız kaldı. Tek umudu da Türkiye... Ankara mülteci akınını önlerse Avrupa, Türkiye’den belirli sayıda Suriyeli mülteci alacak. Şimdi gözler, 7 Mart’ta yapılacak Türkiye-AB zirvesinde... Aslında zirve 18 Mart’ta planlanıyordu. Fakat bunu Merkel seçimler öncesine aldırttı. Amacı, seçimlerden bir hafta önce “Ben bu sorunu çözüyorum” mesajını seçmene vermek.
Merkel, Avrupa çapında çözüme ulaştığını göstermek istiyor. Türkiye bu yükümlülüğün altından kalkabilir mi, Avrupa’nın istediği şartları yerine getirebilir mi?
Yunanistan turist çekiyor
Almanlar turizmde ‘güvenliği’ arıyor
TURİZM açısından bakarsak mülteci sorunu Almanların kimyasını bozdu. Sosyolojik anlamda ciddi değişimler var. İnsanlar daha dikkatli bir tutum içerisindeler. Bu tüketim alışkanlıklarında da önemli değişikleri beraberinde getirdi.
Almanlar için seyahat etmek, tatil yapmak, ibadet etmek gibi birşey ancak bu yıl endişeliler!..
Alman toplumunun hayallerinin ilk sırasında 3-S (Sand-sea-sun: Kum-deniz-güneş) geliyor. 3-S’nin yerini bugünlerde “security, security, security” arıyorlar gidecekleri yerde.
Sultanahmet Meydanı’nda 12 Alman’ın öldürülmesi Alman turizm piyasalarında travma yarattı. 1983 yılından itibaren Almanya’dan Türkiye’ye turist akışı hiç gerilemedi. Ancak bu yıl işimize nazar değdi diyor Almanya’nın ünlü turizmcilerinden Hüseyin Baraner.
40 yıldır turizmin nabzını tutan Baraner’e göre, Almanya’da Türkiye’ye tatil satışları 1983’ten itibaren her yıl ortalama en az yüzde 3 büyüme gösterdi. İki ülke arasında turizm faaliyetinin toplam cirosu 5 milyar Euro. Bunun 3 milyarını Türk otellerine yapılan ödemeler oluşturuyor, diğer 2 milyar Türk-Alman uçak şirketleri, seyahat acentesi komisyonlarına ve sigortaya gidiyor.
“Ancak bu yıl çok farklı” diyor, “düşük talep nedeniyle tur operatörlerini ve seyahat acentelerini de peşinden krize sürüklüyor. Zira çoğunun cirosunun yüzde 20’sini satışları oluşturuyor.
Avrupa’da turist, Türkiye’nin Suriye ile ilişkileri ve Güneydoğu’da cereyan eden olayları yakından takip ediyor.
Türk turizmiyle sıkı bağları bulunan Alman kuruluşların yöneticileri, ‘Bize niye bilgi aktarılmıyor’ diye şikâyet ediyorlar.”
Alman turistin daha çok İtalya, Fransa İspanya, Türkiye ve Yunanistan’a gittiğini belirten Baraner “Yunanistan, Türkiye’den bu sezon büyük pay alacak” uyarısını yapıyor.
Bunun için de Türkiye’de yetkililerin Avrupa toplumu ile yakın diyaloğa girip, onları ikna etmek için gerekli çalışmaları başlatmasını öneriyor.
“Bu tanıtma değil pazarlama olmalı... Türk turizmine teşvik değil, turisti ikna etme gerekiyor.
Turist “Türkiye pahalı” ya da “Türkiye’ye tatile gideceğim ama uçak seferi yok” demiyor ki, Avrupalı turistler, “Türkiye’deki güvenlik durumunu anlatın; beni ikna edin” diyor.
Belediye başkanlarına bu konuda büyük görev düşüyor.
BERLİN NEDİR?
AVRUPA’nın en yeşil kenti ve Avrupa’nın en çok yabani hayvanın yaşadığı kent... Berlin’in en ünlü caddesi Unter den Linden’den giderken önünüzden tilki geçebilir. Berlin çok kozmopolit bir kent; yer yer İstanbul’u çağrıştırır. Berlin inşaat konusunda Türkiye’den çok geri kalmış... Türkiye’de üçüncü Boğaz köprüsünü bitirirken, Berlin halen yeni havaalanını bir türlü bitirip açamadı. Herhalde İstanbul, ‘kanal’ını bitirdikten sonra Berlin Havaaalanı belki açılabilir diye Türkler dalga geçiyorlar.
Berlinli Türkler kentlerini çok seviyorlar. ‘Küçük İstanbul’ denilen Kreuzberg’in ‘kalbindeki’ Hasır Restoran turist çekiyor. Giresunlu olan Aygün Ailesi, 35 yıl içinde Berlin’de otel sayısını 3’e çıkarırken, Türkiye’dekilerle birlikte 13’e yükselmiş... İtalya mutfağı dahil restoran sayısı 17’ye yükselmiş, dönerin adını da ‘dönburger’ yapmışlar.
Güneşten yararlanamıyoruz
ULUSLARARASI Güneş Enerjisi Topluluğu Türkiye Bölümü’nün (GÜNDER) raporuna göre Türkiye’nin yıllık 380 milyar kWh’lik bir güneş potansiyeli mevcut. Yıllık 380 milyar kWh’lik potansiyeli ile güneş şu anki tüketimimizin 1.5 katını karşılayabilir. Ancak, başta kurumsal ve yasal sorunlar olmak üzere, sektörün gelişmesinin ve potansiyelini ortaya çıkarmasının önünde önemi sorunlar mevcut. Yani, ‘enerji’ var ama kullanamıyoruz.
Paylaş