Merkel Türkiye’ye ne rol biçecek bakalım

Haberin Devamı

ORTADOĞU’ya sokulan çomak (Arap Baharı), kovandan fırlamış arılara benzeyen mülteciler olarak yönünü Avrupa’ya çevirdi.
Sıradan muhaceret değil, ölümüne göç hali var.
Merkel uluslararası diplomasi teamülünün dışına çıkarak, seçim arifesinde Türkiye’yi ziyaret ediyor. Ana gündem maddesi, göçün Türkiye sınırları içinde bloke edilmesi, oysa, ülkemizdeki milyonlarca içsavaş mağdurunun finansal maliyeti karşılanamaz boyutlara giderken, toplumsal maliyet hesabı henüz yapılamıyor. Ortadoğu, emperyal labortuvarlarda üretilen Frankeştaynların, insan eti yediği bir cehennem halinde, kadim medeniyetlerin çocukları, sırat köprülerini geçer gibi, can havliyle Batı medeniyetine iltica etmeye çalışıyorlar. Yeni bir yurt arayışında olan nüfus hareketliliklerinin siyasal ve toplumsal sonuçları öngörülemez, son zamanlarda hareketlenen göçmen sayıları şimdiden Avrupa’nın kimyasını bozdu, oralarda tarih, yeni bir ‘kavimler göçü’ ile tekerrür mü ediyor endişesi var gibi... Merkel, Avrupa’nın çaresizliğinin ve de tek kurtarıcı olarak, Türkiye’nin görülmesi nedenleriyle Türkiye’de... Göçleri, Türkiye’de durdurma karşılığında, parasal yardım, Schengen/vize kolaylıkları, bir türlü ilerlemeyen müzakerelerde bazı fasıllarının açılması ve benzeri şeyler üzerinde pazarlıklar sürüyor. Anlaşmaya varılmasının önşartı olarak da, Türkiye’ye güvenli ülke statüsü verilmesi zorunluluğu var, ‘AB kodamanları’, canlı bombaların kol gezip eylem yaptığı Türkiye’ye hangi kriterlerle güvenli ülke statüsü verecekler, ayrı bir merak konusu...
BOP, Arap Baharı gibi başkalarının coğrafyalarını gasp etme hevesleri sonucu katledilen masumların ruhlarının ahı daha uzun zaman bu işin faillerinin ve yardakçılarının üzerinde kara bir bulut gibi dolaşacağa benziyor.
Geldiğimiz noktada bize biçilen rol, “Kurbanlarımızı misafir edin, onlara iyi bakın” olarak gözüküyor... Üç-beş bir şeyler de veriyorlar ki vicdanlar da rahatlasın!.

Haberin Devamı


Bencil, amnezi, nevroz

Haberin Devamı

TARİHİN çarpıtılmasına –dalkavukluk etmeye, göz boyamaya ya da başka bir kısmi amaca yönelik- büyük enerjilerin sarf edildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bencil olmayan saiklerden (sebep, güdü, sevk eden, götüren, süren sürücü) ilham aldıklarında bile, bu tür çarpıtmalardan hiçbir yarar sağlanamaz. Tarih, kolektif hafızadır ve eğer toplumsal bedeni insan bedeni gibi düşünürsek tarihsizlik amnezi (bellek kaybı) anlamına gelir, çarpıtılmış tarih ise nevroz (davranış bozukluğu).
Geçmişle yüzleşmek konusunda isteksiz olanlar, ne bugünü anlamayı ne de geleceğe bakmayı başarabilirler. Bu nedenle, ahlaki ve mesleki görevleri geçmişle ilgili gerçeği ortaya çıkarmak ve onu gördükleri gibi sunmak ve açıklamak olan tarihçilerin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluğu yerine getirmek için elimden geleni yapmış bulunuyorum.
Bernard LEWIS (2012)

Haberin Devamı


BİLİYOR MUSUNUZ?

-CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin Ankara metrosunda yaşanan ‘canlı bomba’ paniğinin özel bir TV kanalında yayınlanan sesli görüntülerinin, metronun güvenlik kameralarının sesleri de kayıt edebildiğini gösterdiğini belirterek Başbakan’a “Vatandaşların rızası ve bilgisi olmadan ses kaydı yapılıyorsa, bu Anayasa’da güvence altına alınan kişilik haklarına aykırı değil midir? Anayasa suçu işleyen sorumlular hakkında hukuki işlem başlatılacak mıdır?” diye sorduğunu...
-MAZLUMDER’in, siyasi partilerin özellikle engelli hakları, hasta hakları, hekim ve sağlık çalışanları hakları, sosyal sigorta ve güvenlik, kadın ve çocuk hakları, alkol ve madde bağımlılığı, tüketici hakları, insan hakları ve yeni anayasa alanları için ne tür politikalar öngördüğünü ele alan raporunu salı günü İstanbul Şubesi’nde açıklayacağını...

Haberin Devamı


3 havalimanı: Mega felaket

-CHP İstanbul Milletvekili ve geçen dönem CHP Yolsuzlukları Araştırma Birimi Başkanı Aykut Erdoğdu, 3. havalimanı ihalesine ilişkin “Ekolojik, teknik, hukuki ve ekonomik açıdan bir mega felakettir” dedi. Erdoğdu yaptığı basın açıklamasında, 3. havalimanı için “Havalimanı inşaatı tamamlanamasa, işletmeye alınamasa, bir tek uçak inmese dahi 11.1 milyar Euro tutarında Hazine garantisi (4.6 milyar Euro finansman garantisi ve 6.5 milyar Euro talep garantisi) verildiği için ekonomik felakettir” dedi ve usulsüzlükleri tek tek sıraladı. (Odatv’den)


MESAJ PANOSU

-TÜRKİYE-AB katılım müzakereleri önümüzdeki hafta ilk on yılını doldurmuş olacak. AB Başkanı Prof. Dr. Beril (Dedeoğlu) Hoca AB konusunda iyimserliğini hiç kaybetmedi. Umarım bakanlığı mümkün olduğunca uzun sürer ve AB konusundaki iyimser bakışın, Türkiye-AB ilişkilerinin geneline yeniden hâkim olmasını temin edebilir. Prof. Dr. Çağrı ERHAN
-BİZLER, öyle görünüyor ki kayıp kuşaklarız. Yılmazsak, karanlıklar geçicidir ve aydınlıklara mutlaka ulaşılacaktır. Oyumuzu ona göre verelim. Ruhan İSKENDER
-SEÇİM yemleri... Yerli oto, Saab, Türkiye’de üretilmeye başlanırsa, (ki sanmıyoruz, düşünün Türk Saab mı? Saab Türk mü, sorusu bile) markanın değerini bitirir... Atma! H.H.
-ÜLKEMİZDE gereksiz işlerle, kayıkçı kavgalarıyla halkı uyutan politikacıların Doğu Perinçek’ten öğreneceği çok şey var. Yeter ki öğrenmek istesinler. Yapacakları tek şey vatanı, milleti kayıtsız koşulsuz sevmeleridir. Bir de Atatürk’ü kılavuz edinmeliler. Adil HACIÖMEROĞLU
-KILIÇDAROĞLU diyor ki “Siyasetçi vizyon sahibi olmalı ve ileriyi görmeli.” Doğru söylüyor değil mi? S.T.

Haberin Devamı


İBB ölümünün 100. yıldönümünde bir sempozyumda anıldı


TÜRK şiirine damgasını vuran şairlerden Tevfik Fikret, İBB Kültür Daire Başkanlığı Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğünün düzenlediği “Ölümünün 100. Yıldönümünde Tevfik Fikret Sempozyumu” ile anıldı. İBB Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen program, İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen’in açılış konuşmasıyla başladı. Türk şiirinin önemli isimlerinden olan Tevfik Fikret’in anılması ve anlaşılmasında sunulan katkıların amacına ulaşmasındaki önemine değinen Şen, “İBB Kültür Birimi olarak, kültür ve edebiyatımıza hizmet etmiş önemli kişileri günümüzde tekrar hatırlatmak ve anmakla kalmayıp yeni neslin onları anlamasına kapı açmak üzere bir yol izlemeye çalışıyoruz. Bu doğrultuda, Cumhuriyetin kuruluşunda fikirlerinden istifade edilmiş Tevfik Fikret gibi önemli bir ismi vefatından 100 yıl sonra konuşuyor ve anlamak gayretinde olmak son derece önemsediğimiz bir konudur. Tevfik Fikret’in fikirlerinin konuşulması, kayda geçirilmesi ve bunların yazılı olarak paylaşılması ancak böylesi bir programla mümkün olabilirdi. Sempozyumun hazırlanması ve oluşmasında katkı sağlayan birimimizin çalışanlarına ve katılımcılara teşekkür ederim.”

‘SEVGİLİ BÜYÜK ENİŞTEM’

- Sempozyumda iki oturumda 9 konuşmacı Fikret’in hayatı, edebî kişiliği, mimarlığı, ressamlığı, eğitimciliği, gazeteciliği ve Aşiyan’ı hakkında tebliğler sundular. Prof. Dr. Nedret Kuran Burçoğlu, tebliğinde “Sevgili Büyük Eniştem” olarak andığı Tevfik Fikret ile olan akrabalık ilişkisine, melankolik kişiliğindeki ailevî nedenlere ve şairi çok etkileyen Art Nouveau akımının yaşamı ve sanat hayatındaki yansımalarına dikkat çekti.
- Prof. Dr. Abdullah Uçman, “Bir Servet-i Fünûn Şairi olarak Tevfik Fikret” adlı bildirisine şairin şiir şahsiyetini bulma yolunda tesadüfen antolojide okuduğu ve hayatı boyunca örnek alacağı Baudelaire ve François Coppe’yi tanıdıktan sonra şiirde asıl çizgisini belirlemiş olduğunu belirtti ve “Diğer Servet-i Fünûncularla beraber Tevfik Fikret’in o günkü Türk şiirinde gerçekleştirmiş olduğu esas değişiklik ve yeniliklerden biri de vezin, kafiye ve ahengi ihmal etmeden şiiri nesre yaklaştırmış olmasıdır” dedi.
-Tevfik Fikret’in ressamlığının şiir tarzını da etkilediğini görsel sunumuyla belirten Prof. Dr. Zeynep İnankur, “Resim ve Tevfik Fikret” başlıklı konuşmasını yaptı. Başta eğitimciliğini özetleyen “izzet-i nefis” anlayışı olmak üzere Fikret’in çocuklara yönelik kategorize ettiği altı eğitim prensibine değinen Doç. Dr. Seyfi Kenan ise “Tevfik Fikret’in Eğitim Felsefesi ‘Fikri Hür, Vicdanı Hür Birey Yetiştirmek’” başlıklı tebliğ sundu.

RUH İKİZLERİ


- Yük. Mimar Ömer Kuran, “Mimar Tevfik Fikret” adlı sunumunda, akrabası olan Fikret’in özellikle günümüz mimarlarına örnek olacak nitelikte, Aşiyan ve Galatasaray Mektebi’ndeki yaptırmış olduğu muazzam merdivenlerine dikkat çekerek Art Nouveau tarzındaki tasarımları hakkında bilgi verdi.
- Doç. Dr. E. Cüneyt Akalın, “Tevfik Fikret, Gençlik ve Mekteb-i Sultani Müdürlüğü” adlı bir tebliğ sundu. Akalın, “Fikret, her ne kadar kısa bir müdürlük yapsa da Galatasaray Lisesi’ni kuran kişidir. Okul bugünkü itibarını Fikret’e borçludur.” dedi.
- Atatürk ve Tevfik Fikret’i “ruh ikizleri” olarak belirten Gazeteci-Yazar Orhan Karaveli, “Gazeteci Tevfik Fikret-Tevfik Fikret ve Atatürk” başlıklı konuşmasında “Atatürk hiçbir okulu dört defa ziyaret etmemiştir. ‘Burada onu görür gibi oluyorum’ diyen Atatürk; sadece inkılâbı değil, pek çok şeyi ondan feyiz aldığını belirtmiştir.” dedi.

AŞİYAN BENİM DEĞİL GENÇLİĞİN...

- Aşiyan Müzesi-Arkeolog Osman Ocak, “Servet-i Fünûn Döneminde Tevfik Fikret ve Sosyal Hayatı” adlı tebliğinde, Fikret’in o dönem dergiye çekinerek gelen sanatçıları nasıl yüreklendirdiği ve onlarla olan ilişkilerini zengin görsel sunumuyla anlattı.
- Tarihçi-Aşiyan Müzesi Yöneticisi Ata Yersu ise “Tevfik Fikret’in Aşiyanı ve Yüzyıllık Serüveni” adlı tebliğiyle katılımcıları bilgilendirdi. 170 altına arsası alınan, 1500 altına evin inşasının 1906 yılında tamamlandığı Fikret’in ‘Bülbül Yuvası’nın periyodik aralıklarla yapılan restorasyonlarına değinen Ata Yersu, Fikret’in “Aşiyan benim değil, gerçek namına çalışan cesur gençliğindir.” sözlerini hatırlatarak tüm gençleri Aşiyan’a beklediğini dile getirdi.
Her iki oturum da genel değerlendirme ve soru-cevap bölümüyle tamamlandı. Program, İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen ile Kütüphane ve Müzeler Müdürü Ramazan Minder’in sempozyumdaki katılımcılara takdim ettikleri teşekkür belgesi ve topluca çekilen hatıra fotoğrafıyla son buldu.

Yazarın Tüm Yazıları