Paylaş
KORKMADAN, yılmadan Altınbaş'ların çevirdiği dolapların üzerine giderek uzun uğraşlardan sonra ipliğini pazara çıkarıp rezil ettiğiniz için bu millet size ne kadar teşekkür etse azdır.
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Köyişleri Bakanı Gaziantep gezisinde Borsa'yı ziyaret etti. Burada Türkiye'ye hiç kırmızı mercimek ithalatına izin vermediklerini söyledi. Doğrudur, evrak üzerinde Türkiye'ye hiç kırmızı mercimek girişi görülmemekle beraber Ankara Gimat ve çevredeki toptancılarda, İstanbul Rami Gıda Sitesi ve çevre toptancılarda, İzmir Yenişehir Gıda Sitesi ve çevre toptancılarda -Bursa, Afyon, Samsun, Konya ve Adana illerindeki toptancılar dahil- zahmet edilip tek tek sorularak, gezilirse ne yazık ki bir kilogram bile yerli kırmızı mercimek bulunmadığını, binlerce ton ithal mercimeğin ihraç kayıtlı Mersin limanından girişle Mersin'de faaliyet gösteren Arbel, Şeker, Narin ve Serttaş isimli firmaların yurtiçine nasıl yaygın bir şekilde dağıtım yaptıkları görülecektir. Hatta daha ileri gidilirse kuru fasulye, nohut ve yeşil mercimeğin de aynı durumda olduğu meydana çıkacaktır.
Sayın Bakan Gaziantep'e ziyaretlerinde ısrarla bunun böyle olmadığını söylemişse de elindeki evrak ve bilgilere göre sözleri doğrudur ve Bakan'ın bakanlığı ile ilgili ciddiyetine, hassasiyetine kesinlikle güveniyoruz. Ancak Tarım ve Köyişleri ile Gümrük Bakanlığı'nın bilgisi dışında ihraç kaydı ile gelen mercimekler yurtiçine firma değişiklikleri yapılarak sürülmektedir ve Hazine'ye ödenmesi gereken fon bedeli bu şirketlerin kasasına akmaktadır.
Anlattığım olay yeni ortaya çıkan 'Paraşüt Olayı'nın bir kopyasıdır.
Tonu 400 dolardan ihraç kayıtlı giriş yapıldığında ithale izin verilirse % 21-27 civarında fon ödenmesi gerekmektedir. Daha açık bir dille ton başına 100 dolar ithalatçı firmaların kasasına girmektedir ve dağıtımı yapılan miktar 50 bin ile 60 bin ton arasıdır.
Önümüzdeki günler içinde yerli ürünün hasat zamanı gelmektedir, yukarıda adı geçen firmalar bu sefer yerli ürünü faturasız alıp daha önce ihraç kayıtlı gelen mercimekmiş gibi gösterip trilyonlarca fon kaybı ve vergi kaçağına sebep olacaklardır, konu aciliyetledir.
İlgili bakanlıkların hasat zamanı gelmeden olayı çözmeleri gerekiyor.
M. Ali ÇEKEN-GAZİANTEP
Yeşilköy'e dikkat
‘‘GÜMRÜKLERDE sadece yazdıklarınız mı oluyor?’’ diye soruyor 'bir vatandaş' imzasıyla yazan okurumuz. Bildikleri de şöyle anlatıyor:
‘‘Gulf Air, Emirates ve Malaysia Havayolları ile yurda çok miktarda kaçak mal getiriliyor. Getirenler; Kayserili, Mardinli, Diyarbakırlı, Şanlıurfalı vb. kişilerin, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Yolcu Geliş Bölümü'ndeki bazı gümrük muayene ve muhafaza memurları ile 'yakın ilişki' içinde oldukları biliniyor (şefleri de bu işten haberli). Gümrük görevlileri, daha önceden anlaşmalı olduğundan uçuş varış saatlerine göre kendilerini ayarlıyorlar. Eğer bu bilgiler, gerekli güvenilir yerlere ulaşırsa bir başka rezalet önlenmiş olur.’’
Assos yolu açıklaması: Yeşile mümkün olduğunca zarar verilmeyecek
BAYINDIRLIK ve İskan Bakanlığı'ndan, ‘‘Assos'a kıymayın’’ (21. 5.2000) başlıklı yazıyla ilgili olarak şu açıklama yapıldı:
Bursa 14. Bölge Müdürlüğümüz sorumluluğu kapsamında olan Çanakkale-Balıkesir-İzmir devlet yolunun Çanakkale-Ayvacık arası önceki yıllarda projeli olarak yapılmıştır. 1990 yılında Ayvacık-Küçükkuyu-Edremit-Havran yolu projesi ile Ezine-Gülpınar-Behramkale il yolu projesinin çalışmalarına başlanılmış olup, proje çalışmaları 1999 yılında tamamlanmıştır.
Projenin Ayvacık-Küçükkuyu kesimindeki mevcut yol, Karayolları'nın kurulduğu yıllarda o günün koşullarına göre yapılmış düşük standartlı, topografyanın da en bozuk olduğu kesim olup, yatay ve düşey standartlarından dolayı trafiğe güvenli bir şekilde hizmet verememektedir.
Yapılan çalışmalarda mevcut yolun geçtiği topoğrafyanın arızalı oluşu nedeniyle, bu yolda yapılacak iyileştirmenin yeşil dokuyu çok daha fazla tahrip edeceği tespit edilmiştir. Ezine-Gülpınar-Behramkale il yolu güzergáhının devlet yoluna bağlantı yeri yeni proje ile güvenli hale geleceği gibi Ayvacık-Küçükkuyu arasındaki mevcut yol kullanılsa bile il yolu güzergáhının Behramkale-Küçükkuyu arasına bağlanması gerekecek; bu da yeni sorunlara yol açacaktır. Bütün bu etkenler değerlendirildiğinde mevcut yolun terk edilerek yeni bir güzergáh tespiti zorunlu hale gelmiştir.
Bu çalışmalarda, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun da görüşü alınarak proje hazırlanmıştır. Ancak, yazıda iddia edildiği gibi Ayvacı-Küçükkuyu arasında denizin doldurulması söz konusu değildir.
Yeni devlet yolu güzergáhının yaklaşık 17 km'lik kısmı önceki yıllarda hizmete girmiş olan Behramkale-Küçükkuyu yolunu takip etmekte olup, yeni porjenin bu yola uyması yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı mümkün olamamaktadır. Yapılaşmaya yol açacağı söylenen yeni yola karşın, mevcut yol zaten bölgede yapılaşmayı hızlandırmıştır.
Ayvacık-Küçükkuyu arasındaki 20 km'lik kısmının yol yapım ihalesi yapılmış ve müteahhit firma çalışmalara başlamıştır. Bu kesimde güzergáh Assos harabelerinin çok uzağından geçmekte olup, harabelere herhangi bir zarar verilmesi söz konusu değildir.
Sonuç olarak, mevcut Ayvacık-Küçükkuyu yolunun ıslah edilerek standardı yükseltilmediğinden, yeşil dokuya mümkün olduğunca zarar vermeden yeni bir güzergáh tespit edilmiş olup, Ezine-Gülpınar-Behramkale projesi ile bağlantılı yeni proje hazırlanmıştır.
Edremit Körfezi ve bölgedeki turizm potansiyeli ile Çanakkale-Balıkesir-İzmir yol güzergáhı dikkate alındığında yüksek standartlı bir yolun bölge için ne kadar gerekli olduğu daha iyi görülecektir.
ÖZÜRLÜLER olarak bizler 2022 sayılı yasa uyarınca sakat maaşı olarak 3 ayda bir 36 milyon lira alıyoruz. Günümüz koşullarına göre hayat pahalılığı göz önünde bulundurulursa bu miktar geçinmemiz için yeterli değil. Ayrıca evlenen özürlü vatandaşlarımıza bu maaş % 50 zamlı olarak ödeniyor. Ancak bu da çare değil. Yarını için garantisi olmayan biz özürlülerin iş ve sigorta güvencesi bile yok. İsteğimiz, aldığımız maaşın en azından asgari ücret düzeyine getirilmesidir. Desteğinizi bekliyoruz.
Hakan BÖLÜKBAŞI-İÇEL
ADANA Kazanlı'dan A. Doğan, R. Şahin, C. Yılmaz, H. Dikici, M. Şahin ortak fakslarında; ‘‘Çukurova izlenimlerinizle ilgili yazılarınızda biber üreticilerinin hislerini yansıttığınız için teşekkür ederiz. Maalesef bu ülkede çiftçiyi hiç kimse düşünmüyor. Bizim hayatımız biberdir... Sorunlarımızı hiçbir zaman unutmayınız’’ diyorlar.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Artık ne umudumuz kaldı, ne de Çevre Haftası'nın anlamı.’’
(Doğa Savaşçıları Örgütü Başkanı Zafer Murat Çetintaş)
Paylaş