KAMUYA'milli görüş' ağırlıklı personelin yerleştirilmesi hız almaya başladı.
Her şey saman altından yürütülüyor; atamaların çoğu açıktan yapıldığı için Cumhurbaşkanı'nın haberi olmuyor. AKP'nin gelmesiyle müsteşarı, genel müdürü değişmeyen bakanlık kalmadı.
Bu atamalar Başbakanlık Müsteşarlığı'ndaki bir komite tarafından süzgeçten geçiriliyor. Cumhurbaşkanlığı'ndan geri döneceği endişesi duyulan atamalar ise şimdilik bekletiliyor.
Cumhurbaşkanlığı'nda 100'e yakın atama kararnamesinin bekletildiği sanılıyor.
Bu olayları bir bakanlıkta endişe ile birebir yaşayan bir bürokrat şunları anlatıyor:
‘‘Kamuoyu pek farkında değil; tam bir şeriatçı yuvalanma başladı... Gelenlerin çoğu tarikat bağlantılı kişiler.. Gelenlerde şöyle bir görüş egemen; geldik artık biz varız... Sanki ülkeyi kurtarmaya gelmişler. Ne kurtarması! Temel anlayışları 'din birliğine' bağlı kadrolaşma oluşturmak. Çoğunun bilgi ve becerisi geldikleri makamlara hiç uygun değil; yetersiz.’’
KORUMA KONTROL DE DEĞİŞTİ
Örnek..
‘‘Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndaki yapılan atamaları inceleyin lütfen. Bakanlık dışında öğretmenler, imamlar getirildi; hatta Kanal 7'den gelen Bedrettin Yıldırım Müsteşar Yardımcısı oldu... Eski Refahyol kadroları yeniden ortaya çıktı. Halbuki bunlar 28 Şubat sürecinde görevden uzaklaştırılmışlardı. Örneğin o dönemde müsteşar yardımcısı olan Ramazan Kadak yeniden geldi. Bakanlığın en kritik noktası olan Koruma ve Kontrol'un genel müdürü Hüseyin Sungur görevden alınarak yerineyardımcısı olan, AKP milletvekili Nevzat Pakdil'in kardeşi Nihat Pakdir atandı.
Bütün genel müdürler değişiyor yani..
- Bırakın onları daire başkanlarına şefliklere kadar iniyorlar.
Tarım Bakanlığı Müsteşarı Doç. Hamit Ayanoğlu ne oldu?
- Bakan, geldiği günden beri zaten kendisiyle çalışmıyor. Atamalarla ilgili olarak kendisiyle bilgi alışverişini kestiler. 8-10 kişilik dar bir kadro ile çalışma tarzını yeğliyorlar. Bir bakanlığın hafızası önemli olmasına karşın tecrübeli personeli yok sayıyorlar. Yazık değil mi? Burası din devleti mi?
SANKİ YENİ BİR ÜLKE
Yani boşaltılan makamlar 'kurtarılmış bölge' oluyor onlarca...
- Evet sanki yeni bir ülke, yeni bir Cumhuriyet var; kadroları oluşturuluyormuş gibi... En önemlisi bizden-sizden ayrımını çok açık şekilde yapıyorlar. %35 oy almış parti görüntüsü değil, %7-8'lik 'Milli Görüşcülerin egemenliği dikkat çekiyor; ideolojik bir örgütlenme durumu var... Emeklilik yaşını neden 65'den 61'e indiriyorlar. Eğer Tarım Bakanı Prof. Sami Güçlü, NTV'deki canlı yayında soruların yanıtlarını káğıttan okuyorsa, bazı şeylerin insiyatifi dışında yapıldığı anlaşılıyor kuşkusuna kapılmamak mümkün değil.
Adalet diyor ki!
ALMAN vakıfları davasında iddianameyi hazırlayan DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel,‘‘Elde kanıtlar mevcut’’ diyordu.
Dünkü duruşmada ise, Ankara 1 No'lu DGM Başsavcısı Orhan Karadeniz, ‘‘Yeterli kanıt yok’’ diyerek, Alman vakıflarının beraatini istedi.
İki kutsal görüş, iki çelişki...
Adaletin yok mu dünya!
‘Türkiye Türklerindir’
GAZETEMİZ Hürriyet'in en büyük özelliklerinden biri, bildiğim kadarı ile logosunda ay yıldızlı bayrağa yer veren tek gazete olmasıdır. Kuzey Irak'ta Kürtlerin, Türk bayrağını yakmasına sessiz kalan hükümetimize rağmen Hürriyet'in bu konuyu milletin duygularına tercüman olarak en iyi biçimde işlemesini ve milletin öfkesini yansıtmasını beklerdik.
Alim ŞENATAR-ERENKÖY
GÜNÜN UYARISI
‘‘(TBMM'de kurulan Ergene Nehri Araştırma Komisyonu'na öneri) Trakya'nın 1 ve II. derecede tarım tapraklarının tarımsal faaliyetler dışında kullanılmaması için SİT alanı ilan edilmesi gerekir. Çünkü çarpık sanayileşme ile bölgede büyük bir çevre kirliliği yaşanıyor; yeraltı kaynak suları kayboluyor, Ergene nehrinden su yerine sülfirik asit akıyor’’
(TEMA Trakya temsilcisi
Hakan Dedeoğlu)
AKÜ seçimi
AFYON Kocatepe Üniversitesi Rektörlük seçimiyle ilgili üç öğretim üyesinin yazısı ortalığı karıştırdı. Bazı rektör adaylarının kulis için Ankara'ya gittikleri haber verilirken, bizi telefonla arayan öğretim üyesi, ‘‘Ne kadar tarikat varmış da bilmiyormuşuz; Nurcular, Fethullahcılar, Ispartalı İsmail Hocalar, Ahmet Hulusiler vs. gibi... Bunların kime oy verdiklerini herkes biliyor? Bu kavga niye anlaşılmıyor’’ dedi.
İki tarafın karşılıklı e-mail yarışına girdiğini anladık. Bazıları Rektör Şan Öz-Alp'e büyük haksızlık yapıldığını belirtirken, seçimden ilk sırada çıkan Prof. Halim Sözbilir ise noterden bir açıklama göndermiş...Adı bir kez geçmesine karşın Sözbilir'in neden bu kadar alınganlık gösterdiği anlaşılır gibi değil... Özetle; ‘‘Hiçbir siyasi partiye ya da ifade edilen gruplara ziyarette bulunmam söz konusu olmamıştır, asla olamaz da... Geçmişi kötüleyerek değil, yapacaklarımı söyleyerek seçime gittim. Ben bu kuruma 1976'da katıldım, onurlu bir şekilde üniversiteme 27 yıldır hizmet ediyorum... Üniversite seçimleri muhtarlık seçimleri ile karıştırılmamalıdır... Bu seçimde 227 saygın öğretim üyesi oy kullanmıştır. Bunların yaklaşık 170'i sayın Prof. Şan Öz-Alp zamanında alınmıştır.’’ diyen Prof. Sözbilir, anlaşıldığı kadarıyla ‘Tarikatların desteklediği...’’ cümlesine bağlı olarak ‘Atatürk İlke ve İnkilaplarını bir yaşam tarzı haline getirmiş olan (özellikle bir akademisyen olarak en önemli yapıtım olan doktora tezimi 1981'de yüce Atatürk'ün aziz hatarısani ithaf etmiş olan) beni derinden üzmüştür’’ diyor.
MESAJ PANOSU
ÇİN'in Doğu Türkistan bölgesinde (Çin buraya Sincan der) deprem oldu; hálá kaç kişinin öldüğü belli değil. Doğu Türkistan, Türk siyasetinin Atatürk başta olmak üzere ilgi alanında olan bir bölgedir. Bizim Kızılay'ımız ne yaptı; Başbakan Gül başsağlığı mesajı gönderdi mi? Aksi ise ayıp!