Paylaş
Üreticilerin en çok yakındıkları bir konu da, Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ödemeleri... Hükümet, dekar başına 16 milyon olan ödemeyi 2005'den beri ödemiyormuş... Hemen hemen herkesin yakındığı esas konu bu... Küçük bir para olsa da 'gedik' kapatıyormuş.
Başbakan Erdoğan’ın DGD’nin kendi dönemlerinde başladığını söylemesine kızgınlar... "Biz 2000’den beri alıyorduk” diyorlar. Dünya Bankası’nın karşı çıkması üzerine bu desteğin artık 'tapu' ile değil de ürün bazında olması kararlaştırılmış... Bunu doğru buluyorlar. Çünkü, tarlasında kavak ağacı olan da tapusunu gösterdiğinde bu parayı alamıyormuş.
DGD'nin bundan sonra ürün bazında ne şekilde ve ne zaman verileceğini de bilmiyor üreticiler. Sadece bunun mazot ve gübre desteğine dönüşeceği belirtirken, son bir yıl içinde yapılan mazot zamları karşısında, aradaki farkın da buna eklenmesinin düşünülmesini istiyorlar.
KREDİ SORUNU
Bu arada çiftçi kredileri konusunda Düzce’nin, 16 bin nüfuslu Cumayeri ilçesi Ziraat Odası Başkanı İhsan Keleş'ten çarpıcı bir konuyu dinliyoruz:
"Efendim bizim ilçede Ziraat Bankası’ndan kredi almak için köylüye kefil olmayan memur kalmadı"
Bu ne demek?
Kredi kullanmak isteyen bir çiftçiye Ziraat Bankası "Önce tapunu getir, sonra da iki devlet memuru bul" diyormuş. Bu kredi ister 3 milyar olsun, ister 145 milyar; fark etmiyormuş.
İlçede 500 memur varmış, hepsi bir yolla kefil durumundaymışlar. Üretici parayı ödeyemezse, memurun maaşından kesinti başlıyormuş. Sonra gelsin, icra memurları ve hacizler...
Gerçekten böylesine acıklı bir tabloyu dinlemek yürek yakıyor.
BAĞKURDA DA AYNI
Bu arada, Bağkur’dan, son çıkan aftan sonra emekliliğini sağlayabilmek için kalan prim borçlarını ödeyebilmek için bankadan kredi almak isteyenlere de aynı kefil koşulu varmış; iki memur kefil getir, kredini al...
Tütün yasaklandı,
peki biz ne
ekip biçeceğiz
BİTLİS’in Hizan İlçesi Ziraat Odası Başkanı Erkan Durmaz da, tütün kotası nedeniyle ne kadar mağdur olduklarını anlatıyor...
"Hükümet, Trabzon tütününe 7.2 milyon, İzmir tütününe 6.9 milyon verirken, Doğu ve Güneydoğu tütününe 4.6 milyon fiyat vererek ayrımcılık yapıyor... 2007'den sonra tütün ekimi kalmıyor. Peki biz hangi alternatif ürünü ekeceğiz? Tütün Üst Kurulu'na halimizin ne olacağını sordum hala bir yanıt verilmedi. Sorarım, size biz ne ekip biçeceğiz? Hadi başka ürüne dönsek, para lazım, bankaya gitsen güvenip kredi vermiyor.
İnanın sorunlarımızı kimseye anlatamadığımız gibi yol gösteren de yok."
Iğdır, pamuğa
veda etti
ARALIK (Iğdır) ilçesinden Ramazan Yorulmaz; o da Ziraat Odası Başkanı..."Yalçın Bey, bizim ilçe sınırlarımız içinde Hazine’ye ait tarıma açılmamış 150 bin dönüm arazi var. Hükümet, pamuk, çeltik, ayçiçeği, buğday, yemlik bitkiler ekilebilecek bu arazi bir tarım reformu uygulamasıyla köylülere açılmasını istediğimizi yazar mısınız?"
Yorulmaz, tarımın ihmal edilmesi sonucu, ikinci Çukurova olarak bilinen Iğdır ovası, pamuk ekimini terk edilmesinin, acı bir olay olduğunu anlatıyor.
MUCUR (Kırşehir) Ziraat Odası Başkanı Hacı Çoban, pancar üreticilerinin şikayeti ile söze başlıyor:
"Şekerde kota uygulanması bizleri vurdu. Bir dönemden 4 ton pancar beklerken, havaların iyi gitmesi sonucu 6 ton dolayında ürün aldık. Pancar şirketi, 60 Yeni Kuruş’tan aldı; kota fazlasını da 22 Yeni Kuruş’tan... 11 bin ton pancar tarlada kaldı. Emeğimize ve paramıza yazık. Pancarın yerine alternatif ürün olarak ne ekelim, diyoruz. Kanola diyorlar, ancak bizim iklimde olmuyor, donuyor. Pirinç deniyor, ithal getirilmeye başlandı. Mercimek dersen, 5 yıl önce kilosu 1.2 YTL idi, bugün 500 bin lira.
Ne ekelim, ne biçelim, söyleyin.”
Hükümet farkına
varmadan göçü
teşvik ediyor
AĞRI’dan bir üretici ilginç bir saptama yapıyor:
"Beyefendi köylerde oturanlar aç mı kalsın? Bakın ben köyde oturuyorum, kardeşim de şehre gitti.. Ben buğday yetiştirirsem, yokluk içinde gaz, tuz, bezle geçinirim. Ama iki ineğini satıp köyden çıkan kardeşime ve onun gibi hemşehrilerimize bakıyorum. Azcık da AKP'ye yanaşmış... Parti gönderilen liste ile belediyeden ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan gıda, erzak, kömür, eğitim yardımı, kalem, kitap ve çocuk yardımı alıyor. Hatta bazılarına kira yardımı da yapılıyormuş. Köyde yaşanların böyle bir şansları yok. Bu durumda göç teşvik edilmiş olmuyor mu? Ben de mi şehre gideyim? Hayır bize gerçek destek yapılırsa, tarlamızı eker, hayvanımıza bakarız. Şehirler de göçlerle gecekondulaşmaz. Bizim tek sorunumuz ürettiğimizin değer bulmaması."
GÜNÜN SÖZÜ
"Gerçek çiftçi, ürününü göremeyeceğini bildiği halde, toprağını eken adamdır."
(Cicero)
Sökmesine
sökelim...
4. Levent'te bir seyahat acentem var. Büyükşehir Belediyesi zabıtasından görevliler görüntü kirliliğini engellemek için
ana caddeye bakan işyeri tabelalarının sökülmesini söylediler.
7 gün içinde tabelalarımızı sökmemiz gerektiği, aksi takdirde belediyenin sökeceği ve masrafın %20 fazlasıyla tahsil edileceğini belirtiler...
Görüntü kirliliğine bizde karşıyız. Ama bir geçiş süresi verilmeliydi. Tabelasız tüketiciye nasıl ulaşacağız? Nasıl bir tabela takacağımız veya tabela takabilecek miyiz belli değil. Dilekçe ile başvurun değerlendireceğiz, deniyor. Binlerce işyerinin başvurusu ne kadar sürecek?
Erkut HIZ
PANO
¦BALIKESİR Üniversitesi yeni binasına taşındı. Şehir dışındaki yeni kampüse öğrenciler belediyenin tarifeli otobüsleriyle gidiyorlar. Belediye öğrencileri düşünmüş(!) ve ek seferler düzenlemiş. Ama eski seferleri iptal ederek. Zahmet edip bunu duyurmayı da düşünememişler. Hizmetin böylesi...
N.AYDEMİR
¦ İZMİR Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği "Roman Ateşi" festivaliyle 4-5 mayıs tarihlerinde çeşitli söyleşi, sergi, film gösterimi ve Yıldız İbrahimova, Hüsnü Şenlendirici, Kibariye'nin katılacağı konserler ile Hıdırellez'in kutlanacağını...
Paylaş