‘‘
LOZAN Anlaşması,
Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve
Sevr Anlaşması'yla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastin çöküşünü anlatan belgedir.
Osmanlı dönemi tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi
zafer yapıtıdır.’’
80 yıl önce (24.7.1923) bugün, kapitülasyonların kaldırıldığı
Lozan Barış Anlaşması'nın imzalandığı gündür...
Lozan'da görüşmeleri yürüten İngiliz delegesi
Lord Curzon'un
İsmet (İnönü)
Paşa'ya söylediklerini unutmak mümkün değil:
‘‘Bugün kabul etmediğiniz her şeyi cebime koyuyorum. Bir gün para istemek için karşımıza geleceksiniz. O zaman, bugün kabul etmediğiniz her şeyi bir bir çıkarıp size kabul ettireceğiz.’’
Yoksa dedikleri gerçek mi oluyor?
Atatürk, ‘‘Bu memleketi esirler ülkesi yapamayız’’ demişti.
Esaret altına girmek isteyen mandacılar ise böyle düşünmüyor.
Okurumuz
Bekir Arda ‘‘1920'lerde
Atatürk'ün önderliğinde başlatılan bağımsızlık savaşları ile emperyalizme diz çöktürerek, tüm dünyada ezilen ve sömürülen insanlara örnek olmuş bir milleti bugün
ABD'nin oyunacağı hale getirilenler utansın!’’ diyor.
Lozan görüşmelerine ara verildiği bir sırada
Mustafa Kemal kendisiyle yapılan bir söyleşide düşüncelerini şöyle dile getirmişti:
‘‘Bizi, ekonomik hayatımızı geliştirme, böylece refaha ulaşma amacına erişmekten alıkoyan iki kuvvet vardır. Biri, dış düşmanlardır. Bunlar, bizi bir sömürge yapmak için ilerlememizi istemeyenlerdir. Fakat bizim için bunlardan daha zararlı, daha öldürücü bir sınıf vardır. O da içimizden çıkması muhtemel hainlerdir.’’
İbret vesikası; şimdi bunlardan o kadar çok var ki..
İHANETE GEÇİT YOK
Almanya'dan
Ayla Çokbudak yazıyor:
‘‘
Mustafa Kemal'in bu sözleri bize bugünlerden bir şeyler hatırlatmıyor mu? Günümüzün ulusal bilincini kaybetmiş bazı siyasetçileri ve mandacı hákimiyet çevrelerinin unutturmaya çalıştıkları
Lozan Barış Anlaşması, Türkiye'nin ulusal bağımsızlığının resmen kabul edildiği bir belgedir. Bugün
Türkiye, bağımsızlığından vazgeçtiği ölçüde, gerçek demokrasiye de kavuşamayacak ve hiçbir ekonomik sorununu halkın yararına çözemeyecektir. Sonunda siyasal bağımsızlıktan, birlik ve bütünlükten eser kalmayacaktır. Günümüz Türkiyesi'nin yöneticileri, ulusumuzun varlık koşulu olan tam bağımsızlıktan bütünüyle vazgeçmiş görünüyorlar. Bu gidiş, çok uzak olmayan bir gelecekte, bağımsızlığımızın bütünüyle yitirilmesi, ülkenin modern biçimleriyle yabancı egemenliği altına girmesi sonucunu doğuracaktır. Gelecek kuşaklara böylesine korkunç bir miras bırakmaya hiçbir kesimin, partinin, hiçbir siyasi liderin hakkı yoktur.
Türk ulusunun özünden doğan
Mustafa Kemal'ler bu ihanete izin vermeyecekler, yapılanların da hesabını mutlaka soracaklardır.’’
Bugün aynı zamanda basından sansürün kalkışının 95. yıldönümü ve şimdi yerinde yeller esen
Sendikalar Yasası ile
Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası'nın yürürlüğe giriş tarihidir (1963).
Aynaya bakalım, ne duruma geldiğimizi görelim.
‘‘Gazeteler, kanuna ve umumi menfaatlere aykırı muamelata şahit ve tanık oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdırlar.’’
(Atatürk, 1923) Partizan kaymakam
İSTANBUL'dan
Siirtli bir okurumuz, elektronik postadan memleketi olan
Şirvan'la ilgili bir şikáyeti aktarıyor:
‘‘Şirvan Kaymakamı
İskender Yöndem, Şirvan ilçesinde iki yıldan beri görev yapıyor. 3 Kasım'dan sonra cuma namazlarına gitmeye başlamasına kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Ama neden
Ecevit döneminde değil de,
AKP iktidarında cumalara başladı?
Bu ülke dini siyasete alet edenlerden çok çekti, hálá da çekiyor. Zaten
AKP gelince
‘Ülke şimdi rahatladı' diyen de kendisi... Ayrıca, geri dönüşüm projesi kapsamında, taş, çimento ve briketleri dağıtma becerisini neden göstermiyor bu kaymakam?.. Köylüye bunlar verilirken de
‘‘% 5 fireyle teslim alındı’’ ifadesi ne demek? Marifetleri çok; kaymakamlığın
Nissan marka bir cipi var. Bunu kendisi kullanır; şoför diye bir korucusu var ama okuma yazma bilmez; ehliyeti yok diye biliyoruz. Direksiyonda kaymakam, arkasında korucu şoför...
'Kırıkkale' tabancayı nasıl aldı diye merak ediyoruz. Bundan bir süre önce
Adana'da evlenirken Nissan'la sebze-meyve götürdü buradan... Bu kez 17 Temmuz'da da
Adana'dan anne-babasını getirdi devletin resmi aracı... Bizim bildiğimiz, resmi araç keşif yapılamadan il dışına çıkamaz. Ancak, formül bulunmuş;
Adana'ya
Nissan servisine onarım için denilmiş... Bu da olmaz,
Diyarbakır ve
Gaziantep'teki servisler ne güne duruyor? Sonra
CHP İlçe Başkanı
Muhdi Koyuncu'nun benzin istasyonu var; ona inat ‘Oradan benzin almayın' diyerek, resmi kurumlara 30 km uzaklıktaki
Siirt'ten benzin alınmasını öneriyor.
Ankara'nın bunlardan bilgisi olsun.’’
Eminönü’nde ballı ihale
EMİNÖNÜ Belediyesi çalışanlarından bir grup imzalı notu ilgilisine iletiyoruz:
‘‘Eminönü Belediye Başkanı
Lütfi Kibiroğlu, Eminönü'deki otoparkları başkan yardımcısı, akaryakıtçı
Metin Şair'in gizli ortağı olduğu
Çeltur Ltd. Şti'ye kiralamıştı.
Mali Polis'in bu işin peşine düşmesiyle otopark rantının, aboneler hariç ayda 450-500 milyar lira ciro yapıldığını bir raporla tespit edilmişti. Yargı kararıyla yeniden belediyeye dönen otoparklar, aylık 80 milyar lira muhammen bedelle ihaleye çıkartılıyor. Seçimler yaklaşırken, belediye memurlarının çalıştırdığı otoparkların bir anda ihaleye çıkartılması dikkat çekiyor. Yoksa ihaleyi alacaklar bugünden belli mi? İhale şartnamesini kimler aldı acaba? 15 Ağustos'taki ihaleyi dikkatle izleyin.’’
Teşekkürler
AKP hükümeti, belediyelerin 2003 bütçe payını
IMF'nin talimatıyla % 6'dan % 5'e, büyükşehirlerinkini de % 4.1'den % 3.5'a düşürdü. İtiraz hakkı olmadığından konuyu CHP'ye ilettik. CHP, bu talebi olumlu karşılayarak
Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açtı. Yüce mahkeme, belediyeleri haklı bularak hükümetin kararını iptal etti. Gelirlerden yapılan bu haksız kesintiyi iptal ettiren
CHP'ye teşekkür ederken; 2003'ün ilk 6 ayında 700 trilyon kaybımızın olduğunu bildirmek isterim.
Aytaç DURAK-Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı ve Adana Büyükşehir
Belediye Başkanı KÖŞENİZE yazı yollayan arkadaşlara, yaşanan olaylara duyarlı davrandıkları için çok teşekkür ediyorum. Fakat bugün (dün) bir yazınız var; Sayın Prof.
Vural F. Savaş'a defalarca teşekkür ediyorum.
Atatürk için yazdığı bu güzel duyarlı yazıya bütün kalbimle katılıyorum.
Atatürk ve ilkelerine laf söylenmesini değil, bir an önce
Atatürk ilkelerinin hayata geçirilmesini istiyorum. Teşekkür Sayın Prof. Savaş.
Zerin IŞILDAR Biliyor musunuz?
3 Ağustos'ta yapılacak CHP İstanbul Kongresi'nde, şimdiki il başkanı
Şinasi Öktem'e karşı muhalefet kanadının, eski Genel Başkan
Altan Öymen'e aday olması için 'gel partiyi teslim ettiklerinden bizi kurtar, örgüte sahip çık' diye büyük baskı yaptıklarını...
Biliyor musunuz?
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Korkunun ecele faydası yoktur. Ben de
Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının yaptıklarınının hesabını sormazsam bana
Güneş Taner demesinler.’’
(Güneş Taner) MESAJ
SEDYE ile taşınacak hale geldi bu tezkere,/Anlaşılmaz çıkarlar yüklenir bizim askere./Dipsiz kuyuları oluştu, Pentagon'un oralarda,/Kuyulara olta atan siyasetçilerimize rastgele.
Vasfi AYAZ-GÖZTEPEİ.Ü. Fen Fakültesi'nde bugün 15.30'da
'Lozan Barış Antlaşması 80.Yılında' toplantısına Cumhurbaşkanı
Sezer; Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Dolmabahçe Sarayı Hasbahçe'de bu akşamki Geleneksel Gazeteciler Günü'ne TBMM Başkanı
Bülent Arınç katılacak.