Paylaş
Eşim ve kızım et yemekle beraber kurban etini eve sokmak istemiyorlar. Saygı duyduğum için ben de kurbanımızı bağış yapıyoruz. Çocuk Esirgeme Kurumu, Lösev (bu sene kurban olarak bağış almıyorlar], huzurevi ve ağırlıkta benim için çok özel olan Mehmetçik Vakfı’na bağışlıyorum. Şehit haberleri, geri kalan ailelerin durumları hepimizin yüreğini dağlıyor. Bu yıl da Mehmetçik Vakfı’na vermeyi düşündüm kurban bağışımı... Fakat internet sayfasında kocaman bir yazı; “Kontenjanımız dolmuştur. Kurban bağışı kabul edilmemektedir” diyor. İki vakıftaki birçok usulsüzlük olayları olduğu iddiasını bile bile yine Mehmetçik Vakfı’nı tercih ettim. Mehmetçik’in bağış almaması olacak iş midir? Nasıl bir organizasyon, nasıl bir yönetimdir?
Yoksa ülkede kurbanlık hayvan mı kalmadı? Üzüldüğüm için yazdım bunları. Yazık bu vatan için gecesini gündüzüne katarak vatanı bekleyen Mehmetçik’e... Vakıf doyurucu bir açıklama yapmalıdır. Yoksa bizi ‘dinci’ vakıflara, hatta İnsani Yardım Vakfı, Deniz Feneri’ne mi yönlendirmek istiyorlar?
(Ailemde hiçbir asker yoktur. Özel sektörde çalışan büyük bir şirketler grubunun genel müdürlüğünü yapmaktayım.)
A.C.
Bayram benim neyime
Akarken oluk oluk /Şehitlerin kanları /Yükselirken semaya /Anaların feryatları /Fidan gibi gençlerin /Yok olurken canları /Bugün bayram diyorlar /Bayram benim neyime...
Vatan, millet uğruna /Canını feda eden /Davulla zurna ile /Kutsal göreve giden /Bu uğurda canını /Hayatını yok bilen /Mehmetçikler öldükçe /Bayram benim neyime...
Dilerim yerde kalmaz /Şehitlerin kanları /Artık gözyaşı dökmez /Onların anaları /Rahat huzur görmezse /Geride kalanları /Bugün bayram diyorlar /Bayram benim neyime....
Yıldız BÜGET (MERTEL)
Ecevit’ten özür...
BÜLENT Ecevit Facebook sayfası yönetimi; Demokratik Sol Gençlik Hareketi; UMUT için Halk Hareketi Derneği Kurucular Kurulu; ARAYIŞ platformu; eski DSP ve CHP milletvekilleri, eski Başbakan Ecevit’in ölümünün 5. yıldönümü nedeniyle Devlet Mezarlığı’ndaki kabri başında bugün 12.00’de yapılacak anma töreni için anlamlı bir mesaj yayınladılar. Diyorlar ki:
“Düzenleyeceğimiz anma töreninde Türk ulusunun çıkarlarının, birliğinin ve devletin bütünlüğünün yılmaz bekçisi olan liderimizden onun savunduğu ilkelere ve değerlere gerekli ölçüde ve güçte sahip çıkamadığımız için ‘özür’ dileyeceğiz.”
Affet bizi N.Ç.
ÇOCUK Vakfı Başkanı Mustafa Ruhi Şirin, N.Ç.’ye çağrıda bulunuyor:
“Sevgili adını çaldığımız çocuğum N.Ç.: Ülkemin, adı ve hakları çalınmış bütün çocukları adına özür diliyorum senden. Çocukları hukukun ve ülkenin nesnesi durumuna getirenleri bütün ruhumla kınıyorum. Yargıtay kararı hiçbir bağlam içinde kabul edilemez ve bu karar tam anlamıyla insanlığı öldürmeye kastetmiştir.
Sevgili Türkiyem: Senden hiçbir zaman umudumu kesmedim. Biliyorum, ne yetişkinlerin ne de çocukların cumhuriyeti olabildin. Acemi demokrasin de hukukun da yetişkinlerin, sistemin ve egemenlerin mutfağına çorba pişiriyor hâlâ. Bu yüzden önce çocuklar ölüyor kucağında. Çocuklarla birlikte çocukluk da ölüyor bu ülkede. Buna karşın her doğan bebekle biz de doğuyoruz ve umudumuz tazeleniyor. Sevgili çocuğum N.Ç.: Senin hakkında bu kararı verenlerin hep açık yarayla dolaşacağına inan. Sen katillerini affedebilirsin. Senin büyüklüğüne yakışır bu. Fakat biz affetmeyeceğiz bu kararı verenleri ve çocuklar için adalet çağrımız daha gür çıkacak. Şunu bilmen yeterli: Bu karar karşısında, ömrüm oldukça kefenimi üzerimde hissedeceğim ve kalbimde taşıyacağım acılı kardeşlerini.
Affet bizi, sevgili N.Ç.; bir çocuğu affeder gibi affet! Kalbinden öpüyorum.”
Sizleri Mevlana’ya havale ediyorum
EĞİTİMCİ bir arkadaşımdan dinliyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda minibüste burada tarifini yapmak istemediğim yapı ve karakterdeki birisi şöyle diyormuş:
“Duydunuz mu dinsizlerin bayramı iptal edilmiş. Allah’a şükür bize bugünleri de gösterdi...” Bu sözleri söyleyenin kimliği, yaşı başı beni ilgilendirmiyor, ona sadece Mevlana Hazretleri’nin bir dörtlüğü ile cevap vermenin yerinde olacağını düşünüyorum. Mevlana diyor ki:
“Suskunluğum asaletimdendir, /Her lafa verecek cevabım var. /Lakin bir lafa bakarım laf mı diye /Bir de söyleyene bakarım adam mı diye...”
Adam olmak zordur. Bu kişi bundan sonra da olamayacağına göre söylenecek sözümüz yok. Bizim yerimize cennetmekân Mevlana Hazretleri demiş diyeceğini... Allah ondan razı olsun! Cumhuriyet tarihimizde ilk defa cumhuriyet üzgün, cumhuriyet yasta... Cumhuriyet’e karşı olanlar adam değillerse ben ne yapayım!...
Mehmet Şükrü BAŞ
Bakanlık üzüntü makamı değildir
SON günlerde Van depremi için hemen hemen bütün bakanlarımız ekranlarda... Televizyoncular Van’da ‘bakan yolu’ gözlüyor. Bakanların en çok kullandıkları sözcük ise “Üzülüyorum” oluyor. CNN Türk’te sabahki haber toplantısında Emekli Büyükelçi-yazar Yalım Eralp bakın ne dedi:
“Bakanlıklar üzüntü yeri değildir, gereğini yapma yeridir.”
Paylaş