SİZLERİN DE zaman zaman dile getirdiği üzere, özellikle Ankara bu koruma araçları yüzünden tam bir cehenneme dönüyor. Bizim millet olarak ne hikmet ise üstünlük sağlama gayretimiz var, ama bu koruma araçları özelliklede koruyacak bir başka araç yokken bile terör estirmeye devam ediyorlar.
Bir de son zamanlarda ne olduğu belirsiz araçlar bile bu lambalardan araçlarına takıp yollarda esiyorlar.
Bunun yazılı bir kanunu mutlaka vardır ama hangi birine bunları anlatıp uygulatabiliriz ki? Polis araçları bile normal seyirdeyken lamba açmayı meziyet sayıyor.
Oysa ki bunun uygulaması bildiğim kadarı ile takibi belli etmek amaçlı ama bizde suçluyu "Ben geliyorum" ikazından başka bir şey olmasa gerek.
Konuyu gündeme taşıyacağınız ve biz vatandaşlara bu gibi durumlarda ne yapmamız gerektiği ile aydınlatacağınız ümidi ile saygılar sunarım.
Alper ERGÜN
Trafiğin insana saygısızlığı
İYİ ki varsınız. Yoksa sesimizi kimseye duyuramayacağız.
Bu sabah (dün) İran Caddesi’nde saat 07.30 da trafik polis arabaları, bir sürü araba çekicisi ile gelerek, park halindeki arabaların tamamını bir saat içinde çekip götürdüler. Sebep, akşama bayan Clinton bu caddeden geçecekmiş.
Herkes, bu tatil günü sabahının bu saatinde arabalarının peşine düştüler. Nereye götürüldüğünü memurlara soruyorlar, cevap alamıyorlar. Caddemiz bir terör havası içinde idi.
Bayan Clinton’ın bu caddeden geçeceği acaba bu sabah mı öğrenilmişti? Daha önceden buradaki evlere, iş yerlerine, elçiliklere ve park halindeki arabalara yazılı bir tebligat bırakılamaz mıydı? Sanki vatandaşa işkence yapılırcasına hareket ediliyor. Daha medeni ve insanca hareketler beklerdik.
İlgililerin duyması için size başvuruyorum.
Cemal ÖZCİVELEK
’Keşke’ layık olabilsek
ULUSLARARASI platformda görev yapmakta olan çöpçülere sormuşlar, başbakan olsan neler yapardın?
Alman çöpçü, "Bu işsizlik ortamında ne başbakanlığı, ben işimi korumaya çalışıyorum hiç bir konuda yorum yok" cevabını vermiş.
Fransız çöpçü, "Çok zor bir ihtimal olmasına rağmen imkan dahili olmamasına rağmen böyle bir mertebeye ulaşabilirsem, ülkem için en güzel şeyleri yapmaya gayret ederim" demiş.
İngiliz çöpçü, "Ben çöpçüyüm mesuliyet alanım 250 metre ile sınırlı. Benim görev alanımı temiz tutmam dışında bir ilave düşüncem olamaz, ben başbakan olamam" diye yanıtlamış.
Türk çöpçü, başlamış saydırmaya; "Ekonomi, iç politika, dış politika, işsizliğin önlenmesi; adalet, eğitim, asayiş her konuda sıralamaya, yapılacak çok iş var hele bir başbakan olalım."
Anlayış, yaklaşım, değer bulma, layık görme, zihniyetin bu düzeyde olmasının bir nedeni olmalı.
Atatürkümüz bu ülkeye çağdaş düşünceyi ve yönetim biçimini sunarken bir tek şeyi göz ardı etti, insan deseni ve kalitesinin yetersizliği...
Yapılmakta olan tüm icraatlar çingen, padişah özdeyişli söyleme uygun gelişmektedir.
Keşke İngiliz çöpçünün ulaşmış olduğu bilinç düzeyinin, gelişmişlik, çağdaşlık, uygar olma ve uygar düşünebilme bilinçinin bir bölümüne ülkemiz ulaşabilmiş olsaydı, keşke taşları yerli yerine oturtabilecek insanların ülkesi olunabilseydi, keşke özgürlükler onu hak eden, kullanabilen. layık olan insan kitlelerince, layıkınca kullanabilseydi, keşkeler o kadar çok ki.. Caner ACUNAZ.
Gerçeği göremeyenler
"İŞSİZLİK çoğunlukla mesleksizlikten kaynaklanıyor."
Tespitin sahibi, Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek...
İnsanları meslek sahibi yapmak için politika üreteceği yerde sadece tespit yapıyor.
Yürütmeden sorumlu olanlar, yabancı ve gerçeklerden bir haberse, çözüm yerine işte böyle hikaye yazarlar.
Metin ALTAY
KISA.. KISA...
SAYIN Maliye Bakanı Unakıtan’ın girişimci oğlu, yine bir fırsatı değerlendirmiş ve ’one minute’i marka olarak tescil ettirmiş. Türkiye’ye dönüşünde gazeteciler bu konuyu sorunca, Sayın Bakan şaşkınlık içinde böyle bir şeyi tahmin etmediğini söyledi. Artık uyanıklığın bu kadarına Sayın Bakan bile şaşırıyor.