KKTC’de garip şeyler oluyor

250.000 kişinin yaşadığı KKTC’de 27 sendika Türkiye’ye hakarette, saldırıda, aşağılamada birbiriyle yarışmaya başladı. Ekonomisi olmayan, üretimi bulunmayan KKTC’de ücretler TC’nin 2-3 katı yüksektir. Haftada sadece 10-18 saat derse girerek AB ülkelerinin tümündeki eğitimcilerden fazla maaş alan eğitimcilerin sendikaları kışkırtıcılıkta önde gitmektedir.

Haberin Devamı

Türkiye’den alınan yardımlar tamamen ücretlere gittiğinden üretimi artırıcı yatırımlar on yıllardır ertelenmektedir.ABD ve AB’nin fonlarından beslenen dernek, vakıf ve sendikalar Türkiye düşmanlığını körüklemektedir. Türkiye’den gelen öğrenciler, askerler, turistler, işçiler sayesinde ayakta duran bir toplum, TC’lilere zenci, kara sakal, gerici, yobaz, köle, düşman gözüyle bakmaya zorlanmaktadır.

27 sendikanın bazılarının söylemleri Rumların söylemlerinden bile aşağılayıcıdır. TC’yi Kıbrıs’ta işgalci sayanlar Yunan askerlerinin burada ne aradığını soramıyorlar. Eğer Türkler buradan çekilmeliyse, Avrupalılar da Amerika’dan çekilmelidirler. Çünkü Amerika kıtası Kızılderililerin, Azteklerin vd. malıdır. Fransa Cezayir’de, Belçika Angola’da, Yunanistan Batı Trakya’da işlediği suçlarda eleştiri almıyor. Herkes Türkiye’ye saldırıyor.

Haberin Devamı

Hiç çalışmadan çuval dolusu para alan, villalarda yaşayan, tatillerde dünya seyahatlerine çıkan, Mercedes’in BMW’nin en son modellerine binen ama açım diye bağıran sendika üyelerinin Türkiye’den beslenmesine son verilmelidir. TC ekonomik sorunlarla boğuşurken, ekonomisi %13 küçülürken, KKTC’de üç evli, dört arabalı ağalık yaşantısı devam ettirilmemelidir.

Mehmet OKTAY-LEFKOŞA

 

‘Türk halkının kimyası bozuldu’

 

MİLLİ Görüş Hareketi’nin 40. yılında Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM) düzenlediği panelde, Necmettin Erbakan, Recai Kutan ve Prof. Numan Kurtulmuş konuşmuşlar. Paneli 60 kişi izlemiş. ESAM Başkanı Kutan, stratejist Erhan Göksel’e de söz vermiş. Oda TV’ye göre Göksel konuşmasında “Türk halkının kimyası bozuldu” demiş. Konuşmanın özeti şöyle:

“Türkiye’de 2007 Nisan’ında yaşanan, Genelkurmay’ın e-muhtıra süreci ve arkasından gelen seçimleri AKP’nin kazanıp Gül’ün Cumhurbaşkanı olması ile TSK’nın kimyası bozuldu. TSK kendi elleri ile kendi kimyasını bozdu. Kendi toplumuna yabancılaşıp, sistemden de koptular.

Haberin Devamı

Arkasından 2008’deki kapatma davasının açılması ile bu sefer de AKP’nin kimyası bozuldu. Kendi eksenlerinden saptılar.

Üçüncü olarak da maalesef yaşadığımız ‘Açılım Süreci’ planlı bir şekilde kontrol edilemediği için, sonuçta ‘Halkın Kimyası’nın bozulmasına yol açtı ve Türkler ile Kürtler arasında hızla ayrışma süreci başladı.”

 

Merak ediyorum neden 13.75 metre

 

SEL felaketi tekrar olmasın diye İstanbul Belediyesi Ayamama Deresi’nde yıkım kararını uygulamaya koydu... Güzel... Güzel de neden 13.75 metreye kadar.

13 metre değil, 13.5 metre değil, 14 metre de değil de 13.75 metre?13.75 metrenin altında kalanlar genelde garibanların, arkası olmayanların... Merak ediyorum 13.76 metreden itibaren; hangi yandaşın, hangi AKP yakınının, hangi tarikatın? Tesisi, işyeri, alışveriş merkezi var? Bilen var mı?

Haberin Devamı

     Mehmet DEMİRKOL

 

Büyükanıt’ın işi ‘eğlence’ değildir

 

GENELKURMAY eski Başkanı Büyükanıt, 27 Nisan tarihindeki Genelkurmay bildirisiyle “Sözde değil özde laik olmak gerekir...” demişti. Bu tuhaf bildiriyi resen, kendi başına kaleme aldığını açıklamıştı. Bu bildiri, 22 Temmuz seçimlerinde AKP tarafından, ordunun kendilerine müdahalesinin delili olarak kullanılmış ve seçim sonuçları bu bildiriden AKP yararına olarak etkilenmiş ve Büyükanıt, AKP’ye beklemediği bir desteği iste(me)yerek vermişti. Hukukçu S.Ö.’nün bu eleştirisine katılır mısınız? “Gizemli (açıklanmayan) buluşması nedeni ile -Dolmabahçe sicili- şaibeli olan Büyükanıt, bu kere de Silivri Özel Yetkili Sn. Savcısı
Zekeriya Öz ile karşılaşınca, kamuoyunun hassasiyeti ve tutuklu silah arkadaşları ile dalga geçer gibi “Beni mi almaya geldiniz?” kaba esprisini yapabilmiştir... Sorun, çiğ şakaların yapılması değil bu kalibrede kişilerin, dünyanın en büyük ordularından birinin Genelkurmay Başkanı olabilmesidir.”

Haberin Devamı

Çok kişinin düşündüğü gibi tabii.

 

Halk, adamı rezil de eder, vezir de...

 

DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Başkanı Rıdvan Budak arayarak “Bir şey söyleyebilir miyim” diye sordu. “Söyleyin” dedik, biz de not ettik:

“Toplum, millet, ulus bütününün en kolay söyleniş biçimi halk sözcüğüdür.

Halk, adamı vezir de eder, rezil de eder. Onun için bizim tavsiyemiz ülkeyi yönetenlerin halkımızla iyi geçinmesidir.

*  İster iktidar, ister muhalefet olsun halk biraz teveccüh gösterirse adam yerine konulurlar. Halk yoksa, halkın desteği yoksa hiç kimse size selam bile vermez. Onun için ülkemizde herkes bir toplumsal kümeye yapışır.

*  Başbakan cemaatlere, tarikatlara ve popülizme.

Haberin Devamı

*  Ana muhalefet çağdaşlığa, laikliğe, Atatürk’e.

*  Öbür muhalefet Türk milliyetçiliğine vs., vs. Ya demokratik siyaset ne olacak? Seçim ve Siyasi Partiler Kanunları... Ekonomi, işsizlik, sağlık, eğitim, bir ev sahibi olma beklentisi... Bunları kim yapacak. Yani hayatın ihtiyaçlarını kim karşılayacak.

*  Bu halk ‘Padişahım çok yaşa’ demiş. Bir süre sonra aynı halk padişahını alaşağı etmiştir. Her tür iktidar sahipleri bilsin ki günümüzde bu iş halk oyuyla oluyor.

*  O zamana kadarda halk kahroluyor ama elinden bir şey gelmiyor. Çünkü, bu halk örgütlü değil. 12 Eylül’ün iki büyük günahı;

1- CHP ve AP’yi kapatmasıdır.

2- Örgüt sözcüğü üzerinden yarattığı korkudur.

Ama yine de sessiz görünen bu halk ilk seçimde iktidara dersini verecektir. Hiç endişeniz olmasın demokrasilerde çare tükenmez.”

 

TÜYAP’ı unutmayın

 

TÜYAP Kitap Fuarı’nı unutmayınız... Bu vesile ile Turgut Özakman’ın ‘Cumhuriyet-Türk Mucizesi’ (Bilgi Yayınevi) ile ‘Belgelerle Kurtuluş Savaşı-Sarayın İdama Mahkûm Ettiği Dahiliye Nazırı anlatıyor; Ebubekir Hazım Tepeyran’; torunu Oktay Akbal’ın önsözüyle (Gürer Yayınları).

 

 

Yazarın Tüm Yazıları