KKTC’de ‘atkılı’ seçim

KIBRIS’ta hava güneşli ama ‘ayaz’ var; ada halkı geceleri 1 dereceye kadar düşen hava sıcaklığı karşısında ‘üşüyor’... Soğukla bağlantılı olarak herkeste bir atkı modası başlamış...

Bunun nedeni seçimler... Çünkü her partinin bir rengi var; CTP’nin yeşil, UBP’nin kavuniçi, DP’nin kırmızı...

Atkılı olan kişinin hangi partiyi desteklediği hemen fark ediliyor. Türkiye’den binlerce atkı getirilmiş adaya...

Sadece atkı mı, 13 Şubat Sevgililer Günü için çiçek de kalmamış... Partililer, gençlere verilmek üzere tüm karanfilleri kapatmışlar. Türkiye’de Mustafa Sarıgül’ün ‘sarı gül’ modasının bir başka versiyonu bu.

KKTC’de 20 Şubat’ta parlamento, 17 Nisan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak; ama hiç öyle yoğun bir seçim havası gözlenmiyor. Partiler ‘soğuk’ nedeniyle miting yapmıyor. Geçmişin kampanyalarının aksine liderler daha çok ekranlarda ve gazete ilanlarıyla kampanyalarını yürütüyorlar. Parası olan parti tam sayfa ilan veriyor gazetelere; ama bu konu çok tartışmalı... ‘Bu kaynak nereden’ sorusunun tartışması yok nedense.

Vatandaş seçimlerle çok fazla bir şeyin değişmeyeceğinin farkında. Bir yıl önce yapılan seçimler ve ardından nisandaki referandum sonrasında AB’ye girme heyecanı sönmüş gibi... Beş yılda bir oy kullanmaya alışmış seçmen ‘seçim yorgunu’ sayılabilir. Biraz hayal kırıklığı ve en önemlisi de geçen seçimlerde verilen vaatlerin yerine gelmemiş olması başlıca etken... ‘AB çözümdür’, ‘Yes be annem’ sloganları ile AB’li olunmadığı görülmüş... AB’nin, Rumların yanında yer alarak ‘Türkiye asker çeksin’ demesi haklı olarak tedirginliği artırmış; şimdi ne olacak halimiz soruları artmış. Halbuki çoğunun kafasına, işsizliğin sona erip AB’ye girildiğinde ‘zengin’ olunacak anlayışı yerleştirilmişti.

Annan Planı ile yaşanan psikolojik baskıdan sonra karşılarına çıkan iki seçimin sonuçları KKTC’nin yeniden şekillendirilmesinde en büyük etken olabilecek.

Liderlere gelirsek...

EROĞLU RAHAT AMA

Muhalefetteki UBP Genel Başkanı Dr. Derviş Eroğlu’nu ‘rahat’ gördük. Biraz önce Avrupa Parlamentosu’ndaki Hollanda Sosyal Demokratlar Grubu Genel Sekreteri Camiel Hamans’la görüşmüş... Yüzde 38 oy olarak 1. parti olacaklarını iddia ediyor Eroğlu... Konuğuna ‘İzolasyonların kaldırılması için çaba göstermeleri gerektiğini söyledim’ diyor. Hamans, ‘Kıbrıs sorunu beş yıl içinde çözülür’ demiş... AB’den gelen bazı ‘ziyaretçiler’ de, Türkiye’nin 2014’e girmesiyle Kıbrıs sorununun çözümünün gerçekleşeceğini belirtiyorlarmış.

Eroğlu, seçimin ‘heyecan’ yaratmadığını kabul ediyor; ‘Vatandaş, verilen sözler karşısında hayal kırıklığında; çünkü Talat iktidarında, çözümlenen bir şey olmadığını gördü’ diyor.

Talat iktidarında, kendi dönemlerinde işe yerleştirilen 1600 kişinin atıldığına ve yerlerine 2500 CTP ve DP yandaşının yerleştirilmesine tepkili... Seçimin sonuçlarıyla M.Ali Talat’ın KKTC tarihinin en kısa süreli başbakanlık yapmış (1 yıl 1 ay) kişisi olacağını öne sürerken, koalisyon ortağı DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’a gönderme yaparak ‘AB’de siyasetçinin lekeli kayınpederi olmaz’ diyor. Bu arada öğreniyoruz Kredi Bankası’nı hortumlamaktan 6 yıl mahkûm olan Salih Boyacı doktor raporu ile kalp rahatsızlığını gerekçe gösterilerek her ay gardiyan eşliğinde İstanbul’a gönderiliyormuş... Üç ay öncesindeki gidişinden beri Lefkoşa’ya dönmemiş; Bir ay içinde dönmesi gerekiyordu, gelmedi, ameliyatlık bir durumu da yok. Beraberindeki gardiyan da Boyacı’yı nasıl kaybetmiş acaba? Tatilini İstanbul’da mı, Londra mı geçiriyor’ diye soruyor Eroğlu...

Oğul Denktaş: az daha babamdan dayak yiyordum

Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, ‘Kamplaşmanın ve insanların kırılmayacağı bir seçim süreci geçiriyoruz’ diyor. 20 Şubat sonrasında yaşanacak siyasi ortama dikkat çekerek şöyle konuşuyor: ‘Genel seçimin ardından 22 Şubat’ta resmi sonuçlar açıklanır, 25 Şubat’ta resmi görevlendirme yapılır, kabinenin oluşması en az 10 gün süre alır; ardından güvenoylaması yapılır... Bu arada 2 Mart’a kadar da cumhurbaşkanı adaylarının belli olması gerekiyor. Bu durumda yeni bir başbakan görevlendirmesi de yapılacak.’

17 Nisan’da da cumhurbaşkanlığı seçimi var. Rauf Denktaş’ın, görev süresinin bir yıl uzatılması formülü veya varsayılabilecek ‘baskılar’a karşın yeniden aday olacağını kesin dille reddediyor, babasının ‘Sarayı terk ediyorum’ dediğini söylüyor. Serdar Denktaş ‘Aday ol gibi ısrarcı olayım dedim, az daha bu yaşta dayak yiyecektim’ diyor babası için... Mart ve nisan ayları Kıbrıs’ta sıcak günlere gebe şimdiden. M. Ali Talat veya Eroğlu’ndan biri başbakan olsa dahi cumhurbaşkanı yarışına katılacaklarından, boş kalacak bir sandalye için 27 Haziran’da ara seçim de gözüküyor KKTC’de; yani bir yıl içinde beşinci kez sandık başına gidilecek.

‘Durumunuz nasıl?’ diye sorduğunuzda Serdar Denktaş şunları söylüyor: ‘Bu haliyle parlamento aritmetiği değişecek, parlamentoya üç parti girebilecektir. Mustafa Akıncı’nın BDH’sinin barajı aşamayacağı anlaşılıyor. Bizim ‘yumuşak’ siyasetimizin etkisinin geri ödemesi olacak; geçen seçimde yüzde 12 olan oyumuz yüzde 18’e kadar çıkabilecektir.’

Türkiye’den yansıyan kirli ilişkiler

Yolsuzluk iddiaları, parti gazetelerinin manşetlerinden inmiyor; karşılıklı inanılmaz suçlamalar yapılıyor. Bir başka banka da, 42 milyon dolarla ‘batan’ Everest... Karısı ve kızıyla Rum kesiminde öldürülen sahibi Elmas Güzelyurtlu’nun ardından çarpıcı açıklamalar yapılıyor. KKTC’de gözaltına alınan, 8 zanlının ‘delil ve şahadet yetersizliği’ nedeniyle serbest bırakılması geniş şekilde yer alıyor. Rum polisi ‘elimizde ciddi deliller var’ diyerek bu kişileri istiyor. KKTC ise ‘siz bize delilleri verin, iade etmemiz için yasalar uygun değil’ diyor. Bu cinayete Kıbrıs konusu da katıldı yabancılar tarafından; BM ve AB de devreye girdi. Ailenin Londra’daki oğlu Mehmet Güzelyurtlu’nun ise ‘Ben bu insanları ailemi kaçırırken izledim, gördüm. Kameralar çekti’ dediği iddia ediliyor, ailenin Londra’daki hesabında 2 milyon sterlin çıktığı belirtiliyor. CTP karşıtı gazeteler; CTP’nin elinin bu bankanın içinde olduğunu belirtiyorlar. Partinin saymanı bankanın saymanı; Ulaştırma Bakanı yönetim kurulu üyesi imiş...

Nereden bakarsanız bakın seçim öncesinde KKTC’ye Türkiye’den yansıyan ’Kara para’ ilişkilerindeki ‘mafyalaşma’ gerçeği ortaya çıkıyor.

Türkiye’den gönderilen yardım paraları ve kumarhanelerden akan paralar... Yazacak çok şey var seçimler öncesinde...

Mesaj panosu

ÖZKAYNAK
doğal kaynak suyu satan bayiden bir koli su (her biri beş litre olan dört adet pet bidon) aldım. Yılbaşından önce KDV yüzde 18 iken 3.300.000 TL’ye almıştım. Dün ise KDV yüzde 1’e düştüğü halde 3.5 YTL’ye (3.500.000 TL) aldım. TÜFE, (bir de ÜFE’miz oldu) her ay düşerken benim cebimden niye fazla para çıkıyor? Bunu izah edecek biri varsa bizleri aydınlatsın.

Cemal METİN-ANKARA

ANKARA
Büyükşehir Belediyesi su tarifelerini öyle bir belirlemiş ki kullanılan suyun metreküp fiyatı 614 bin iken kademeli olarak 30 metreküpü geçtiğinde bu ücret 2 milyon 300 bine çıkıyor. Buraya kadarı kendi tasarrufları ancak tüm vatandaşlar 30 metreküpü geçsin diye saatleri 50-55 günde bir okuyorlar ve 4 kat ücret tahsil ediyorlar. Hiçbir yetkiliye bu konuyu izah edemedim.

Mehtap ÇAKICI
Yazarın Tüm Yazıları