Kızılırmak suyu sakıncalı değildir

KIZILIRMAK suyu projesi hakkında basın ve çeşitli örgütler tarafından çeşitli spekülatif bilgilerin ortaya konduğu bu günlerde, ben konuya ’sadece’ bilimsel olarak yaklaşmak istiyorum.

Sunacağım bilgiler o veya bu kuruluşun değil, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) http://www.who.int/water_sanitation_health/dwq/gdwq3rev/en/ sayfasında yayımlamış olduğu "Guidelines for drinking-water quality" (İçme suyu kailtesi rehberi) belgesinde yer alan hususlardır.

Kızılırmak suyu hakkında başlıca üç konuda çekinceler var. Bunlara sırayla değinelim:

1. Sülfat oranı: Rehberin kimyasallar kısmında (8-Chemical aspects) sülfatın sağlık açısından sakıncalı olup olmadığına değinilmiş. Rehberin 8.17 numaralı tablosunda "eşik değer konulmamış doğal olarak oluşan kimyasallar" konusuna değiniliyor. Sülfat hakkında şöyle denilmiş: "İçme sularındaki konsantrasyonu toksik etki oluşturacak düzeyin çok altında olduğu için eşik değer belirlenmemiştir." Yani içme suyunda tehlike oluşturacak bir sülfat eşik değeri yoktur. Kısaca içme suyunda sülfat varlığı sağlık açısından sakıncalı değildir. (Sülfat zaten vücut sıvılarının önemli bir anyonudur.) Ancak aynı tabloda ilaveten "içme suyu kalitesini etkileyebilir" deniliyor. Burada rehberin İçme Suyu Kalitesi kısmına (Acceptability aspects) atıf yapılmış. Şimdi oraya bakalım.

İçme Suyu Kalitesi rehberinin 218. sayfasında sülfat için özetle şöyle deniliyor: "İçme suyunda sülfat varlığı farklı bir tat oluşturabilir. Çok yüksek dozlarda sülfat alınması bazı sıradışı vakalarda laksatif etki yapabilir. (Yani ishal yapıcı) Uygun bir içme suyu tadı için sülfat değerinin 250 mg/L altında olması idealdir. İnsan sağlığı açısından ise her hangi bir eşik değer belirlenmemiştir."

Kızılırmak suyunun tek sakıncası, tadında küçük bir tuhaflık olabileceğidir; zira sülfat oranı 330 mg/L civarındadır. İlle de gerekli görülürse ters osmoz teknolojisiyle bu oran düşürülebilir. (Ankara’da bu teknoloji henüz yok) Yalnız insan sağlığı açısından en küçük bir sakınca söz konusu değildir.

ARSENİK NEDİR

2.
Suyun sertliği: İçme Suyu Kalitesi Rehberi s.215’de sertliğe değinilmiş: "Sertliğe yol açan kalsiyum iyonu miktarın 100-300 mg/L arasında olması idealdir. Bazı kullanıcılar 500 mg/L’yi dahi tolere edebilmektedir. 200 mg/L üzeri kalsiyum oranları tesisatta kalsiyum taşı depositlerine sebep olabilir. Ancak 100 mg/L’den az kalsiyum içeren sular ise tamponlama kapasitesi düşüklüğü nedeniyle borularda korozyona (aşımaya) yol açar."

Kızılırmak suyunun CaCO3 değeri 120 mg/L civarında olup idealdir.

3. Sudaki arsenik: Arsenik insan vücudu için toksiktir. Ancak içme sularında bulunabilir. Kimyasallar rehberinin 8.18 numaralı tablosunda arsenik için 0.01 mg/L eşik değeri konulmuş; ancak konulan bu değerin bir öngörü olduğu, arseniğe dair sağlığı tehdit eden verilerin bulunduğu; ancak bu konudaki bilgi birikiminin kısıtlı olduğu belirtilmiştir. Arsenik değerlerinin ölçümünde 0.01 mg/L altındaki düzeylerin ölçümü teknik olarak imkansızdır. Arseniğin sağlığa etkileri hakkında bilgilerimiz yeterli olmadığı için bir tedbir manasında ölçülebilir en küçük değer, eşik olarak konulmuştur. Kızılırmak suyunda arsenik değeri 0.017 civarındadır. 0.007 gibi küçük bir fark söz konusudur. Ancak rehberin 8.12 numaralı tablosunda arseniğin sudan arıtılma yöntemleri sıralanmakta; İvedik arıtma tesisinde de bulunan Koagulation (pıhtılaştırma), Precipitation (çöktürme), Softening (yumuşatma) ve Activated alumina (aliminyum sülfat uygulanması) uygulamalarının herbirinin sudaki arseniği %80 ve daha yüksek oranlarda azaltmakta etkili olduğu belirtilmektedir. Bu yöntemlerin herbiri uygulandığında arsenik miktarı ölçülebilir sınırın (0.01 mg/L) hayli altına düşmektedir. (ASKİ’nin arıtma prösedürü hakkında http://www.aski.gov.tr/m.asp?tid=11&pn=1&tpn=11 adresinden bilgi edinebilirsiniz.)

Ben "sadece bu üç husus için" Kızılırmak suyunun kesinlikle içilebilir olduğunu düşünüyorum. Diğer kriterler hakkında bugüne kadar hiçbir uygunsuzluk söylevi duymadım, uygunsuzluk olduğunu da düşünmüyorum.

Dr. Mahir KURT

Gökçek’in su faturası nedir

ANKARA’daki su sıkıntısı için Allah dahil herkesi suçlayan ama bir tek kendisinin hiçbir sorumluluğu olmayan Belediye Başkanı Melih Gökçek nasıl su tasarrufu yaptığını televizyonlarda anlatıyor ve tavsiye ediyor. Dedikleri doğru ise, kendisi yaptığı bu tasarruf önlemlerinden sonra evinde aylık ne kadar su tüketildiğini açıklayabilir mi? Mesela son altı ayda, aylık ne kadar su harcamıştır? Mümkünse ASKİ’nin su faturalarını görmek istiyoruz, tabii su parası ödüyorsa!

Tahsin MERT

Başarısız ’parlak fikirlerin’ sonu

MELİH Gökçek’in ’parlak’ fikirlerinden birisi de iki yıl kadar önce Eskişehir Yolu, Bahçelievler girişindeki refeje bir eğlence ve alışveriş merkezi yapmaktı.

Daha başlangıç aşamasında böyle bir girişimin komikliği ve asla mantıklı bir hareket olmadığı bariz iken inatla yüz milyarları harcadı ve yaşama geçirdi.

Dükkanların bazıları tutuldu, bazıları boş kaldı. Tutulan dükkanlar kısa sürede iflas etti ve gittiler. Şimdi her yer boş ve kaderine terkedildi.

Bu mezbelelik ne olacak? Melih Bey serbest bir girişimci olsaydı cebinden para harcayarak böylesine garip ve bir o kadar da komik bir işe girer miydi? Dünyanın neresinde görülmüş refüjde alışveriş merkezi?

Ödediğimiz vergileri harcamak bu kadar kolay mı? Bu işten kimler nemalandı acaba?

Ödediğimiz vergilerin hesabını soracak bir yetkili arıyoruz!

Orda kimse var mı?

Murat TAŞKIN

GÜNÜN SÖZÜ

"Kaptanı usta olmayan gemiye, her rüzgar kötüdür."

(George Herbert)
Yazarın Tüm Yazıları