Paylaş
Çağrıda, Türkiye’de yaşanan birçok gelişmeden kaygı duyulduğu belirtiliyor.
Bildiri şöyle:
“Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaşırken ülkemiz aydınlanma, laiklik, demokrasi ve bilimsellikten hızla uzaklaştırılmakta, bir kargaşa ortamının içine itilmektedir.
Demokrasinin temel değerleri, kavramları, kurumları tahrip edilmiştir. Kurumlar iktidarın mutlak egemenliği altına sokulmuştur. Medya üzerinde ağır bir baskı oluşturulmuştur.
Muhalefet ağır baskılar altındadır. Hapishaneler bilim insanları, öğrenciler, gazeteciler, TSK mensuplarıyla doldurulmuştur. Yargı bağımsızlığı ortadan kaldırılmıştır. Türkiye temel hak ve özgürlüklerin çiğnendiği bir korku imparatorluğuna dönüştürülmüştür.
‘Eğitim birliği’ yok edilmiştir. Üniversitelerimiz doğrudan ya da YÖK aracılığıyla antidemokratik uygulamalar altında eziliyor. Rektörlük seçimleri vicdan sahibi her insanı isyan ettirecek bir durumdadır. TÜBİTAK’tan sonra TÜBA da vesayet altına alınmaktadır.
Cumhuriyetin temel değerleri, ulusal bayramlar ve tarihimiz yok edilmektedir. Yılların ‘sinsi’ Atatürk düşmanlığı açık saldırılara dönüşmüştür. Mezhep, cemaat ve etnik köken aidiyetleri öne çıkarılarak yurttaşlık bağları ve ulusal bütünlüğümüz parçalanmaktadır. Toplumsal barış tehdit altındadır.
Üniversite uzman yetiştirme kursu değildir, toplumun aklı ve vicdanıdır. Eğitimin amacı, ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller’ yetiştirmektir. Üniversitelerimizin yaşaması ve toplumsal işlevlerini yerine getirebilmeleri için özgür düşünce ve özerklik şarttır.
Ülke sorunları konusunda karar alırken bilimin yol göstericiliği temel alınmalıdır. Öğretimin Birliği temel yasasını savunmakta kararlıyız. Toplumu farklı eğitim kanallarıyla parçalayan ve kamplaştıran anlayışı tehlikeli buluyoruz.
Temel hak ve özgürlükleri, adil yargılanma hakkını ortadan kaldıran uygulamalara ve yasal düzenlemelere son verilmelidir. Haberleşme ve basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temelidir.
Anayasamızın ülke bütünlüğünü, laikliği, aydınlanmayı ve ulusal birliğimizi belirleyen hükümlerinin değiştirilmesine yönelik girişimlere son verilmelidir.
Tam bağımsızlık ilkesi milli varlığın temelidir. Onurlu bir dış politika, tüm ülkelerle eşit ilişkiler temelinde sürdürülmelidir. Komşularımızla kardeşlik ve barış istiyoruz. İçinde bulunduğumuz bölgede ve Ortadoğu’da ülkeyi maceralara sokan karanlık düzenlemeleri reddediyoruz.
Cumhuriyet’in güçlü iradesini yeniden egemen kılmak zorundayız. Görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmayı, bizleri yetiştirenlere ve gelecek kuşaklara karşı görev biliyoruz.”
GÜNÜN SÖZÜ
“Ben ölünce bir elimi tabutumun dışına atın. İnsanlar görsünler ki, padişah olan Kanuni bile bu dünyadan eli boş gitmiştir.”
(Kanuni Sultan
Süleyman)
Şişli nasıl bitirildi
İKTİDARIN, banka genel müdürlükleri ve holding merkezleri ile bol arazili Ayazağa, Maslak ve Huzur mahallelerini Sarıyer’e bağlamasıyla Şişli’nin ekonomik kaynaklarını da kestiği ortaya çıktı. Türkiye’nin en zengin ilçesi iken ekonomik olarak artık ‘ortaboy’ bir ilçeye dönüştürüldü.
Şişli, GSMH’da Kocaeli’den sonra en çok payı alan ilçe... Türk ekonomisinin yaklaşık % 14’ü buradan kaynaklanıyor. Ayazağa, Maslak ve Huzur da Şişli içinde en büyük pay sahibi bölgeler.
Bu mahallelerin Şişli Belediyesi’ne yatırmış olduğu emlak vergisi tahakkuk miktarı 200 milyon TL... Böyle bir ekonomik gelirin Şişli’den Sarıyer’e aktarılması yerel seçimlerde AKP’nin Sarıyer’e nasıl yükleneceğinin bir göstergesi sayılıyor.
Ayazağa’nın 1000’lik ve 5000 imar planları Büyükşehir Belediyesi’nden geçti. Cendere Vadisi’nde (Ayazağa Mah.) verilen imar durum hakları ile ayrıca Ayazağa sınırları içerisindeki 2B arazilerinin imara açılacağı gözden uzak tutulmuyor. Hem siyasi hem ekonomik rantının boyutları büyük.
% 18’İ GİDİYOR
Şişli’nin nüfusu 314.684, bunun 43.926’sı (% 18’i) Sarıyer’e aktarılıyor.
Şişli’nin 287 bin seçmeninden 30.929’i Ayazağa, Maslak ve Huzur mahallelerinde bulunuyor.
Şişli’de 21 bankanın genel müdürlüğü var, bunların tamamı da Maslak bölgesinde... (Doğuş Holding’in bütün yatırımları ve şirketleri Sarıyer’e geçmiş oluyor.)
SARIGÜL FAKTÖRÜ
Şişli’de Sarıgül, partisinden daha yüksek oranda oy alıyor. Bir başka ilginç durum da,
Ayazağa seçmeni genel seçimlerde ağırlıklı olarak AKP’ye yüklenirken, belediye başkanlığında Mustafa Sarıgül’e destek veriyor.
2009 yılında DSP’den aday olan Mustafa Sarıgül, 17.487 oydan 8.705’ini (% 49.9), AKP ise 5.454 oy (% 31.2) aldı. CHP ise 1.152 oy çıktı (% 6.6).
Genel seçimlerde ise Ayazağa’da toplam geçerli 19.597 oyun 12.549’i (% 64.4)
AKP’ye verilirken, CHP oyu 3.424 (17.47) oldu.
Sarıyer’de seçimi kaybeden AKP ile CHP arasındaki oy farkı 5 bin dolayında...
Özetle... AKP, 3. köprü ve otoyolları ile birlikte (Kemerburgaz taraflarındaki 3 milyonluk yeni kent, havalimanı, Kanal İstanbul projeleri) önemli bir ekonomik bölge konumuna gelecek... Zaten villa inşaatları önemli bir kaynak oluşturuyor Sarıyer’de... Burada yapacağı yeni projelerle, CHP’li bir belediyede zorluk yaşamamasını şimdiden düşündüğünden Şişli-Sarıyer operasyonun ardından oy hesabı yaptığı anlaşılıyor.
İstanbul’un en önemli rant bölgesi de Arnavutköy. Burası da Sarıyer’e komşu.
Yerel seçimlerde artık Kadıköy, Beşiktaş ve Bakırköy’ün artık hiç önemi yok!
Biliyor musunuz
AKP Kadıköy Belediye Meclisi Grup Başkan vekili Av. Fatih Kaya’nın, belediye bütçesinin 350 milyon TL olarak CHP’lilerin oylarıyla kabul edildiğini, ancak bütçeye, şimdiye kadar olmadık bir şekilde 500 bin TL gibi bir rakamın ‘bağış’ adı altında neden yer aldığını sorduğunu ancak Başkan Selami Öztürk’ten bir yanıt alamadığını söylediğini...
Paylaş