Paylaş
‘Nereden çıktı bu Hizbullah’ diyor, Güneş'teki köşesinde Cüneyt Canver... 1990'lardan günümüze uzanan süreçte Hizbullah'ı Meclis Kütüphanesi'nden araştırmış. Unuttuğumuz sözleri bize anımsatıyor.
Canver, dönemin yöneticilerinin, PKK'ya karşı sağladığı faydayı öne çıkarıp, ikinci amacı görmezlikten geldiklerini yazıyor.
Yedi-sekiz yıl öncesine dönelim.
16 Ağustos'ta İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Diyarbakır ve Batman'da gazetecileri, Hizbullah'ın öldürdüğünü belirtiyor. ‘‘PKK, Hizbullah'a kontrgerilla diyor. Oysa Hizbullah ne kontrgerilla, ne de devlet adına çalışan bir örgüttür. Humeyni'nin Güneydoğu'daki uzantısıdır’’ diyor.
12.9.1993'te Uluslararası Of Örgütü tarafından TBMM Başkanı Cindoruk'a iletilen mektupta, Türk güvenlik kuvvetlerinin Güneydoğu'da Hizbullah ile işbirliği yapmış olabileceğini gösteren işaretler olduğu iddia ediliyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nın raporuna göre, Hizbullah örgütü, Türkiye'de laik düzeni yıkıp şeriat düzeni getirmeyi amaçlıyor. Raporda, Hizbullah'ın PKK saldırılarına tepki olarak ortaya çıktığı, giderek örgütlendiği ve PKK'ya şehirlerde ağır bir darbe vurduğu belirtiliyor. (Milliyet, 24.1.1993).
Abdullah Öcalan, Hizbullah'ı değerlendirirken şöyle diyor:
‘‘Hizb-i Kontra, MHP'nin Kürdistanlaşmış biçimidir. İçinde çok güçlü bir polis kolu olduğu açıktır. İran'ın, Türkiye'nin, belki de Suudi'nin eli vardır’’
İŞTE BELGESİ
Demirel, HEP milletvekillerine ‘‘Hizbullah'ı çözemiyoruz. İşledikleri cinayetler devleti sıkıntıya sokmuştur’’ itirafında bulunuyor.
Çiller, ‘‘Hizbullah'ı kıracağız’’ diyor.
Canver, şunları soruyor:
‘‘Liderlerini, eylemlerini o günlerden beri bildiğiniz bu örgüte karşı neler yaptınız? Onları bir süre PKK'ya karşı kullandığınız iddialarını hálá yalanlayabiliyor musunuz? DEP milletvekilleri, Hizbullah tarafından öldürüldüğü ileri sürülen Mehmet Sancar olayı ile diğer faili meçhulleri araştırırken, Batman sokaklarında çalınan Hizbullah marşını güvenlik güçlerinin duymazlıktan geldiğine ilişkin Cumhuriyet'te (2.10.1993) çıkan haber doğru muydu? Siz Sayın Çiller, size verilen Hizbullah Raporu'nu ne yaptınız? Batman'dan çalınan otomobilleri İstanbul'da sattığı belirlenen örgütünün yakalanan İstanbul sorumlusu ne oldu? 19.10.1993'te İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nde, Hizbullah bağlantılı, İslami Hareket Örgütü Savama'nın ele geçirilen 8 elemanı neredeler? 22.3.1992'de İstanbul Kuledibi'ndeki Neve Şalom Sinagogu'na el bombası attıktan sonra yakalanan Hizbullah örgütü üyesi kimdir? İskenderun'da parti binalarına ve sağlık ocağına asılan Hizbullah bayrağına sinirlenen İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, ‘Sapık bunlar' demedi mi?’’
ECEVİT UYARMIŞTI
Ecevit 28.4.1990’da bakın ne diyor:
‘‘12 Mart'tan sonra Sayın Necmettin Erbakan yurtdışında sessizce otururken, din ağırlıklı parti kurmaya bildiğim kadarıyla askerlerce teşvik edildi.’’
Erbakan'ın liderliğindeki Refah'ın Güneydoğu'daki seçimlerde PKK bayrağının renklerini kullandığını ileri süren de Ecevit...
Ya Hizbullah desteği var mıydı?
İzleri sürdürünce nelere gidiyorsunuz.
Demirel-Çiller-Sezgin döneminde, Hizbullah'ın eylemlerine seyirci kalınmış, hatta liderinin Hüseyin Velioğlu olduğu bile saptanmış.
Asker PKK'yı çökertmeye çalışıyor, bir kesim de Hizbullah'ı göz ardı ediyor, kol kanat geriyor.
Hizbullah örgütünü sadece tartışmışız, bir şey yapmamışız.
Sonuç, devletin bazı güçleriyle şeriatçılar el ele bu 'canavarı' yarattılar; bunları ortaya çıkartmak da günümüz yöneticilerine kaldı...
Bugün... Polisin elinde Hizbullah örgütünün polisçe ele geçirilen 100 bin sayfayı aşan belge-bilgisi var... Bunlar bir kuyumcu titizliğinde inceleniyor, yeni 'ceset tarlaları' bulunuyor.
Çünkü öldürülenlerin kayıtlarının bu belgelerde olduğu bildiriliyor.
Bunlar araştırıldıkça daha dehşet verici görüntüleri izleyeceğiz.
Türkiye çok önemli bir tarihi süreçten geçiyor.
Yılan mı masum mu?
İSTANBUL'dan bir öğretim üyesi anlatıyor: ‘‘Adnan Hocacılar'ın bu toplumda el ve ayakları ne kadar uzunmuş. Adnan Oktar cezaevinde, birçok adamı kaçak. Yapılanları ibretle izliyoruz. Memleket ne kadar sahipsizmiş...’’ Sonra ‘‘Kanal 7'de önceki akşam Ahmet Hakan'ın programını izlediniz mi?’’ diye sordu. İzlememiştik.
- Keşke izleseydiniz; Zaman, Milli Gazete, Yeni Şafak'tan gazeteciler vardı. Program yöneticisi Ahmet Hakan Bey, 'Siz bir Müslüman olarak hiç rahatsızlık duymadınız mı?' diyor. Yanıtlar, hep kıvırtma... Yok olay yargıdaymış, 'netameli' konuymuş, suçsuzmuş, soğukkanlı olmak lazımmış... Aralarından biri 'ne masum, ne yılan' demek zorunda kalarak idare etti. Neyse bir başkası 'Ciddi ahlaki zaafları bulunan kişiyi savunmak zor' dedi de rahatladım.
Adnan Hocacılar, Bilim Araştırma Vakfı imzasıyla medyayı 'sebepsiz husumetten vazgeçmeye' çağırıyor. 'Sahte' kadın isimleriyle mektuplar göndererek, 'hukukun işleyip işlemediğinden şüphe duyduysam da, A.Oktar'a olan saygımı ve ümidimi yitirmiyorum' diye yazıyorlar.
- Servet içinde, seks rezaletleriyle tatlı yaşam onların hayat tarzı olmuş... Tabii yazacaklar, kişi ve kurumları kandıracaklar. Kan toplama işinde nasıl bizi etkiledilerse, şimdi de büyük bir 'masumiyet' kampanyası açtıklarını görüyor, izliyoruz. Bunu üniversite ve adliye camiasında da görüyoruz.
Ne gibi?
- Aynı şekilde İstanbul Üniversitesi'nde görevli hukukçulara da sızmaya başladılar. İlerde Adnan Oktar için mahkemeden bir görüş, mütalaa gibi bir şey talep edilirse, şimdiden önlem alıyorlar. Öğretim üyelerinin, hákim ve savcıların dikkatli olmalarını köşenizden duyurur musunuz?
Devrimi biz yapacağız
ALTAN Öymen önceki akşam CHP İstanbul İl Örgütü'nün yemeğinde gazeteci dostları ve partililerle bir araya geldi. ‘‘Hizbullah'ı ortaya çıkaranlara teşekkür etmek lazım’’ dedi. ‘‘Ancak bazılarının 1992'den beri ihmalleri yok mu? Hizbullah'ı teşvik edenler yok mu?’’ diye sordu. Bunların ortaya çıkarılmasını istediklerini söyledi.
PM'de alınan önemli kararları da ilk kez bu yemekte açıkladı:
140 bin gerçek partili, 5 milyon aidat ödeyerek partiye kaydoldu. (Çiller de aynı şeyi düşünüyormuş.)
Bundan sonra % 25'lik kadın kotası sadece PM seçiminde değil, milletvekili, belediye ve il genel meclis seçimlerinde de uygulanacak.
Türkiye'nin devrim niteliğinde bir harekete ihtiyacı var. Atatürk'le cumhuriyet, sosyal, demokrasi gibi devrimleri nasıl yaptıysa CHP bu yeni devrimleri de yapacaktır.
Moralli oldukları gözlenen Öymen ve Genel Sekreter Tarhan Erdem'in yakındıkları tek şey; medyada yer alamamak...
30 OCAK 2000; Lozan'da Yunanistan ve Türkiye arasında imzalanan ve 1.800.000 kişinin doğduğu topraklardan göçmesine neden olan 'Mübadele Anlaşması'nın 77. yıldönümü... The Marmara'da bugün 13.00'te düzenlenen toplantıda Yunanistan'da pekçok örneği bulunan ve Türkiye'de ilk kez kurulacak olan 'Lozan Mübadilleri Derneği' kurucuları tanıtılacak. (İrtibat: 0542-343 20 33 (A.Karaelmas), 0532- 311 88 89 (S.Güvenç), 0532-243 95 12 (F.Çelik)
Paylaş